5 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Te « 4 2 Sayfa K ızılay Ve Kızılhaç Kızılay ve Kızılhaç evvelâ bir kaç İs - viçrelinin çok âlicenap teşebbüsleri neticesi doğmuş ve bugün bütün dünyadaki altmış iki milli cemiyeti ve onların (30.000.000) üyesi ile hakiki bir kuvvet teşkil edecek ha- le -gelmiştir. Dini, siyasi, içtimai bilümum rekabet ve muhasematın tamamen hari - cinde olarak ıstırabr dindirmekten ibaret | olan necip gayesinde yetmiş küsur seneden beri devam etmektedir. Orduların sıhhi servislerinin yardımcılığı onun en başlıca kıymetli işidir. Bu sahada ona yapılacak en büyük takdir ve sena 1950 senesinde olan an'anevi vazifesi Brüksel şahrinde toplanan on dördüncü Milletler arası Kızılay ve Kızılhaç konferan- sında Mösyö Bosdevant tarafından söyle- nen şu sözlerdir: «Harp gibi zalim bir şey- den insaniyet elinde kalan ve sembolize e- dilmiş bulunan bir taraftan Kıztlay ve Kı- zılhaç, diğer taraftan da «Genöven muka- velenamesidir. » Kızılay ve Kızılhaçın sulh zamanındaki rolü ve vazifesi de diğerinden daha az kıymettar değildir; bu teşekkül için hiç bir sefalet yoktur ki ona yardıma koşmak için bir çekingenlik duysun, hu müecssese ma - nevi elemler kadar maddi acıların üzeri- ne de eğilmesini bilir ve denebilir ki «Te - rencev in «Ben insanım, insanlığa ait hiç bir şey yoktur ki bana yabancı gelsin.» mealindeki güzel hikmetini tamamen ken- dine mal etmiştir. Kızılay ve Kızılhaçın milli ve beynel - milel uzuvlar içinde birleşmesi ve bu bir - leşmeden istihsal edilen eyi neticeler bü - tün kıymetli vefakârlıkların manzarasın - dan doğan bir ders değil midir? Evet bu bir şefkat ve vatanperverlik dersi olduğu kadar eyi ahlaşılmış beynelmilel bir sulh ve saadet vadedicisidir. Zaten cibilliyetinde mevcut bulunan ve kâinata taze hayat vermek için uğraşan in- sana müracaat eden bu harekete karşı lâ- kayt kalmak doğru değildir. Herkes bil - © melidir ki şefkat ve sevgiden ibaret olan bu #«Müşterek cephen yi filhal teşkil lâ - zımdır. Ve üzerlerinde hususi işaretleri o- lan beyaz zemin üzerine kırmızı ay veya “haç bulunan ve Kızılay ve Kızılhaçın rem- zi bir şekilde bütün eserlerini ve faaliyet- lerini muhtasaran tarif ve tasvir eden bu bayrak herkesçe bir toplantı işareti otamk kabul edilebilir. Kızılay ve Kızılhaç gibi iyiliğzin ve feda- kârlığın timsali olan bayrağının altında sa- mimi bit kalple toplanmak, dünyanın fena kuvvetlerine, ve sulha, insanlar ve millet- ler arasındaki ittihat ve ittifaka mâni ol - mağa çalışanlara karşı ne emin bir muvaf- fakiyettir. Kızılay ve Kızılhaç herkese, içinde ya- |— şadığırmız dünyanın bu müşevveş vaziye - tinde, halâskâr bir bayrak gibi görünebi - lir ve görünmelidir de. Nakleden: S. U ğ Darphane yerli “ mahsculü olan GÜ ton yerli | Nobetçi PP yam 9 DüT LAĞ Tarali.. Sertrii; ' Kâzım). Beyaziıt: (Sıtkı). Fener: (E- “| müilyadi). Aksaray: (Ziya Nuri). Ka - | ragıîmrük—_ (Atıf)-r Buyuludn (Meç - kurşun aldı Darphanede bhğdayı koruma kanu- nuna göre un çuvallarına konulacak o- |— İan kürşün mühürlerin basılmasınaâ de- vam edilmektedir. Darphane idaresi —geçen sene ÂAvrupadan aldığı G0 ton kurşunu tamamen sarfetmiş ve kur -| şun — sanayi şirketinin Fethiyede ye- ni açılan kurşun fabrikasından da ilk kurşun almıştir. Darphanede şimdiye — kadar bu vergi kurşunlarmı