rular İçin Taşköprü, (Ö- - e) — Burada Ço- Taşköprüde Yoksul Yav- a üsamere Yoksul çocuklar müsameresinde temsil veren 12)5U98 Fırtına Kızılcaha- Mmamda ormanları harap etti Kızılcahamam (Özel) — Geçen- ki fırtına Kızılcahamamın en meş- ve namdar ormanlarından Ak - “de'benl. Aluç, Eldelik ormanlari- k Salın ve Hızırlar yaylalarındaki “im ormanların eflâke serçekmiş eşcarının üçte birini köklerin. MA söküp atmıştır. Zayiat — yüz He"z lira tahmin edilmektedir. Bütün ormanlar devrilmiş çam a- ile dolmuştur. Civar köylüle- bu devrik ağaçlardan azami de- e istifade edecekleri anlaşıl - İtcedi İ —Hıdır. Bundan başka fırtınadan insan - :İı telefat olduğu anlaşılmakta 'de miktarı henüz tesbit edileme- Nittir, 'lrgamıılı bir çocuk ankaz altında kaldı Ş:ıiı—n-.ımsmn.w bir ev yıkılarak ankazı altında N Socuk ölmüştür. | Erzurum ve Karsın İmar plânları Ankara — Erzurum ve Kars şehir- lerinin haritaları alınacak ondan sonra da imar plânları yapılacaktır. Harita ihale edilmiş, mütecahhitlere biner lira avans verilmiştir. Haritalar yapıldıktan sonra — imar plânlarının Almanyada tehsil görmüş ve memleketimizde de muvaffakiyet etmiştir. TAKViM Arabi sene 1355 PERŞEMBE AOA | sei CABA Tn Zilhicce - 4 u |ot ğle | İlcindi S.(D.| S.|D.| 8. |D. 8 128 Ğ Bir çapkının 4 gunu Yazan: Romancı KEğ (Kıvırcık Niyazi diye kadınlar a- fında şöhret salmış bir genç bir Rün tünelde fevkalâde bir kadına t—:-ııu ediyor. Peşine düşliyor.! Beyoğlu caddesinde yürürken o da | s_)lırıııhpıhq peşinden sürükle- q'llu baktıkça önümdeki — sanki | x'lmııuı gibi sinirleniyordum. İs- Um ki bu kıvrak vücut, bu nefis | sade benim olsun. T'nmvıyı binmedi. Ürüyor. %n Hi şeğinde: kd" Mmağazanın camekâöni önünde x—“ Ben de kendimi göstermek, pe- )'m" geldiğimi anlatmak için sakulu- “n. amma pek te cesarct edemiyo- - Dedim ya belâlı birinin kanısı, N ** nikâhlısıdır. Şikâyet eder. Başı- "e yakar. Bir sey değil zaten kre- zuk. Bu sefer adım bir de sula Braya çıkti mi artık hiç bir kae ,*.yüı bulamazgın. t kadının ber hareketi aklımı başımdan alıyor. Ne yapayım, ne e- deyim de şu nefis mahlâüka biraz da - ha sokulayım, diye düşünüyorum. Her zaman o kadar cesaretliyim de bugün elim ayağım titriyor. — Biraz yüzüme baksa, biraz gülümsese mese- le yok.. Fakat bakmıyor ki! . Camekânı bir zaman seyretti. Sonra bir şey beğenmemiş gibi yürümiye başladı. Kuyruk - ta beraber. İleride bir ayakkabıcı camekânı ö- nünde gene durdu. Ben del. Bu sefer biraz daha sokuldum. Birdenbire yüzünü bana çevirdi . Peşinden geldiğimi çakmıştı — gali- ba. Gözlerine baktım kızgınlık alâmeti yoktu. Cesaretlendim, .. Yavaşça: — Hanımfendiciğim, dedim. Sesim titriyar, ödüm kopuyordu .. Devam ettim: — Hanimefen.ces.. : |hk bir köydür. Çok yüksek bir dağın oııermıç genç şehirci mühendislerimi- | Bigada İlyasalanı köyü Biga (Özel) — İlyasalani köyü | 75 evli ve fakat nüfusu çok kalaba- üstüne 25 yıl önce kurulmuş olan bu göçmen köyü, merkezin 6 saat şar- kında ve Bandırma yolu üzerinde « dir. Yerleri çok dardır. 