— Venüs kendisi için göz yaşı döken “ Tarihi tefrika ,, Venedikliler, Mısır Venedikliler Rümelideki Hırvat, Boşrak, Arnavut ve Rumları isyana teşvik ettiler. İran şahına elçi gön- dererek Türklere karşı ittifak tek- lifinde bulundular. Fakat bu son iki teğebbüs te fayda vermedi. * eĞ ça Kıbrıs Adası... Kıbrıs adası İskenderon körfe. zinden Giride doğru giden bir yu- nus balığını andırır. Akdenizdeki | yedi tane büyük adanın üçüncüsü ve en güzelidir. Uzunluğu 132, ge- nişliği 70 ve çevresi 650 mildir. Şar- kında İskenderon körfezine doğru uzanan Sent Andre ve garbında Ar- navut, şimal ve cenubunda da Poy- raz, Kormakiti ve Kato burunları vardır. Kıbrıs adası tarihin ilk devirle-| rinden beri büyük şöhret kazanmış- tır. Mitolojiye göre Santor denilen yarısı insan ve yarısı at olan masal mahlükları burada — doğmuşlardır. Deniz kızı Müz'ler burada yaşadılar | | : “ve onun kıyılarında dünyanın en gü- zel şarkılarını rebablariyle çıldı!ır.: Yunanlıların — güzellik mabudesi' | Adonisi tekrar orada buldu. | Kıbrısın çok verimli bir toprağı | vardır. Şarabı kadar buğdayı da meşhurdur. Çamlıkları, bağları, zey- tin ve incir bahçelerinin eşi pek az “bulunur. Göklerinde sayısız güver- cinler uçuşur. Feylesof Solon ve Zenon ile he - kim Apolionyüs, Demetriyüs, Kse-| nefon orada yaşadılar. | Dünya kurulalı herkes buraya göz koymuştur. Batlamyüs zama -| nında Mısırlıların, Keyhusrev ve — Keygâvüs zamanında İranlıların, büyük İskender zamanında da Yu - — manlıların ellerine geçti. Romalı Se-! Zar onu Arsinoce'ya hediye etti. On- dan sonra Şarka hâkim olan Ro - malı Mark Antuvan ise sevgilisi ve Mısır Kraliçesi Kleopatra'ya verdi. Roma İmparatoru Trayan zamanın- ker çıkardı, fakat adayı ellerinde bulunduran Bizanslıları kovamıya - rak vergiye bağladılar. Üçüncü Ehli Salip zamanında İn- giltere Kralı Aslan yürekli Rişar, ge | milerle Akâya gidiyordu; fırtına tutuldu. Kıbrısa doğru sürükl. Karaya. çıktığı sırada İngiliz azker- leri yağmaya koyuldular. Halk ile askerler arasında kavga oldu. İngi- lizler bumun üzerine adayı ele ıcçir-l / diler. Bu hâdiseler 1190 yılında e| lüyörüu: ç İngilizler adayı uzun zaman mu- * hafaza edemediler. O sırada para-| sız kaldıklarından Tampcliye şöval-| 'i yelerine 25000 gümüs marklık bîrl borç yapmışlar, adayı da rehin ola-! rzak vermislerdi. Fakat sövalyeler Uhalka çok zulüm ettiler. Karışıklık! Oçıklı. Bunun üzerine Rişar adayı on Bin altına Lözinyan dükası Gi'ye| Uğattı. & | Bu aileden birçok krallar Kıbtıı—ı Uta saltanat sürdüler. Kvdüste Salâ-| “haddini Eyyübiye yenilerek geriye| kaçan veya orada eriyen Ehlişalip Kıbrısı kazanmış — bulunuyordu, | Kıbris kralları Akdenizin bu tara- fında müslüman gemilerinin ger —İ b l e zided, ğ KA v Bi â_K _MIEN.?»*.: No. 6 8000 altın vergi vermekte idiler özel bir donanma hazırladı. Kıbrıs 'türdü. Daha sonra adayı yılda 8000 K SON POSTA [ Ekonomi Bakanının Tetkikleri Ekonami Bakanı Celâl Bayar di“ın' de Ekonomi Bakanlığına bağlı müecs -| seselerdeki tetkiklerine devam etmiş- ti YAZAN: KADIRCAN Kaflı Sultanına her sene ir. Bakan, sabahleyin Afyon inhisarı - na gitmiş ve orada bir müddet meşgul oldüktan sönra liman dairesine git - miş, İstanbul limanı hakkında tetkik- lerde bulunmuş, antrepoları ve nh - mesine meydan vermiyorlar, (azla olarak Suriye, Anadolu ve Mısır sa- hillerine de fırsat buldukça saldırı- |tımları gözden geçirmiştir. | yorlardı, Mısır sultanı Parsbay mükem -| Celâl Bayar öğleden sonra da Pe - İrapalas otelinde banka müdürlerini kabul etmiş ve kendileriyle bir müd - det ” görüşmüştür. Ekanomi Bakanı bu akşam Anka - raya avdet edecektir . Bugün Rumen meb'usları geliyor Bugün saat 14 de, limanımıza «Ro- manya» vapuriyle 200 Rumen seyya- bi gelecektir. Bu kafilede 55 Rumen meb'usu ile | Bükreş üniversitesine mensup 50 ta- | |özerine yürüdü. Orayı ele geçirdi ve Kral Jak'ı esir ederek Mısıra gö - altın vermek şartile gene onlara bı-| raktı. S Cenevizliler - ticaret için Kıbrısa geliyorlardı. Bin üç yüz yıllarında Venedikliler de gelmiye başladılar.| 1306 da Kıbrıs krallarından bazı imtiyazlar kopardılar. Sonra bun - Tarı düka çoli genişlettiler. Kabrlimi v bikinmaktldır. en büyük şehir ve limanlarında bü “| Seyyahlar limanımızda 21 saat ka- yük mağazalar, depolar açtılar, hat- ) caklar ve şehrin mühtelif yerlerini tâ bunları birer kale haline getirdi. gezdikten sonra ayni vapurla Pireye ler. Venediğin yüksek bir ailesinin|hareket edeceklerdir. Celecek pazar kızı olan Katrin Kornaro'yu kral günü de 50 kişiden müteşekkil bir ta- Jak ile evlendiler. lebe grupu daha gelecek ve şehrimiz - Venedikliler ilk fırsatta Kral Jak|de 1 gün kalacaktı: ile oğlunu bir hiyle kullanarak ze - hirlediler. Katrin Kornaro'yu Kra - liçe yaptılar. — — Venedikliler Makyavel'in sözünü Yeni Neşriyat Yeni Adam — 118 inci sayısı çıktı. İ- Son Postanm Tefrikası: 9 Yazan: Osman Cemal Kış geldiği zaman Hasanların ta-|kantolar, kantocular üzerinde durulu- şındığı bu yeni mahalle bir.hal alırdı. İçinde - bi küçük iki mahalle kahvesinden, yine biri büyücek, biri ufacık iki bakkaldan bir camiden, iki çeşmeden, bir jandar ma karakolundan — ve seksen doksan kadar evle bir iki bahçıvan kulübesin- den başka bir şey olmayan bu yolları bozuk, her tarafı çamur deryası ma-İnim, senin de hallede kışı geçirmek bir azaptı. Onun | sunu söyliyeni! için Hasan orada geçireceği ilk kışın, ilk günlerinde pek bunalıyor; hele so- kaklarda, diz bayü çamurlar içinde hiç bir oyun oynanamadığı günlerin ak- şamları mektepten geldikten sonra ev- de sıkıntıdan içi içine sığmıyordu, On beşini yeni bitirip ön altısına ba- san Hasanı oradaki yeni mahalle ar- kadaşları o kışın sonlarına doğru Ra- pek çekilmez | yordu. Bir aralık yolda arkadaşları Ha- ri büyük, biri|sana sordular: — Sen en çok kantoculardan han- gisini beyendin? Hasan: — Üçünü de beyendim! — Yok ama, en çok hangisini? — En çok «A benim cici güverci - var mı gamin?» kanto- pi — Ooo, dediler, sen de zayıf, uzun boyluları seviyorsun! Çocuklardan biri: — Sade zayıf uzun boylu mu ya, es- merliğini unuttunuz! Hasan: — Neresi esmerdi yahu, görmediniz mi, her tarafı Ötekiler hep birden bir kahkaha sa: mazan dolayısıyla — Şehzadebaşındaki vurdular: tiyatrolara alıştırmışlardı. Bu yaşına kadar kara göz, hokka- baz, orta oyunundan memiş olan Hasanın üzerinde tiyatro öyle bir tesir yapmıştı ki âdeta o, ilk tiyatrodan çıktıktan sonra kendisinde bir değişiklik sezer gibi olmuştu. Arkadaşları onu ilk defa rahmetli kel Hasanın tiyatrosuna götürmüşler- di. Kel Hasan kumpanyası o gece bir (Komedi - dram) oynuyordu. Tiyatro hıncahınç doluydu. Perde - açılmadan önce sahnenin önünde ara sıra küçük başka bir şey gör-|deki susamcı Kademhayır — O beyazlığa ne bakıyorsun? O kadar düzgün podrayı bizim mahalle- bacıya da sürseler o da öyle bembeyaz olur. En hoşlandığı o uzun boylu, zayıfca kantocu kadinın üstelik bir de esmet olması Hasanın zaten canına minnetti O, arkadaşlarının bilmiyerek kendile rine vermiş oldukları bu müjdeye se - vindi, içinden: — Ah şu kadını düzgünsüz, boya: sız bir halde yakından bir görsem! tutuyorlardı: Siyasette namuslu ol- mak lâzımgelmez; maksada var - mak için yapılan her şey doğrudur. Artık Kraliçe de avuçlarının için- de bulunuyordu. O sırada Mısır hü- kümdarı Kaybay ile ikinci Baye - zit arasında harp vardı. Türk do - nanmasının Kıbrısa da saldırması bekleniyordu. Venediklilr Kraliçe- ye: — Biz sana yardım ederiz. Dediler ve Françesko Briyuni ku- mandasında kuvvetli bir filo yolla- dılar, Amiral bir gece askerlerini çindekiler: İsmail Hakkı, Yeni ahlâk. Kısa tetkikler. İzzeddin Şâdan Freud'dan tercü- me., Câmi:Siyasa acunu Dr. Fuad Sabit İvan Pavlof. Prof. wilhelm Stekel. Kıskançlık. L Fortikof. Yıldızlar arasında uçuşlar Av- ni Mogol Tomas Mann. M. Adalan İnsan madde değildir. Kâltür baberleri. Anatol France. Şeytanın sözleri. Ayrıca kapitalin 5 inci forması ilâve 0« larak veriliyor. Yeni Hayat — Bu baftalık resimli mec- Bürhan Cahit, Suad Derviş. Ahmet Refik, Necdet Rüşlü ve Server Be - di gibi bir çok muharrirleri toplıyan Yeni Hayatın bu sayısında da imzalı ve imzasız bir çok şayanı dikkat, istifadeli, meraklı muanın 7 inci sayısı da çıkmıştı. Ercü 0i küçük ve kısa kısa parçalar çalan altı Mi * kişilik orkestra Hasanın çok hoşuna Aynı arkadaşlar ikinci defa yine gidiyordu. O, orkestrayı ömründe ilk Şehzade başına gittikleri gece takımın defa işte orada görüyör ve dinliyor-| .J başısı sayılan İsmail daha yolda du, tutturdu: — Bu gece kel Hasana girmiyece- ğiz, ya orta oyununa Hamdiye, ya - hut ta komik Ali Rızaya gireceğiz! Ötekiler hep bitden bu teklife razi oldukları halde Hasan boyuna itiraz ediyordu: — İlle yine Hasana girelim! Fakat tam vaktinde Şehzadeye gel- dikleri zaman ele başıları İsmail Ha - Perde açılıp ta ilk kantocu kızın tel. Li pullu sahneye fırladığını gören Ha- san büsbütün şaşırdı. Sahnede dokunaklı sesiyle zıplayıp hoplayarak herkese göğsünü, baldırla- rını, kalçalarını — bol bol gösteren bu bembeyaz, balık etli, kara gözlü, kara kaşlı, kaymak göğüslü kızın Hasan yal- nız sesine, yüzüne dikkat ediyor ve o- nu içinden yüreğinin en derin ve ılık — da Yahudilerin istilâsına lıinı'lı.! ea öre DK - Emeviler'in saltanatı sırasında 627 |— de bir Arap donanması oraya as - ya|lere de verildiğine dair bir ferman endi.|aldılar. yazılar vardır. Bilhassa vesimleri yerli ve ecnebi fotoğrafçıların eserlerinden seçil - miş, çok temiz basılmıştır. 44 sahife, bü- yük küçük sayısız ve renkli resimlerle süslü | olduğu halde Yeni Hayatın her sayısı her yerde 10 kuruştur. İngilizce cümleler —İngilizce öğrenen- lerin ve bilhassa mektepliletin işine yarı « yacak olan «İngilizce en çok kullanılan eümleler ve anlatımları isimli bir kitap çıkmıştır. Yazan Ziya Kalafat oğludur. SeeeererceLeyanLeanANE ELSELERESLERELESER LeSErERERRERRARDE saraya soktu ve Kraliçeyi yakalı -! yarak gemisine götürdü. Orada Kıb- vıs üzerindeki hükümdarlık hakla - rını Venedik Cümhuriyetine bırak- tığını bildiren bir kâğıdı zorla imza ettirdi. Kraliçe — Venediğe gönderildi. «Cumhuriyetin Kızı» unvanı veri - lerek bakkında merasim yapıldı. göz hapsinde tuttular, Venedikliler Mısır Sultanına ve - rilmekte olan 8000 altın vergiyi kes- mediler. Hattâ Mısır Türklerin el - lerine geçince ayni vergiyi Türk - lere vermiye başladılar. Buna kar - şılık Mısırlıların Venedik - tacirle - rine verdikleri imtiyazların Türk - Bir Doktorun Günlük Notlarından Kır gezintilerinin Faydaları Sinirleri gergin, ağlamakla ömrünü geçirmiş bazı hastalara tesadüf ederim. 1 — Evde oturmaktan, 2 — Kimse ile temas etmemekten, Pazar ——— €) Zaten Venedikliler harp açtıkları sırada Adriyatik ve Mora kıyıların- da Türk devletinden kiralamış ol - dukları bazı liman ve şehirler için de yılda iki yüz otuz bin allın veri- yorlardı. Venedikte Sen Mark — kulesinin üstünde harp işareti olan kırmızı bayrak dalgalanıyordu. Şehirde ve <civarda büyük bir çalışma — vardı. Yeni gemiler yapılıyor, eskileri ta- mir ediliyor, toplar dökülüyor ve her tarafta asker toplanıyordu. Ve- medik şimdiden yüz elliye yakın ge- mi ile binlerle asker hazırlamıstı. Bunların kemen Kıbrısa gitmeleri öldüren bu hastalara herşeyden evvel; — Gezmelerini tavsiye ederim, Gezintiler kanda azalmış olan (ok- siğen) miktarını çoğaltır, ciğerlerde kanı süzme hassaları artar ve kuyvet alır. Umumi iştihaları artar. İlk günler duydukları yol yorgun « lukları geçer. Renksiz ve cansız olan bu sinirli hastalara kır gezintileri her i - lâcın fevkinde mutlak en canlı bir te- sir bırakır. Aziz okuyucularım: köşesinde uyuklayan uzunca — boylu, esmerce kızın yerine uzatmak hisleri geliyordu. İkinci kantocu o kadar genç değildi; fakat nedense bu yirmi sekiz, otuzluk, biraz uzun boylu, biraz zayıf ve şanoda sanki — her tarafı lâstikten miş gibi kıvır kıvır kıvranan kalınca ve kısık sesli kadın, ona önceki genç kız- dan daha hoş geliyor; o, bu kadında daha bir cana yakınlık bulur gibi olu- yordu. Hele bu kadın ikinci defa şa- noya geldiği zaman söylediği bir kanto- nun arasında birden durup ta seyircile- re karşı kırıtarak baygın bir tavırla: A benim nazlı güvercinim, senin de var mı gamin?» Diye sordukça Hasanın yüreğinin bütün yağları eriyor: — Nasil yok, inanmazsan gel de şu kalbimi bir dinle! Diye kantocu karıya kargı bağıraca- ği geliyordu. yarı bir kadın seyircilere karşı 6 pek pişkin, pek babayani, — pek teklifsiz, pek kanı sıcak hareketleriyle Hasanın üzerinde bir yarım hanım teyze, bir ya- rim hanım hala, bir yarım hanım yen- ge tesiri yapıyor; sonra her üçünün u- zaktan Hasana pek şık, pek şatafatlı görünen kıyafetleri, onları kendisinin güzelliğin, şirinliğin, şıklığın, ve ca- zipliğin ayrı ayrı şekillerde birer tim- sali gibi gösteriyordu. Sahur vakti beş altı arkadaş tiyatro- dan çıkar çıkmaz Şehzadenin yaya |kaldırımları üzerinde o geceye ait ko-| nuşmalar en hararetli bir şekilde baş- — İstersen, dedi, sen tek başına Ha- sana gir, biz Ali Rızaya girelim; sonra paydosta tiyatronun kapısında bizi bekle, biz gelir seni buluruz. Hasan, önce buna razı olmak istedi, fakat, arkadaşları; d — Gel, bu akşam da Ali Rızayı seyret, bak orada daha neler, ne güzel kantocular var; hele bir Minyon Vir: jini var ki bayılırsın, bayılır. Öteki kan- tocuların hiç biri onun papucu olamaz- lar. Gel bu akşam orayı bir gör, sonra başka akşam yine Hasan gireriz! Diye kndırdılar. Ve asıl kandırma şöyle oldu. Hasan: — Minyon Virjini dediğiniz, uzun baylu mu? — Evet, biraz uzunca... — Tonbul mu, zayıf mı? Elebaşı hemen işi çaktı: — Zayıf, zayıfi. — Beyaz mı, esmer mi? Elebaşı biraz tereddütten sanra: — Onların çoğu esmerdir, hep son- radan boyanırlar! Lâkin aksiye bakın ki bunlar komik Ali Rızanın kapısına geldikleri zaman tiyatroda kımıldanacak yer kalmadığı için gişeler yeni kapanmıştı. Birden şaşırdılar; simdi ne yapacaklardı? Ha- san sevinçle: — Haydi, dedi, dönün Kel Hasana! Elebaşı yine oyun bozanlık etti: — Ben, dedi, karsıya orta oyununa giriyorum. Siz de herkes nereye ister- se gitsin; sonra paydosta hep şuradaki direğin dibinde buluşalım! ( Arkası var ) orayı kuvvetlendirmeleri hattâ Türk donanması oraya gitmeden önce harbederek engel olmaları gerekti. Fakat Venedikliler tek başlarına denize — çıkmaktan korkuyorlar, müttefiklerini bekliyorlardı 5, ÇAT ( Arkası var ) Evde kapanmakt'an ziyade vakit buldukça kendinizi yormadan gezme - (*) Bu notları kesip saklayınız, ya- but bir albüme yapıştırıp kolleksiyon lamıştı. Artık kantolar ve kantocular- Esrarkeş - suçlu — dan, kimi Hasanın emsalsiz komiklik-| — Yaralamaktan suçlu H“f")’m Bey - lerinden, nüktelerinden, kimi tiran oy-|oğlu, sulh ceza mahkım.zı'ıı?de duruş- nıyan Todorinin maharetinden, kimi|ması yapilirken, kendisinin — esrara abtal rolünü yapan Reletin fevkalâ -| müptelâ olması h.ııebi)ı'le_ akhıd.ın deliğinden bahsediyor; fakat beş altı |zoru olduğunu ifağe_ etmiştir. Hvşı:y_ııı kişi arasında durmadan söylenen bu İdün ılıye l&ışhiıne sevkedilmiş, çok hararetli sözler arasında en çnk[veTıhlııııdlıde müşahede altına alın - A ah e GAĞ be AĞA DSK li Grle eati A