Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
2 5 Mayıs Londra zabıtasına Yıkıla Son Posilanın Yazan: Ronald Knox l"q'lterenı'n en tanınmış altı za- bıita romancısı Margery Allington, Anthony Berkley, Freeman Vills Grofts, Father Ronald Knox, Do- rothy Sayers, Russell Thorndike kahramanları meçhul altı zabıta Tomanı yazıyor ve katillerin keşfi- ni İngilterenin en maruf zabıta mü-: Fettişi «George Cornish» e bırakı- yorlar. Bunlardan Freeman Vills G_Wftı ile Doroty Sayers'in eserleri- Tn ?hudunuz. Polis müfettişi de fik- . Tit anlattı. Şimdi üçuncu muharrir Rovald Kvox'un eseri başlamıştır. Bu eser bitince gene polis müfet- h..,'."'.“ hatili nasıl tayin ettiğini ken- di ağzından dinleyeceksiniz. Vayinbe,g_ her tarafı arayıp tara - n?.ı.ş.' fakat bir tek kimsenın buraya gir- Sl_ni, burada gezip dolaştığını, yahui l_ondm' _yome konağa girdiğ'ni göste- &cek bir tek iz bulamamıştı. 9 halde baş papasın verdiği ifade Oğru idi. 'i l"!*“'i&'ttn bir kimse girmerliğine gö- Cinayetin ıçerde işlendiğin » hükmet- Mekten başlra çare yoktu. .Şüpheler yine Varkos'la a:lamları ü- #rinde toplanıyordu. arkos aleyhinde yapılan takibata c;:'am etmek lâzım geliyor ve onu bu “ayete sürüklemesi muhteme! olan â- Mmilleri arayıp bulmak icap ediyordu. ayinberg buna karar vermiş, bil - Bttîîa Vârİ_cos'un şüpheleri üzerinden 8ina dair hâsıl ettiği kanaatten isti- ; © etmeğe ve ona sezdirmeden çalış - Mağa karar verdi. Fi_"ıakika o gün gazetelerde yapılan nğşrıy at, tahkikatın mühim bir safhaya mrğiğiniı yeni ve mühim izlerin bulun- Uğunu anlatıyor, Varkosun adını an- Madan üzernde biriken şüpheleri dağı- TYordu. : ) ayinberg o gün general Almeda - Y1 görerek yaptığı tahkikatın neticesi- n'ttve tutmak istediği hattı hareketi an- " General bu hattı hareketi tasvip et- FE. apılacak iş başka türlü olamazdı. lnael:t—bu işin esrarını sür'atle keşfet - b lâzımdı. Yarın öbür gün sızlanma $hiyacak ve yeni hükümet halk na - Zarındaki mevkiini kaybetmeğe yüz t“tacaktı. 5 vüyİnberg, Varkosun yakın dostla- inı, akrabalarını, tanıdıklarını - birer ti"er fakat maksadını sezdirmeden is- ; vaba başladı ve bunlardan bilhassa luî:kosufı gizli bir dostu bulunup .bu- verî_ıadlşlm anlamağa — ehemmiyet sık 1 .Böyle bir şey keşfederse, kadını Iştırır, belki de bu sayede bir çok Şeyler anlardı.' buğ“yinberg çok geçmeden arachğ_mî tutt Ve Ve Varkos'un herkesten gizli Uğu evinin nerede bulunduğunu anladı, ge[?;:fkos fırsat el verdikçe bur_a?(a Yor du_r' sevgilisile bir kaç saat geçiri Vayinb"g- general Almedaya gi - srek Varkosu yanına çağırmasını ve ":;r l £ saat alıkoymasını rica etti.'Ge- Ve ş A_lmeda Varkosu hemen çagıı:ttş Evi ay_mbe"g derhal Varkosun gizli ine giderek kadınla görüştü. adın, güzel, sevimli, ve gayri meş- Ocasına bağlı bir kadındı. ; ayinberg maksadını kolaylıkla an - ru k lattı i:_ Baya“ı dedi, sizi son derece gizli € , için görmeğe geldim. Bu görüş - et Mizi yer yüzünde bir kimseye ifşa Miyeceksiniz, Buna söz