20 dönüm tar- lası olan, içlerinde hemen hemen | yok gibidir. Bu köy halkının hepsi duvarcı ve yapı ustasıdır. Kadınları çok velüt ve hamarattır. Her evde karınca gibi bir nüfus kalabalığı vardır. Bir çok evlerin nüfusları on dör- de kadar çıkmıştır. Kadınları hem tarla işini, hem de ev hizmetini be- cerirken, erkekleri de hariçte du - varcılık ve bina ustalığı yaparak ke- selerini doldururlar, Bu işten anla- mıyan erkek, hemen hemen yok gi- bidir. Köyleri ufak olduğu halde * ellerinden geldiği için - üç yıl ön- ce kendilerine çok güzel bir mektep yapmışlardır. Bu mektebin yalnız çivisile, sair demir aksamına para vermişlerdir. Diğer malzemesini hep kendileri te- darik etmişler ve imece ile — işliyerek çok ucuza çıkarmışlardır. Köyün olduğu yer, sathı bahirden 1500 met- re yüksek olduğu için Marmara de - nizi buradan pek güzel görünmek-| tedir. Köyün içi, bir şehir gibi kaldırım döşelidir. Öğretmen Şaziye, üç sı - nıflı ve 60 talebeli yeni okulda kü - çük talebelerinden başka arzu eden büyüklere de ders göstermektedir. İlyasalanı kırlarında iki bine ya-| kın koyun ve keçi otlamaktadır. Köy sandığına her yıl yüzlerce lira gelîı'l temin eden bir koruları ve vakıf tar - laları vardır. Demir sanayii ve Krop fabrika- sının açtığı kredi Anakara 2 — Sümer Bank direk- törü Nurullah Esat Krop fabrikası mümcssillerile temas edecek bu fab- rikanın açtığı on milyonluk kredi ile alınacak demir fabrikaları mal- zemesini görecektir. Kurulacak de- mir fabrikaları etrafında bankaca ecnebi mütehassısların da iştirakile yaptırılmakta olan tetkikler bitmek üzer ed“- . Lâfım dudaklarımda kaldı. Çünkü birdenbire başını çevirdi ve hızla yü - rümeğe başladı. Elim ayağım zangır, zangır titriyor.. Fakat aç bir kedi gibi de peşini bi- rakmıyorum. Gitti, gitti. Halinden, yürüyüşünden sinirlen - diğini hissediyordum.. Bu kadında ek- mek yok gibi geliyordu. Fakat bir ke- İre ok yaydan çıkmıştı. Kokusu içime işlemişti. Bugüne kadar istediği kadı- |9t elde eden bir adam için Böyle ufak | Mardind. Bergama orta mektebi Kızılay idare heyeti Bergama (Özel) — Orta okul talebeleri kendi aralarında hayır teşekkülleri vücuda getirmişlerdir. Bunlardan Kızılay gençlik derne- ğine riyaziye muallimi Ziyanın başkanlığında talebeden Hayriye, Şe- rife, Cemal, Savaş seçilmişlerdir. i Kızılay kurumunun şimdilik 130 üyesi vardır. Toplanan paranın yarısı Kızılay merkezine gönderilmekte, diğer yarısı ile de fakir tale- beye yardım edilmektedir. Sürüsüne kurt sokmıyan köpek Mersinde Bir cinayet Sındırgı (Özel) — Emin Kayalı-.| — Mersin — Çiftlik köyünde değir- nin sürüsüne ait bir çoban köpeği menci Şakir isminde birisi üvey oğlu vardır ki bu muhitte sürüsüne kurt Mustafayı tabanca ile öldürmüştür. sokmamakla ve gelen' kurtu parça- İki evli olan Şakir karılarını dövere lamakla şöhret kazanmıştır. Bu kö- / ,, Mustafa kadınları kurtarmak iz- pek geçenlerde sürü civarından ge "ıemiı. Şakir de onu öldürmüştür. Şa- çen Kocakonaklı Bekir adında biri- p, cinayeti müteakip kaçmıştır. le boğuşmuş, adamcağızı bir kaç ye- A ee rinden ısırmıştır. Bunun için köpek kuduz olduğundan şüphe edilmiş, aa müşahede ıî:.ını ılı:ını:ıı. fakat ku- thşlI'BSI duz olmadığı anlaşılmıştır. Köpek| Malatya ( Özel) Memleket sürüye iade edilmiş, fakat bu hâdise | bastanesi — hemşirelerinden — Mür - zaten kıymeti ve şöhreti dillerde | vet Haydarpaşa hastanesine nakle- dolaşan bekçi köpeğin şöhretini bir| dilmiş, yerine Ankara Nümune has- kat daha arttırmıştır. tanesinden Fatma getirilmiştir. srseseere AAA rALAE hreaae e Bir Bando Takımı —e Malatya memleket hastanesi Mardin bando takımı Mardin, (Özel) — Halkevi tarafından bir bando takımı teşkil edilmiş, Urfa Halkevi bando şefi Osman da muallim olarak getirilmiştir. Takım kı sa bir zamanda faal bir hale gelmiştir. Şimdi her akşam Halkevi salonunda halka konserler verilmektedir. Fırsat bulundukça bando takımı civar kaza ve nahiyelere de gönderilerek halha ve köylüye mahsus konserler verile- cektir. sardı, ona verdi. ; Isime kadar koştum.. Yok, yok.. Biraz daha konuştu. Sonra yürü | Başka bir mağazaya mı girdi, pas - meğe , İtacıya mı girdi,.. Demek — ki kitapçının — devamlı, Akşama kadar caddenin plânını haritasını çıkardım. Tam mânasiyle kaldırım mühendisliği yaptım.. Yok, yok.. Ama artık bugün için izini kaybet- İsim bile yarın genc yakalamam kabil- di. Mademki her gün kitapçıya geli - yordu. O gün, yorgun argın eve döndüm. Ertesi gün öğleden sonra sinekkay- müşterisi idi. O ayrılır ayrılmaz kitapçıya yanaş- tım.. Herif, ayni zamanda sigara da satı- yordu; — Versene bir Yenicet . Herif paketi verdi. Para bozuyor - du: — Şimdi buradan bir hanım gazete | tefek — suratlar, sinirlenmeler vız gel-/aldı.. Her zaman gelir mi buraya? |di bir taraş oldı_ımı En şık kmümlf . meliydi. Rum dükkâncı paraları sayarken rimden birini giydim. Yallah Beyoğ - Onun peşini bırakmayı âdeta ken - cevap verdi: luna.. dime yediremiyordum. Ne olacaksa olacaktı.. Ne yapsa bu kadını söyletecek, li- sana getirecektim. Galatasaraya gelmiştik.. Tam karşıki köşede gazete, - kitap satan dükkânın önünde durdu. Bu se- fer pek sokulmadım. Etraf pek kala - |balıktı. Üstelik köşede bir memur. On adım ötede karakol vardı. Karşı kaldırımı ve onu - seyrediyor- dum. Kitapçı ile bir çok konuştu. Hattâ güldüğünü gördüm.. Kitapçı raftan aldığı mecmuaya benzer bir gazeteyi Tünelle Galatasaray arasında me - kik dokuyordum.. İkide bir saate bakıyordum. Gözlerim insan kalabalığı taramak- tan kararır oldu. Âdeta ümit kesiyordum. 'Tam bu sırada eski bonmarsenin önünden belki yüz ellinci defa Tüne- le doğru iniyordum ki hapa hap kar- İşı karşıya gelmiyeyim mi? — Gelir, her gün gelir. Roman alır. Okur, getirir.. — Kiralık mı? — Evet! Siz de ister misiniz?. — Lâzım olursa alırım. Paraları cebime attım. Hemen ay - rıldım.. Fakat ben herifle konuşunca- ya kadar kaybolmuştu. Yıldırım gibi kalabalığı yararak yaya kaldırımdan gittiği hizadan Taksime doğru atıl - dım. İspazmoz başladi.. Şuna buna çarpıyor ve azar işitiyor-| — Adeta Şirinini görmüş Ferhat gibi dum.. Fakat dinliyecek halde değildim (Ahi..) dedikçe içimi nateşi her tara- kil famı yakacaktı. Ağacamiine, Parmakkapıya, Tak -İ X (Arkası var)