23 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'& ğ . v e BU merdivenin nereyg vardığını mühtelif musiki eserleri (plâk), İi I a ı.,_.ı DS Z Fi SON POSTA 23 Mayıs Londra zabıtasına karşı 6 muharrir: 3 Yıkıla Son Postanın Yazan: Ronald Knox İngilterenin en tanınmış altı za- bıta romancısı Margery Allington, Anthony Berkley, Freeman Vills Grofts, Father Ronald Knox, Do- - Fothy Sayers, Russell Thorndike kahramanları meçhul altı zabıta Tomanı yazıyor ve katillerin keşfi- ni İngilterenin en maruf zabıta mü- Ie“'.!" «George Cornish» e bırakı- Yyorlar. Bunlardan Freeman Vills G.rofg. ile Doroty Sayers'in eserleri- t okudunuz. Polis müfettişi de fik- Tint anlattı. Şimdi üçuncu muharrir Rovald Kuox'un eseri başlamıştır. : B" €ser bitince gene polis müfet- tişinin katili nasıl tayin ettiğini ken- —.E[_“Ühndaı_ı dinleyeceksiniz. Varkos yanına iki muhafız alarak ,do?ağm içindeki mabedin ankazına â]ogm yürüdü ve bu mabet ile harici bem arasında gizli bir yol bulunup ulunmadığını tetkike başladı. Bunu meydana çıkardıktan sonra Mesele yoktu. O zaman, şüphe bu giz- ! yolu bilenlerin üzerinde toplanırdı. unlarsa eskiden konağın sahibi olan $ papasla adamlarıydı. ' , Varkos ankazı tetkik ediyor, mabet ile konağı birleştiren kapıları ve yolla- TI araştırıyor, yangının ortaya çıkardı- 81 bir gizli yol bulunup bulunmadığını tetkik ediyordu. u çalışmalar birdenbire netice ver- Medi. Fakat bir kaç saatlik tecrübeden Sonra Varkosun yüzünü güldüren bir hetice elde edildi. Varkos bir iz elde etmişti. Mabedin ,Mihrap tarafında, ve mihrabın dur- Uğu yerin altında bir merdiven görü- hüyor ve bu merdivenin bir alt kata n Put telrikası : 29 bir evin avlusuna çıkıyordu. Ev, bom - boştu. Varkos ile muhafızları ayni yol- dan konağa döndüler. Varkos, mem - nundu. Maksadı hâsıl olmuştu. Yapılacak iş, bu keşfi general Alme- daya bildirmek, hattâ ona da göster - mekti. O zaman bütün şüpheler üze- rinden kalkar ve tahkikat büsbütün başka bir mecra takip ederdi. Varkos, derhal generalın evine koş- tu ve hemen kabul olundu. Varkos, yaptığı araştırmaların neticesini bil - dirdikten sonra ilâve etti: — Artık suikastin hangi yoldan yâ pıldığı anlaşılmıştır. Tahkikatı ona gö- İre yapmak ve işi neticelendirmek icap ediyor . General Almeda, Varkosun sözleri- ne inanmak için vaziyeti görmek iste- diğini söyledi ve polis müdürü Vayin- bergi de yanına alarak İlham Kaynağı- nın evine gitti. İkisi de «Varkos» un keşfettiği mer- divenden indiler, koridoru geçtiler. Ko- ridorun sonundaki pencereye merdiven ile tırmandılar. Boş eve çıktılar ve boş evin her tarafını tetkik ettiler. Nihayet general Almeda polis mü- dürüne sordu: — Mühim bir keşif mi? — Son derece mühim. — O halde tahkikatı bu yeni keşfe göre idare etmek lâzım gelmez mi? —Lâzım gelir. — Bu işe başlamak üzere ne lâzımsa yap. : Yüzbaşı Varkos bu konuşmayı lâ- kayt dirliyordu. (Arkası var) RADYO 8ittiği görülüyordu. Geceleyin daha ilerisine gitmeğe im- ân yoktu. İşin gerisini sabaha bırak- Mak gerekti. Varkos şüpheyi üzerimden atacağı - |. DA Yüzde ellkemin olmuştu. Şimdi me- &fetmekte idi. _ğeı— bu merdiven, gizli bir kapı ile| :'_'_"Ce bitişiyorsa mesele tamamdı. Gü- lıın doğması ile bu mesele de hallo- Unacaktı, h Varkos o gece uyuyamadı. Mesele, &Yat memat meselesiydi. Ertesi sa - h erkenden kalktı ve gene eski mu- kafıa ile birlikte merdiven — başına Oştu. ..M"diVenden inmeğe başladılar. A- Bağısı karanlık olduğu için muhafız- dan biri ışık tutuyordu. Bir hayli in- ikten sonra bir mahzene vardılar.. Urası, tamamiyle yer altı idi. Ve ci âlemle hiç bir münasebeti yok - .ağıa akat, burası her halde bir makl- heti Yapılmıştı. İlk araştırmalar bır Ce vermedi. Fakat Varkos ümidini ösmedi. Her halde bir maksatla ya- Pılm,ştı: İlk araştırmalar bir netice Vermedi, Fakat Varkos ümidini kesmedi. Her de konağm asıl sekenesi olan pa - Men) T bu mahzeni bir maksatla yap - ..kş ardı. Ve akla ilk gelecek maksat, e ;ıntı zamanında buradan kaçmaktı. v alde bütün duvarları tetkik etmek î ıîu kapıyı bulmak lâzımdı. Varkos, N.ğun duvarları araştırmağa başladı. Mayet bir kenarda ince bir çizgi gör- dü aç onun üzerinde çalışmağa koyul- . Hakikatte bu ince çizgi büyük ne- Seler verecek istidatta görünüyordu. -“arkos, maksadına vakfı hayat etmiş h" adam gayretile uğraşmakta idi. Ni- “Yet muvaffak oldu ve gizli kapıyı aç- Vast P» uzun bir koridora açılıyordu. arkos iki muhafızla birlikte “lerledi. €r halde bu koridorun sonu bir yere Sıkacaktı, Adım adım ilerliyerek koridorun so- Una vardılar. l<0rid(”'“n bittiği noktada, tepede bir îe Ncere görünüyordu. Derhal merdi - e'_llef getirildi ve bu pencerenin nereye tığı tahkik edildi. Pencere konağın hari n “li, - .. Terr Pa D LNM | L 'îkağ'ndükî caddenin karşı tarafındaki | Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Dans musikisi (plâk), 19: Haber- ler, 19,15: Muhtelif plâklar, 19,30: Ço - cuk saati: Hikâyeler, 20: Çocuklar için 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetlere mahsus havadis servisi verile - cektir. BÜKREŞ 18,15: Askeri bande (18675 m.). 16,15: (364 m.): Dans musikisi, 20,20: Hafif musiki nakli, 24: Bar musikisi (Co- lorado barından). BUDAPEŞTE 18,45: Plâk, 19,55: Piyano (Şopen), 20,55: Viyanadan: Viyana operetlerinden mürekkep radyo popürisi, 23: Çingene musikisi, 24: Caz. MOSKOVA 18,30: Bir opera piyesini nakil, 22: Ya- bancı dillerle emisyonlar. PRAG 17,05: Hafif musiki, 18,05: Mandolin ve gitar musikisi, 19,45: Muhtelif, 20,15: Sen caz kuarteti, 22,20: Radyo orkestra- sı, 23,15: Plâk, 22,30: Dans musikisi, MÜNİH 19: Eğlenceli parçalar, 20: Süel neşri- yat, 20,30: Muhtelif, 21,10: Karışık neş- riyat, 23: Haberler, 23,30: Dans musikisi. VİYANA 19,30: Halk şarkıları, 20,10: Erkek ko- rosu, 20,55: Viyana öperetlerinden par - çalar, 23: Haberler, 23,10: Estonya şar - 24,05: Senfonik caz musikisi. VARŞOVA 16,30: Mandolin oörkestrası, 17,15: Pi- yes, 17,45: Şarkılar, 19.10: Şarkı - Piya- no (solist konseri), 19,50: Muhtelif, 21: Hafif musiki, 22,30: Şen neşriyat, 23: Or- kestra, 24: Plâk. VŞU TT BAA ĞA Bir e ağlen b ee Öi kıları, - eee ee EECCLAkdklkald — | HNi? Na0l? Nazara niçin inanırnx? İnsan_lar iptidat bir hayat yaşadık- ları sirada nazardan korunmak için müuskalar, tılsımlar kullanırlardı. Na- zar değmek korkusu dünyanın her ta- rafına, medeniler kadar vahşiler ara- sında da yayılmıştır. Felemenkliler, İr- landalılar, İtalyanlar, Mısırlılar, Çinli- ler nazardan korkarlar ve ondan sakın- mak için türlü türlü çarelere baş vu - rurlar. İptidat insanlar nazardan korunmak için bir taş, bir sedef kabuğu, bir tah- ta parçası taşırlardı. Bugünkü mede - ni hayatta bunların yerine minimini bir at nalı, küçücük bir hayvan resmi taşımak gibi âdetler türemiştir. Erkek- ler saat kordonlarının, kadınlar bo- yunlarına geçirdikleri kordelâ veya al- tın zincirlerin ucuna bu çeşit şeyleri takarlar ve böylece nazardan korun - mak isterler. İptidat insanlar bu çeşit muskalar, ve tılsımlarla habis ruhlar üzerinde te- sir yapacaklarını ve bunları kaçıra - caklarını sanarlardı . Medeni insanlar bu çeşit şeylerle talisizlikten kurtulma- yı umarlar. Bu hareketler, iptidat insanın, bu - günkü medeni insan üzerinde ne ka- dar tesir yaptığını göstermeğe kâfi - dir. Yeni ve pratik bir fotoğraf sehpası Fotograf — al- mak için sehpa kurmak — yerine daha kolay — ve daha rahat - bir usul bulunmuş - tur. Bu yeni terti- bat, küçük — fo- tograf makineleri için son derece müsaittir . Yeni tertibat — boyun- dan geçirilen bir Şarkıla, 21,20: Radyo orkestrası, 22,45:| kayış ve bu kayı- ğ şa geçirilen tek ayaklı bir sehpadır. Fotoğraf makinesi bunun ayağına geçiriliyor, makineyi kullanan ada - mın iki eli, sehpanın diğer-iki ayağının vazifesini görüyor. -. * Venüs Ruju: Gayet cazip 'yenkleriyle — kullananları hayretlere düşürür ve 24 saat dudaklarda sabit kalır. Venüs Kremi: 'Terkibi, estarlı, güzellik kremlerinin (- çinde en şayanı emniyet ve itimad olanı- dir. Venüs Pudrası: Şık ve kibar familyaların rağbetini ka- zanan, narin ve nazik cildlileri teshir eden yüksek evsafta eşsiz pudradır. Venüs Rimeli: Venüs Rimeli ile tuvalet gören kirpik- ler kalblere ok gibi saplanır. Beyoğlunda tanınmış ve maruf Karl- man, N. Tarika, Şark Merkez ıtriyat ve tu- hafiye mağazalarında satılır. Deposu: Evliya zade Nureddin Eren, İkimyevi ecza ve âlât ve ıtriyat ticarethane- si, İstanbul - Bahçekapı. ç İ - 4A_ -- ŞK Ve Y B | J & a v GAST | e ae | K h f L Hikâye - Şüphe Yazan: Henry Dörieunx — Erişemiyecek... Erişip kurtulamıyu- cak!... Allah yardımcısı olsun! . Juana, korkudan çarpan yüreğini ya - tıştırmak ister gibi elini göğsüne koydu. Taraçadan bakılınca göz, — alabildiğine Meksika yaylasına dalıyordu. Hareketsiz, acib, âdeta madeni bir toprak; — yanmış, kavrulmuş; ancak şurasında burasında bir parça yeşillik var. Saat beş güneşinin al - tında ezilmiş, kaskatı yatıyor. Sesler biri - birine