1 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

1 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

D gekilde tahakkuk — ettiriyorlar. Tahakkuk memurları Lâyüs'el midirler? Mecmuacılıkta — -eee rüsAl * © ki gün evvel dostlarımızdan birinin € - vine bir tahsil memuru geliyor: — Kazanç vergisinden 1300 lira bor - €unuz var, tahsile geldik, diyor. Senelerden beri evinde otuvan, ve hiç bir işle alâkadar olmayan dostumuz şa - şanyor. — Yanlışlık olacak, diyor. Ben beş se- nedir evimde oturuyorum. Başkasına ait olmasın. Mamur izahat Tüzum görmüyor. Borcun tahakkuk ettiğini, para vetilmediği takdirde derhal haciz mua - melesine teşebbüs edileceğini söylüyor. Arkadaş telâşa düşüyor. Kendisine hiç bir tebligat yapılmadığı halde bu borcun nasıl tahakkuk — ettiğine hayret ediyor. Derhal kalkıp tahakkuk memurluğuna gi- vermeğe diyor. Önüne kocaman bir dosya çıkarı - yorlar. Anlaşılıyor ki bu borç başka bir girkete aittir. 'Kenditinden bu şirketle alâ- kası olmadığına dair bir vesika isteniyor. O şirkete müracaat olunuyor — ve şirket o zatın müesseselerile bir alâkalanı olmadı - gını tasdik ediyor. Bu sayede dostumuz tehlikeyi atlatıyor. Fakat bu yanlışlık onun için iki günlük Üüzüntüye ve bir sürü masrafa mal oluyor. Eminönü tahakkuk memurluğu köp - Tübaşında bulunan — barakalarda — tayyare piyango biletleri satıldığım nazarı dikkate alarak bu barakaların Tayyare Cemiyetine Bit olduğuna karar veriyor ve 5000 lira - — hk bir borç tahakkuk ettiriyor. Bir gün bir tahsildar Tayyare Cemiye- tine müracaat ederek borcun ödenmesini istiyor. Tayyare Cemiyeti şaşırıyor. İtiraz etmek istiyor. Fakat borç tahakkuk ettiği - İçin itirazı dinlenmiyor. Parayı emaneten devlet kasasına yatırıyor ve sonra kanuni yollara baş vurarak hatayı tashih ettirme- üe teşebbüs ediyor. * Bu vak'alar etrafında bir anket belki yüzlerce misal bulunabilir. Bu vak'aların bize öğrettiği hakikat şu- dur ki, — maliye tahakkuk — memurları yanlışlıkla önlerine gelen yurddaşla - — Ta vergi tarhediyor ve bunu şu veya bu Yaptıkları hatalardan dolayı da mes'ul değildirler. Siz evvelâ onların hatalarını kabul edip mevcut olmayan borcunuzu ödiyeceksiniz. — Sonra da mahkemelere müracaat ederek hakkınızı kabul ettireceksiniz. — Maliye Vekâletinin ehemmiyetle dik - katini celbetmeğe lüzum görüyoruz. * Mecmuacılıkta tekâmül Son zamanlarda Türk mecmuacılı - fanda hakikaten büyük bir tekâmü- Te şahit oluyoruz. Lâtin harflerinin kabu - Kle ölen mecınuacılıkta başlıyan büyük in- kişaf dikkate şayandır. Bu inkişaf mecmu- — Hları da iptidailikten çıkarıp gerek teknik, — gerek mühteviyat itibarile mütekâmil ol - — Mağa sevketmiştir. 