“ Terihileirika ,, Nu Gerileyen İspanyollar bu sefer hu cuma geçmişlerdi. Piyetro Fransisko Dorya, Jil Dand- | veda, Don Jan Karonado bu hücum kıt'alarının başında idiler. Geminin güvertesi gittikçe pıhtıla - , şan kanlarla örtülmüştü. Bu yüzden ber iki taraf askerleri de ikide bir kayı- yorlar, biribirlerinin üstüne düşüyor - İspanyolların herbiri şimdi birer cana- var haline gelmişlerdi. Yaralı yatan | 'Türk askerlerini bile boğazlıyorlar, tes- lim olanları öldürüyorlardı. Bu arada | bir Malta şövalyesi gençliğinde Türk | gemilerinde forsalık ettiği günlerin a- cısını çıkarmak maksadile yaralı yeni- L çerileri birer kılıç ve tekme vuruşile | denize yuvarlıyor; kürek başında zin- , cirli olarak yaşadığı zamanlarda öğren- — Suwu!,.. Suu!... Susayanlara | suuu!... Diye haykırıyordu. ralının rampa ettiğini görür görmez ge- riye koşmuş, karşı koymağa çalışıyor- du. Etrafa göz atıyor, gemilerini imda- da çağırmak için işaretler verdiriyor, adamlar gönderiyordu. Fakat öğle sı - cağı altında ve d. « a bir denizdeki bu korkunç kargaşalıkta ses duyura - cak halde değildi. Kılıç, kalkan, topuz, balta, tüfek, top sesleri birbirine karı- şıyor; kumandalar küfürlerin ve ba - zen de küfürler kumandaların üstün- de yükseliyordu. Yan yatan, batan, parçalanan gemiler, yıkılan direkler ve süslü fenerler, inlemeler, haykarmalar we denizde binlerce sağ veya ölü, sağ- lam veya yaralı insanın çırpınışları... Ali Paşa etrafım saran bir avuç yi- ğitle yüzlerce düşmanın karşısında kal- mıştı. Kıç kasaraya çekilmiş, hâlâ gemi- sini ve Türkün şerefini kurtarmak için uğraşıyordu. Her yaklaşan düşman bir kılıç vuruşile yere seriliyordu. Ali Paşa ve arkadaşları birer aslan gibi dö - vüşüyorlar, kimseyi yaklaştırmıyor- lardı. Bu, eşsiz bir kahramanlık sahne- siydi. Fakat çok zaman, yalnız kahra manlık, zafere ulaşmak için pek ek- sik bir vasıtadır. Zırhlı şövalyelerin uzun kılıçları Türklerle başa çıkamıyordu. Ali Pa- şa oldukça ağır yaralı olmasına rağ- men hâlâ ayakta duruyor, hâlâ düş- manı bir adım ileri sokmuyordu. Lâkin bu sırada bir arkebüz pat- ladı. Ali Paşanın sendelediği görüldü. Yanındaki çavuşa tutunmak için elini uzattı. Dudaklarının arasından: — Al.. lah!.. Diye bir ses çıktı. SON POSTA MEFA V DENıZ “B KİMİN ? YALAN: KADIRKCAN Kaflı Sırtları güneşten yahmış ve kır - baç yaralarından morarmış olan çıp- lak forsalar arasında korkunç - bir sevinç vardı. Saçları sakalları birbi- rine karışmış olan bu yarı vahşi sü- rü hep birden zincirlerini şakırdat. tız — Vuruldu!.. Ali Paşa vuruldu!.. Bir forsa biraz ilerideki bir yara- . |lnın kılıcını kaptı. Ayaklarının di binde, henüz can çekişmekte olan Ali Paşanın başını bir vuruşta kes- ti. Bir kaç dakika önce koca bir do-|neş. Fenerbahçe, Beşiktaş kulübleri nanmaya kumanda eden bu cesur fakat tedbirsiz ve akılsız başı bir İs- panyol askerine uzattı: — İşte Ali Paşanın başı!.. Bu Ali Paşadır!.. İspanyol askeri bu başı bir mızra- Zın ucuna saplıyarak havaya kaldır- dı Ayni zamanda haykırdı: — Heceeyyy!... Ali, Paşa vurul - du!.. Kaptan paşanın başıdır bu!.. İspanyol, Malta ve Papa askerleri arasında bir alkış koptu. Gemide kalan son Türk askerleri de bir tek söz söyletmeden boğazla- nıyor, denize atılıyorlardı. İspanyol askeri kaptan paşanın başını Don Jana götürdü. Don Jan: — Onu baş direğe asınız!.. Dedi. (2) Bu emir derhal yerine getirildi. Bu sırada mukaddes ittifakın haç- hı bayrağı da Türk kaptan gemisinin direğine ve Türk sancağının yerine çekiliyordu. Kaptan Paşa ile Don Janın gemile- rinde bu harp olurken her iki tarafın merkez ve ihtiyat filolarındaki yüz!|!' yetmiş yedi gemi arasında da zorlu 'bir savaş oluyordu. Gemilerin hepsi de birer ikişer, üçer veya beşer tane birden birbirle- rine yanaşmışlar, deniz harbi bir ka- ra harbi haline gelmişti. Her biri - nin diğerlerinden haberi olmuyor, arkadaşlarından kimin yenilmiş ol- duğunu, kimin yendiğini anlamak için fırsat bile bulamıyorlardı. Şurada bir gemi yarıdan fazlası ölü ve yaralı olan yüzlerce asker ve .|kürekçi ile birlikte denize gömülü- yor, ötede bir başkası düşman gemi- sinin grandi direğine kendi bayra - ğını çekerek daha sıkişik olan bir arkadaşının yardımına koşuyordu. Kocaman teknelerin çarpışmala- rı, çığlıklar, küfürler, top ve tüfek sesleri, kırılan küreklerin çatırtıları, zincirleri kırmak için uğraşan for - saların kükreyişleri, bir ok veya kur- şunla grandi direğinden baş aşağı | yuvarlananlar, gemilerin bordaların- dan kendilerini denize - fırlatanlar vardı. Bütün bu korkunç ve tüyler ürper - tici boğuşmayı yukarıdan ve aşağıdan Silkindi ve kılıcını sallıyarak ile- riye saldırmak istedi. Buna imkân yoktu. Başındaki yüksek ve sırmalı ka- ve heybetli yüzünden aşağıya doğ- ru akan kızıl kanlar vardı. Yüzüstü düştü. Kıç kasaradan güverteye doğru yuvarlandı. Kürekçilerin ilk sırası dibine upuzun serildi. (1) (1) Derya kaptanı Ali Pasayı hir kur- şunla vurarak öldüren asker — Makedon. yalıdır. Venediğin maaşlı askerlerindendi. Don Jan bu askeri hemen şövalye yaptı. Senede üç yüz düka ültımı maaş bağlatı.. Paşı kavuğunu da içine altın daldura- iye etti. Bu kavuğun altı bin altın ylönmüişür. Aynen Türk, enblrsl gö misindeki büyük sancağın da bu askere verildiğini Pizaro yazar. Asker bunu bir kuyumcuya satmış, daha sonra Venedik senatosu kuyumcudan yüksek bir para ile satın alarak devlet hazinesine koymuştur. süyorlardı. Hava o kadar güzel ve te- mizdi. Ali Paşa Don Janın gemisine rampa ettiği zaman Pertev Paşa da Venedik l_ıııhlı Sebastiyen Venyeronun gemi- sine rampa etmişti. Bu saldırış yaman ve sert olmuştu. Türk topları rampa - dan önce Venedik gemisine ateş etmiş, Yeniçeriler de arkebüzlerile kurşun yağdırmışlardı. Venedik gemisi ilk çarpışmada ka- rışmış ve sarsılmıştı. Fakat ayni zamanda birisi Civani Loredano ve diğeri Katerino Malipye- ro kumandasındaki iki Venedik gemi- si Venyeronun imdadına koşmuş, 'Türk gemisine yüklenmişlerdi. Üç Venedik gemisinde de ayni ku- manda duyuldu: (Arkası var) ——— (2) Hammer, Ali Paşanın kesik başını Don Janın nefretle karşıladığını ve onu he- men denize attırdığını yazar. Galatasaray, Guneş muhteliti-Beşiktaş, Fener muhtelitini 0-3 yendi Dünkü oy;;ı çok güzel bir hava içinde geçti. Sarı kırmızılılar güzel bir anlaşma ile maçı kazandılar Bir müddettenberi Galatasaray, Gü - sında hazırlanan dostluk müsabakası hayet dün ilk meyvasıni verdi. Birbirleri- ne çoktanberi bir türlü yanaşamıyan bu kuvvetli takımlarımız Calatasaray - Güneş ve Fenerbahçe « Beşiktaş birleşik maçları- n yaptılar. Oyundan evvel - eskiden dargın gibi duran - iki kulüb oyuncuları Galatasaray lokalinde buluştular. Sonra bir arada Gü neş kulübüne giderek orada maça hazır - landılar, Maça 4,50 de başlandı. Galatasaray Güneş birleşiği sarı kırmızı yollu fanile i - le , Fenerbahçe - Beşiktaş ta sarı lâciverd gömlekle sahaya çıktılar. Sari İâciverd takım göyle dizilmişti: Mehmed Ali, Fazıl, Hüsnü, — Faruk, Mehmed Reşad, Fuad, Niyazi, Naci, Ali Rıza, Şeref, Fikret. Sarı kırmizililar ise şu şekilde yer al - dılar: Avni, Faruk, Reşad, Kadri, Rıza, İb - rahim, Necdet, Salâhaddin, Gündüz, Ha- gim, Rebü. Sarı kırmızı takım daha ilk dakikalarda birbirlerile anlaşarak güzel bir oyun çı * karmağa başladı. Arkası arkasına sarı lâ. civerd kalesine, akınlar yapılıyordu. Sağ - dan Necdet, soldan Rebü Haşim durma- dan tehlike yaratıyorlardı. Fakat buna mukabil Hüsmnü, Fazıl ve Mehmed Reşad akınları güzel bir kombinezonla durduru - yorlardı. Nihayet 22 nci dakikada Haşim güzel Tadı. Gündüzün ayağından top kalenin ağ- Tarına takıldı. Sarı lâciverd takım bu gölden sonra a- çılmağa başladı. Fikret çok güzel oyun çı- karıyordu. Fakat diğer muhacimlerin tu - tukluğu ve sarı kırmızı beklerinin müda - faası gol olmasına mâni oluyordu. Her iki tarafın kargılıklı hücumlarına mukabil bir türlü gol çıkmıyordu. Bu süretle - birinci devre (1-0) sarı İ&civerdlilerin aleyhine bitti. İkinci devrede Galatasaray »- Güneş bir- leşik takımında değişiklik yapılmıştı. Haşimin yerine Melih, Avninin yııııı de Safa girmişlerdi. Sarı kırmızı takım oyuna bir akınla baş- ladı. Mehmed Alinin yerine geçen Nec - det, Necdetin yavaş ve yerden bir gütünü bacakları arasından kaçırdı. Sarı lâciverde bir gol oldu. 3 üncü dakikada olan bu gol hiç bek- lenilmedik şekilde girdiği için seyircilerde bir tesir bile yapamadı. Oyun gittikçe güzelleşmeğe başladı. Sa- yi lâciverdliler bir gol çıkarabilmek için çok uğraşıyorlar. Fakat kaleye kadar bile yaklaşamıyorlardı. İki açık her an top pe- şinde koşuyorlardı. Haşimin yerine giren Melih çok boca -» lıyordu. 25 inci dakikada Melih bir şüt çekti, top direğe vurdu. Cündüz yetişti. Jçüncü gol de bu suretle oldu. Bundan sonra bütün dakikalar iki ta - safın güzel oyunlarile geçti. Maçı sarı kır- mızi takım (3-0) galib olarak bitirdi. | I Dünkü maçtan Dünkü maçta her iki taraf oyuncuları da güzel bir oyun çıkardılar. En ziyade sarı kırmızı takımda Kadri, Reşad, Farak, Re- bü, Haşim, Necdet; sarı Jâciverdde ise Fik- ret, Niyazi, Mehmed Reşad güzel oyna - dılar. Hüsnü de bilhasea fazla enerjik o- yunile göze çarptı. Üzsküdarspor - Altınyurd maçı Dün Üzküdarspor takımile Kanlıca Al- tınyurd takımı arasında bir maç yapılmış. Üsküdarspor 3-2 galib gelmiştir. Atletizm bayramı dün yapıldı İstanbul Atletizm heyetinin hazırladığı İstanbul atletizm bayramı dün Kolej sa - hasında muvaffakiyetle yapıldı. Sarı Tücivert İalesi önünde sarı kırmızı tehlikesi Müsabakalara iki yüzden Fazla âtlet iş- tirak etti. Yapılan seçmelerde muvaffa - kiyet gösterenler gelecek hafta nihai mü- sabakalarda koşacaklardır. Dün yapılan müsabakalarda birinei, i - kinci sırasile kacananlar şunlardır: 100 metroda — Raif, Vedad, Fikret, Orhan, Halük, Fikrot. 800 metroda — Fethi, Fikret, Eksem, Agop. Zeki, GCalib, Lauston, Yekta, Ci - cos, Said. 1500 metroda — l.lnn. Teo, Nüri, Dünkü atletizm bayramında koşan atletlerimiz ada adiliskdek li d z üi ilüz el d a aiedlir at d e 3 e ai di a ei elüsin adai İ öi eei /— AĞA A heyecanlı bir safha Dusan, Şerif, Mehmed, Receb. — İbrahim, Abdullah, Mehmed, Biriyolas, Faratarea> ko. 300 metroda — Rıza, Artin, İbrahim, —| Teo, Roji, Nuri, Avni, Mehmed - Fuadi Mehmed, Nevros, Tokino, Stelyo, Feride Necmi, Seres, Şerefeddin. Disk — Veysi, Naili, Yavru, Careyadis, Sabahaddin, Asmoidis. Gülle — Veysi, Pinhas, Tevfik, Niyar zi, Etem, Sahalak. Cirid — Melih, Mahmud, Orhan, Fıt « tet, Roşad. Uzun atlama — Tevfik, Avni, Amdak Korink, Sabahaddin, Rıza, Kaferopolatı Stanropolor. Üç adım atlama — Tevfik, Ali, Rızaç Kafecopolos. Yüksek atlama — Haydar, Yavru, Mü- nir, Asmanidis, Nobar, Galib. Sınk — Fethi, Haydar, Cihad, Şerif, Münir, Viçaropolos, 110 metro manialı koşu — Faik, Hiri « sopolos, Tevfik, Ali Hayri. - Nihat müsabkaalar 31 mayısta yapıla « caktır. ; İngiltere - Almanya maçı Nurenberg 24 (ALA.) — İngikere fut- bol takımının önümüzdeki Olimpiyadlara iştirak edecek olan Alman takımile bu * gün yaptığı maç beraberlikle neticelen * miştir. İlk devrede iki taraf ta hiçbir sayı yapa* — mamiş, ikinci devrede isa her iki takım dâ birer sayı kaydetmişlerdir. Oyun çok gü zel olmuştur. Ankarada bisiklet yarışları — Ankara 24 — Bisiklet Federasyonu O* lmpiyad — hazırlığı olmak üzere — tertib ettiği programı çok esaslı bir vurete tarbiktt başlamıştır. Saşat B,10 da hakemin işaretile berabet — yarış başladığı vakit iştirak edenlerin 10 kişi olduğu görüldü. Bunların içinden betff tanesi kampta çalışan koşuculardı. Diğer” leri haricden yarışa kaydolunmuş amatör” lerdi. Fakat müsabaka başlar — başlamaz kamptakilerin 40 kilometrö süratle ve tek bir adam gibi ileri atıldıkları — ve birkad dakika içinde diğerlerini açtıkları görül * dü. Teknik neticeler şunlardır: Ve Talik, 2 saat 46 dakika, 43 ea0 yea 2 — Faruk, iki boy geride. 3 — Orhan. , 4 — Kirkor. Son sprinte iştirak etlme* miştir. Bu suretle saatte 36 kilometrodan yük” sek bir süratle hareket edildiği görülmüt” tür ki cidden teşekkürle kaydolunacak bİf neticedir. Habeşistandaki İtalyan askerleri memleketlerine dönmiyorlar Roma, 21 (A. A.) —Maıı,ılGr' ziani Habeşistanda yapılacak imar iğ | leri hakkında bir takım emirnamelef heşretmiştir. Hal'ıfıııandakıw 4| Si hai Sfada GÖM ll «