veriyor mu- BunuZ.? — Varkos ta bundan haberdar olmı-! yaCakı Kadin birdenbire anlıyamadı ve: Ç" _eden? ayinberg derhal anlattı: V Çünkü bu is, devlet işidir. ve 'mal'ltosu“ dahi bu işten haberdar ol - Sası Tâzımdır. İsteseydim, sizi tev - |* karşı 6 muharrir: 3 n Put teirikası : 31 kif eder ve sizinle öylece konuşurdum. Sizi rahatsız etmemek için ayağınıza kadar geldim. Onun için size soraca - ğgım! her şeye, devletin selâmeti namı- na dosdoğru cevaplar bekliyorum, bu- na söz veriyor musunuz? e F Veti | a Kadın bu verdiği sözün kıymet ve ehemmiyetini anlamıyordu: Vayinberg anlatmağa başladı: — Bayan! Buğün son derece mühim meseleler karşısındayız. Bu meseleleri Sözün doğrusunu söylerseniz işin için- hat edeceğiz. Yalan söylerseniz ceza - ya uğrarsınız. SŞT Kadın ancak bu son sözleri lâyıkile anladı. Yalan söylediği takdirde ce - zaya çarpacaktı. ; Kadın ceza kelimesinden korkarak rica etti: : a — Ne sorarsanız doğrusunu söyli - yeceğim. mandanberi tanırsınız? — Üç senedenberi. — Yüzbaşı kaç günde bir buraya gelir? — Haftada üç sı onun evidir. — Yüzbaşı Varkosla nelerden bah- sedersiniz ? — Ev işlerinden... — Başka?. — Hiç bir geyden bahsetmeyiz.. — Yüzbaşı Varkosun nerede çalış- tığını biliyor musunuz? a — Biliyorum. İlham Kaynağının muhafızıdır. 5 — Yüzbaşı İlhlam Kaynağını sever miydi? — Pek iyi bilmiyorum. Fakat ondan bahsettikçe gözleri parlardı. — Neden — Anlıyamadım. Fakat galiba bu İlham Kaynağı denen adamla yi_izbaşı arasında vaktile bir mesele geçmiş... — Ne gibi? dört defa gelir. Bura- (Arkası var) İLÂN Zonguldak İcra dairesinden: Kozluda 379 sayılı ocak harmanında mevcut ve mahcuz beher tonu iki lira mu- hammen kıymetli (350) üç yüz elli fan tuvenan kömürünün paraya çevrilmesine karar verilerek arttırmaya çıkarılmıştır. Birinci arttırması 4/Haziran/936 per- şembe günü saat 14 den on altıya kadar icra dairesinde yapılacaktır. Verilen pey muhammen bedelinin yüzde yetmiş beşini bulmadığı takdirde ikinci arttırması 18 Haziran 936 perşembe günü ayni saatte yapılacaktır. Taliplerin muhammen bede- lin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey ver- meleri ve en çok arttırana ihalesi yapıla- malümat almak isteyenlerin icra olunur. cağıfazla dairesine müracaatları ilân F İ / ( Ve U LKANIİ A v A En noş meyvu usareterile Nazır- Janmıştır. Hazmi kolaylaştırır. İnkıbazı izale eder. Kanı temizliyerek vücüuda tazelik ve canlılık bahşeder. İNGİLİZ. KANZUK ECZANESİ Beyoğlu - İstanbul çi | vereceğiniz cevaplarla aydınlatacağız. |. den kolaylıkla çıkacak ve topumuz ra- |: — Âlâ. Yüzbaşı Varkosu ne za -|. SON POSTA Öpüşmek Öpmek ve öpüşmek, insanlarfın iptidai yaşayışlarındanberi tanınmış bir âdettir. Afrika kabileleri reislerinin karşısına geldikleri zaman yeri öperler. Avusturalya- da yeri öpmek,, bir nevi selâmlaşmaktır. El ve ayak öpmek en eski zamanlardanberi hürmet ve muhabbet alâmetidir. «Cins psikolojisin muharriri H. Ellis hayvanlar arasında öpüşmeğe benzer ha - reketler görüldüğünü