ZTT Sayfa Eski ıstanbul Osmanlı Saltanatının İdare Edildiği Yer: KUBBE ALTI Kubbe Altı toplantıları çok heybetli olurdu. Kallâviler, Örfler, Selimiler, Mecuzeler ve Horasaniler arasında başlar sallanır dururdu Osmanlı aatının terakki ve tedemni devirlerin- salta - de bütün siyasi ve içtimal rolü oynı - yan divanı hüma - yun, Topkapı sara- fında orta kapı ile Bâbüssaade arasın- da diş hazineye bi- tişik bir binada toplanırdı. Buraya kubbe altı denirdi. Fakat halk arasın - sİrci pazari» ismini almaştı. He- le ağalar - saltanatı zamanında bir «sa- m kâtip dedikleri fettan ve meş'um ki, —ağalar meclisinde maska- ralık eder, durür - du. Ona: — Sarı nereden gelürsün?. Dedik - leri zaman Sarı kâ- tip: vardı Kubbe altı toplantılarından biri $ ; — Esir bazarından gelirüm!. Diye ce - rinde yediye çıkmış, bilâhare dokuza ka-| "0t bir insan olarak telâkki edilmemek - vap verirdi. (*) Çünkü Kubbe altı zaman zaman yükselip dar yükselmişti. Kubbe altı içtimaları cumartesi, pazar, alçalan, asli kudretini bir türlü temin ede- | pazartesi ve salı günleri yapılırdı.. Bu top- | miyen, kâh âcizler, entrikacılar, iktidarsız- |lantılar çok heybetli olurdu. Kallâviler, lar meclisi, kâh kısa bir zaman müvazene- | Örfler, Selimiler, Mecuzeler ve Horasani- | yi elde edebilen muktedirler sahafı olurdu. Kubbe altında veziri âzam ile kubbe ve- :"—"ı Ğ-l-vş kaptanı, Rumeli ve Anedolu | — İçtima günleri berkes gelip te Kubbe al- anaskerleri, yeniçeri ağan, çıkkı evvel, İtında yer alınca herkes gelip «helvabanci gıkkı sani ve şıkkı salis defterdarlar, nişan- hassa» dan buzlu mümsik şerbetler koşdu- | cı, reisülküttap ve İstanbul kadısı hazır bu- | yurdu. Mevsim kış ise bunun yerine «mü. kımnurdu. ılVihuınııı toplandığı yerin kar - ök macwalir götelir, Kabbe” vesir < gendla, aleli bir pencsrede yadkah e »|i G A L GEA edip» macunlarını turur, müzakereleri D endee dikiei, yalarlar, veziri âzamı beklerlerdi. Kenuni Süleyman zainasında Kubbe ve- zirleri altı tane idi. Dördüncü Murat dev- | | Veziri âzamın gelişi bir hayli haşmetli | olurdu. Saka başı veya kapucu başı derhal ler arasında başlar sallanır, samur ve atlüâs kürkler hışir hışır hışırdardı. (*I Naima C. 5: 8. 149 Genç Kızların Müşterek Derdi «İki ay evvel nişanlım öldü. Nişan « lamın bir arkadaşı vardı. İyi tahsil gör- müş. ciddi, sevimli bir genç. Nişanlım öldükten sonra benimle dostluğunu iler- letti, şimdi de nişanlanımamızı teklif e- diyor. Fakat ben nişanlımın silesine kar- #. aradan iki ay geçmeden, tekrar — bir başkasile mişanlanmaktan çekiniyorum. Siz ne dersiniz? » Rahime Haklısinız. Fakat insan evlenme ça - Hında önüne çıkan fırsattan istifade et- mesini bilmek gerektir. Bu genci beğe - niyorsanız ve nişanlanmayı muvafık gö- rüyorsanız, böyle manasız düşüncelerle istikbalinizi karartmayınız. İnsanlar öl- mek için yaratılmışlardır. Ölülerin ar - kasından da ilelebet matem tutulamaz. Nişanlınızın silesi bir müddet sizi belki takip edebilir. Fakat sonunda hakkınızı teslim ederler. * — «Benim derdim, bütün arkadaşları - man müşterek derdidir. Biz erkeklerden şikâyetçiyiz. kadaş oluyorlar, imle döst oluyorlar, ar- hattâ 'bazan sevdikleri de oluyor. Fakat sıra nişanlanmağa ve- ya evlenmeğe gelince sır olup gidiyor- lar. Halbul Jerle onlara bağlanıyoruz. Hem kalbimizi yoruyor - lar, hem de ümitlerimizi kınyorlar. faz- (GÖNÜL İŞLERİ Kubbe altı kapısına koşar, kapı aralığından la olarak ta kendimizi teşhir etmiş olu- yoruz. Ondan sonra evlenmekte güç - Kük çekiyoruz.n Ferhbande Kabahati yalnız erkeklerde arama - yınız. Erkek arkadaş veya dost tulta - cağırmlız zaman siz de erkek bakkında biraz müşkülpesent olun, Her erkek ev- Tenmek niyetile sevmez. Bunu temyiz etmek sizin vazifenizdir. Her alâka gyös- teren erkeğe gönlünüzü kaptırır, sevgiden bahseden erkeğin — evlenmek ittediğine inanırsanız, elbet âkibet böy- le feci olur. Onun için kabahati paylaşmak lâ - zım. Siz biraz daha ihtiyatlı, biraz da - ha vakur, biraz daha uzağı gören olür- sanız, bu hatalara düşmezsiniz. * evlendirdim. — Fakat Nnes'ut değil. Sebebi gayet garip. Koca- sına kendisini sevdiremiyeceğinden kor- kuyor, bu korku onu rahatmz - ve bed- baht ediyor. Önu bedbaht görmek beni de müteessir ediyor. Onu bu vaziyetten kurtarmak istiyorum. Bana bir yol gös - terir misiniz ? » her «Kızımı — yeni Vacide Yeni evli bir kızın bu korkusu ga - riptir. Kadının biricik marifeti kocasına kendisini sevdirmesini bilmektir. — Hele ilk evlilik aylarında böyle bir korkuya hiç lüzum yoktur. Onun korkusu koca- sını kendisine çok Üstün görmesinden ve tecrübesizliğinden geliyor. Zamanla alışır ve geçer. TEYZE e———————”—7”—”— —— SON POSTA Mul 23 AFYONA KARŞI MÜCADEL Afyon kaçakçısının koluna dövme yapılırken Çindeki afyon iptilâmı hakkında bir k- kir verebilmek'için alyon tiryakilerin gara içenlerimiz ile mukayese etmek kâ - fidir.xÇinde 18 ini geçen her delikanlı af- | yon çeker. Kahvelerde açıkça çiğnenir, evlerde kahve gibi raflarda duran bir ma- tadır. Milletler Cemiyeti Çini bu hususta yaptığı mukaveleye sokamamıştır. Ve Çin dünyanın her tarafından dehşetli surette afyon almaktadır. Vaziyetin fecaatı karşısında, Pekin hü- kümeti, afyon içenler ve bilhassa kaçak -| çılar aleyhinde şiddetli takibat yapmağk başlamıştır. Afyon kaçırırken ve çekerken yakalananların sağ koluna dövme vurul -| maktadır. Bu suretle, bu kötü uyuşturucu maddeye alışık olanlar, resmen ilân edil -| mektedir. Ceza ve müeyyidelerin de mekâna zamana göre kıymetleri ölçülmek lâzım gelmektedir. Bu müeyyidenin Çinde hiç bir tesiri yoktur. Zira, kolunda damga ile ve gezen bir adam efkârı umumiyenin ındındr tedir. Bu işaretler ancak zabıtaya yııdıın— c olmaktadır. Hükümet te mücadelesini devamlı ya- pamamaktadır. Sebatlı bir mücadelenin muvaffak olmamasına imkân yoktur. Hal- |buki Pekin hükümeti, geldikçe harekete geçmekte, bazı kimse - ara sıra ve aklına deri gafil avlıyarak canlarını yakmaktadır. Son zamanlarda bir sürü ev, ve dükkân basılarak 654 kişi afyon içerken yakalan - mişltir. 400 milyondan fazla nüfusu olan ve bunun lâakal dörtte biri afyon çeken |bir diyarda 654 kişi nedir?.. Bu türlü ha. reketin manası, bir nevi göz korkutma ve 'ıedlı'ı; siyaseti takip etmedir. Yoksa ameli ıhıunı sokup savtu medit ile»: — Buyurun!. Diye bağırırdı. Vüzera derhal toplanarak — kalkarlar, pürtelâş Kubbe altı kapısı önüne el pençe dizilir, beklerlerdi. Veziri azâm vezirlerin önlerinden geçer, Babüssaadeyi hürmetle selâmlar, sonra da dizi dizi bekliyenlere se- lâm vetir, içeri girerdi. Veziri âzamın içeri girişinden sonra baş- ka bir âdet tatbik edilirdi. Harinedar başı hazine kapısının mum —mührünü — uzatır, sadrazam da mührü utazim ile takbil ey - leyüp» bozar ve iade ederdi. Geçip «sad- rı âlüya» oturunca etrafa mağruranc bir göz atarak: — Sabahlarınız hayır olsun!. Diye mı - rıldanırdı. Bu sırada divanı hümayun civarında fethi şerifler okunurken mahzar ağa vası- şekerleri — dağıtılır, şekerler yenilir, ve davalara başlanırdı. Bu saydıklarıma benzer daha bin türlü âdetler arasında en şayanı — dikkat — olanı işler bittikten sonra mutbahı âmireden en- vaı çeşit yemeklerin gelmesidir. Divan er- kânı üç sini etrafında toplanırdı. Bir sini- nin başına sadrazamla şıkkı evvel defter. dar ve nişancı geçer, evvelkilere de ayrı ayrı rütbeye göre divanı hümayun erkânı Jikiye ayrılarak geçip otururdu. Bu yemek |faslı görülecek şeydi. «Erbabı divan sima- tı niamı nefise ile nice bin sahn tanm beze- nüp cümle zülüflü baltacıları vüzeraya, mehteran va hayme neferatı sair erbabı divana hizmet ederlerdi. (**) Yemekten sonra bütün divanı hümayun erkânı ak ağa kapısından arz odasına gi - rerek padişaha her divanda ne zuhur edip ve hak nasıl icra edildise arzederler, sonra taşra çıkarlar,, yine Kubbe altına gelirlerdi. Orada çavuş başı sadrazamdan mührü alıp dışarıdaki hazine ve defterhaneleri mühürler, yine sadrazama — teslim ederdi. | Nihayet udua ve sena ile erbabı divan a - layları ile hanelerine revan» olurlardı. * Her üç ayda bir Kubbe altı önünde vye- niçeri ve sipah taifesine mevacipleri» da - C**1 Evliya Çelebi C. 1 : & 202 tasile vüzeraya akide Çinde T Kurşuna iryakiler Diziliyor Tıryakıler 3 Gün Sokaklarda Gezdmldı * Birçok Şiddetli Cezalara Kahve Gibi Kullanılıyor. 18 Yaşındaki B Gençler De Afyon Çekiyorlar üdesi yoktur. Nitekim yakalanan 654 ki- şinin ekserisinde, polisin kollara vurduğu damgalar görülmüştür. Tevkif edilenlere çok ağır para cezaları tahmil edilmiştir. Bu paraları 434 kişi serbest bırakılmış, ve paraları olmayanlardan 220 kişi ise ibreti âlem içim şu süretle tecziye edilmiştir: Halka Nasihat 220 kişi üç grupa ayrılmış, birbirlerine zincirlerle bağlanmış olarak sokağa çıka- verebilen ışlardır. Göğüzlerine ve sırtlarına, isim- ne işle meşgul olduklarını, nerede yakalanmış bulunduklarını gösteren yaf - talar asılmıştır. büyük ve beyaz bir ilân levhası taşıyan bir adam konmuş bu adam halka nasihat ver- Her grupun başına elinde miştir . Alay böylece harekete getirtilerek Pe- kin sokaklarında dolaştırılmış. afyonke; - ler gittikçe kesafet peyda eden bir seyirci kütlesinin gözü önünde teşhir edilmişler - dir. Bu sahneye şahit olan bir Fransız mu- harriri diyor ki: «Halkın merakı, pek müthişti. Gürültü ve patırdılar arasında sokaklarda elleri ve iıhırdı. İşte divanı hümayunun önü bugün- le, elçi gelişlerinde dehşetli kalabalık olur- du. «Olgün ruzu mahşerden — nişan bir divanı azim olurdu ki iki yüz cevher - lere müstağrak küheylân atlar ve cemi babı divan altına müstağrak olup cemi ve evanli taam mücevher gülleler.» Bü - tün bu haşmet ve debdebeyi elçiler görün- | ce «dembüste ve hayranv olurlardı. t ) Devletin en mühim işleri hep Kubbe al tında görülürdü. Elçiler - kabul ediloceği zaman «galebe divamo yapılır, devletin kudret ve kuvvetini göstermek için ılivıml verir | * üslarda biat icrası, * x Rağmen Afyon Evlerde Bir afyon müptelâs 1 kurşuna diziliyor ayakları zincirli dolaşan bu adamlar çok büyük ıstırap duymakta idiler. Önde yafta taşıyanlar, fazlaca kalabalık bir yere ge « lince, hemen yüksek bir taşın üzerine çı « kıyorlar ve halka nutuklar vererek afvon kullandıkları takdirde, sıhhatlerini kaybedeceklerini ve hem de elinin altın « daki canlı misaller gibi. sokaklarda teşhiş olunacaklarını ilân ediyorlardı. hem Bu resmi geçit üç gün devam etti. Ân « cak her gün geçtikce, saçluların miktarı- a» zalıyordu, çünkü bunların bir kısmı ayaj zamanda afyon kaçakçılığı yapıp id. mahküm edildikleri için, kurşuna diziliyore Jlardı. Mahkümların içinde yirmisi kadın vare da idiş lama dı. Onlar da gözden kayıplar arasın ler. Çin hükümeti, biraz müfrit olan bu müs cadele tarzına sebatlı olarak devam ede « bilseydi belki felâketin önünü mehmacm. ken alabilirdi, fakat, halkın da hükümetin de bildiği bir şey varsa © da bu şiddetli mücadelenin zamanla tavsamakta bulun « duğudur. Ne oluyorsa arada, kurşuna di « İzilenlere oluyor.» Afyon tiryakilerinden bir grup te hir sokaklarında dolaştırılırken BZ ıl['ınıyıuı önüne hemen hemen bütün yenie (çeriler getirilir, yemekler çokça pişirilirdi. Yine ordu sefere çıkarken alemi şerif İserdarı ekreme burada teslim edilir, cü - resmi hej muayede burada yapılırdı. Osmanlıların mukadderatının — yıllarca cirit oynadığı bu yer ne isyanlar, ne gülünç ve feci hâdiseler gördü. Bunu da başka bir yazımızda bulacak * Sınız, Rağgıp Şevki