4 Ufaklı büyüklü bir çok metmda çıkı - — yor. Şüphesiz bunların bir 'kısmı ölüp gi- — decektir. Fakât Bunlar içinde üzun ömre — lâyık olanlar vardır. Bizi en ziyade sevine diren fikir mecmualarının da - çoğalmağa — başlamış olmasıdır. «Kültür». yeni çıkan #Projektör» ve kısmen fikir / Bayatımızın — boşluklarını — doldurmuştur. — #Projektör» ve «Kaymak» teknik bakım » dan da bizde mecmuacılık sahasında yeni bir adım sayılabilir. Hâdiseleri daha Şuür- — hu bir görüşle takip etmek istiyen okuyu -« culara bu fikir mecmuaları rehberlik va - — gilesini görecektir. ——i eee Hâdiseler Karşısında: Mart geldi Aylıkçı için en fena ay marttır. Yirmi dokuz günlük şubata alıştıktan sonra oluz bir gün beklemek .çok güç gelir. açsak, «Kaynak» * Şehir tiyatrosunda takvim yok galiba, «Mirnavn şubatta oynanmaya başlandı. * Ay sonunda gelen bayram Fenadir; — insan, bayramda parasız kalır. Ay başında — gelen bayram daha fenadır; insanı, bütün bir y parasız kalır. * » Sonbaharda,. yazı; karakışta, sonbaharı '—Loıdük. Korkanım; — ülkbaharda da. — kışı / göreceğiz. — İlmset Resimli Makale SON POSTA Eskiden bir milletin müdafaa kuvveti ordusunun büyüklüğü | tayyarenin modern ordularda en büyük silâh olduğunu görmüş- ile ölçülürdü, şimdi tayyaresinin miktarile silâhlanmağa başladığı zaman her şeyden evvel hava kuvvetle - ölçülüyor. — Almanya | lerdir. Demek ki yarın için hazırlanmak demek, hava kuvvetlerini rini arttırmağa ehemmiyet verdi. Şimdiye kadar dünya üzerinde- | arttırmak demektir. Yarın ki harpte gerek cephe gerek - cephe ki hakimiyetini donanmasının kuvveti ile temin eden İngiltere | gerisi için en büyük tehlike havalardadır. |bile şimdi vaziyetini ancak hava donanmasile temin edebilece - | &ine kanaat getirmiştir. Sovyetler son yaptıkları manevralarda | damı açık bir eve benzer. Her şeyden evvel damımızı örtmeliyiz. -| (SÖZ Yeni İngiltere Kralının Demokratlığı İngilterenin yeni kralı Sekizinci Edvard eski an'anelerden yavaş yavaş sıyrılıyor. Tayyareya biniyor, —serbestçe — dolaşıyor, frağı kaldırmak gibi kararlar veriyor. Kral geçenlerde maiyeti ile bir sergiyi gezerken: Paça bağları teşhir” eden bir pavyonuf önünde durmuş ve etrafındaki- lerin hayret dolu bakışları önünde panto- lonunun paçasını sıyırarak, büyük bir sa- fiyetle jartiyer kullanmadığını göstermiş, bu hareketi bilhassa kadınlar arasında çok güzel tefsir edilmiş, herkes kralın de- mokratlığına bayran olmuştur. * Tayfa Prons 'Tango adasmnın veliahtı, tahsilini Yeni Zeland üniversitesinde yapmaktadır. Prens tatil için memleketine döndükten — sonra tedrisat senesi başında kendisini, Yeni Ze- landaya getirecek bir vapur — bulamamış. Dönmek te muhakkak lâzım. Orada kötü bir yük gemisi bulmuş. ancak bu geminin yolcu almasına müsaade edilmediğinden, © da tayfa olarak yazılmış ve Yeni Zelanda çıktığı zaman bir şiling ücretini de almış- bır. * Zecri tedbirlerden en fazla mutazarrır olan şehir İtalya aleyhinde tatbik edilen zecri ted- birlerin, eg büyük zararını Afrikadaki kü- çük Modave limanı çekmektedir. Orada işler o kadar azalmış, hayat o derece da - ralmıştır ki, pirinç tarlalarında çalışan a-| B melelerin yevmiyeleri yüzde elli nisbetin- de indirilmiştir. Nüfusu bir kaç bini aşma- yan bu şehirde 177 işsiz kendilerine iş bulmak üzere bir teşekkül vücude gelir ” mişlerdir. Bunların ekserisi İtalyandır. * 7500 franklık mektup zarfı Sivastopola bir İngiliz taciri tarafından yazılan mektup mürselüileyhini bulamadı- ği için geri gönderilmiş. Lohdrada, gön- deren aranmış, mektup bir hayli dolaşmış. ve nihayet imha edilmeğe karar verildiği sırada, ufak memurlardan biri, İngilterede Sivastapol harbinin hatırası olmak üzere, posta merkezi bile bulunmayan ufak — bir köye bu ismin verildiğini — hatırlamış, ve mektup oraya gönderilerek, sahibine tes- lim edilmiştir. Meselede haizi ehemmiyet olan cihet, dünyayı dolaşan bu mektubun bir çok kıymetli pullarla sahibine dönmüş olmasıdır. Bir pulcu zarfa 7500 frank ver- miştir. ARAS (| HERGÜN BİR FIKRA Zavallı yavrucak Vaktiyle Rumeli bizdeyken, Selânik valisi olari Hasan paşa bir gün vilâyet içerisinde devre çıkar. Kazaların birinden geçerken, bir evin kapısında ihtiyar bir adamın hün- gür hüngür ağlamakta olduğunu — gö- Yünce, sorar: — Neye ağlıyorsun, ağa? İhtiyar yanı başında duran, kendin- den daha da yaşlı birini gösterip: — Babam dövdü de ondan! ceva- bıni verir. Paşa, ikinci ihtiyara: — Neden dövdün bunu? Diye sorunca, o da: — Dedesine karşı saygısızlık etti de ondan! der. Bir de, paşa tahkik eder ki, hu su- retle terbiyesi verilen yavru (!) — tam yetmiş bir yaşındaymış! Soldan sağa : | — Zaler geçidi, olmaktan emri hazır, inanmak. 2 — Sayı, lâkin. 3 — Kaşın yağar, bir çalgı aleti, bir komşu millet. 4 — Dol- durmak, dumanın — biraktığı, — tatlı değil. $ — Nota, bir tum ismi, at ayakkabısı. 6— Vücuttân çıkan su. 7— Misırlıların bir mabudu içeriz, telefonda ilk kelime. B — |Bayındır, acıklı. 9 — İhtiyar, bir yarış sandalı. |(0 — Nota, kadınların başlarına bağladıkları yazma süs, yaymak, inanmış, bir istifham edatı. Yukarıdan aşağıya: | — kçiüe yiyecek saklanır, bir tenk. 2 — Bir şeyi bulmak için yapılan iş, (ba- |ba-ana ve çocuklar). 3 — Bir Alman ismi, bir musiki sesi. 4 — Bağışlamak, sofanın frenkçesi. 5 — Okumaktan emri hazır, oturmaktan emri hazır, hayret edatı. 6 — Şaka, damardan akar. 7 — Su konur, & — Amma. 9 — Doğramacı. 10 — Babanın kardeşi, Mahkeme kararını — bildiren kâ - Bit VI — Keyf sorgusu, başına bir A ilâ- İsmet İnönünün dediği gibi tayyaresi olmiyan bir memleket, INDA Tesadüfün Bu derece aribi olur mu ? Bir gece, eeki zabıta ümirlerindin Sa -|retler sarfediyorlar, piyasada dullaâh, yanında bir arkadağile evine dö -| yazı unsurlarını paylaşamıyorlardı. nüyormuş tahrik etmiş. Sadullahın bu şüphesi, yanındaki arka- daşına hayli gülünç gelmiş: — Birader, demiş, bunda şüphelenecek ezilecek? yaklaştıkları şüpheli adama seslenmiş: — Efendi... Nereye gidiyorsun? — Çamaşırcıya! — Bu saatte çamaşırcı olur mu? — Olur ki gidiyorum! — © halde sen çamaşırcıdan önce bir kere 'dö karakola uğra. |karakola giderlerken beriki Sadullaha: evine gecikiyorsun, hem beni geciktiriyor- yolundan alıkoyuyorsun! Fakat karakola girişlerinden — az sonra tahaddüs eden akla gelmedik vaziyet, Sa- dullahın şüphelerini yersiz bulan zatı hay- Hi utandırmış: Çünkü, masum — zannettiği soygundan geliyormuş. Ve tesadülün asıl garip tarafı şu ki, hır» sızın sırtndaki çuvaldan çıkan eşyalar evin- den çalınmaymış! adam, bir * Köpeği tahkir Fransada köpek meraklısı bir mada: ğ bir hakaret davası — rüyet edil- mektedir. Şimdiye kadar 20 müsabakada birin- cilik alan Fox cinsi bir köpek Londrada hakemlere gösterildiği zaman — bunlardan biri: 4Bu âlelâde bit köpeğe benziyoru de- miş. Madam bu söze pek fazla alındığın- dan 35 bin frank zarar ve ziyan ile bera- ber bu küstah hakemin ayrıca de istemektedir. vesile isim olur. Dunkü bulmacamızın halli Soldan sağa : | — Değiştirme. 2 — Er, 3 — Mi, ma- zi. 4 — İkramiye, 5 — Azar, 6 — Cıva, Van, 7 — Arşimet. 8 — Aka, İs, 9 — İleri, lâ. 12 — Katar, Yukarıdan aşağıya : | — Demircilik. 2 — Erik, lâ, 3 — Rivayet. 4 — İmza, ar, Ra. 5 — Ma, gair. 6 — Temizlik. 7 — Aya, masa. B — Re- zerve. 9 — Atilâ. 10 — Ez, ton, saç. tecziyesini İSTER İNAN İSTER İNANMA! «Lüleburgar» da çıkan «Özdilek» gazetesinde okunmuştur: Geçen o, her tarafı alt üzt eden korkunç fırtınada bir çok kim- başı merasında, 200 koyununu otlatan Şerif kâhyanın çobanı Ali de tutulmuştur. Şiddetli, etrafı kasıp kavuran fırtmanın ço- ban Aliyi de, koyunlarını da dondurmak üzere iken zeki çoba- mm hatırına koyunların içerisinde koçu alıp kesmek ve karnını yardıktan sonra içerisine girmek gelmiş ve bunu da derhal yap- mıştır. Ali bu suretle ölü koçun içerisine girdikten sonra 200 koyun da koçun etrafına baş başa vermek suretile toplanmış- lar; nefesleri ile birbirlerini ve başı dışarıda kalan Aliyi wıtan koyunlar hem Aliyi ve hem de kendilerini kurtarmışlardır. Ali ayni zamanda hararetini artturmak için koçun yağlarını ve böb- reklerini de yemiştir. Sabaha kadar bu barikulâde bir buluşla kendilerini ölümden kurtaran çoban, sabahleyin koyunlarını önüne alarak herkesin hayretli ve dehşetli bakışları önünde köyüne girmiştir, İSTER İNAN İSTER İNANMA! f E. Ekrem-Talu " Ilah sayılarını artırsın, bir müd- detten beridir. memleketimizde bir mecmua bolluğu başladı. Her gün, tramvay duraklarında, vapür — iskele- kerinde, vesaiti nakliye bekleyenlerin üzerine hücum eden müvezziler yeni | yeni isimler haykırıyorlar. Bu bolluk, memleket hakkında has yır düşünenleri şüphesiz ki memnun edecek mahiyettedir. Gazete ve mec- mualar da, diğer bütün mata'lar gibi arzütalep kaidesine tabidir. Bir şeyini ahcısı ne kadar çok olursa, o şey de a nisbette artar. Binaenaleyh, okuyanlas | rin sayısı artıyor