karışıp kaynıyan su tokurtusunu an- dırıyor. Ta ileride, bir şerid gibi uzanıp te- peler eteğinde kaybolan yoldan başka da gözün takıldığı bir şeyler yok. Juana hüznünün, — merakıniın hissetti. Oraya, o ücra yere, şehrin riva - yetlerinden, dedikodularından ancak ha - fiflemiş akisler geliyordu. Kızcağız siyaset- le uğraşmazdı. Fakat bir kaç saatlik bir yerde ihtilâlin patlamış olmasına” imkân varken insan nasıl lâkayt kalabilir ki? Her halde yakında, pek yakında mühim, va - him hâdiseler olacaktı. Daha geçen hafta vali, kendisine karşı yapılan suikasttan güç kurtulmuştu. iki aydanberi üçüncü sui - kast... Hem bu sefer yaralananlar, ölen- ler olmuştu. Bunun için hükümetin, ne ya- pip yapıp suçluları ele geçireceği, onları müthiş bir surette cezalandıracağı söyleni- arttığını beri Juana içinden titriyor, geceleri gö - züne uyku girmiyordu. Sevgilisi Sam, işine devamlı, yeminine sadık bir zabit diye tanılırdı. Fakat Ju - ana onu pek iyi tanır, onun iç yüzünü bi - Birdi. İşine devamlı, sadık... Bunlar ya - lan değil amma Sam, yeni fikirlere çılgın- ca bağlanmış, hayaller kuracak kadar coş- kun, tehlikeye meydan okuyacak kadar yiğittir. Bir kaç aydanberi ihtilâlciler fır - kasına yazılmıştı. Gerçi bunu Juana'ya iti- raf etmemişti amma genç kadın buna dair bir şey sorunca Sam gülümserdi. Kendin - den emin, herkesle boy ölçüşmeğe hazır ol- duğunu gösteren bir gülümseme... Juana öyle adamlarla artık görüşmemesi, siya - setle uğraşmaması, hayatını tehlikeye koy- İ|maması için rica edince de Sam başını çe- virir, hiç cevab vermeden kalkar gider - di., miş olduğunu görünce ev hanımı vazifele- rini hatırladı. O gün onun kabul günü idi; fincanları düzeltti, tabakları sıraladı. Fa - kat bunları sadece alışıklıkla yapıyordu, aklı bambaşka yerlerde idi. Bütün davetli- leri içinde yalnız bir tanesini düşünüyordu. O gelse... O bir gelset,.. Juana'nın me - rakı tahammül edilmez bir dereceye varı- yordu. İçinden: «Bir gelse, diyordu, onu söyletir, ağzından bir söz alabilirim...» Böyle hakikati bilmeden, kararsızlık için- de yaşamaktansa her şey, her şey mürec - caktı. Juana Sam'ı, siyasetten vazgeçmeğe razı etmedikçe içine emniyet gelmiyeceğini biliyordu. Fakat, aşkını ileri sürecek onu o tehlikeli işlerden uzaklaştırabileceğini u- muyordu. Kapının çalındığını duyunca döndü ve içeri giren kuzini, güzel Pilar'a güler yüz göstermek için kendine cebretti. Pilar, he- men suikast sözünü açtı. Şehirde hevecan artıyordu. Polis fevkalâde tertibat almıştı. Bir kaç ihtilâlci tevkif edilmişti amma hep- sinin ele başısı, son suikastı tertip eden e- le geçmemişti. Acaba kimdi? Bünu doğru dürüst bilen yoktu. Bazıları yaşlı bir politi- yordu. Gazetede bu haberi okuduğundan- | Juana salona döndü ve çayın hazırlan- | Çeviren: Nurullah Ataç kacı, bazıları da genç bir zabit diyordu. Paolo Urubu, Carlo Pachero; sene NeW - York'ta tanımıştı. Davetliler birer birer geldi: Alverez'ler; — binbaşt * — Walt... Juana bu İngiliz zabiti ile geçen — 4 Günün siyasi meselesi hakkında herkes © sin bir diyeceği vardı. Kim olduğu bilinmi- yen © ihtilâl reisi hakkında herkes birer ç faraziye yürütüyordu. Zihinlerin hep o « — nunla meşgül olduğu belli idi. Mademki — hiç bir yerde değildir, her yerde olabilir... — # Taşlıkta bir çizme sesi duyuldu. Kapi a-< © . kalkıp — çıldı. Sam'ı kamyşıladı... Juana sapsarı — kesilmişti, Nihayet gelebilmiyşti... gini hissetti. lu, bir an evvel ele geçirilmezse komşusundan şüpheye başlıyacak. —Artı Juana, yüreğinin parçalanacak gibi çarptı- — — A canım, dedi, bu mesele ne kadar ; da büyüdü... Bu heyecan böyle devamı e- — derse yaşamanın tadı kalmıyacak... Suçs — herkes —< Korku herkesin yüreğine saplanmıştı. üN n & K e bir yerde toplanıp iki çift lâkırdıya im « n Herkes biribirine bir tuhaf bakıyor... Bu son sözleri söylerken acı acı bir ite K ;"_ tihzası vardı. Salondakileri de birer birer Sam'ın omzuna vurarak: dedi. Ben Çin'de, Mançuri'de bulundum. Çok ihtilâller gördüm. Herkes biribirinden şüpheye başlayınca vaziyet cidden müthiı olur. Hafiyelik, her.şey baş gösterir; bu, oyuna gelmez, dostum... Başka şeylerden bahse başlandı. Bardak şıkırdıyor, buzlu içkiler içiliyor, — Bu işler şakaya gelmez, delikanlı; ü |kân kalmıyor... Meselâ şöyle bir yerde...' 4 süzüyordu. Herkes sustu. Binbaşı Walt, — * Ü | Juana misafirlerine ikram ediyordu. Fakat — gözünü ikide bir Sam'a çevirmekten ken - dini alamıyordu. Sam, balkonun penceresi — yanında durmuş, gözlerini ufka dikmişti. Birdenbire döndü ve ikisinin bakışları biri- ; birini buldu. Bir şimşek! Fakat bu kâfi gel- mişti. Juana onun yüzünde bir ihtilâç be- lirdiğini, bembeyaz kesildiğini gördü. An- — lamıştı. v Sam ona doğru yürüdü. Kısaca bir ve- — | dadan sonra çıkıp gitti. Kadın bir hareket — bile yapamamış, bir söz bile söyliyeme « mişti. baktı. Sam, evin önünde, atına biniyordu. nala sürüp uzaklaştı. Güneş ufka değrü inmeğe başlamıştı, gök baygin bir yaldız rengi kapladı. Jua- na, elleri balkonun korkuluğuna kilitlen « miş uzaklara, sarı uzun yolun artık bir nok: ta olan süvariye bakıyordu. Âzize tarafından Üsküdarda İnadiye Fe: — Kapı kapandı. Juana koşup balkondan —— Eli ile bir işaret yaptı ve hayvanını dört » — < * 'N k Fatih sulh ikinci hukuk hâkimliğinden: .dî rah sokağında 60 No. da mukim Nazmiye TÜ (aleyhine Karagümrükte Kurdağa çeşmesin de 18 No. lı hane ile yine Kurdağa çeş « mesinde Nakkaş sokağında 7 No, h ha : nelerin izalet şuyuu davasından — dolayı __müddeaaleyhe gönderilen davetiye zah - rına mübaşiri tarafından, verilen meşru - hata nazaran ikametgâhının meçhul ol - duüğu anlaşılmakla bittalep 15 gün müd miş olduğundan yevmü muhakeme olan 12 haziran 936 saat 14 de mahkemede — bizzat hazır bulunmadığınız veya bir ve- SA kil göndermediğiniz takdirde hakkınızda — giyaben muhakeme yapılacağı ilân qunu:.İ- ğ (632) İ — . Ü- ei detle ilânen tebliğat icrasına- karar veril: Bt . a —— "ı

Bu sayıdan diğer sayfalar: