BAA SÜLEr “ Tarihlitefrika » No. Ali Paşa bu sözlere eskisinden daha sert cevap verdi. Barbaros Hasan Paşa ise yeniden parlak bir nutka başlamış, babası- nın, Turgut reisin, Piyale Paşanın kendilerinden çok büyük düşman donanmalarına karşı kazandığı za- ferlerden bahsetmiş ve: — Şimdi biz padişahımızın emri- ne rağmen burada kapalı kalırsak ve hıristiyan donanması Türk kıyı- larını yakıp yıkarsa bunun hesabını nasıl vereceğiz? Dedi. — Evet, doğrudur!.. Doğru söy- lüyor!... Ortalıkta sert bir harp havası var- dı. Pertev Paşa artık yetecek kadar konuşulduğu için kararın verilmesi- ni istedi. İki tarafın düşüncelerin - den hangisinin kabul edilmesi lâzım geldiğini reye koydu. İnebahtıdan çıkarak düşman üzerine gitmek is-| cekler, birbirlerini batıracaklardı. tiyenler çokluktu ve buna karar ve- rildi. Sonra doenanmanın nasıl saf ala- cağı, hangi yolu tutacağı da konu - şuldu. Donanmanın saf şekli üzerinde çabuk anlaşma oldu. Fakat tutaca- ğt rotayı Uluç Ali Paşa beğenmedi: — Hiç doğru olmadığı halde har- be karar verdiniz. Hiç olmazsa bu harbi açık denizde yapalım. Kıyı - ya yakın bulunmak doğru döğildir. Azsker arasında panik doğurur. Kaptan Ali Paşa bunu da kabul etmedi: — Kenarı tutmak daha iyidir. Düşmanın kuşatma ve cenahtan vur- ma gibi manevralarına bir tarafımız kapalı bulunur, Bu düşünce üzerinde de ileri geri söyliyenler oldu. Söz uzayordu. U - luç Ali Paşa kendisini tutamadı: — Hani Hayreddin Paşa ile ve Turgutça ile cenk görenler ne için söylemezler? Bilmez misiniz ki bir gemiye top dokunduğu gibi batmak korkusile içindeki askerler gemiyi baştan kara ederek kenara çıkmak isterler. Bu hal diğerlerine de fena misal olur. Bozgunluk çıkar. Bun - dan başka kumandan gemilerindeki fener ve filâmalarla sancakları ar - ya etmeliyiz ki bütün şiddetile han- gi noktaya hücum etmek gerek ol - duğunu kestiremesin. Kaptan Ali Paşa, atılgan olduğu kadar inatçı bir adamdı. Bu sözler onun bir kulağından girip diğerin - den çıkıyordu: — Bizler, düşmanın üzerimize hücumundan ürken adamlar mı - yız? Elbet onları kendimize çekecek ve askerlerimize örnek olacağız. Gibi kafadan ziyade hisleri kam- çılıyan — sözler söylüyor, —bütün doğru düşünceleri bir tarafa atarak kendi sözlerini dinletiyordu. Vezir Pertev Paşa eğer bu ko - nuşmalar arasında biraz daha hâ - kim ve rütbesine uygun bir şekilde hareket etseydi hiç şüphesiz daha iyi olurdu. * -I7 — Iki taraf karşılaşıyor... “Birinci teşrinin altıncı günü öğ- leden sonra rüzgâr biraz hafifle - mişti ,fakat deniz gene yola çıkmak ! için, lâzım olduğu kadar uygun de-| ğildi. Bununla beraber Don Jan bir| saat bile kaybetmeden mümkün ol- duğu kadar Türklere yakın bulun - mak istiyordu. Gardiyanların ve gü- verte zabitlerinin sözlerine rağmen: “ — Vira demir!.. 'Kumandasını, verdi. Don Jan, deniz durgun ve rüzgür DENİ iâ"g “ NİZ YAZAN; KADIRCAN Katlı uygun olmasa bile akşama kadar Kürzolari adalarına vararak orada demirliyeceğini sanıyordu. Fakat Patras körfezinden dosdoğru esen sert bir doğu rüzgârı donanmanın " İtaki ile Kefalonya arasındaki ka - naldan çıkmasını bile saatlerce ge- ciktirdi. Gece geldi. Aysız bir gecede, sert bir rüzgâr altında ve köpüklü bir deniz üstün-| de yolculuk devam etti. Bütün donanmada herkesin kal - bi heyecanla çarpıyordu. Çünkü bu |karanlık gecede rüzgâr biraz daha sertleşirse gemilerin birbirine çarp- |ması, kayalara bindirmesi, hiç de - ğgilse dağılmaları - beklenebilirdi. Fazla olarak hesapta Türk donan - masına rastlamak ta vardı. Eğer böy- le bir tesadüf olursa gemiler bir - 'birlerini bile tanıyamadan dövüşe - Don Jan bunun önünü almak için gemilerin yelken indirmelerini ve küzumunda yalnız kürek ve dümen kullanmak suretile herkesin bulun- .illıiu yerde kalmasını emretti. En önde büyük amiral gemisinin feneri yanıyor, gerilerde diğer a - miralların daha küçük olan fener - Etrafta dalgalı denizin uğultu - sundan ve iplerle direkler arasında SON POSTA İK öper | Balikesirde spor Bahkesir (Hususi) — Halkevi ve mım- taka birliği tarafından bu hafta bir iki sa - İnedir biriken ve bu sene de konulan spor kupaları dağıtılınıştır. Parti başkanı, çok büyük bür kalabalık önünde, klüplere kupalar dağıtmış, atlet lere de madalyalar vermiştir. Bu kupalardan 2 tanesi Birlik voley - bol takımlarına, üçü Yuzt futbol takımı -| na, iki tanesi Muallimı mektebi futbol ta - kımına, biri Güce, biri Kolorduya, dıf:rr-[ |leri de atlatizm ve gene Futbol galipleri a- larak Yurda Ve Birliğe verilmiştir. Mıntaka tarafından konülen — kupanın final maçı Güç ile Havran takımları ara - — Yok canım, Zaika hiç öyle kıtıpı- |Zaziçi boyuna geziyorlar ve bu gezmes yoz güruhile mektuplaşmıya tenezzül|lerden geç vakit hep kafalar dumanlı. eder mi> olarak dönüyorlardı. Zaika ile Turhan mektuplaşıyor -| Bunu Hasanın annesi ile babası çok- Mmuş... tan fark ettikleri gibi Aygır Fatma ile aa eĞi kızı da onun içkiye başlamış olduğunu e > * bumanablar Çepret' dal çakmışlardı. Hattâ bir akşam Fatma Tahadlnü bakeralmieziğka vuküle di evlerime biraz sallanarak giren Hasar na da yapmış olduğu gibi aralarına ka-|9* #sağı odada: a Çalı sokatrya halkışmışz Tushan dal, / — Bu zıkkıma pek erken başladın aa e z Gi gll aa Alüa l Hasan, hem de fazla kaçırıyorsun; sında geçen halta Edremitte yapılarak ya-|ların evinin arkasında soytarılık ya - doğrusu senin bu hallerini beğenemi mıda kalmıştır. Bu maç 5-0 Gücün gale-| Parken yakalamış, adamakıllı marizi-|Yorum; darılma amma! besile neticelenmiştir. Bu suretle de, mın- ne kaymış! taka kupasını, Güç birinci takımı, ikinci takımlar kupasını da Birlik takımı kazan- | kanların en birincisi odur. Atletizm seçmelerinde ise Yurt 64 pu- —Lhüml—“h—'?thm.. vanla birinciliği almıştır. a VAST Tltim aPT nA mahallenin elebaşısı İsmail, biri de a- Deniz günü şağı mahallenin elebaşısıı netameli 2 ağustos pazar günü Modada Deniz| Bahri imiş! klübü tarafından büyük bir deniz günü tertip edilmiştir. onlar da arasıra ziyaretime geli: ü&a&îv& d_eııı&nı_:u—_î*"mh — İkisi de her zaman senin için oğ- kürekli, ve motörlü amatör ve pro- lan derlerdi, yandı, yazık fezyonel tekneler iştirak edecektir. nldulih_m.;ııw Be yazışlara iştirak. edecek. olan akala y A e e D Uukarlardı. sandalları beş çifte alamana, ve yedi çifte bü ğ Ürrebeaki Tyamip Köyüei eeei Gğliki — Bizim İsmaille dün bir aralık a- fından yarış mevküne kadar çekilecekler-| Yakta görüştüm amma Bahriyi - gidip dir. Birinci ve ikinci gelenlere nakdi mü-| göremedim. Çocuğa karşı ayıp ola - kâfat verilecektir. cak, bu akşam bir aralık ta ona uğrı - Yarışa iştirak edecek vesait sahipleri -| Yalım mı dersin? ıslık çalan rüzgârın sesinden başka hiç bir gürültü yoktu. Sabahı bekliyorlardı. 1571 yılı birinci teşrinin yedinci pazar günü şafak söktüğü zaman gözcüler haber verdiler: — Sancak başomuzluğunda bir çok küçük adalar var... (Arkası var) —F — — — A 1 İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden : 'nin, Ortaköyde Yüksek Deniz Ticaret mek-| — Sen bilirsin!.. tebi müdürlüğüne, İstanbulda Yeni Poss| —— Bugün, iyi ki seninle başbaşa n—dv—&whmhm-üwâı T '?:":MM::' Dnııx DEERE zl: "'l;: — Hakikaten öyle, burası benim de nmdı:. ge TELAMEAE AA Br K ae nyamlir gitti. Yahu, ara sıra bu- ralara gelelim be! — Gelelim yat Hem önümüzde da- ha çok yazımız var; yalnız buralara değil, ara sıra Boğaziçine, Adalara, Floryaya filân da gidelim! Bir gece hırsizı yakalandı Sabıkalı gece hırsızlarından Sami evvelki gece Kasımpaşada Hacı Riza sokağında Jakın evinin demirparmak-| —— Sahi gidelim! liklarını kesip içeri girerken — cürmü-| — D .mmek Zaika şimdi Turbanla e- meşhut halinde yakalanmıştır. lförae basil — Öyle imiş diyorlar! — Allah sevgilerini arttırsın! Senelik | — Yoksa kıskandın mı Hasan? muhammen | — Kim, ben mi? Allah etmeye! kira bedeli |Ben onunla vaktile dutlu bostanda, o — Hergele! Benim başımı nara ya- mişti — Evet, ben içeride iken senin gibi 'nim inim inleyen Ahmedin halini gö Hem aradan neler, neler, ne|| Bir Doktorun D_emiş. Hasan da ona şu cevabı ver- — Ben yalnız bira içiyorum Fatma teyzeciğim, ağzıma kat'iyyen başka bir şey koymuyorum. Zehra ise Hasanın lâkırdısını ağzır na tıkamıştı: — O iş zaten önce bira ile başlar? alt tarafı sökün eder. İşte yukarıda İ* rüyorsun, o da sen yaşta, tıpkı senin gibi böyle bira ile başladı; sonra da rakı, konyak, şarap ve daha bilmem nes lerle ciğerlerini çürütüp bu hale geldi? karışmam senin de sonra olacağın bu- dur ! O akşam Fatma ile kızı Hasana faz* la yüz vermemişler: — — Duracak halin yok; görüyorsun birien do büştmüzde çok eğur hastemıli var, kalk, git bari vaktile evine de yat aşağı, biraz dinlen! Deyip onu evlerinden çıkılamışlar: dı. O geceden sonra da Hasan tam ikl ay bir daha Fatmaların evine uğrama* mış; kendisini büsbütün kapıp koyu * vermiş, biranın içine konyak bile ka « tıştırmağa başlamıştı. Hapishaneden çıktıktan sonra gündüzleri kendin€t münasip bir iş bulup geceleri hususi tahsille üğraşacağını küran Masan ar- tık gündüzlü geceli en uygun işi bulr muştu. Gündüzün kâh bi rarkadaşla, kâh yalnız başımna sürt Allah kerim kır, bayır deniz orman dolaşmak, geceleri de evde vakitsiz sızmak... (Arkası var) Günlük ayrmba Notlarından — () Omuzbaşı ağrıları ve Verem (tüberküloz) Başlanğıcı... Bir genç, 20 yaşında... 1,67 boyu ve 45 kilo sikleti var. On li yaşında Sıtma geçirmiş. On altı yaşında Zatürreeden üç ay yatmış... Zaliyetin. den, ve en çok omuz başındaki ağıı - | lardan ve yol yürüdüğü zamanlar bu || Lira |da bir kere şöyle böyle biraz göz göze YENİŞEHİR — : Mahallesi Keklik sokağı7Okapı numaralı ev — 12 — |bakışmış, bmi.nııî ıüli'ıınşiılük. o : Mahallesi Keklik sokağı 72kapı numarah ev 72 kadar! EHİR — : Mahallesi Erik sokağı dört kapı numaralı ev 12 vak'alar, ne günler ne aylar, ne yıllar | KÇARŞI: Kayserili oğlu sokağı 33- 35 sayılı dükkân, — 240 — İgeçti. Artık benim aklımda Zaika ma- KURTULUŞ : Ayakiryaki sokağı 34 sayılı ev 60 — |İika kalır mı? Turhan ne iş yapıyor? KURTULUŞ : Furun sokağı 20 sayılı ev 48 — Yine mektebe gidiyor, idadi'nin YEN]ŞEHIR : Papas oğlu sokağı 12 sayılı ev 4 ikinci nnııfı bitirdi, bu sene üçüncü- MERCAN : Bü, eni han ikinci ye girecek! TRABYA : Kıl':ıkkçyı sokağı ::m:yıhu"ıo vaB e g — Sen çalıştığın fabrikadan mem- ÜSKÜDAR — : Selâmiâli mahallesi Andonaki sokağı31 sayılı ev, 60 — (”" musan Hilmiy ——— BÜYÜKÇARŞI: Keseciler sokağı 12 sayılı dükkân. aT S AMAĞ '“"'*:'___ı“_-i;“" e BÜYÜKÇARŞI: Yağlıkçılar sokağı 5 sayılı dükkân. ue İren Eamaş pera alerer. gü Eibi, gosinde BÜYÜKÇARŞI: Tekyeciler sokağı 26 sayılı dükkân. FĞ ae Te BÜYÜKÇARŞI: Karamanlı oğlu sokağı 1 sayılı dükkân. 36 — Eyll,i_mıı bitti... BÜYÜKÇARŞI: Terlikçiler sokağı 15, 15/1 sayılı dükkân. 36 — Bitti nül. BÜYÜKÇARŞI: Çohacı hanı son kat 28 sayılı oda. 48 — Farkında değil misin, baksan a.. KASIMPAŞA : Emincamisi Eyyühüm Ahmet çıkmazı 24 sayılı ev. 72 BÜYÜKÇARŞI: Keserciler sokağı 46 sayılı ev. 36 Yukarda yazılı mallar 19/5/936 Salı günü saat 14 de hizalarında yazılı senelik muhammen kira bedelleri üzerinden açık arttırma ile ve kira bedeli dört müsavi taksitte ödenmek ve taksitler peşinen verilmek üzere bir sene için ayrı, ayrı kiraya verilecektir. İsteklilerin * de yedi buçuk pey akçelerini vakti muayyeninden evvel yatırarak İdaremizde müteşekkil Satış Komisyonuna müracaatları. (F) — (2371) —————H— İstanbul Asliye İkinci Hukuk Mahkemesinden: Davacı Emlâk ve Eytam Bankası tarafından müddeialeyh Benedefti Kel. ler ve İstanbulda Bebekte Nisbetiye kasrında Hamdi Daniş aleyhine açılan alacak davasının icra kılıman muhakemesinde müddeialeyhlerden Hamdi Da- nişin adresine gönderilen davetiyede mumaileyhin ikametgâhının — meçhul olduğu mübaşirin meşruhatından anlaşılmasına binaen kendisine — ilânen davetiye tebliğine ve ilân için 20 gün müddet tayinine — ve duruşmanın 8/6/36 pazartesi saat 14 de talikine mahkemece karar verilmiş ve bu bap- taki davetiye divanhaneye talik edilmiş olduğundan Hamdi Danişin işbu gün ve saatte mahkemede hazır bulunması ve aksi takdirde kanıni mua - melenin giyabında yapılacağı malüm olmak üzere keyfiyet ilân olunur. (347) » Dr. HORHORUNİ (Berksoy) Muayene hergün akşama kadar Eminöuü Valde kıraathanesi yanında ağrıların arttığından şikâyet ediyor. 'Tenelfüs esnasında her iki ciğerde hu- şanet var. Öksürüyor. Sağ ciğer sola nazaran fazla zayıf. Kalbde çarpıntı eksik değil, nabzı |10. Derecei hararet sabahları 37,2, akşam- lanı 374. Rontgen muayenesinin neticesi de teş- hisimizi takviye etti. Bu getnçte, Eski hastalıkların ve kansızlığın, biraz da bakımsızlığın fena neticesi sağ ci - ğerde bir everemo — başlangıcı — var.. Balgam çıkarmıyor, fakat vücut gün - den güne kuvvetten düşüyor. Üç ay Erenköy civarında çamlık bir evde hava, güneş ve kuvvetli gıda ve biraz da küvvet seromlarile hastalığın önünü aldık, Kilolar arttı. Ateşi düştü, kuvvetini ka- zanmağa başladı. Karilerim: Omuz bağşındaki kontrol etmeği ihmal etmemenizi tav siye ederim. — — | (*) Bu notları kesip saklayınız, ya- | but bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar şişeler bombaş! Hasan şişeleri süzerek: — Hakikaten bitmiş be! — İçilen bu dört şişenin parasını or- taklama vereceğiz; fakat şimdi birer şişe de benden içeceğiz! — Fazlâ olmaz mı. N — Olmaz Hasan... Bira bu, rakı de- ğil, konyak değil, bira, yani arpa su - Yü... — Öyle ise bana bir dakika müsa - ! Hasan kalkar, kumsalın tenha ye - rine doğru yürür, ve biraz sonra yori- ne geldiği zaman, şişeleri tazelenmiş görür. ! — Ey muhabbete Hasancığım! — Muhabbete Hilmi ! — Yaşasın güzellik ve muhabbet! — Yaşasın! ağrıları * Hasan artık her Cuma Hilmi ile bu- luşuyor; Kadıköy, Adalar, Florya, Bo-