anlatır. Lombrosoya göre öpüşmek Kafkasya- hlara mahsus bir âdettir. Ve menşei ana - ların yavrularını okşayışıdır. Fakat bu okşamaların türlü türlü ıekil-_ leri vardır. Samoalıların öpüşmeleri — koklaşmadır. Polonezyada burunlar birbirine sürtü- lür. Eskimolarla Lâplarla da ayni şekilde ha- reket ederler, Öpüşmenin bir sevgi alâmeti olarak ta- nınması milâdın altıncı asrından — başlar. Fakat busenin en çok revaç bulduğu yer, Fransadır. Ve Fransadan Avrupanın her tarafına yayılmıştır. Bugün öpmek ve öpüşmek sevginin bir alâmeti sayılır. YAFEN GRÖMLEMİNDE Haşarat yiyen nebat en samimi Fen adamlarının Floridada keşfettikleri ne batların en tuhaflarından biri Kohu kuşu- na benziyor.* Bu nebatın gıdası, avladığı haşarattır. Haşarat, bu nebatın güzel koa- kusuna aldanarak yanına yaklaşıyor ve ü- zerine konuyorlar. Aldananlar nebatın mi- v Akşam yemeğinden kalkmışlardı. Her- kes yediği etlerin ve içtiği likörlerin tesi - rile tatlı bir mahmurluk içinde idi. Siga - ralarının dumanlarını büyük bir hazla sa- vuruyorlardı. Bir aralık manyetizmadan bahis açıldı. Söz manyatizmacılardan Do - nato ve doktor Charcot'ya geçti. Herkes fırsattan istifade edip Mmucizeli ve inanıl- ması imkânsız vak'alar anlatmağa başla - dı. Kimisi anlattığı hâdisenin hakikat ol - duğunda ısrar ediyor, kimisi de bu esraren- giz vak'aları ilimle telif ve izaha çalışı - yordu. Aralarında ömrünü aşk ve kadın pe - şinden geçirmiş biri vardı. Münakaşalara burnunu sokmadan dinliyor. Her anlatı - lan hikâyeye bıyık altından — gülüyordu. Nihayet dayanamadı. O da söze karıştı: — Hepiniz çok safsınız. Donato dedi - ğiniz adam hilekârın biridir. Büyük bir âlim dediğiniz doktor Charcotnun Edgar Poe - den farkı yok. Edgar Po&â bu işlerle uğraşırken aklını kaçırmıştı. Anlaşılması mümkün olmıyan esrarlı haller içinde çırpındı. Ve büsbütün şaşkına döndü. Ortalığı bir sessizlik kapladı. Birisi atı- larak: — Fakat dedi, eskiden böyle şeyler çok olurmuş. Diğeri cevap verdi: — Kat'iyyen... Şimdi neden olmuyaor. Mademki eskiden vardı, şimdi neden yok. Ara yerde gene herkes bir mucize bir vak'a anlatmağa başlayınca, hovardalı - gile tanınmış zat: — Amma çocukluk.. Amma saflık di- ye mırıldandı, Ayağa kalktı. Sigarasını yere atarak el- lerini cebine saktu. — Bakınız, ben de size iki hikâye an - latacağım. Ve sebeplerini de izah edece - ğgim: n «Etretat kasabasının hemen hemen bü- tün halkı gemicidir. Her yıl Terre - Mewve kıyılarına morina avlamağa giderler. Bu balıkçı ailelerinden birisinin oğlu bir gece bağırarak uykusundan fırlıyor ve baba - sının boğulduğunu söylüyor. Hakikaten bir ay sonra babanın denize düşüp öldüğü haberi kasabaya geliyor. Dul kalan ana, oğlunun rüyasını hatırlıyor. Herkes bu iş- te bir mucize olduğuna inanıyor. Çünkü rüya ile boğulma hâdisesi -ayni güne tesa- düf ediyor. İşte esrarengiz, bir manyatiz - ma vak'ası..» Buraya gelince biraz durakladı. Dinli- yenlerden biri heyecanla bağırdı: — Peki izah edin bakalım bunu! rı buldum. Evet önce bu, beni şaşırtmıştı. Meraklandım. Prensip itibarile inanmiyor- dum. Herkes inandığı halde ben şüphe - leniyordum. Hakikt #sebebi bulmadıkça ruhların bütün telepatik vaziyetlerini inkâr ediyordum. Netice: Boğulan bütün balık- çıların ailelerini sorguya çektim. Hepsi de rüya görüyorlar. Ve rüya gördükleri haf- tada ya çocukları veya kocaları boğulu - desine gidiyorlar. ( Baştarafı 6 incı sayfada ) zamanlarındaki hava yavaş yavaş — gayri kabili tahammül oluyordu. Tompus neş'e- sini kaybetmişti. Hemen hemen hiç konuş- muyordu; Bu vaziyet nihayet Barnum'un nazari dikkatini celbetti ve bir akşam tem- sil bittikten sonra, cüceler arasında geçen şu esrarlı mükâlemeyi duydu. Komodor: Tompus'a: — Bu gece saat üçte anladın lârdo salonunda.. dedi. Tompus sert bir cevap verdi: — Evet anladım. Lavinia ise korku ile karışık dudakla- mı? Bi- rını titretti. Cücelerin düellosu hallin yanındaki odasına çekildi ve bekle- meğe başladı. Saat biri, ikiyi, üçü çaldı. Biraz sonra, bir iki ayak sesi duyuldu. Barnum derhal gözünü anahtar deli- ğine uydurdu. Lavinia masanın üzerine oturmuş, yal- Yarıyordu, iki rakip bir müddet süküt - etti- let, nihayet Tompus: — 'Bak beni dinle Kamodor dedi. Ben Laviniayı seviyorum. Zannediyorum ki o da bana karşı bigâne değil, artık kendisini rahatsız etmekten vazgeçl. —. Ben aşkımı kendisine senden evvel bildirdim ruchan hakkım var. Barnum derhal düello yapılacak — ma- | yor. Facia artık akıllarından çıkmıyor. Ga- — Anlatayım. Ben bu hâdiselerdeki sır- | : Sayfa 9 £ [ Hikâye : Manyatizma J «Maupassant» dan Faik Bercmen lyet tabii ve basit bir tesadüf eseti olarak — rüya ile ölüm tetabuk ederse işi mucizeye bini düşünmüyorlar. Dinlediklerimden al: tısı gördükleri rüyaları haftasında unut - muşlar.. Dediğim ancak rüyadaki vak'a tas- hakkuk edince bunu bir manyatizma telâk« ki ediyorlar..» N Bir başkası: — Bu anlattıklarınız akla yakın, dedi gelelim diğer hikâyenize.. — İkinci hikâyem mi? Ah.. Onu bizzat yaşadım. : «Akrabalarımdan bir genç kadın vardı., Ben bu kadma hiç bakmazdım. Ve bir ke- re bile onu düşünmüş değildim. Beni alâ- |bir kadın. Bir gece, arkadaşımın birisine mektup yazıyordum. Muhayyilem gıcıklandı. Bir« den kalbimde bir çarpıntı, gözümün ö - nünde o akrabam kadın canlanıverdi.O- nu yanımda hissediyordum. Nefesini du « yuyordum. Hayret... Halbuki aklımda bile yoktu. Bu haaylde öyle bir güzellik, öyle bir tatlılk vardı ki.. Ona âşık olnyomm" sandım. Bu kâbustan sıyrılmak lâzım gcl-" di. Silkindim. Odama geçtim; ve hemen uyudum. Uykumda bir rüya, Siz de böyle rüya- lar görmüşsünüzdür. Bazı rüyalar hayat - taki imkânsızlıkları yok eder. Kendinizi ol- madık, ve aklınıza gelmedik yerlerde göü- rürsünüz. Neyse.. ' O gece rüyama akrabam olan kadın gir- di. Bana o kadar yaklaştı ki.. Ilık vücudu- nu, kokusunu duydum. Kulağımda berrak sesi. Bütün bunlar rüyadan çok zaman son- ra bile tesirlerini ve sıcaklıklarını kaybet - mediler. Ayni gecede bu güzel rüyayi üç defa gördüm. 4! Gördüm.. Ve dayanamaz bir hale gel- dim., Aklımda yalnız o.. Giyiniyordum. C: nu görmeğe gidecektim. j Evinin merdivenlerini çıkarken heye « candan titriyordum. Başımdan tnrırıağ';ırr.aı4 kadar şimşeklenmiştim sanki, İçeri girdim. Beni görünce yatağından fırladı. Gözlerimiz uzun uzun birbirinin, içinde kaldılar. Oturdum, bir çok şeyler söyledim galiba, anlaşılmaz bir kuvvec beni tahrik etti. Onu kucakladım. Bütünw kuvvetimle sıktım. Rüyam o kadar çabuk ve hızlı tahakkuk; etmişti ki. O halimde gene rüyada olup olmadığımdan şüphelendim. 1 İki yıl metresim kaldı. » 4 — S0nra sami bıraktınız? diye bir ses duyuldu. k — Tesadüfen ayrıldım. Kim bilir.. Bel. ki hiç dikkat etmediğim bir bakışı, bir ku: suru vardı. ÂAyrıldığım akşam gözüme ili : şiverdi ve soğudum birdenbire. O vakit biri atıldı: — Her ne halse.. Manyatizmadan şi « kâyet etmeğe hiç te hakkınız olmadığı an« laşıldı. Nankğrlük etmemelisiniz. dostum., — Lavinia yine acziçinde gülüyor. Bunun üzerine Komgodor iki kılıcı kınından çe - kiyor. Kapıdan sahneyi gözetleyen Barnum bir felâketin yaklaşmış olduğunu sezerek derhal içeri giriyor: — Delikanlılar, ne zamandanberi bu kadar kabadayı oldunuz? diyor. Mukave- le ile iki sene müddetle bana bağlısınız. E- ğger bu işi muhakkak yapacaksanız hiç ol- mazsa sahnede yapınız. Size gelince La- vinia: Siz de kocanızı derhal seçiniz! — Lavinia Barnum'u yanına çağrıyor ve kulağına bir şeyler fısıldıyor. Barnum sö- zü aleniyete vuruyor ve Tompusu Lavini- anın kucağına atıyor. Nikâh Bu hâdiseden sonra evlenme merasimi 10 şubat 1863 de Nevyorkta yapıldı. La- vinia beyaz gelinliklerini, Tompus ise bir frak giymişti. General Tompus ve Lavini- a binlerce insanın alkışları arasında «evetn dediler ve parmaklrama yüzükler takıldı... Tompus'un İhaneti Tompus ömründe karısına bir kere is- temiyerek ihanet ediyor. Aradan bir kaç sene geçti. 1869 yılında Cora Pearl ismin- de güzelliği ile meşhur bir kadın sevgili- sinden ayrılmış ve ona gösteriş yapmak için Nevyork'un meşhur barlarından — bi- rinde karşısına Tompus'u almıştır. Bera- berce eski sevgilisinin önünde yemek ye- —. Öyle ise kocasını Lavinia intihap et- sinl. miş, sonrada Tampus'u koluüna DÜNYANIN EN MEŞHUR CÜCESİ şu şarkıyı söyliyerek kapıdan çıkmıştır. Bilmiş olun artık dedim Aradığım koca budur. Karışmayın ben çok sevdim. Demeyiniz ona bodur. Bu rezaleti Lavinia affediyor. Ve bu hâdiselertlen sonra, Tompus'un ababal»r» deyince cücenin gözleri yaşarı yor. Ve evlâdına uzun hayat vermesi için Allahtan niyaza başlıyor. Fakat çocuk iki türüyor. ONUĞN Çe mEMEğaRıŞı dN GUD 0 6 BH GANON GU BALLİN0 N GA A N GO—ET A UN TEN G 6 Saç dökülmesi ve kepeklerden © kurlulmak için en müessir ilâc & PETROL bir kızı dünyaya geliyor. Yavru ilk dela — buçuk yaşında iken onu Meningite alıp gür — takarak İ ( Ca 4 e PEr |N çe A dd İ af - NİZAM — - SÜ yoöruyorlar. Çünkü o sırada ölümün sebe * | kadar etmiyen bir tip. Soğuk ve manası” - ğ ll 4 Z M !