l | 21 417935 -4 Muharriris Freeman Wille Crofat Frenç, Yeniden Uzun Bir Tetkikata Girişmiş Bulunuyordu Fakat şimdilik başka çare de göre - miyordu. Bu karar üzerine Kumberland ve Man adası polisine telefon etti ve istediğini an- lattı. Kumberland polisine, ayrıca, kendisi- nin de Whitehavene gidip bizzat tahkikat- ta bulunacağını bildirerek kabil olan yar - dımın gösterilmesini rica etti. Bundan sonra yorucu bir — tahkikattir başladı. Sahilde Kırmızı Bir Işık Fronç, ertesi gün Whitheed'e gitti ve günlerce sahili dolaşarak rastgeldiği ev- lerden ve kimselerden malümat — istedi. Hiç kimse ne böyle bir matör, ne de tarif ettiği gibi bir otomobil görmemişlerdi. Nihayet Bootle polisinden biraz ümit iseleri t verici haber geldi. Bu habere nazaran Ra- " gösterir harita (*) ro ile Sı. Bees burnu arasında buıun.n'nm3'f"-rylı hissediyordu. Eğer mesele tah- ötle'deki bir dostunu ziyaret eden Ritsan!Min ettiği gibiyse onu bir çok zamandan isminde bir amele gece saat on buçukta | beri düşündüren bir noktayı — daha hallet. dostundan ayrılmış ve kendi köyüne — git-| Mit olacaktı. Malax, Kirkandrur körfezine, mek üzere yaya olarak ve sahili takip e- Yani ıssız körfeze giderken, — niçin - daha derek yola koyulmuş. “Tarn Bay körfezini türalle gitmemişti? Şimdi bunun sebebi: yarım mil kadar geçtikten sonra ve deni- “İ'yordu. Baro ile Portpatrik arasındal ze yakın ve müvazi olan yolun üstünde *efer azami süratle yapılmıştı. — Baro'dan | kırmızı bir ışık görmüş. Biraz daha yakla- Tarn Bây körfezine ve Kirkandruz körle- | şınca bunun bir otomobilin arka lâmbası| 7inden Pörtpatrik'e kadar olan mesafeler | olduğunu anlamış. Otomobile elli adım *0" süratle, yani saatte on mille - katedil- yaklaştığı zaman sahilden bir insan gölge-| Miti. Fakat Tam Bay'la Kirkandruz kör- si belirmiş. Bu adam koşa koşa otomobile (S7i arasındaki sefer ülsbeten yavaş yapıl- gelmiş, binmiş ve derhal hareket — etmiş. | “itti. Fakat Bünda âmil olan da motü Ritson bunu gayri tabil bulmakla be-| değidi. Bu iki yer arasında denizden olan raber, aldırış etmiyerek yoluna devam ct- Mesafe 39 mil olduğu halde, karadan —©- miş. Fakat beş on dakika sonra tekrar bir İ mesafe 113 mildi. Demek ki bu sefer-| motörün işletilmesine benzer bir ses — işit- G6 otomobil daha ziyade âmil * olmuştu. miş. Bu defa ses sahile yakın, fakat deni _ıCu- v_ııkıı bir otomobil saatte 25 milden | den geliyormuş. Demek ki oralarda bir de (2zla bir süratle gidemezdi. | deniz motörü varmış. Bir müddet — sonra Buluşmanın Mahksadı Ne? molör sesi gittikçe hafiflemiş ve nihayet| — Su halde Tier ile Malas'ın hem Tarn | YAf Ti / A Ş Un gine %;;:;:._ e İ KDA Demizı y Son hâdiselerin geçtiği mıntakayı mi Bayda ve hem de Kirkandruz körfezinde l oli K r ':;': z ee buluşmuş oldukları tahmin - edilebilirdi. . (Arkası var) Frenç bunu düşündükçe, meseleye da- ha ziyade alâkadar oldu. Ortada her ikisi de meçbul bir deniz molörü ile bir atomoa- bil vardı. Acaba aradığımı hem de - fazla- sıyla mı bulmuştu? Acaba Tarn Bay kör- fezinde görülen bu otomobil de Tier'in o- tomobili ve denizden gelen motör sesi de Malas'ın motörünün sesi miydi? Derin de- rin içini çekti. Bu halledilmesi icap - eden şayanı dikkat bir nokta idi.. Yine misale- leri, saatleri, süratleri hesap etmek lâziım geliyordu. Tier'le Malai'ın o saatte ©o ci- varda bulunmaları kabil miydi? Kabil de- #ilse mesele yoktu. Fakı * ya — kabilse?.. Yine baritaya müracaat etmek lâzmmdı. Eğer amele Ritzon saat ön buçukta Bo- otle'den hareket etmişse, otomobil ile de- niz motörünün buluştukları yere saat 11. de varmıştı. Evvelâ deniz motörünün vazi- yetini tetkik etmek lâzımdı. Yine Motorun Sür'ati (*) Yokarıya koyduğumuz harita üze - rinde takip edecek olursanız, havekâtı da- MK kavramış olursunuz. Beşiktaş icra dairesinden: | Bir borçtan dalayı tahtı hâkza alınıp pa- raya çevrilmesine karar verilen bir adet U- | sak halısı dökme büyük yeşil beyaz bayalı| İsoba, iki yüz bir kanatlı yazıhane, müsta- | el kırmızı kadife kanape, üzeri mermerli kımık komedin, öski elbise dolabı. kırmızı | kadife sandâalye, üzeri somaki müdevver orta masası Beyoğlunda Tercüman soka - ğında 8 No. lu hanede 3/1/936 tarihine müsadif cuma günü saat 10 dan 12 ye ka- dar satılacağından talip olanların mahallin- de hazır bulunacak mmemuruna müracantları lân olunur. — (532) —— Denizyolları *Motör, Baro'dan saat 9,10 da kalk-| 1 ge nn D ç SS $ŞLETMESİ mıştı, Farzedelim ki Tarn Bay'a 11 de ve- Kictlkeı Kakör, . Kizcise yahut ta 10,50 de Vasıl olmuştu. Mesafe 15 deniz mili idi. Bu mesafeyi katetmek i- çin takriben on mil süratle gitmesi lazım- | & | Tel. 42362 - Sirkeci Mühürdarzade Han Tel. 22740 b Mersin Yolu ERZURUM vapuru 22 birin- ci kânun PAZAR günü saat 10 da MERSİN'E kadar. «7975» Ayvalık Yolu MERSİN vapuru 21 birinci- kânun CUMARTESİ günü saat 19 da İZMİR'E kadar. «7974» Trabzon Yolu ANKARA vapuru 22 birinci kâ- Fremç, derin bir nefes aldı. Motör “'W nu yapacak — kabiliyetteydi. İlk müşkülü atlatmıştı. Şimdi de otomobilin hareketini tetkik etmek Tâzımdı. Fakat karada mesafeleri ölçmek — pek © kadar kolay değildi. Frenç, pergelle öl- çe ölçe nihayet bu işi de takribi — olarak halletti. I Karlayi'den Tarn Bay'a kadar kara-| dan mesafe 61 mil, yani otomobille iki bu- | çuk saatlik bir yoldu. Tier, Karlayl'dan saat 8,10 da hareket | etmişti; anun için ferah ferah 10,40 da 'Tarn Bay'a varabilirdi. nün Pazar günü saat 20 de Rİ- Karlayl ile Kasıl Duglas — arasındaki; ZEYE kadar. — (7996). mesafe 52 mildi. Haydi diyelim ki bu me-| —ı—'——' CİCİ DuDAKLIK şafeyi otomibille iki saatte katetmek, ya- ni Tarn Bay'dan Kasıl Duglas'a dört bu-| Çük santte gitmek kabil ölsun, on birden Dünyanın en - sabit dudak boyası, FARUKİ'nin CICi allığıdır. Hiç bir tes #onra dört buçuk saat daha 3,30 ederdi. Fakat Tier'in, treni karşılamak için Kasıl Duglas'da ancak 3,59 da bulunma”ı imdi. Demek bu metafeleri de bu vük müd- detler zarfında pek Âlâ katedebilirdi. Seane gallamei L Körfexz Ve Bato Arası t Fronç bu şöfer'düha detin bir — nefes' 1 aldı. Gerçi elinde maddi bir delil yoktu, fakat tahmininde haklı — olduğunu — bütün | leri biribirine karıştırarak öttürüyorlar. 'abajurlu İşerek düşen düşene.. SON PO ğ STA T Geceki De (Baş taorafı I inci yüzde) Gazete ve beyannamelerle — de ilân | edildiği gibi tecrübe gece saat 21,30-| da başlamış ve tam 22 de sona ermiş- | tir. Bu yarım saatlik müddet arasında isimlerini yazdığımız mıntakalarda bü- tün ışıklar söndürülmüş ve nakil vası -! taları durmuştur. Evlerde işe lâmba ve ampuüllere mavi kâğıtlar takılmış, pen- cerelere perdeler gerilmiş, ışıkların dı- şarı taşmamasına çalışılmıştır. Bir mu - harririmiz bu tecrübe esnasında Tak - sim ve Beyoğlu semtlerini dolaşmıştır . İntibalarını şöyle anlatıyor: Saat yirmi bir... Taksim meydanı merasim günlerini andıran bir şekilde kalabalıklaşıyor. Tramvaylar, otamo - biller vızır vızır — işliyorlar, Herkeste tuhaf bir heyecan var ve herkesin gö- zÜ saatte.. Hep şu sözler konuşuluyor: — Ne zaman başlıyacak ? —Ne kadar sürecek? — Başladığını nasil anlayacağız? . Saat tam yirmi bir buçuk!. — Döüüüüüt!.. İnceli, kalınlı bir çok düdükler, ses- Ve sanki bir anda apartımanlarda otu- ran bütün ailelerin uykuları gelmiş: İşıklar sönüyor, pencerelere mavi tül perdeler iniyor.. Mavi Abajurlu Lâmbalar Sokak lümbaları söndü. Yalnız mavi lümbalar caddelerde birer behek gibi ışıklar saçıyorlar. Her yer mavi.. Gök yüzünde bir parçacık olsun bulut görünmüyor.. Tramvaylar, Otomobiller Düdük sesleriyle beraber tramvaylar ve otomebillerde oldukları yerde du- ruyorlar. Yalnız yaya yürüyenler ha- rekette. Onlar da öyle şaşkın vaziyette- keri ki!. Şaşkınlıkları yüzlerinden değ seslerinden ve sözlerinden yor. | anlaşılı - Düşen, Düşene Beyoğlu çok kalabalık!.. Yaya kal- dırım almtadığı için halk cadde ortala - | | | Caddelerdeki lâmbalardan biri mavi kâğı'la maskelenirken rına döğru taşıyor. Hepsinde siş için - de yürümeğe cabalayan insanların ace- miliği var, . Elleriyle duvarlara tutuntarak — yol arayan, karşısındaki elektrik direğini Börmiyerek çarpan, ayağı bir yere ili- İ | Tayyare, Tayyare Bir motör gürültüsü.. Karanlıkta bü- tün başlar gök yüzüne çevriliyor. Ve | gök yüzüne çevrilen bütün gözler kır- mızi işıkli bir tayyarenin apartımanlar üzerinde ilerlediğini görüyor! İmdadı Sıhhi Otomobil Bü sırada ampüllerine mavi abajur- lar geçirmiş imdadı sıhhi otomobili ça- mını durmadan çalarak san hızla Tak « sime doğru ilerliyor. Herkeste bir me - rak: — Acaba bir kaza mı oldu? Derken arkasından yangın otomo - billeri!.. Ve gene herkeste bir telâş: — Acaba yangın nerede?. Polislerin İhtarı Polisler düdük çalarak dolaşıyorlar ve: — Yaya kaldırımdan yürüyün!. Diye halka sesleniyorlar.. Yollar gelip geçenlerle dolu!.. Ko- muşanlar, gülüşenler, bu tecrübeden #Emedeî/lîf;ü;ğ—:ıhı İtiyorlar. Birinci Kânun 28 x a ü ç— D seler € a e Dekİ Ş b YA Ç 8 * z c aa öi İ ” N İ Yukarıda: Şehir tıyatrosu önünde denemenin bitmesini bekliyen halk Aşağıda: İtfaiye yangın olup olmadığını kontrol ediyor tatlı mevzular çıkaranlar — hesapsız!.. bile binmiş. Düdükler çalınınca şoföf Arasıra çakılan kibritler donanma olduğu yerde kalmış. Şimdi kendi ha * gecelerinde yakılan maytaplar - gi inden bile habersiz müşteri boyuna if” Karanlık içinde kızıl, kızıl parlayan si gara ateşleri, ateş böceklerini hatırla - — Ne demek canım!..!. Para verdimt: | götüreceksin beni.. i Bu keyifli baya güç hal ile vazi Fanlatılıyor.. Bir Berber Dükkânının Önü / Neler olmuyor, bir — berber dük - TRrl künmda'” Yüzünün ” yarısı hıçaş' ©b UA muş. — bir adam — yüzünün -diğeri — ASN tarafı — sabunlu Bekleyip — duruyor.| — S€at'tam yirmi ikil. Bu yarım saatlik karanlıktan kurtuluş bt beri.. Bir anda bütün apartımanlardan, m#” igazalardan, cedde ampullerinden parlıyat ışıklar ortalığı mura bulayor. Ve sayım 5iF Bir aşçı dükkânı önünde ustabaşıdan | çırağa kadar bir düzine insan beyaz başlık ve beyaz önlükleriyle sıralan - mışlar.. Lâtif bir ses duyuluyor: — Ne yapiyorsunuz? — Ohkh! Pardon matmazel!. * Sizi karanlıkta nişalıma benzettim. Bir bay: —— Beni aydınlığa kavuşturunuz!. Diye yalvarıyor. Tenha bir sokak araşında bir şapiır- tı! «Gitti Paracıklarım!» Bir tarafı tutuşmuş insanlar gibi acı bir feryatı | — Eyvah.. Yetişin dostlar!.. Çar - pıldim.. Gitti paracıklarım!.. Bu feryat arasında bir gölge karan - lık bir sokak arasında hızla kaybolu - yoru *Öteki Dünyaya Mi Gittik? Bir bar kapısının karanlığa bürünen merdivenlerinden karanlık — caddeye inen iki başı dumalnı ahbap — şaşkın-. snü bir parça andıran bu vaziyetlen çetf laşarak etrafa bakışıyorlar ve biribirle- | yayım gününde topun atıldığı zaman SÜ rine soruyorları |gece olmasına rağrnen halk kapı önlerit? — Üvteki dünyaya ı gittik, dersin? | yığılıyor. Keyifli Bir Bay Bütün bu gördüğüm şeyleri unutmuyay!f Karanlık içinde bir kavga! Şuradan bu- diye Beyoğlundan Köprüye inerken ka * radan fırlayan gölgeler derhal iki kav- ranhkta bir kâğıt üstüne yazmıştım. Mal * gacı arasında bir halka çeviriyorlar .| baaya gelince kâğıdı açıp baktım. Bir ** Mesele şu: İne göreyim? Satırlar üzerinde satırlar!. Gene başı dumanlı bir adam otomo- | AT p A N Kü C . ee ge ue Istanbul Orman Direktörlüğünden : Haliç Orman idaresince mazbut 15 adet tahta ile 19 adet gürgt" kerestesi ve 801 kilo meşe kömürü ve Yenikapı orman idaresince ma? but 3 adet tahtasile 20 kental meşe odunu ve 11 kental meşe kömi 8/1/936 pazartesi günü saat 14 te ihale edilmek üzere satılığa çıkar! mıştır. İstekli olanların mezkür günde Orman Direktörlüğünde edecek komisyona baş vurmaları ilân olunur, — (7998) Bir gazinonun içinde lâmbalar maskeleniyor MOND - EXTRA Tıraş bıçağı dünyadaen çok ün sal- mış ve güç beğenenlerin bıçağıdır. Her yerde satılır. biçağı — berkusiz bıçağıdır " Tıraş Her yerla satı'ır.