23 Mayıs Londra zabıtasına karşı 6 muharrir: 3 Yıkılan Put Son Postanın tefrikası : 29 Yazan: Ronald Knox İngilterenin en tanınmış altı za- & romancısı Margery Allington, Anthony Berkley, Freeman Vilis Grofts, Father Ronald Knox, De- Tothy Sayers, Russell Thorndike Famanları meçhul altı zabıta Tomanı yazıyor ve kalillerin keşfi- dan konağa döndüler. Varkos, mem - nundu. Maksadı hâsıl olmuştu. Yapılacak iş, bu keşfi general Alme- daya bildirmek, hattâ ona da göster - mekti. O zaman bütün şüpheler üze- rinden kalkar ve tahkikat büsbütün "i İngilterenin en maruf zabıta mü- fettişi «George Cornish» € bırakı- Yorlar. Bunlardan Freeman - Ville Grofta ile Doroty Sayers'in eserleri- Di okudunuz. Polis müfettişi de Fik- zini anlattı. Şimdi üçunca muharrir Rovald Kuox'un everi başlamıştır. .' eser bitince gene polis müfet- g_"'"l katili nasıl tayin ettiğini ken- ! 4özından dinleyeceksiniz. Ko y kos yanma iki muhafız — alarak Onağın içindeki mabedin ankazına Yyürüdü ve bu mabet ile harici h.% arasında gizli bir yol bulunup adığını tetkike başladı. Bunu meydana çıkardıktan — sonra l?"ıl!"yokıu, © zaman, şüphe bu giz- Yolu bilenlerin üzerinde toplanırdı. a eskiden konağın sahibi olan baş Papasla adamlarıydı. * Varkos ankazı tetkik ediyor, mabet v konağı birleştiren kapıları ve yolla- B Sraştırıyor, yangının ortaya çıkardı- & bir gizli yol bulunup bulunmadığını tetkik ediyordu. Bfl çalışmalar birdenbire netice ver- Medi. Fakat bir kaç saatlik tecrübeden Sonra Varkosun yüzünü güldüren bir Retice elde edildi. Varkos bir iz elde etmişti. Mabedin Mihrap tarafında, ve mihrabın dür- duğu yerin altında bir merdiven görü- n_'i’m’ ve bu merdivenin bir alt kata &ittiği görülüyordu. Geceleyin daha ilerisine gitmeğe im- yoktu. İşin gerisini sabaha bırak Mak gerekti. h Varkos şüpheyi üzerinden atacağı -|. Ta yüzde elli emin olmuştu. Şimdi me- :! le bu merdivenin nereyg vardığını &etmekte idi. Eğer bu merdiven, gizli bir kapı ile h:'l“! bitişiyorsa mesele tamamdı. Gü- Pün doğması ile bu mesele de hallo- t Varkos o gece uyuyamadı. Mesele, Yat memat meselesiydi. Ertesi sa - haf e'Şcnı'len kalktı ve gene eski mu- k I2i ile birlikte merdiven — başına 'Oştu. Merdivenden inmeğe başladılar. A- ',_"“" karanlık olduğu için muhafız- diı:.ı biri ışık tutuyordu. Bir hayli in- ten sonra bir mahzene vardılar.. İ ':',“— tamamiyle yer altı idi. Ve __'"—'ı âlemle hiç bir münasebeti yok - hi Fakat, burası her halde bir mak - m_d_' Yapılmıştı. İlk araştırmalar - bir keşice vermedi. Fakat Varkos ümidini medi. Her halde bir maksatla ya> pdm'“lg İlk araştırmalar — bir — netice Vermedi ha; hı;:k" Varkos ümidini kesmedi. Her Badla konağın asıl sekenesi olan pa - dti T bu mahzeni bir maksatla yap - şlardı. Ve akla ilk gelecek maksat, nti zamanında buradan kaçmaktı. bütün duvarları tetkik etmek ye bu kapıyı bulmak lâzımdı. Varkos, Nih.n duvarları araştırmağa başladı. Dayet bir kenarda ince bir çizgi gör- Ve onun üzerinde çalışmağa koyul- “o:ı:ı'kihne bu ince çizgi büyük ne- V. T verecek istidatta görünüyordu. . “arkos, maksadına vakfı hayat etmiş ha tdam gayretile uğraşmakta idi. Ni- b 'ğ' Muvaffak oldu ve gizli kapıyı aç- V. aPı, uzun bir koridora açılıyordu. arkos iki muhafızla birlikte “lerledi. 'ğ:lde bu koridorun sonu bir yere ta, u::?:ıîı:: ilerliyerek koridorun s0- hk“'idnmn bittiği noktada, tepede bir 'C:: &re görünüyordu. Derhal merdi - bakı €T getirildi ve bu pencerenin nereye e tiğı tahkik edildi. Pencere konağın , '“"_"*ki caddenin karşı tarafındaki yap. cuk sa mühtelif musiki ezerleri (plâk), Stüdyo orkestraları, 21.30: Son haberler. gazetlere m cektir. yar, 20, Tiyat, 23: Haberler, çalar, kılan, 24.05: yi ( :—lqılll musiki, 22,30: Şen neşriyat, 23: Or- kestra, 2 aa başka bir mecra takip ederdi. Varkos, derhal generalın evine koş-|için bir taş, tü ve hemen kabul olundu. Varkos, yaptığı araştırmaların neticesini bil - dirdikten sonra ilâve etti: — Artık suikastin hangi yoldan yz pıldığı anlaşılmıştır. Tahkikatı ona gö- re yapmak ve işi neticelendirmek icap ediyor . General Almeda, Varkosun sözleri- ne inanmak için vaziyeti diğini söyledi ve polis müdürü Vayin- bergi de yanına alarak İlham Kaynağı- nın evine giltti. örmek iste- İkisi de «Varkos» un keşfettiği mer- divenden indiler, koridoru geçtiler. Ko- ridorun sonundaki pencereye merdiven ile tırmandılar. Boş eve çıktılar ve boş evin her tarafını tetkik ettiler. Nihayet general Almeda polis mü- dürüne sordu: — Mühim bir keşif mi? — Son derece mühim. — O halde tahkikatı bu yeni keşfe göre idare etmek lâzım gelmez mi? —Lâzım gelir. — Bu işe başlamak üzere ne lâzımsa Yüzbaşı Varkos bu konuşmayı lâ- kayt dişliyordu. (Arkası var) Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Dans musikisi (plâk), 19: Haber- ler, 19,15: Muhtelif plâklar, 19,30: Ço - * Hikâyeler. 20: Çocuklar — için 20,30: Saat 22 den sonra Anadolu ajanamın ahsus havadis servisi verile « BÜKREŞ 18,15: Askeri - bando — (1875 m.), 18,15: (364 m.)r Dana musikisi, 20,20; Şarkıları 21,20: , Hafif musiki nakli, 24: Bar musikisi (Co- lorado barından). Radyo orkestrası, 22,45: BUDAPEŞTE 18,45: Plâk, 19,55: Piyano (Şopen), 20,55: Viyanadan: Viyana opnıdfn'ndaı mürekkep radyo popürisi, 23: Çingene musikisi, 24: Caz. MOSKOVA 18,30: Bir opera piyesini nakil, 22: Ya- bancı dillerle emisyonlar. PRAG 17.05: Hafif musiki, 186,05: Mandolin ve gitar musikisi, 19,45: Muhtelil, 20,15: Şen caz kuarteti, 22,20: Radyo orkestra- s, 23,15: Plâk, 22,30: Dans musikisi, MÜNİH 19: Eğlenceli parçalar, 20: Süel neşri- 30: Muhtelif, 21,10: Karışık neş- 23,30: Dana musikisi. VİYANA 19,30: Halk şarkıları, 20,10: Erkek ko- rosu, 20,55: Viyana gperetlerinden par - 23: Haberler, 23,10: Estonya şar - Senfonik caz musikisi. VARŞOVA 16,30: Mandolin orkestrası, 17,15: Pi es, 17,45: Şarkılar, 19.10: Şatkı - Piya: solist konseri), 19,50: Muhtelif, 21: Plâk. MA PSk D ee Tafsilât: Galata P. K. 1255 Hormobin | SON POSTA —— — - Nazara niçin inanırııx? İnsanlar — iptidai bir hayat yaşadık- ları sırada nazardan korunmak jçin muskalar, tılsımlar kullanırlardı. Na- bir evin avlusuna çıkıyordu. Ev, 'Wm "İzar değmek korkusu dünyanın her ta- boştu. Varkos ile muhafızları ayni yol- İrafına, medeniler kadar vahşiler ara- sında da yayılmıştır. Felemenkliler, İr- landalılar, İtalyanlar, Mısırlılar, Çinli- ler nazardan korkarlar ve ondan sakın- mak için türlü türlü çarelere baş vu - rurlar, İptidat insanlar nazardan korunmak bir sedef kabuğu, bir tah- ta parçası taşırlardı. Bugünkü mede - ni hayatta bunların yerine minimini bir at nalı, küçücük bir hayvan resmi taşımak gibi âdetler türemiştir. Erkek- |ler saat kordonlarının, kadınlar bo- yunlarına geçirdikleri kordelâ veya al- tın zincirlerin ucuna bu çeşit şeyleri takarlar ve böylece nazardan korun - mak isterler, İptidaf insanlar bu çeşit muskalar, ve tılsımlarla habis ruhlar üzerinde te- sir yapacaklarını ve bunları kaçıra - caklarını sanarlardı. Modeni insanlar |bu çeşit şeylerle talisizlikten kurtulma- yı umarlar. Bu hareketler, iptidat insanın, bu - günkü medeni insan üzerinde ne ka- dar tesir yaptığını göstermeğe — kâfi - dir, Yeni ve pratik bir fotoğraf sehpası Fotograf — al- mak için sehpa kurmak — yerine daha kolay — ve daha rahat bir usul bulunmuş - tur. Bu yeni terti- bat, küçük — fo- tograf makineleri için son derece müsaittir . Yeni tertibat — boyun- dan geçirilen bir kayış ve bu kayı- şa geçirilen tek ayaklı bir sehpadır. Fotoğraf makinesi bunun ayağına geçiriliyor, makineyi kullanan ada - mın iki eli, sehpanın diğer iki ayağının vazilesini görüyor. Venüs Ruju: Gayet cazip renkleriyle — kullananları hayretlere düşürür ve 24 saat dudaklarda sabit kalır. Venüs Kremi: Terkibi, esrarlı, güzellik kremlerinin - çinde en şayanı emniyet ve itimad. olanı- dir. Venüs Pudrası: Şık ve kibar familyaların rağbetini ka- zanan, narin ve nazik cildlileri teshir eden yüksek evsafta eşsiz pudradır. Venüs Rimeli: Venlis Rimeli ile tuvalet gören' kirpik- ler kalblere ok gibi saplanır. Beyoğlunda tanınmış ve maruf —Karl- man, N. Tarika, Şark Merkez ıtriyat ve tu- hafiye mağazalarında satılır. Deposu: Evliya zade Nureddin Eren, kimyevi ecza ve &lüt ve ıtriyat ticarethane- &, İstanbul - Bahçekapı. Yazan: Henry Dörieux — Erişemiyecek,.. Erişip kurtulamıya- cak!... Allah yardımcısı olsun! Jumna, korkudan çarpan yüreğini ya - tıştırmak ister gibi elini göğsüne koydu. Taraçadan bakılınca göz, alabildiğine Meksika yaylasına dahyordu. Hareketsiz, acib, Gdeta madeni bir toprak; — yanmış, kavrulmuş; ancak şurasında burasında bir parça yeşillik var. Saat beş güneşinin al - tında ezilmiş, kaskatı yatıyor. Sesler biri - birine karışıp kaynıyan su tokurtusunu an- diriyor. Ta ileride, bir şerid gibi uzanıp te- peler eteğinde kaybolan yoldan başka da gözün takıldığı bir şeyler yok. Jaana hüznünün, — merakının hissetti. Oraya, © ücra yere, şehrin rivu - yetlerinden, dedikodularından ancak ha - fiflemiş akisler geliyordu. Kızcağır siyaset- le uğraşmazdı. Fakat bir kaç saatlik bir yerde ihtilâlin patlamış olmasına” imkân varken insan nasıl lükayt kalabilir ki) Her halde yakında, pek yakında mühim, va - him hâdiseler olacaktı. Daha geçen hafta wvali, kendisine karşı yapılan suikasttan güç kurtulmuştu. iki aydanberi üçüncü sui - kast... Hem bu seler yaralananlar, ölen. ler olmuştu. Bunun için hükümetin, ne ya- pip yapıp suçluları ele geçireceği, onları müthiş bir surette cezalandıracağı söyleni- yordu, Gazetede bu haberi okuduğundan- beri Juana içinden titriyor, geceleri gö - züne uyku girmiyordu. Sevgilisi Sam, işine devamlı, yeminine sadık bir zabit diye tanılırdı. Fakat Ju - ana onu pek iyi tanır, onun iç yüzümü bi « Kirdi. İşine devamlı, sadık... Bunlar ya - lan değil amma Sam, yeni fikirlere çılgın- <a bağlanmış, hayaller kuracak kadar coş- kun, tehlikeye meydan okuyacak kadar yiğittir. Bir kaç aydanberi ihtilâlciler fır - kasına yazılmıştı. Gerçi bunu Juana'ya iti- raf etmemişti amma genç kadın buna dair bir şey sorunca Sam gülümserdi. Kendin den emin, herkesle boy ölçüşmeğe hazır ol- duğunu gösteren bir gülümaeme... Juana öyle adamlarla artık görüşmemesi, siya - setle uğraşmaması, hayatını tehlikeye koy- marması için rica edince de Sam başını çe- virir, hiç cevab vermeden kalkar gider - di, Juane salona döndü ve çayın hazırlan- mış olduğunu görünce ev hanımı vazifele- rini hatırladı. O gün onun kabul günü idi; fincanları düzeltti, tabakları sıraladı. Fa - kat bunları sadece alışıklıkla yapıyordu, aklı bambaşka yerlerde idi. Bütün davetli- leri içinde yalnız bir tanesini düşünüyordu. O gelee... O bir gelset... Juana'nın me - rakı tahammül edilmez bir deteceye varı- yordu. İçinden: «Bir gelse, diyordu, onu söyletir, Ağzından bir söz alabilirim... Böyle hakikati bilmeden, kararsızlık için- de yaşamaktansa her şey, her şey mürec caktı. Juana Sam'ı, siyasetten vazgeçmeğe arttığını Tazı etmedikçe içine emniyet gelmiyeceğini iliyordu. Fakat, aşkını ileri sürecek onu © tehlikeli işlerden uzaklaştırabileceğini u- muyordu. Kapının çalındığını duyunca döndü ve içeri giren kuzini, güzel Pilar'a güler yüz | duğu anlaşılmakla bittalep 15 gün müd göstermek için kendine cebretti. Pilar, ha- men suikast sözünü açtı. Şehirde heyecan artıyordu. Polis fevkalâde tertibat almıştı. Bir kaç ihtilâlci tevkif edilmişti amma hep- sinin €le başısı, son suikastı tertip eden e- le geçmemişti. Acaba kimdi? Bunu doğzu dürüst bilen yoklu. Bazıları yaşlı bir pol! ——— -— — PERTEV DİŞ MACUNU ——— M ——— —— —— | Hikâye : Süplik 'î Çeviren: Nurullah Alaç kacı, bazıları da genç bir zabit diyordu. Davetliler birer birer geldi: Alverez'leri — Paolo Urubu, Carlo - Pacherö; — binbaşı Walt... Juana bu İngiliz zabiti ile geçen — W « York'ta tanımıştı. iyasi meselesi hakkında herkes i vardı. Kim olduğu bilinmi: yen © ihtilâl reisi hakkında herkes birer farariye yürütüyordu. Zihinlerin hep o « — nunla meşgül olduğu belli idi. Mademl hiç bir yerde değildir, her yerde olabilir. Korku herkesin yüreğine saplanmıştı. — Taşlıkta bir çizme sesi duyuldu. Kapi a< çildıi. — Juana sapsarı — kesilmişti.. - kalkıp Sam'ı kaşşıladı... Nihayet gelebilmiğti... Juana, yüreğinin parçalanacak gibi çarptır — Bini hissetti. 4 — A canım, dedi, bu mesele ne kadar da büyüdü... Bu heyecan böyle devamı e- — derse yaşamanm tadı kalmıyacak.., Suçe — lu, bir an evvel ele geçirilmezse herkes komşusundan şüpheye başlıyacak. — Artık — bir yerde toplanıp iki çift lâkırdıya im < — kân kalmıyor... Meselâ şöyle bir yerde...) Herkes biribirine bir tuhaf bakıyor... Bu son sözleri söylerken acı acı bir ise — tihzası vardı. Salondakileri de biret birer — tüözüyordu. Herkes sustu. Binbaşı Walt, Sam'ın omzuna vurarak: — Bu işler şakaya gelmez, delikanlı; dedi. Ben Çin'de, Mançuri'de bulundum. Çok ihtilâller gördüm. Herkes biribirinden — güpheye başlayınca vaziyet cidden müthiş olur. Hafiyelik, her.şey baş gösteriri bu, — oyuna gelmez, doslum... Başka şeylerden bahse başlandı. ; Bardak şıkırdıyor, buzlu içkiler içiliyor, — Juana misafirlerine ikram ediyordu. Fakat — gözünü ikide bir Sam'a çevirmekten ken « dini alamıyordu. Sam, balkonun penceresi * yanında durmuş, gözlerini ulka dikmişti. — Birdenbire döndü ve ikisinin bakışları biri birini buldu. Bir şimşek! Fakat bu kâfi gel. mişti. Juana onun yüzünd. lirdiğini, bembeyaz kesildiğini gü lamıştı. : Sam ona doöğrü yürüdü. Kısaca bir ve- — dadan sonra çıkıp gitti. Kadın bir hareket “ — bile mişti. : Kapt kapandı. Juana koşup balkondan baktı. Sam, evin önünde, atına biniyordu. Eli ile bir işaret yaptı ve hayvanını dört » mala sürüp uzaklaştı. Güneş ufka değrü inineğe başlamıştı, — gük baygın bir yaldız rengi kapladı. Jua. ma, elleri balkonun korkuluğuna kilitlen « miş uzaklara, sarı uzun yolun artık bir nok ta olan süvariye bakıyordu. Fatih sulh ikinci hukuk hâkim! liğinden: Azize taralından Üsküdarda İnadiye Fes rah sokağında 60 No. da mukim Nazmiye aleyhine Karagümrükte Kurdağa çeşmesin de 18 No. h hane ile yine Kurdağa çeş - mesinde Nakkaş sokağında 7 No, l ha - nelerin izalet şuyuu davasından — dolayı — müddeaaleyhe gönderilen davetiye zah - — rına mübaşiri tarafından, verilen meşru - — hata nazaran ikametgâhının meçhul ol « — yapamamış, bir söz bile söyliyeme « detle ilânen tebligat icrasına karar veril — miş olduğundan yevmü muhakeme olan — 12 haziran 936 saat 14 de mahkemede — bizzat bazır bulunmadığınız veya bir ve- — kil göndermediğiniz takdirde hakkınızda — giyaben muhakeme yapılacağı ilân olunuz (632)