ki, mecmualar da ce- | saret bulup ortaya çıkıyorlar. Yakın zamanlara gelinceye kadar, — halkımızın ökumağa pek fazla roğbet göstermediğinden şikâyetçiydik. Meva cut bir kaç gazete ile bir iki tTaecmua kendilerini tatmin edebilecek bir kari — nısabı tutabilmek için fevkalbeşer gay- mevçut Bugün ise, her yeni çıkan mecmua« O sırada, sırtında bir çuvalla giden bir İnın tutunduğunu, ve hiç ol.hazsa biş adamın tavırları, — Sadüllahin — şüphelerini | üddet dayandığını görüyoruz. Bu, yurdun fikir hayatında büyük bir eyilik alâmetidir.. Demek oluyor ki, büyüğümüzde, ne var? Seninki böşuna kuruntu. — Biçare| küçüğümüzde okuma zevki - başlamı ıı:’âçbqhınu kazanmak - için kim bu zevki baltalayan, okumağa hevı bilir kimin yükünü taşıyor. Bu yetmiyor -|te, iştiha da koymayan âmiller azak muş gibi bir de senin şüphen altında mı|mıiş, #osyetede az çok bir normal tes vazün husule gelmiştir. mualara münhasır kalmayıp, kitaplara da teşmil edilmesi şayanı arzudur. Kendileriyle hasbühal ettiğim — kis tapçılar, bastıkları eserlerin camekâns larda solduğundan ve raflarda küflene İ İ İ Sadullah bu sözlere gülmüş ve haylil — Ancaâk bu okuma hevesinin mec4 * diğinden acı acı şikâyet etmektedirler, — Bu mühavereden sonra hep beraber|Satış hiç yok diyemiyorlarsa da, peki yavaş gittiğini ve eski sürümü bulama- — Boşuna zahmet! demiş. Hem kendin | dıklarını söylüyorlar. Okuyucuların, mecmualara kar$i sun. Hem de bu adamcağızı boşu boşuna gösterdikleri takdir değer rağbeti biraz da kitaplara teşmil etmeleri, belki kas lem sahiplerini yeni ve kıymetli eserlet meydana çikarmağa teşvik — ederse, memleket hesabına çok faydalı bir i$ olurdu. eeei eee eeei ea ea Biliyor Musunuz? 1 — Arapsun kazası hangi vilâyettedir?, — 2 — Memleketimizin en büyük doküu « — ma fabrikası nerededir? 3 — İzmir - Afyon hattının uzunluğu medir? 4 — Top kaç tarihinde icat edilmiştir? 5 — İstanbulda elektrikli tamvay ne yakit işlemeğe başlamıştır? Cevapları yarın * Dünkü bulmacanın halli 1 — Büyük şairlerimizden Naima Döre düncü Muradın emri ile 1036 - tarihinde katledilmiştir. 2 — Himalâya dağlarının en yükseli tepesinin adı Everesttir. 4 3 — Sivas vilâyetinin nüfusu 35.207 dif 4 — Dünyanm en eski tarihi Çincedit- 5 — İlk atlı araba Milâttan 1200 yıl evvel Asuriler tarafından yapılmıştır. çet Özlü Sözler: Kibarlık hiç bir şeye mal olmadığı hah de, insana çok şey kazandınır. Lady Montaigut Ben istediğimi lort yapabilirim, fakat centilmeni ancak Tanrı yapabilir. İngiltere Krali James I- 'Tenkit edilmekten korkarsan, bir çef söyleme, bir şey yapma, bir şey olma. Elbert Hubbard Gazetelerin en faydalı yerleri ilânlarıf bulunduğu kısımdır. — Thomas Jeffersoti — Aptal olmadan — samimi ço tehlikelidir. Bernard Shaw — Hiç kimse pariinın, Bol elduğu' ve sıktalil — sız olan zamanları hatırlıyabiliyor 'Ş"'" e ' R. W. Emerso

Bu sayıdan diğer sayfalar: