6 Sayfa İngiltere Filistindeki siyasetinde muvaffak olabilecek mi? Bugün Fılıstınde Ynhudılerle çarpışan Araplar, Arap efkârı umumiyesinin manevi müzaheretine güveniyorlar Haftalardanberi telgraflar, — Filistinde Yahudilerle Arapların boğuştuklarını İngilizlerin Mısırdaki askerlerini buraya ge ve tirterek emniyeti sağlamlamağa çalıştıkla- rını bildiriyor. Bu, Arap - Yahudi boğuşması yeni bir hâdise değildir. Filistinde bir Yahudi yur- t lunan Balfur beyan- ere bu beyanname- Siyonistlere verdiği sözü yi neşretmekle erine getiriyordu. Bu yüzden büyük harp y g b diler Filistine akın ettiler Bugün e varan bir e başladılar. Filistinde birkaç yüz bin ki; Yahudi kütlesi yeni Yahudi şehirleri, hudi köyleri, Filistinde işliyen ve on mil - yen İngiliz Krasından fazla olduğu söyle- nen Yahudi sermayesi, bu sermaye ile vü- cude getirilen bir sürü Yahudi tesisatı bu- lunmaktadır. Bu Yahudilerin ilkönce Filistinde top- rakları yoktu. Toprağı Arablardan satın aldılar, Arablar, ilkönce topraklarının faz- la para etmesine aldanarak bir hayli yer- leri ellerinden çıkardılar. Sonra gözlerini açtılar ve para mukabilinde yurdlarından olduklarını, bu gidişle bir gün Filistinde bir karış toprak sahibi olmaktan çıkacak. larını anladılar ve toprak satımına karşı bir mücadele açtılar. Bu mücadeleleri şim- di bütün hızile devam ediyor, Diğer taraftan Büyük Harb sralarında Yahudilere milli bir yurd vadeden İngil - tere, Arablara da vahdet, hürriyet ve is- tiklâl vadinde bulunmuş ve bu vaidle A- rabların Osmanlı devletine karşı ayaklan- malarını, Osmanlı devletinin Türk — olan askerlerine karşı gelemelerini, bu asker « lerle döğüşmelerini temin etmişti. Fakat muharebe bittikten sonra Arab- lar umdukları vahdet, hürriyet ve istiklâle kavuşamadılar. Bilâkis memleketleri par- çalandı ve bir kısmı İngiliz mandasına, bir kısmı Fransız mandasıma verildi. Bundan başka Filistinde bir Yahudi yurdu vücude getirildi. Arablan, hürriyet ve istiklâllerini kay- betmekten fazla sinirlendiren mesele de bu Yahudi yurdudur. Çünkü Yahudiler servetlerine güvene- rzek memleketi satın ahyor ve bu yüzden Arabların hür ve müstakil yaşamayı öz - ledikleri yürd “elden gidiyor. Bugün Arablar Filistinde ekseriyeti tep- kil etmektedirler. Fakat Yahudi muhace * reti, durmadan devam ettiği ve her yıl Fi- Ketine binlerce Yahudi giretek yerleştiği ve bir yurd sahibi olmak yolunda her yar- dımi gördüğü için Yahudilerin ergeç ekse- riyeti kazanacaklarında ve Filistinde hâ - kim unsur olacaklarına şüphe kalmıyor. Filistin Arabları bir aralık buna karşı bir çare düşündüler ve Yahudi muhacere- tine mukabil Filistine Arab muhaceretini temin etmek istediler. Bunun için Kudüs, Arab irfanının canlı bir merkezi yapılacak ve böylece bütün Arab âleminin alâka - m bu merkez üzerinde toplanacaktı. Bu teşebbüsler henüz tahakkuk etme - Ya- | miş bulunuyorsa da bugün bütün Arab â- leminin Filistin Arablarile Birlikte İngil - terenin Yahudi yurdu siyasetine hiç ol - 258 manen mukavemet — gönterdiğinde şüphe yoktur Filistin Arabları bu manevi müzaheret- ten emin oldukları, Arab efkârı umumiye- birlikte hareket esir yapacağına sinin kendilerile ede inandıkları - içir eadeleye girişmiş | bulunuyorlar Bu mücndele, daha fazla menfi bir mu- kavemet şeklindedir ve ların kendile- ad syandan maksad grev ti buna «medeni isyan ni veriyorlar. Medeni a. rak, mandater hükümetle teşriki mesai et- miyerek, hatta hükümele vergi tediyesin- den imtina ederek hükümeti felce uğrat - mak ve bu suretle hükümeti siyasetini de- | Biştirmeğe mecbur etmektir. İngiltere hükümeti bu çeşid hareketler ve teşebbüsler karşısında siyasetini de - W#iştirmiyeceğini ve Yahudilere verdiği sö - zü yerine getireceğini söylemiş, askeri kuv- Yahudi manalleleriyle dolan Yafadan bir görünüş vetlerini Filistine yığmış ve mukavemete hazırlanmış bulunuyor. Netice ne olacak? İngilterenin Arab isyanını yeneceğinde şüphe yoktur. Fakat mesele bununla hal - lolunmıyacak ve Arablar her fırsattan is - tifade ederek ayaklanacaklardır. Bu yüzden Filistinin- mütemadi bir bo- guşma yurdu olarak kalacağını söylemek, yanlış olmaz. Ö R. 40 Merinos koçu golıyor Macaristandan — damızlık Merinos koçu almak üzere giden heyet 40 ta- ne koç satın almış,. bunlar -Buda - peşteden tren& bindirilmişlerdir. Koçlar dört gün sonra şehrimize ge- lecek ve Karacabey harası Merinos ye- tiştirme memurluğu tarafından tesel - lüm edilecektir. GÖNÜL İŞLERİ Evimizin #Harimine sokulan Yuva yıkıcılar Evliyim. Bir de kızım var, Mütevazı bir hayat sürerim. Bütün zevkim bu üç başın birbirine uyuşudur. Endişeyi hatı- nma bile getirmek istemem, Ne yalan söyliyeyim, karımın sevgisile mes'udum. Sevişetek evlenmedim, fakat anlıyarak sevmek daha perçimli oluyor. «Lâkin.. ah şu lâkin..! Şu aksi te « sadüfler yok mu? «Bir dul kadına rastladım. Konuş mamız manidar oldu. Sonra tesadüf, yahut bililtizam tekrar karşılaştık. Renk ve yüz vermemeğe azmettim. Yuvamı tehdit eden tehlike ne kadar münis o - Tursa olsun göz kapalnamağa karar ver: dim, «Fakat neticeye bakın. Sokula 26 - kula evime kadar girmiş ve karımla ar- kadaş olmanın yolunu bulmuş. Şimdi ne yapmalı? Karıma kat'i bir ihtarda bulunsam onu şüphelendirir diye korku- yorum. Bu kadının şüyu bulmuş bir ha- K olsa karımla dost olmasınn — imkân yok. Kadına karşı gayet tesmi durüyo- rum. Fakat daha ileri gitmek bir hâdıse doğurabilir. Bu hal böyle devam ede- mez. Onün bu sokuluşu bir teşebbüsün ilk hamlesi değil midir? » Sultagahmet: Kandemir Bunlar yuva yıkıcılardır. Dost olur, dost görünür, evinizin harimine kadar Birerler. Sonra içten içe evinizin temele lerini kemirerek damını başınıza dü - şürürler. Bu yuva yıkıcılara karşı mü - samaha câiz değildir. Tehlike sezildiği anda zararlarına nihayet vermek lâ - zımdır. Kadın ister namuslu, ister na - mussuz olsun, karınızı ikaz edip bu ka- dımı evinizden ve karınızdan uzaklaş- tırmak lâzımdır. TEYZE SON POSTA “ Son Posta ,, nın müsabakası : 40 Tarihi Vak'a Ve 40 Tarihi Tablo Sizi en fazla alâkadar eden tarihi vak'a hangisidir, tarihi vak'aları canlandırmakta en çok muvaffak olan ressam kimdir ? 4 - Hermanın zafer alayı Romalılar tarafından Arminiyus adı ile anılan Herman, Weser irmağı kıyılarında oturan bir German kabilesinin reisi idi. O sırada Romada imparatorluk kurulmuş, Avgust Roma im- paratoru olmuştu. Roma lejiyonları Varus hn kumandasında GCermanya fütuhatına başlamıştı. Roma generalını üç leji German kuvvetlerinin başına geçti. yon ile tertip ettiği bir pusuya kadar çekti ve milâdın 9 uncu yılı orada Varus ile beraber bu üç Roma yettenberi böyle bir felâkete uğramamışlardı.İmparator Avgust Romalılar, Partlar tarafından — Crasmusun bu felâketi haber alınca fevkalâde müteessir oldu. Geceleri uy- kreraa ae ea s AAA KA LA BAA AAA gee YEALAR isminde bir genera- Herman, lejiyonunu mahvetti. | tadır. Sol köşede bir uğratıldığı mağlübi- ra görülmektedir. kasesscaAa ku uyuyamadı, daldığı zamanlar üç Roma ordusunun mahvolif verişi derhal gözünün önüne geliyor: «Varus! Varusi. Lejiyor' larımı bana iade etl.. Münihte bulunan Thumannın bu tablosu, Hermanın zafer # layını göstermektedir. Ortada beyaz at üstündeki galip Cermafl | reisidir. Önünde, German muhariplerinin ortasında Romalı esif? | ler yürüyor. Küçük bir German bu esirlere istihza ile bakmak? » diye bağırarak yerinden fırlıyordu. German delikanlısı öldürülmüş olan Gentt ral Varusun zırhi ile Roma ordusunun kumandanlık alâmetleri! taşımaktadır. Varusun zırhi üstünde bir baltanın açtığı derin y& DÜNYANIN EN MEŞHUR CÜCESİ Tom Pus doğduğu zaman tabii idi. Beş ay sonra birdenbire durdu ve büyümedi. * * * a L Küçük cüce bir canbazhanede Napolyon kıyafetiyle numaralar yapıyordu. Fakat yanına kendisinden yedi santim büyük, melül bakışlı bir kız gelince ona hemen gönül veriverdi 11 Kânunusani 1837 senesinde Bridgport * da fakir bir aileden bir çocuk doğdu. İs mini Charles koydu- lar, yavru — beş ay müddetle tabil bir şe- kilde büyüdü. Sonra duraladı. Aradan bir sene, üç sene geçtiği halde küçük Şarl bir türlü büyümedi ve 63 santimetreyi geçeme- di. Babası mutekit ve yaşlı bir adamdı. Bu vaziyeti görünce mü- teemsir — oluyor, müs- kadderata boyun eğ- meğe mecbur kaldık- ça da asabileşiyordu. Kadastro işlerinde ça- Tıştığı için memleketi baştan başa dolaşıyor, fakat böyle bir vak- aya hiç bir yerde bir türlü — rastgelmiyordu, evlâdının böyle bo- dür kalışı haysiyetine dokunuyordu. Aks aşmları yorgun argın eve gelince bir kere oğlunu nnıxlınyl: ölçüyor ve sonra sak« layamadığı istikrahla başını öteye çe- virince kansı: — Sabırsızlanma Stratton, vakti gelin- ce o da Büyür!. diye kocasını teselli etme- e çalışıyordu. Stratton ise başını ellerinin arasaına ala- rak: — Gelecek vakit falan yok, karıcığım, olanlar oldu. Cenabı hak bize bir cüce ver- di, diyordu. Aradan beş sene geçti. Fakiden — can bazhane işletmek, varyete göstermekle işe başlayan Barnum bir gün Bridgport'a gel di ve doğru otel işleten kardeşine uğraya- Cüce Tom Pus rak, kendisinden, memlekette garip bul- duğu şeyleri, konuşan ördekleri, âltı ayak- h öküzleri, sadık kanları, terbiyeli aslan- lan aradı. Barnum'un kardeşi biraz dü- şündü, ve: — Bir cüce işine yarar mı? diye sorun- ea Barnum mal bulmuş mağribi gibi: — Haydi gidelim, gu cüceyi — görelim, | dedi, Ve beraberce Stratton'a gittiler. Stratton ilk anda: — Oğlumu mu görmek — istiyorsunuz? Ah efendim ah, Cenabı hakkın cezasına çarpıldık, diye ziyaretçileri karşıladı. Çocuk ziyaretçiyi gözlerinin arasından tetkik etti. Ziyaretçi de ona baktı. Kısa bir çocuk olmasına rağmen tenasübü yerinde ieli İki saat sonra, Barnum babasiyle —aft haştı. Charles'in ismi Tompus oldu. Ve ket? disine haftada üç dolar verilmesine karaf verildi. O zamanlara kadar evlüdına —a nazarlarla bakan Stratton ilk defa oğlunul srtını sıvazladı. Ve: cAllah bizi belki df bu yolda sevindirire diye, düşündü. Tompus Meşhur Oluyor Barnum, Amerikalıların — pisikoloj inl çok iyi tanıdığı için, onların vatanpervetf | olmalarına rağmen idhalât işlerine ehemi' | miyet verdiklerini de gördü. O sırada AMt rikada tarihi eserlere merak sarıyorlardi? Derhal Napoleon'u taklit ederek Tompusll bu meşhur diktatörün kıyafetine — soktüi sahnede her defa perde indikçe, « Yaşa * mn İmparatorlu sesleri tiyatroyu yerindef oynatıyordu. Tompous aradan uzün yıllar geçindi dünyanın en küçük Generalı olarak şöl kazanmış ve ismi gitgide etrafa yayılmışik | Bir taraftan şöhreti yayılırken diğer tara tan da Barnum ile kendi kasasına yüz lerce dolar akıyordu. N Tompus Âşık ğ Aradan yine kısa bir zaman — geçtik' | ten sonra, © da her tabif insan gibi aşk M? tiyacını duymağa-başladı. İlk dela Bart” | ma baş vurarak, gösterdiği — numaralard | değişiklik yapılmasını ve kendisine biri d7 | #i olmak. üzere iki arkadaş terfik edilmt” | sini istedi: Patronu bu fikri makul buldu.ve derkt | Mis Lavinia isminde bir kızla — Komodt” | namiyle maruf bir erkek cüceyi hey'ete #7 | dı ve beraberce çalışmağa başladılar. LAY” nia, Tornpous'tan yedi santim uzun, )uf' lak çehreli; İTompustan üç yaş küçük mehl bakışlı genç bir kızdı. J Artık âteşle barut bir araya — gelmitt | Bir müddet sinsi sinsi başlayan bir matf” Cöz kıti” çereği ranın kitase farkına varamadı. malar herkesin dizleri hizasında ettiği için, aşağıya doğru bakmağa nıışrr" maş olanların pek de dikkat nazarına ç-) miyordü. Bununla beraber bilhassa yef' (Devamı 9 uncu sayfada)