Uzak Şark hâdiselerinin içyüzü “ Japonya, İngiltere ile harbetmeğe mecburdur!,, Bir Japon zabiti yndığı_ldîpiı “ böyle bir hıırp ergeç olacak ,, diyor ve vaziyet bu Japon zabiti gibi düşünenlerin az olmadığını gösteriyor Mançuri hududlarını muhafaza eden Japon askerleri ’m. hem de inkişahmı çok yakındar alâ - —ü Cihan hâdiseleri, birbirine girift olmuş M bir halde, adeta yıldınm süratile inkişaf | olduğu kadar A RA ediğor. Şu veya bu mesele hakkında 'dar|sim kavgasıdır.n. (Sahife 88) ha dün edindiğimiz kanaatler, bugün icin| — Mubarrir bu kitabında, bu — müstakbel artık eskimiş telâkki ediliyor. Fakat bü -| İngiliz - Japon barbinin muhl::nell nelice- tün bu kaynaşan, şeklini değiştiren hâdi - | lerini ııh!îlre_lme.k& ve ıngıllfrfnın mağ * seler içinde, dün de, bugün de, yarın da|lüb olması için lâzun gelen bütün şartların sbemmiyetini zohafasi 'oüdn ' ea madir - | meyond Tolduğumu sörlünektedir. 'Mubüar- dolular vutde/ | unluk Zanmnan ; sumam ge iğir b müztakbel barb Gzerinde fikrini yi killerini değiştirseler bile, bunları doğu - rütmekte ve Hıııdııııışı tavizat — olarak tüzi sebebler baki kaklığı müddetçe, muh- |Sovyetlere vermek şarlile onları da bu'İn: tavalar gene aynıdır. Diğer, ikinci dere - |tiliz ılzyl'fkıılı harbe sürüklemek muvafık Gedeki meselelerin'islikamelk bu "nia Tae | olacağım ilef sürmektedis. ; selelerin temayüllerine göre tayin <edilir. | — Muharrir, kıubu?n'. diğer pı.—ııfınndı İşte, cihan içinde kaynaşan bu ana me -| teknik teformuata girişmekte, ani hıııbıı. selelerden birisi de, Uzak Şarkta bir ta' «|kınla İngiliz li?oıı_ınuıı»nığıl batınlabilece- raltan İngiltere - Amerika, diğer taraftan | &ini. Avı.ııııılyı_ "? Yeni Zellandın naşıl Japonya « Amerika, Japonya - İngiltere a- işgal edilebileceğini mufassalan izah et - rasındaki rekabettir. Biz bu yazımızda, da-| mektedir. t ; K ha ziyade İngiltere - Japonya rekabeti üle| — Muhurrire göre lı'u kitap, lngııım için zerinde duracağız. bir âhtardır. Meselenin barış yolile halli 4: Bugün bütün gözler daha ziyade Sov- kabildir. Fakat bunun için de lnzıherrrım yet - Japon, Çin » Japon gerginliği üze - bütün Japon isteklerini kabul etmesi lâ * rine toplanmış — bulunuyor. — Japonyadaki Zaırndır. n son askeri iayandan sonra Japonyanın| Tebil bu kitab, yalnız İsimurinin kana- yalnız Sovyet ve Çin düşmanlığı besledi- | atini taşımaktan çok uzaktır. Japonyada #ini zannedenler var. Hüdiseleri böyle | İsimuri gibi düşünen insanlar pek çoktur. birbirinden ayn görmek, birbirlerile hiç| — Japonyayı, Tata lsimurinin ağzile bu rabıtaları olmadığını zannetmek büyük bir|kadar sert ve bu kadar açık konuşturan se- hatadır. Japonların tek başlarına Sovyet- bebler nelerdir? Bunu ınhyıb_ılmek için lerle silâhlı bir çarpışmayı göze almaları- |2cü dört sene zarfında Uzak Şarkta cere- na imkân yoktur. Bu itibarla Japon - Sove|yan eden hâdiseleri hatırlamamız lâzımdır. yet işi, çabucak bir dünya işi halini almak Uzak Şarkta devletler istidadını gösteriyor. Halbuki her dünya 1931 senesinde — Japonlar tarafından işi, İngiliz işidir. Mançurinin işgali, Amerikalıların. deklâ - Diğer taraftan Japonların Çihe - karşı | ratif olmakla beraber, siddetli bir protes- hareketleri de yalnız bir Çin işi - Japon işi| tosunu mucib ı_ılmuıtu. Hılbul'ı_ı ln'gıee. telâkki edilemezi. Çünkü Çin işi ayni za-|bu mühim hâdise karşısında gösterdiği &- manda hem Hindistan işi, hem de gerek | lâkasızlıkla, adeta ]ıpmlımllı:u )ııu_lıeunı doğrudan doğruya, gerekse dolayısile' bir | kolaylaştırmış oluyordu. lnıdîer:nm bu İngiliz işidir. Bunun için Japonyanın kar- |tarzı hareketi ayni zamanda, bir taraftan gısında ne yalnız Sovyetler, ne de yalnız| İngiltere * Amerika arasındaki — vekabetin Çin vardır. Bugün Japonyanın adım. bar|şiddetini gösterdiği gibi diğer taraftan da şında karşılaştığı en tehlikeli düşman, bü- tün heybetile, bütün azametile Büyük Bri- Saya .İll'lll-ollııi'ıh_ Son zamanlara kadar sinsi sinsi şunu veya bunu siper ya- kadar ediyor. Bu mücadele, İngiltefe için lere karşı güttüğü fena niyetleri de açık- ça göstermektedir. x ilkbaharında _J.'onlınn sındaki zıddiy: kinleştirmişti. Fakat Japonyanın Çordusunu çekmesi) Japonlarla — İngiltere arasındaki zımni anlaşmayı bir dela daha açığa vurmuş oldu. Bu anlaşma —’einf dedir, ki Japonya Akvam Cemiyetinin Mançuri işgalini tanımama - kararına kar- şı tam bir istihfafla müukabele etmek ve Akvam cemiyetinden çekilmek cesaretini kendinde buldu. İngilterenin — Japonyaya karşı takib ettiği ve Saymomun avukat şah- siyetinde temsil ettiği uzlaşıcı siyaset, o zamanlar adeta tecrid edilmiş bir vaziyet- te olan Amerikada çok fena tesir yapmış- t Huver zamanındaki gürültülü Japon a- leyhtarı deklârasyonlar, Ruzvelt zamanın- da, sessiz, fakat korkunç bir silâhlarmağa yerini terketti. Japonyanın 1933 senesi şubatında şi - mali Çini işgali, Japonyanın bu iki kor - kunç rakibi (Amerika, İngiltere) nin en ihtilâflı bir zamanında ve bunlardan her ikisinin de mutlak Iâkaydisi gibi şartlar al- tında cereyan ediyordu. Japonya bütün Çin üzerinde hakimiyet iddiasında bulunmağa başladığı zaman da vaziyet değişmemişti. (17 nisan 934 ta - rihindeki deklârasyon). Bilâkis, her defa- tün bütün kudretile Japonyamın karşısına dikilmiş bBulunuyor. Japon -ııpar'ı'İ.:xnı de bunu bildiği ve gördüğü için artık bak- layı ağzından çıkarmakta bir mahzur gör- müyor. Kâh iktısatçılarının, kâh askerle - rinin ağzından Japonyanın ergeç İngiltere ile harb yapmağa mecbur kalacağını a - çıktan açığa söylüyor. (*) İngiltereye bir ihtar Nitekim son zamanlarda Japonyada bu VMikirlerin ifadesi olan çok dikkate değer bir kitab çıktı. Japon denirz zabitlerinden Tota İahimaru - Tata İsimuri tarafından ya- zılan ve eJaponya İngiltere ile harbetmeğe mecburduru serlevhasını taşıyan bu. kitap derhal Londrada — ingilizce tercüme « - dildi. Kitap, gayet açık bir surette Japon- yanın genişleme emellerinin İngiliz men - faatlerile çarpıştığını ve bu — çarpışmanın ergeç İngiltere ile Japonya arasında bir harb doğuracağını anlatıyor. Tota İshima- Tuya göre Japonya ile Amerika arasındaki zaddiyet yavaş yavaş ikinci plâna: geç - mekte, yerini de İngiliz - Japon tezadla- mna bırakmaktadır. İngiltere ile Japonya arasında #ekonomik hakimiyet için yapı- lan bu mücadele Japonyanın bem genişle- - ——— sında olduğu gibi bu defa da İngiltere, A- merikanın protestosuna iştirak — etmemiş, (*) «Japon must fight Britain», by Lt. Amerikayı yalnız bırakmıştı. Comdr, Tota Ishimaru, translated by İns- traetorcapt. G. V. Rayment, Hurot and Blaekett Ltd, London. Japonya için de ölüm, di -| İngiliz burjuvazisinin o zamanlar Sovyet - Orhan Seyfiyi, Faruk Nafizi, ve nesirde İt gön hücumları, emperyalistler ara - |sıkı bir yaylım var: Meselâ hasbalarım, Pa Bd ga u masman kuvvet, hei a aa a l e lari barie'bir şekilde kes -| Halid Ziyanıtı * «Mavi've Siyahn gibi ricati İyomanlarını yazıp . 5 z — Hasta mısınız?, diye sordum. oturuyor. ide Bir kalanlız olmasaydı bils, biz, Ha ada MNM d ” T 'Be İakdn bi müsunuz) lid Fahri kadar tiyatro, ve Repad Nuri| || <20 gün oluyor. dedim ğ kadar roman yazabilirdik. Çok halsiz görünüyordu. Karnı uç - — İçini çekti: Kendi yazdıkları cümleler, bu saç-| || ış, Komşusu patates pişirip getirecek- — — Daha dava edemem ki maya ne güzel bir cevap teşkil ediyor. “iş bekliyor. — Niçin), Onları okuyanlar görüyorlar ki, bo- Konuştuk: — Nikâhımız yok. yunları üzerinde kafa taşımayan beyin- — Kocanız yok imu?. Sönta ümidle başını kaldırdı: — A. Kartal — İsizler için roman yazmaya değil, iki lâ- — Var — Amma para buldüğu zaman ya . AArkası var) |kırdıyı bir araya getirmeğe bile imkân| * — — Çalışmıyor mu?, -SON POSTA. ———T — En kuvvetli şair, romancı ve hikâyecimiz kimn — Halit Fahrinin cevabı “ Bizim yetiştirdiğimiz bizleri inkâr eden deli- kanlılar... Ne yapalım ki zabıtai ahlâkiye gibi bir zabıtai edebiye yok!,, — Yahya Kemal dedim de aklıma geldi: Bu gençler içinde, ulusal güri, — tıpkı biletçirliin kontrol kâğıdını im« zalayan tramvay espenktörü gibi — a- yak üstünde karalayan bir dâhi var; Behçet Kemal... Bu delikanlı: — Ah ulus, ah Ankara, ah köylü, & Dekalt ğ ahi çalik uçak; diye aöi ona inkılâp şiirleri yazar. Ve bir düzü- |ne «ah» 1 böyle kervan gibi ardarda dizince karşısına geçer, Yarattığı kâi- natı seyreden «Allah» gibi koltuk ka- bartır. Bu çocuk şimdi Yahya Kemolin «Rindlerin ölümü» şiirini methediyor, ve Saadâbad kıyısındaki nedimane ga- zellerini alkışlıyor. Ve ne tuhaftir ki, ayni - delikanlı, yoktur. bundan bir kaç yıl önce, (yani dehâ« Sonra hep birden bağrıyorlar: snın ilk inkişaf devrelerinde) Saadâ- — Şaheserler yaratacağız! Mucize-|bad harabesini topa tutmuştu. ler gösteteceğiz!» Ve Yahya Kemalin başlarına hoca » Bu acaip naradan da anlaşılıyor ki, |kesilişinden sonra Lâle devrini gönül- bu biçareler, hokkabazlıkla, küfür ve|lerde göğe çıkarmaya çabalıyor. inkârla yaratılacağını sandıkları şahe-| — Hele «Rindlerin ölümü» nü medhe- serlerin ancak derin duygu, derin dü-|dişine şaşmamak elimden gelmedi. Bu şünce, ve bilhassa derin kültür temelle- fiiri biz beğensek neyse. Çünkü güzel ri üstüne kurulabileceğini bile bilmi-|dir, ve divan edebiyatından süzülmüş yorlar. sekiz damla, bu şiirde sekiz mısra ok — Fransızca kitap kataloğlarırda gör- muştur. dükleri, ve hocalarından işittikleri bü-| — Fakata efendiciğim: Bu şiir, tama- leseniz bari? yük garp ediplerinin isimlerini yerli|mile mfstik bir şeydir. Ve onda ö- O; : yersiz, yalan yanlış kullanmayı, bilgi-|lümü sevdiren, ahreti düşündüren bir — Ne düşüneceğim? diyor. Bütün 'sizliklerfhi gizlemeğe kâfi bir merifet |lezzet vardır. Ulusal şâirlikle, — ulusal aklı başında insanlar — gibi bu Zavallı |sanıyorlar! rejim sevgisiyle bu tezadı nasıl telif et — megı:elomın l:olı:ııklıra ]“ıî'unı.(mi,e Aî;çııâ, ,:.M.::îı :ıouıı». zavallı |meli? ; « onlarla meşgul olmak, bence, | « İre Gidev, fakir Pouchkine ve bi- Anlaşılan bu İ bizden ve sizden ziyade tababeti ruhi-|günah Dostoievski, bu buram buram | sında hl.:m mhli:.;lıuğ: e:î:ı'.);ıl :ı,nı: ye mütehassıslarına düşer. cehalet kokan ağızlara sakız oldu. huriyetçiliği kimseye bırakmıyor, hem Çünkü onların kalemlerinin aczi Halbbuki içlerinde öylelerini biliyo- |de eski saltanat devirlerinin imrentisile dillerinde de seziliyor. — Hiç birisi, hiç|rum ki, eğer «Avoir» filini doğru tas-| sulanan ağzını şaplatıyor. bir şeye bağlı değil. rif edebilirlerse, önlerinde el pençe di-| — Sonra da, Türk şiirinin — yakasıni Ve hepsi de, edebiyatın o durdurul- | van durmağa razıyım. Osmanlıcanın pençesinden kurtarmış, maz akışı önünde birer şöhret haramisi | — Acaba bu delikanlılar, ikide — birde İve rejimin davasını kendisinden — cok gibi dikilip, asıp kesmekten — bahsedi-|isimlerini geveledikleri - Rımbaud'ları, (önce şürleştirmiş bir nesle pala - salla» yo,lcı-ı ASA gti Bııı;dzlıire'leri. yaldızlı. karamelâ kâ-'mak istiyor. '€ eserleri edebiyat tarihine kök |ğatlarındaki sokak manileri gibi kolay-| — Ve ne gariptir ki, İ salmış san'atkârların şöhretlerini böy-|ca anlaşılır mı sanıyorlar, oturduğu g?;ğm?:::xğı::kğı $ le azılı naralarla boğabileceklerini| — Hem farzımubal olarak, bir'an için |değil, " vebmediyorlar. kabul edelim ki bu ağızları süt kokan| — Çünkü ulusal şürin ilk sesi, hececi- Hem ne tuhaftır. ki bu. biçareler, İdâhiler, bütün garp edebiyatını, yumu- ıai.? Sürek eti ve dilersidü şiirleşi Türkçeyi bugünkü bekâretine kavuş- İşak bir lokma gibi yalayıp yutmuşlar- İmişti. Ve kendisi biz hececilere ancak turan bir nesli, şirde Yusuf — Ziyayı, dır. Vaziyet böyle olsa bile, bu bilgile- İbir teşekkür borçludur. Eğer iki düz- rini davul zurnayla ilân etmekte ne gün mısra yazabilmişse, bizim verdiği» manâ var? miz örneklerden ilham almıştır. Mademki okuyarlar. Mademki oku- Ayrılmaya hazırlanırken sordum: — — yacaklar, ve mademki sonunda da 6 e-| — Onlardan birisi: «Hececilerin e- serlerini okudukları dâhileri cüce bıra:İserleri nerede3 » diye soruyor. 'Buna ne — kacak şaheserler yaratacaklar, bizi in- buyrulur? kâr etmlerine ne lüzum var) Halid Fahri güldü: Bizi bırakıp kütüphanelere saldırsın-| — Eserlerimiz mi? - İşte kendileri lar, Hazır Yahya Kemal gibi bir de ho- meydanlardalar ya... ğ ca hılııılı:çlır. etnfıını çevirip istifade-| — Ne yazık ki onlar, eserlerimiz için- B " 5 , |Pin yollarını arasınlar. de en beğenmediklerimizdir. Çünkü K ealerim! diye ortaya çıkarabile-| — Hakd Fahrinin dudaklarında, çok'bizi çok fena taklid ediyorlar! © COi 'um olanlardır ince bir istihza kıvrıldı: Naci Sadullah ki mesanelerine biriken amonyağı, - aMavi ve Siyah» gibi edebi öbideleri | ——— e İ Ka şerelim — || Hayatta Gördüklerimiz — ğ 700 paralık hamsi balığı Ç Ne yapalım ki, «Zabıtai ahlâkiye» gibi, bunları ku- laklarından tutacak bir «zabıtai edebi- ye vyok. Gazetemden verilen bir işi takib edi-. — — Bilmem, dün akşama kadar bus Yordum. Eyübün uzak bir köyesinde kü- —rada değildi. Çocukları doğunca xeldi. çük bir kulübeye girdim. Gelirken «100, paralık hamsi — balığı — Besik, karanlık bir oda. Tahtaların — getirmişti, onu da kendi yedi. Onların bu kabil — iddialarına göz gezdirirken kendimi, cüceler memleke- üzerine yayılmış bir yatak. İçinde soluk — Evvelce neredeydi>. yüzlü bir kadın yatıyor. — Şirfıntmn birini bulmuş onünla Aldığı soy adıyla şâirliği, soyundan ' geleceklerin yediinhisarlarına maleden Halid Fahri: — Şiirde, diyor, Faruk Nafiz, Yu- suf Ziya, Orhan Sey Romanda Reşad Nuri, Falih Rıfkı, Mahmut Yesari, Yakup Kadri ve Pe- yami Safa... | Hikâyede de Ömer Seyfeddin... —| Gülüyorum: M Ben sadece üç isim istedim.. Ve siz saymadık ad bırakmadınız! O da gülüyor: *— Böşka çare yok. Çünkü her biri- nin, diğeriyle mukayese edilemiyecek kadar başka kuvvetleri var. Bu muka- yeseyi yapamayınca birini diğerlerine tercih imkâmı kalmıyor. Ve bu imkân kalmadığı içindir ki sorgularınıza birer isimle karşılık veremiyorum. Fazla israr etmemek — mecburiyeti karşısında, bu zayıf ric'at hilesine kan- mr görünüyorum. Ve bahsi değiştire- rek: — Siz, diyorum: Hececilerden son- ra kim geldi? Sualiyle ortalığı biribi- rine kattınız. Bu sorgu, şöhret ihtira- siyle yanan delikesekların yüreklerin- deki isyan dinamitini fitilledi. Şimdi aktarlarda satılan kaldırım — fişekleri gibi patırdayıp duruyorlar. Bu husustaki düşüncelerinizi söy- t Halit Fahri Reşad Nuriyi inkâra yelteniyorlar. Bu arada, bizden öncekilere de kuru ta neşretmeye te- nezzül bile etmezlermiş. Yazdıkları şi- irleri ortaya çıkarışlarına bakınca bu iddialarına hiç şaşmadım. Çünkü ancak, o kafiyeleri bile bo- zuk hezeyanları: tinde bir gulliver sanacağım geliyor. Meselâ içlerinden birisi: — Eğer, demiş, boynumuz üzerin- pacakmışl © Müazzez FAİK e