mühürlemek için de 970 kıskaç yapılmıştır. Eczaneler | Bu gece nöbetçi eczaneler şunlardır: Beyoğlu: (Garih, Limonciyan). Şişli: (Dimitri). Galata: (Asri İttihat). Sa- matya: (Rıdvan). Bakırköy: (İste - (Osman). Hasköy: (Halk). Kasım - paşa: (Merkez). Şehremini: (Hamdi). Üsküdar: (Selimiye). Kadıköy: (Faik | İskender, Namık). Şehzadebaşı: (Ham- di). Küçükpazar: (Hikmet Cemil).' Alemdar: (Esat). Eminönü: (Mehmet Kızılayın İs- tanbul şubele- rinden Eminö- faali- yetile temayüz eden bir şube- dir. Yıllık vari: datını nü kolu yirmi beş bin İiraya çıkarmağa mu- Ç vaffak olan bu 'şube gibi, Kızıl temin edecek olduğu - takdir- muş addolunabilir. — O M Kızılay Çalışırken... Kıztaeym şefhkat ve yar dımının :uzel bir !.’ b ay bir kaç ka| * İ Eminönü şubesinin Kızılaya üyeleri yardım temin uderlerken. 'de maddi yardım temini noktasından | mini suretiyle merkeze büyük yardım- şimdilik gayesinin küsvasına vasıl ol-|lar yapmakla değil, muhitine de fay- dalı olmakta halk tarafından büyük bir Eminönü şubeıı yalnız varidat te-|rağbet kazanmıştır. irGĞ CERPMA gayretli vi "'m nin faaliyetin- temsil ve timıah' Resmimiz bu şube- sahne den iki ' göstermekte - dir. Şube her fırsatta muhi- tindeki yoksul- ' Tara, öksüz ve ' muhtaç çocuk- lara yardım eli- ni uzatmakta, uhdesine — dü- şen içtimai va- zifeyi — büyük bir hassasiyetle ifa etmektedir. Iç Anadolu şehirlerine balık gönderiliyor Hıristiyanların büyük perhize girmeleri dolayısiyle Yunanistana balık ihracatı durmuştur Bu sene İstanbulda fazla balık is- (çinde Yunanistana eskisi gibi torik tihsal edilmiştir. Hâlâ da fazla istihsal | ihracatı başlayacaktır. O zaman fiyat- umüulmakta- Kızılayın Eminönü Şubesilsin Pelediyene önde gıden bir koldur. salâhiyet verildi Belediyenin gelecek senelere ait büt- çelere konulacak tahsisata — istinaden bazı imar işleri için şimdiden taahhüt- lere girişmesi için salâhiyet verilmiş- tir. Belediye bu salâhiyete dayanarak Floryamn imarı için 80 bin, hâl inşası için 60 bin, çöp istasyonları inşası için '24 bin, çöp taşıma vasıtaları alınması 'ıçın de 70 bin liralık taahhüde girişe - bilecektir. - Bir anlışlık Bay Selim Cevat tevkif edilmiş değildir Zingal şirketi muhasebecisi Cevdet hakkındaki tahkikat sırasında yine şir- ketin muhasebecilerinden Cevdet — is- minde bir ikinci zatın da şirkete ait bazı evrakı denize atarken yakalandı- gı ve tevkif edildiği yazılmıstı. Dün «Zingal şirketi sabık Ayancık muhasebe muavini Selim» imzasile al- dığımız mektupta deniliyor ki: — Ben şirkette herkesin sevgisini kazanmış bir memurdum. Denize at- mak istediğim kâğıtlar eski — ve teftiş balık sarfiyatı az esduğundan şimdiye kadar çıkan torikler Yunanistan ve İtalyaya gönderiliyordu. Fakat son za- manlarda İtalyaya balık ihracatı dur- muştur. Hıristiyanlar da büyük perhize başladıkları cihetle Yunanistana da ta- rik ihracatı yapılamamaktadır. Bu yüz- den evvelce çifti 15 - 20 kuruşa satılan torikler bugün 8 kuruşa kadar düş- müştür. Buna rağmen yine satış pek 'durgundur Bu sebeple yevmiye elli altmış bin çift torik çıkarılması kabil- ken bugün balıkçılar torik avına hemmiyet vermemekte ve ancak yev- miye 15 - 20 bin torik çıkarılmakta- dir. Kırk gün devam edecek olan büyük rverhizin hitamından sonra ve nisan i- e- devam etmektedir. Memleket dahilinde | ların tekrar yükseleceği dır. Şimdiki halde tren giden Anadolu iç şehirlerine sevkiyata — başlanmıştır. İç Anadolu şehirlerinde bahk fevkalâ- de büyük bir rağbetle ve hemen gıder gitmez satılmaktadır. Çalınmış bir palto ve bir iddia Hayriye lisesi talebesinden Mu- zafferin mektepte paltosu çalınmış pal- to bir gün sonra çarşı içinde AÂrtinin dükkânında bulunmuşstur. Artin bu paltoyu ayni mektep talebesinden Mü- nirden satın aldığını söylemiştir. Mü- nir mensup olduğu klüple İzmire gitti- ği için Artinin bu iddiasının doğru o- lup olmadığı avdetinden sonra tahkik edilecektir. görmüş evraktı. Nitekim bunlar şirket erkânına gösterildi, istintak dairesi de masumiyetimi ve bir yanlışlık yüzün- den tutulduğumu anladı ve beni tev- kif etmedi; serbest bıraktı. Esasen her- kesin gözü önünde kâğıt atmak ken- dinden korkanların tevessül bir hareket olamazdı. Kızılay Beoyazıt nahiye kolu bu bayram 98 yavruyu - — sevindirdi Kızılay Cemiyetinin Beyazıt nahi- ye kolü muhitinde çok hayırlı faaliyet- lerıyle bütün halkın alâkasını ve sev- gisini kazanmıştır. Nahiye hey'etinin fevkalâde mesâ- isi ve kömür tüccarı Osmanın büyük bir hamiyetperverlikle yaptığı teberrü sayesinde geçenki büyük kışta mühit- teki bütün fiıkaraya kömür dağıtılmış- tır. Bayram münasebetiyle de Mercan ve Mahmutpaşa esnafı tarafından te- berrü edilen giyecek eşyası ile elbise- lik kumaşlarla da 98 yavru giydirilerek sevindirilmişlerdir. Kuruma bu çalışmasında Mercan ve Mahmutpaşa esnafından başka terzi Adem Hulüsi, Azak Zadelerle Hakkı Haddadın büyük yardımı dokunmuş - tur. S Maarif umumi müfettişliği İstanbul Maarif Müdür - Muavini Şevket Süreyya Maarif Vekâleti Umu- mi müfettişi olmuştur. ÂAyni zamanda dördüncü umum müfettişliği kültür müşaviri olarak çalışacaktır. Şevket Süreyya uzun müddet mü- alliım mekteplerinin ve Ege havzasının muhtelif şehirlerinin maarif müdür- lüklerini yapmıştır. Bayramdan bir hafta sonra yeni vazifesine gidecektir. - arsa birbirlerine o kadar çok yaklaşırlar. * öğrenmek lâzımdır. * osterecekım. Her insanın hayatı her yıl, her ay ve her gün biraz daha iyiy Sevgi ve saadet yer yüzüne münferit olarak değil, bütün ola- (ak gelmiştir. İşte bunun için insanlar ancak birbirlerini sevdik- yaparak, bunu kendinde görürsün. Ve gene başkalarından iy eri, birbirlerini düşündükleri zaman mes'ut olurlar. Hayatm en büyük meselesi sevgidir, her türlü sevgi... dınsa insanlarla uzlaşarak, başkalarının sana nasıl bir men- VECİZ SOZLER Düşkünlerin, yoksulların, zavallıların iyi bir hayata kavuş- İ Atmelidir. İnsanlar ne kadar iyi olurlar, ne kadar iyilik yapar-)masını istiyen, böyle düşünen bir insan iyi bir hayat temin eder. Talstoy görmeğe çalış. Bir Çin şürind Tolstoy Bunu_ İyiliği bütün insanlarda görmeğe çalış. Böylece sen de iyilik * Başka bir kimsenin iyilik yapmadığını, düşkünlere Bazi insanları sevdiğin, bazılarını sevmediğin zaman iyililıttmediâini gördüğün yapabilmekte tereddüt edersin. Sevmediğin insanları da sevn n de onun gibi mi hareket ediyorsun?» bunu hatırına getir. Kemal derecesini bulmuş insan, canlı mahlükların en birin- cisidir. Fakat kanunsuz ve adaletsiz, şefkatsız ve duygusuz ya- faat getireceğini düşünmeden ancak sen onlara nasıl bir faydalşarsa, mahlükların en sonuncusu olur. Fazilet, yaıdım, şefkat temin edeceğini duçünecelum Yardım, iyilik yapacak, şefkat Hazreti Muhımmıat olmayınca insan en ahlâksiz ve en vahşi mahlüktur. Anatol France * Tohto;hkh yardınj zaman, onün fenalığını düşünme. «Acab Bir Japon darbı meselinden * & Aristote 1 hama edeceği | KIZILAY ——— v Mart 4 | z 4 150 kuruş | ŞEHİR HABERLERİ | ,2 4ws | Bazı taahhütler | Arabacı Fuadı öldüren | hamal Cevat cinayeti na- | sı| yaptığını anlatıyor İ Bundan iki ay kadar önce YeııW . iskelesi yanında hamal Cevat bir Y"k , meselesinden arabacı Fuadı sustalı ç&* kı ile iki yerinden ağır surette 3ar315' mış, ve hastaneye kaldırılan Fuat bif f | kaç gün sonra ölmüştü. . Ağır ceza mahkemesi Fuadın ölü” — müne sebep olmaktan suçlu C»vad*n i ilk duruşmasını yapmıştır. b 5 | | ! Hamal Cevat ilk sorgusu yapıl i tan sonra hâdiseyi olduğu gibi söyle* ı miş ve: — Bu iş (150) kuruş yüzünden & l du. Ben senelerden beridir hamahln* Fakat arkadaşlarım bana ekmek y& | dirmek istemiyorlardı. '$ i' İskele yanındaki — bir yükü Şehres | minine götürmek için (150) kuruşâ — '] pazarlık etmiştim. Tam — işe başllY" cağım sırada arabacı Fuat araya ve yük sahibini caydırarak esyalafı ] kendi arabasına yüklemeğe başladı. ; Ben bu vaziyete kızdım. Kavgaîı ğ tutuştuk. Benim üstümü başımı yll'm’ l' Yanımda paslı bir bıçak vardı. Çıkar* — dım; bir kere kalbine sapladım, bir ke&* re de kalçasına.. Yere yuvarlanıver Ben de yan sokaklara kaçtım; £ yakaladılar. Galiba çakıyı da denizd fırlatmışım.. Ğ | Şahit Abdullah ile Herant ta hâdi” ğ seyi bu şekilde anlattılar. Suçlu onlat | rın sözlerini de bilâ itiraz kabul etti. — Müddei umumi suçludan Fuatlâ kavga ederken gören olup olmadızğınt? — sordu. Cevat görenlerin isimlerini vef” di ve duruşma 3Ü marta kaldı. SHSM Ömer 448 inci maddeyle mal'ıkerrıtîyq verilmiştir. ı0 Yağların boyanması hakkım- | ' daki madde Belediye zabıtası taİimatnameSî“â ' sanayide kullanılan yağların yem lik yağlara karıştırılmamasını terlîlf"'ı için bir madde eklenmesi kaıarla=tl"ı' & «Deri fabrikalarında ve Lald.fatçw. i tarafından kalafat işlerinde vesair 9“ nayide kullanılan iç ve barsak yaiw rının eritilmesi ile elde edilen yağ havaciva ile boyanarak satılacakllf'!I a mıştır. Bu madde de aynen şöyl 4 Küçük satıcının Oyarın için çok iyi bir şey yapmlâ & ” — - Gururu Bilmem gördünüz mü? Beyogh“" ğ" da iğne, teneke saç tokası satan bir Kü l | çük çocuk vardır. K | Her gün Galatasarayla Tünel a1#” | sındaki yolda ona rastgelirim. yt İnce hafif sesile: K ıw — Bugün de almıyacak mısınız? oli Diye yanıma sokulur. Dü Bir gün bir pastacıdayım. Yağmur Ti yağıyor. Küçük gene geçiyordu. Car | mı vurdum. Girdi: ğ | — İki çengelli iğne ver küçük. İğneleri uzattı. Şapkamı giyiyo” a * dum. Garsona: — Bakıver, dedim. Bir dakika sonra döndüm. Gasz ğ la küçük çekişiyorlardı. h — Ne var çocuğum. !’ — İğnelerimi istiyorum. K — İstıyorum N a — İğmnelerini geri verdik. Anlım’ mıştım. İ — Neden aldın? dedim. ee . O, yaşından, vaziyetinden nm“ı'â: j yacak bir büyüklükle başını kaldı Garsonu göstererek: KP — Bu adam iğneleri saydı. Eksi 'f,_ L mi verecektim?. İki kuruş için ben ha siyetimi bozmam dedi ve çıktı. Gönlünü almıya bile vakit | mamiıştı. bif Bugün bu kadar küçük şeylef' vek gurur meselesi edinmesini bilen bu X ılb' | ruları kaldırımlardan kurtarsak * £ *K YNŞ A bıflk' ç ı İMF.'

Bu sayıdan diğer sayfalar: