ON YEDİNCİ YIL. No. 5274 Hauptman nihayet idam edildi -..EĞER BU DAKİKADA SÜYLEDİKLERİMDEN BAŞKA BİR ŞEY SÖYLERSEM, DOĞRU SÖYLEMEMİŞ OLACAĞIM...” Dün idam edi'en Hauptman Trenton, 4 (A.A.) — Haupt - man, Grinviç saatiyle 1,47 de 55 şahid önünde elektrikle idam edil- miştir. Höcresini terketmezden - önce, oturmuş 121 inci sureyi okuyordu. Gayet sakin olarak ayağa kalk- ti veölüm odasına doğru yürü- yordu. Benzi uçmuş ve aptallaş - mıştı. Kendisine iki muhafızla iki —— — Gündelik SAĞLIK RAKAMLARI Yirmi yıl geri gitmeğe lüzum *yok; Anadolu'da çalışmış olan genç doktorlarımızdan - bile, yal- nız köylüsün değil hattâ kasaba- hnm, hekime ve ilâca ne kalar az inandığını analtan düşündürücü hikâyeler dinlediğimiz çoktur. Ü- , evliya ve kocakarı ilacı; daha birkaç sene eveline kadar, köylerimizde ve kasabalarımızda hastalananlar — sağlıklarını - işte bunlardan beklerlerdi. Nefes, büyü, mucizeleri nesil- den nesle nakledilegelmiş bir ö- kiye adak ve nihayet: “İçmiş ve birebir gelmiş!” sözleriyle tavsi- ye edi'en, her derde deva birkaç ot. bir iki toz ve kök... Bu korkunç zihniyetle mücadeleye, onun kay- nağı olan tekkeleri ve türbeleri kapamakla girisen cumuriyet ne- fese, büyüye, “himmeti hazır olan vç_!ivı," ve komşunun tavsiye etti- ğı falan otla filan köke inan ye- rina laboratavarlarda binlerce mü- şehede ve teerübenin medeni âle- me kazandırdığı ilâçların müspet tesirlerini ve türk hekimliğinin Yılmaz sayini koydu. Sıtma, trahom, frengi, verem, ankilostom, kızıl, kuspalazı, sarı- sahâva, keduz, çiçek ilh... bir bun- ları, bir de bir türbenin parmak- İığma iliştirdiği bez parçasından sağlık bekliyen zihniyeti düşünü- nüz: Cumuriyetin “Sıhat ve İç- timai Muavenet” teşkilâtı hasta- lıkların kendisi kadar da zihni- yetle uğraşmıştır. Muvaffak olmuş mudur? Aşa- #ıdaki rakamlar bu sualin en doğ- Tu cevabıdır. - Sıtmayı ele alalım: Hastalığı Bataklıklarda yasayan sivrisinek- ler getirir, ilâcı kinindir. Mücadeleye 1925 de başlanmış ve 26 vilayette teskilat yapılmış- tır. Sıtma mücadele heyetleri, bu- Tundukları mıntakalarda, - halkı Martta ve ikinci teşrinde umumi Muayeneden geçirirler ve rastla- dıkları sıtmalıları mutlak tedavi- leri altma alırlar, bataklıkları ku- ruturlar, tedavisi biten cılızlara kuvvet ilâçları verirler. Bahsettiğimiz rakamlara gelin- te: ,,, 1925 de 25.718 kisi muayene e- dilmiş, 87 buçuk kilo kinin dağı: (Sonu 5. inci sayfada) papas refakat e- diyordu. Son da kikada bir iti - rafta bulunması için tazyik edi- lince şunları söy dakikaya kadar söylediklerim - den fazla bir şey öylersem, olmıyacağım, *” ea 3Saat 1,441 de ö- lüm odasına gir- di. Kendisini çabucak elektrik- h. koltuğa bağladılar. Ve ce- reyan verdiler. Mahküm, birer dakika Ffasıla ile üç dela sıçradı. Ve sonra hareketsiz kaldı. Bağla- rını Çözüp otopsi odasına kaldır- dılar. Büyük bir kalabalık hapishane önünde toplanmış, sinema projek- törlerinin duvarlar — üzerindeki akislerini - seyrediyordu. Anna Hauptman kocasının idamı habe- rini bizzat vali Hoffman'dan öğ- rendi. Bir müddet hic bir şey söy- liyemedi. Sonra asabi bir buhra- na kavı'dı: “Allahim, ne yaptı- nız? ” bir papas kendisini teselli (Sonu 5. inci sayfada) İtalyan - Habeş harbı bültün şiddetiyle devam ediyor İmparatorun Dessie'ye gitmeğe mecbur kaldığı söyleniyor Asmara, 4 (A.A.) — Havas mu- habirinden: Aşangi gölü bölgesinde italyanlar, her türlü muvasala yolla- rından mahrum, sarp ve çetin bir top- rak üzerinde ve şiddetli bir. yağmur altında, yavaş yavaş ve metod daire- sinde yeniden ilerlemeğe başlamış - lardır. İmparator ordusunun yenilmesi ile neticelenen 31 mart harbı kasırgalı bir havada olmuştur. (Sonu 5. inci sayfada) “Ulus,, un Dil Y Güneş -Dil teorisi ile kelime tarihi ve tarihi tetkik yapmak tecrübeleri XI UMMA VE OMMALA Bizeri, Beşiri, Beçar ve Peşaver; Etüt uzadığı için konumuzun hedefini tekrarlamak faydalı ola- caktır. Denemek istediğimiz şey, toponomi “toponymie” yoliyle ta- rihi bir tetkik yapmaktı. Sümerli- lerin Mezopotamyaya — nereden geldiklerini izlemek - istiyorduk. Anadoluda Karadeniz kıyılarına kadar her yerde bulduğumuz Sü- merce yer isimleri hattâ insan ad- ları bize bu yerlerde, Sümerlilerin konuştuğu dille konuşur; Sümerli- lerin hürmet ettiği panteonu sa- yar ve Sümerlilerden daha çok es- ki uluslarm dolaştığını ve yerleş- üğini gösteriyor. Bunların sosyo- lojisi Sümer sosyolojisinin aynı olmak gerekti. Çünkü Anadoluda Mezopotamyadaki iklim şartları- ADIMIZ, ANDIMIZDIR | 1936 PAZAR | a | Son haberler üçü ncü sayfamızdadır k N K OL MACI Fenerbahçe, 3 - Ankara gücü, 1 Fenerbahçe Ankara gücünü yendi ise de.. Ankara gücünü, gösterdiği sporcu gayretinden dolayı, kutlamalıyız Geçen senenin Türkiye şampiyo- nunu, birçok masraflar ederek, An- karaya getirten iki mün bu teşebbü, uhdesinde bulunduran ve 1936 İstan- bul şampiyonluğuna da en kuvvetli namzed sayılan bir takımın, — futbol tekniği bakımından, Ankara oyuncu- Dünkü maçta bulunanlardan bir grup dır. Çünkü Fenerbahçe spor kulübü- ! nün futbol birinci takımı İstanbuldaki birincilik maçlarının birinci — kısınm- da bütün rakiplerini yenmiş ve İstan- bul şampiyonluğuna doğru ilerlemeğe başlamıştır, Türkiye şampiyonluğunu zılar U.R. TANKUT nı toplamış genişçe ovalarda Sü- mer sitelerinin ve tanrılarının a- dını her türlü tesadüf ihtimalleri- ni ortadan kaldıracak kadar faz- la toplanmış buluyoruz. Kelkit ve (Sonua 2. inci sayfada) Fenerbahçe takımı Anhara duarfında larına öğreteceği pek çok şeyler ol- mak gorekti, Dünkü maçı, başından sonuna ka- dar, hemon hiç bir zevk duymadan seyretlik. İki takımım oyun tarzlarını, 90 dakika sahadan başımızı bir tara- fa çevirmeksizin, tetkik ettikten son- ra diyobiliriz ki Fenerbahçe ve An- kara Gücü hamen hemen biribirinin eşi idiler. Fenerbahçe takımının üç hattı a. rasında ahenksizliğin can sıkacak, seyerdeni bıktıracak kadar azalıp bo- zulduğu azmanlar çok oldu. Bekler haf bekleri, haf bekler forverdleri sık sık yardımsız biraktılar. “Gelişi gü- zellik" dünkü Fenerbahçe oyununun bariz vasfı idi. Yapılan goller birkaç oyuncunun şahsi gayertleri neticesi olduğunu ileri sürmek mübalegalı bir iddia sayılamax. Ankara Gücü de ipice takımlarla Fenerbahçe kadar bol karsrlasmış ve antn forvertleri de gol yapmanın heyecansızlığına alış- İki kulübün mış bulunsalardı yaptıkları bir golü üçe veya beşe çıkarmalarına hiç bir mani bulunmazdı. Futbolda teknik kadar lâzım olan gayret Ankara gü- cünde Fenerbahçeden herhalde çok- tu. (Sonu 6. ıncı sayfada) | Ankaranm gücünü . . seyir elttik. Yabancı illerde yalrız bir spor ve hattâ eğlence diye seyrettiğim fatbol maçını Ankara'da bir ener- #i imtihanı gibi seyrettim; Anhka- ra, bu maçla zamanı nasıl yener olduğunu, nasıl zamanın l umulmaz başarılar çös ğini belirtti. Sahada bir maç vasından başha hattâ bir vası yerine Ankara'nı vardı. Ankara'nın gü Ankara Gücünde d! Fener'de de seyrediyorduk... Dün bize türk sporcuları Ankara'nın Gücünü bir Ankara sahasında gözönüne koy - dular.. Büyük mekteb Ankara, gençliği spor bakımından, yeliş- tirmekte de eşsiz olduğunu göster- di. Daha on beş yıl önce belki bir tek spor kımıldanışı olmiyan - bir şehirde, Fener gibi tehniğini son> suz ve uzun çalışmalara borçlu şöhretli ve usta bir takımın karsı- sına bucalamıyarak bir takım çık- tığını gördük. “Müsaviye yakın bir netice alması bir şans işi ola- bilirdi” dedirtecek kadar enerji gösteren bu takımı böyle bir kaç yıl içinde yetiştirmek yalnız An- Hara'da yapılabilecek bir iştir. Türk gençliğine uzanan elin, Ankarada kendini faydalı ve ge- rekli bir işe veren her tesebbü- (Sonu 5. inci sayfada)