14 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Mayıs $ON POSTA Sayfa 5 Kömür amelesiile| Bursa civarında bir kasabada pazar dönüşü Birlik arasındaki İhtilâf Amelenin şikâyeti üzerine Zonguldağa bir heyet Geçen hafta Zonguldağa sie Müfettiş Kemal ve Naci Zonguldakta > Biz ameleleriyle amele birliği ar Mtilâkın tetkikiyle meşgul olmaktadırlar. İ Amelelerle amele birliği arasında,on "Benedenberi bir türlü “. kalkmayan anlaşamamazlık vardır: * Birlik amele yevmiyelerinin a > kizini muntazaman birlik aidatı ak kesmektedir. Fakat muntazaman ri bu paraya karşılık ameleye hiç bir yarı a, yapılmamıştır. Bu vaziyet amele arasın labü bir infial uyandırmıştır... : Bunun neticesi olarak da bir kısım n Mmeleler birleşerek avukat tutmuşlar, . birlik erkân: aleyhine bir dava açmışlar Har, ” © “Bu dava geçenlörde ameleler | Jehine Beticelenmiş, ve amele birliği, kestiği P#” taların iadesine mecbur edilmiştir. Pi Ba para, 1,000,000 ira tutmak! p Fakat mahkeme karanna rağmen o İe birliği ne bu parayı iade etmiş, Me de amelelerden para kesmekten v. Bu yüzden, birlikle ameleler urasında tilâf tekrar büyümüş, ve amelelerden ÜS yüz tanesi işlerini bırakmak mecburiyefin- de kalmışlardır. Amelelerin iddialarına göte, bu Para” kesmek isteyenler kendilerine: a — Yüzde sekizin kesilmesine tiğiniz takdirde işinizden çıkanlacaksınız! demişlerdir. Bu vaziyet üzerine da amelzler telgraf” la Ankaraya baş vurmak kalmışlardır. Bu telgraf üzerinedir isi, Müfettiş Ke mal ve Naci derhal Zonguldağa gönderir mişlerdir. Kemal ve Naci, ze) hareket etmeden önce, denir amelelerinin ğini yapan avukat Etem Ruhi ile ii müşler, ve vaziyet rig malümatı almışlardır. Yakında 39 cek olan tahkikat, bu esli ihtilâf kökün den halledecektir, mecburi) İzmirde Bir konferans İzmit (Husu - si) İstanbul Halkevi azasın - dan muallim Mu- zoffer Baysal ta rafından burada «Türk ekonomi » sinin tahliliş mev- zulu bir konfe - rans verilmişti. Muzaffer © konferansında manlı ekonomisi ile inkılâp He sinin mukayesesini yapmış, gürkle dinleyici kütlesi hı da faydalı mevzuu bütün inceliklerile tahlil et - miştir. ta üitte bir çocuk duvar nda kaldı öğüt (Hususi) — Kepen köyün » de anda Osman oğlu Hall er - Muzaffer Baysal kadaşlarile bir duvarın ee ELİ dire yıkılmış, Halil yaralan: mış ve ölmüştür. harman. Siirt Halkevinda müsamere Sirt (lama) Eyer komite.» i büyük bir çalışmaktadır iE Temsil şubesi " yüz de vetli önünde muvaf nen bir müsamere V Mis mereye Halkevi bandosunun si İstiklâl marşile bat ooloğlar azaları tarafından şiirler, mon i söylenmiş, san'at şubesi tarafından Ta fis parçalar çalınmış, Mete piyasi mu ç vaffakiyetle temsil edilerek müsame | reye son verilmiştir. /“ ğzdik Gi riytinde yamağı şoföre seslendi: Os “İ çıyanları yakalıyorlar. bir | latmakta olduğu babayani süktelerin sonu, Bursa (Özel) — Bu bir hikâyedir, bü- yük bir şehrin, gene büyük bir kasmba - mi EE) kedi artık bütün köylüler ya - vaz yava$ çekilmektedir. Kasabuya çok yas kın vilâyet merkezine hareket edecek oto- büsler, çok yük ve insan alıyorlar, dol - dukça hareket ediyorlar. 2 Sıran gelen bir otobüsün © müşterileri daha toplanmamış, şoförü de ortada yok. Şoförün yardımcım küçük bir çocuk, şe - förün bugün gelmiyeceğini söylüyor. Bü- tün müşteriler #öyleniyorlar: — Öyle ise ne diye buraya bindik, hay- din başka otobüse gidelim!. O sırada başındaki kasketi yana kaymış, üstü başı yağlı, halinden şoför olduğu bel- li, yirmi beş yaşlarında iriyarı bir genç ko- şarak otobüse geldi, otobüsten inmek üze- re olan yolcuları durdurdu. — İnmeyin, inmeyin.. Makineyi ben götüreceğim! Bütün yolcular, basık ta - vanlı otobüsün daracık sıraları arasında yüz geri bir tornistan yaptıktan sonra ma- kinenin önünde daha bir kaç şoförle şa - kalaşan genç goförlerini dinliyorlardı. Şo- för şen ve kahkahalarla gülüyor, konu - Sike dolması için daha bir kişi lâ- sımdı. Fakat otobüsteki yolcular bir kişi beklerken karşıdan dört beş kişi birden di, hepsi de vilâyote gidecek, bu o- töbüsle köylerine döneceklerdi. İçeride bir kişilik fazla yer var, Şoför — Ağmbey: bak bir kaç kişi vari Şoför o kıvrak kahkaha ve konuşma - nda: eni al, hepsini al! Bunun tadı kalabalıkta çıkar.. Otobüsün için düğün e- vine dönmeli. Hiç geri çevirme. Güverte de hiç bir şey yok, oraya da müşteri al, Otobüsün içindekiler gitmek için acele ediyorlar, fakat bu egüverter nin Deresi olduğunu düşünmekten ziyade (güverte) denilen otobüsün üstündeki açık ve tene- ke muhlı yerde bu köylülerin nasıl gide - ceğini düşünüyorlardı. Şoför yamağı artık ne kadar müşteri geldiyse güverte için pazarlık ediyor, o » turacakları yerlere tırmanmalarına yardım rdu, İçeride, bu işin iyi bir şey olmı- sacağını bilen bir iki yolcu şoförü ikaz et- mek ister gibi seslendi: — Sen bu adamları buraya alacaksın amma yolda belediye memurları var, gö- rürleme ceza keserler! Şoför, gene alaylı tavrilez — Aldırmayın bayım. Ben onları kim- seye göstermeden geçiririm... v Herkeste bir merak, Çünkü pazar gün - leri yol datüne her halde bir kaç belediye memuru çıkıyor ve böyle usulsüz yolcu ta- Artık otobüsün içi kadar güvertesi de dolmuştu. Hareket etmek için şoförün an- kk Otobüsün güvertesi - orijinal bağajlar - belediye memurları güvertedeki bağajlardan nelerçıkarırlar- otobüse binmekten suçlu belediye memurlarının bulunduğu karako- in yaklaşın, hakikaten bir düğün ala - yına dönen otobüs durdu. Şoför, yamağın- dan bağej köylüler titreşiyorlar | dört beş kişiyi tenekelerin üstüne yatır » dılar, kalın yeşil muşambayı iyice kapat - tıktan sonra sicimlerle her taraflarından si- kı sıkı bağladılar, Bu işten anlamıyan veya görmiyen, güzelce sarılmış bu bağaj ye - rinde insanların bulunduğuna inanamazdı. Şoför bu saf köylüleri bağaja sararken hem gülüyor, hem de onları birer cansız eşya gibi çekiştirerek kollarını bacaklarını yer- leştitiyor, karakolun önünden geçerken na- sıl duracaklarına dair talimat veriyordu... Herkes bu düğün alayında gülmekten başka bir şey bilmiyor, şoförün gevezeliği tam manasile üstünde. Müşteriler bedava bir eğlence yerinde imiş gibi neşeli. Şoför işini bitirdi, bozulmuş bir sigara paketini yan cebinden çıkardı, ağzının ya- nina kıstırarak makinesinin başına geçli: — Buzün benim şehre gitmek niyetim yoktu, bu makinenin şoförünün de bir işi varmış, bana yalvardı, ben de sırf bir eğ» lence gezintisi yapmak için: — Haydi ulan, senin makineyi ben gö- türeyim, dedim.. Anasını satayım, makine benim değil, kınlırsa, ben yaptırmıyaca - ğım. Ne kadar fazla adam binerse o ka - dar kânm olacak, belediye memurları tu- tarlarsa o da kolayı. Cezayı da ben ve » recek değilim. Makinenin asıl sahibi dü » şünsün!, Şoför cidden kalender. Herkes böyle bir otobüsle gittiğinden memnun. Oto - büs hareket etti, karakolun önüne varıldı, belediye memurları çıktılar, makine durdu, içeridekileri saydılar, tamam. Memurlar » dan bir tanesi yavaşça bağaj merdivenle- rine tırmandı, bezin bir aralığından elini uzattı ve hemen eline geçen bir bacağı çe- kiştirmeğe başladı. Bir genç köylü, büyük bir heyecanla yerinden fırladı, kendisini belediye memurünun elinden zor kurtara: rak, diğer tataftan yere atıverdi. Düştüğü yerden kalkamıyacaktı, fakat korkusu ona son bir gayret verdi, tarlaların içine doğru alabildiğine koşmıya başladı. Bütün yoley- lar, belediye memurlan, şoför yamağı tu- baf tuhaf bakfrurlarken şoför, büsbütün kahkabayı basarak; — İşte eğleneemiz tamam oldu. Bu - gün tam istediğim gibi bir gün oldul.. di- ye bağırdı. Belediye memurları birer birer bağaja sarılı adamları çıkardılar. Bağaj yerinden inen ve bir araya toplanan köylüler sapsarı! kesilmiş titedşiyorlardı. Asker kaçağı ve bir mal harsızı gibi haklarında ne ceza ve- rileceğini bekleşir gibi duruyorlardı. Belediye memurlarından birisi şoförden makine hakkında bir çok şeylr sordu, $0- för de bütün tafsilâtı verdi, sonra ancak ta- limata uygun olacak sayıda adamı otobü- se bindirdi, geriye kalanlara şu emri ver- di: — Sir burada bekleyin. Arkadan gelen otobüslere biner ve köyleriniza gidersiniz. Ben o otobüslere parasını veririmi., Dört beş köylü hiç ağzını açmadı, ne verdikleri parayı iştediler, ne de orada kalacaklarına kızdılar, otobüs hareket etti, Biraz evvelki neşe yavaş yavaş üzün - tüye döndü. Şoförün bütün alaylarma ve sözlerine karşı yolcularda bir sikmt var- Mapavride çay yetiştiril- mesi için teşebbüsler Mapavrililer 32 bin nüfuslu kasabalarnın kaza merkezi yapılmasını temenni .uyular ! v Mapavri - Rize yolunda bir köprü Mapavri (Özel) — Rize vilâyetinedir ki bu mesafenin bir buçuk mialini! sahilden yetmiş kilometre yol ile bağlı | kat'ettikten sonra ancak Rizeye vara» olan Mapavri nahiyesi, daima yeşilli-| bilirler, bu yüzden ekseri vakitlerini ğini muhafaza eden, portakal, manda-İ yollarda ve han rin ve fındık ağaçları içine gömülmüş) şan bir halde Her çeşit meyva ve sebze yetiştiren bu kasabanın bilhassa fındık mahsulü başlı başına zenginliğini teşkil etmek- tedir. Kasabanın toprağından lâyıkile istifade olunması için tetkikler yapıl - mış ve çay Yyetiştirmeğe fevkalâde el- “Ee verişli olduğu tahakkuk etmiştir, al öldürdüler nan tedbirlerle kasabanın iktisadi va-| Kâhta (Hususi) — Alut köyünden | ziyeti bir kat daha inkişaf edecektir. | Şükrü ve Ahmet adında iki kardeş am- Mapavride pek çok maden vardır. | cazadeleri Haydarı taşla yaralamış ve! Bundan yirmi yıl evveline kadar Av -| Haydar alnından aldığı yaradan mü «. rupaya ihraç edilen bu madenlerden | teessiren ölmüştür. bilhassa Manganez ocakları pek zen.| On gün evvel maktul Haydara ait köşelerinde pek peri - Sale be Gİ maddi ve manevi zararlara uğrarlar. Bu nahiye kazaya tahvil edildiği Kâhtada cinayet İki kişi amcazadelgrini gindir. Mapavrinin imarı için çalışılacak- tır, Geçen yl inşası tamamlanan hü- kümet konağı, ve bir mektep binasile kasabanın başından geçen Büyükde - çift öküzleri Şükrü ve Ahmedin ekin- lerine girmiş ve bu yüzden aralarında kavga çıkmış, iki kardeş Meoepi isi Haydarı döğüp yaralamışlardır. | Yarah Haydar akrabalık his ve ra-| re çayı köprüsü mütcaddit caddeler ve !bitasını gözeterek işi hükümete akset- pazar yerleri kasabaya tam manasie |tirmemiş ve hâdiseyi kendi sinden yeni bir çehre vermiştir. Bu hususta 'kapatmak istemiştir. Haydar on gün Mapavri nahiyesi müdürü ve belediye İsonra ölmüştür. Ölümü müteakip reisi Faik ve Maksut çok çalışmakta -İiş Oadliyeye intikal (Oo etmiş oOve dırlar . hâdise faileri o Ahmet ve Şükrü tev- Mapavri halkının en mühim dertle |kif olunmuşlardır. Dövüşme ve yara- rinden birisi, hükümetle olan işlerini İlama kexfiyetini vaktı zamanında bü- görmek için Rizeye kadar günlerce yü |kümete haber vermekte ihmal ve mü- rüyüş yapmak mecburiyetinde kalma-İsamaha gösteren köy muhtarı hakkın- larıdır. Nahiyemizin öyle köyleri var-|da da ayrıca adli takibat yapılmakta - dı, Beş köylünün paralarile bağajinra sa- bezini istedi, yukarıya çıktılar, rılması, sonra yolun ortasında atılıverme. leri herkesi düşündürüyordu. Şimdi maki- ne sahibinin üstelik bir ceza meselesi de vardı. Karakoldan ayrıldıktan ve köylü. ler biraz unutulmaya başladıktan sonra ma- kine sahibinin ne kadar ceza giyeceği s0- ruluyordu. Gene şoför elindeki direksi - yonu kullanarak cevap verdi: — Yahu, siz de onu mu düşünüyorsu - nuz? Şoför bunu söyledikten sonra bu ceza — Böyle talimata uygunsuz müşteri a- hnırsa beş Jiradan yirmi beş liraya kadar cezam var, Bir buçuk sant süren bu yolculuk yaz - makla anlatılamıyacak kadar müâcera ile doludur.. Bu pazar dönüşü her hafta olur ve her haftanın manzarası şöyle böyle birbirine benzer... İnsanlar ambalâj edilir. parası alınmış insanlar tarla ortasında bırakılır, şoförün anlattığını göre de arkadan gelen otobüsle gönderilirmiş. ** Pazar Ola Hasan P. Diyor Ki: — Baksana, Hasan Beyciğim! Artık bırsızlık ta terakki etti. işini alaylı şekilde izah ettir Hasan Bey — Eskiden de yarıhane açarlardı amma, maymuncukla!, Demek ki artık işi büyütmüşler, dır. celişetmek için birer birer yazıyorum: * “ | — Cep takvimi şairlerinin kul landıkları vezin denilen ölçü. * 27 — Şehir tiyatrosunun, son tiyatro mevsimindeki kazancını ölçen ölü. o 3 — Esnaflarda insafın ölçüsü. 3 4 — Sokak satıcılarının m © ölçüsü. 5 — Otomobillerinin önlerinden genlere, şoförlerin savurdukları küt kazanmıya karı olan iştihalarının öl güsü... 8 — Günden güne artan sarı saçlı ka dınların sarfettikleri oksijenli suyun öl” gösü. 9 — İçtiğimiz süte ne miktar su kas tıldığının ölçüsü., a 10 — Herkese davul dinleten İstan. bul radyosunun, kös dinlemekte gös « terdiği tahammülün ölçüsü... * * Düzüneyi tamamlamadan rum; olur ya, belki biri de: kesiyo » den geçirin! der de, başıma iş çıkar di ye korktum. “iü

Bu sayıdan diğer sayfalar: