Hikâye: Demirle, Topaç iki çiftçi çocuğuy - #u. Onlar da bütün vakitlerini çiftlik- te geçirirler, babalarına yardım eder - lerdi. Hele ihtiyar at Yıldırımı besle - meği, sulamağı paylaşamazlardı. İkisi de onu o kada çok severlerdi. Fakat bir gün babalârı tena bir haber verdi: — Yıldırım artık ihtiyarladı. Biraz sonra işimizi hiç göremez. Çingene - lerden bir müşteri çıktı ona satacağım. Şimdi de kasabaya gidiyorum. — İşim var. Ben yokken çiftliğin işlerine siz bakıverin, dedi Yıldırımın satılacağına — çocukların pek canı sıkıldı. Dönünce babalarını kandırmağı düşündüler. Demir bir iş görürken Topaç ta gi- dip su çekmek istedi. Niyeti domates- leri sulamaktı. Fakat bir türlü kovayı ipe takamıyordu. Ağabeysini de yar - dıma çağırmak istemedi. Kuyunun ke- narına çıktı. Oradan kovayı yerine ta- kayım dedi. Fakat fazla uzanmış ola- cak ki kova ile beraber kuyunun içine yuvarlandı. © sıra Demir de arkasını dönüp kar- deşine bakacak oldu. Onu kuyu başın- da göremeyince hemen koştü. Kuyu < nun içine baktı. Bir de ne görsün kar- deşi dibinde değil mi? Kovaya sarılmış kendini kurtaracak birini bekliyordu. Demir hemen çıkrığa sarıldı. Fakat ko- va ile beraber kardeşinin ağırlığı birle- Geçenki Bilmecemizde n uyuya Düşen Çocuk Demir — kovanın ipini keserek Yıd- bağladı: - Haydi dırim!.. şince çok oluyordu. Ve bir türlü kolu geviremiyordu. Bir taraftan da aşağı- ya sesleniyordu. — Dur kardeşim. Sabret, kovayı bırakma. Şimdi bir kolayını bulur se- İni çıkarırım diyordu. Fakat zavallı çocuk ne yapacağını gaşırmıştı. Şaşkın şaşkın etrafa bakar- ken Yıldırımın ahır kapısından dışarı çıkp kuyuya doğru koştuğunu gördü. O zaman Demirin aklına parlak bir fikir geldi. Yıldırımı okşiya okşıya ku- yunun başına getirdi. Cebinden çakı- İsını çıkardı. Kovanın ipini kesti. Zorla, inliye inliye atın arkasına bağladı. — Haydi yavrum, haydi Yıldırı - mım, diyerek onu öne doğru sürdü. Yıldırım da yavaş yavaş - ilerlemeğe başladı. Her adım attıkça Topaç biraz |daha yukarı çıkıyordu. Nihayet zavallı |kız baygın bir halde kuyudan çıktı. Demir kardeşini ayılttıktan sonra Yıldırımın yaptığı iyiliği anlattı. Biraz sonra babaları da kasabadan döndü. Hikâyeyi ona dâa anlattılar. Bababları hemen: — Öyle ise artık Yıldırımı satamam. Mademki çocuğumu kurtardı. Hiç bir işe yaramasa bile ölünciye kadar çiftli- ğgin misafiri olur? dedi. Çocuklar bu karara pek sevindiler. Artık Yıldırım bütün çiftliğin en kıy- metlisi olmuştu. Kazananlar 14 birinci kânun tarihli bilmecemizde birinci ikramiyemiz elan bir futbol to - punu 11 inci ilk mektep S/A dan 386 Hilmi Noyan kazanmıştır. Talih- li okuyucumuzla İstanbulda bulunan u 23 ikinci teşrin ta- OYUNCAK rihli bilmecemizde Fatih 13 Üncü — bir masa saati ka - mektep sınif 2 den — zanan Akşam kiz Şükran, Kırklareli — sanat mektebinden Hakime Tenkiz vu oğlu Ercüment, Suadiye iskele yolu No. 1 de Refika, Ankara İsmet paşa mektebi 1435 Namık Üysel, LOSYON Vefa erkek lisesi 213 Murat Ünal, İs- tanbul 44 üncü mektep Doğan, Sultanah - met terzilik mektebi 1 inci sınıf 921 Se - mahat Uyar, BÜYÜK SULU BOYA Bor telgraf memuru Kâzım oğlu Ruhi Ün- lü, Lânga Karakol cad. No. 2 de Ali İhsan, Ankara İ. K. V. Deniz nakliyatı umu mü- dürlüğünde Ulviye kardeşi Behzat, 49 un- vu ilk mektep sınıf 4 ten 42 Muzaffer, KÜÇÜK SULU BOYA İstanbul kız orta mektebi 1/A dan 147 -Fahriye Lâçin, Ankara Atatürk mektepleri arkasında Necati apar. No. 9 da Alp Ah - Mmel Bedevi, Süleymaniye 7 inci mektep |226 Mecit, Ankara deniz müsteşarlığı Himan 'girketleri müdürü Asaf kızı Neclâ Bora. (Sonu yarın) brmmerenne kekereereamareneesseneLAmLE LA RA apabilir Misiniz? Arkadaşınıza — topuklarını, sırtını duvara dayayarak ayakta — durmasını söyleyin. Sonra önüne yirmi yirmi beş santim ilerisine bir elma koyun, ve: — Topuklarını duvardan hiç ayır- madan şu elmayı alabilirsen, sana ne istersen veririm.? Dersiniz. Tabii arkadaşınız, işin güçlüğünün farkında değil. Sizden bel- ki de çok bahalı bir şey isteyecek. Siz de hiç bozmadan vpekis dersiniz. Fakat arkadaşınız elmayı — almağa )- ndaki çizgiye yan yan koşarak varmağa | |muştur. Çünkü birinci karısı taham- uğraşmağa başladığı zaman aldandığı- mı görecek. Çünkü hiç bir zaman elma- yı eğilip alamıyacak. İnanmıyorsanız bir deneyiniz. Ana Oğul Arasında — Oğlum çapa nerede? — Kazmanın yanında. - — Kazma nerede? — Çapanın yanında.. — Peki çapa ile kazma nmerede?.. — Yan yana.. — Hoppala... İşin içinden sen aşkolsun.. Kü Anne — Melihlerin çayında yalnız sa- ma verdikleri pastayı yedin. Başka isteme- din değil mi oğlum? Oğul — Hayır.. Yalnız Melihin anne « ünden sen de yaparsın diye pastanın tarifini istedim.. O da bana ben İste « meden bir parça pasta daha verdi.. çıkabilir - l öRi eirü, SON POSTA Saçmalar Saçması lki Arkadaş Konuşuyorlar — Bu adama neye selâm verdin, tam - yor musun? — Tanımıyorum amma, ağabeyim tam- dırımın — arkasına yor, başımdaki de ağabeyimin kasketi de londan... Çok zemgindir. Biliyor musun? yavru, haydi Yıl -/ pi akrabası ölmüş te Buna para bırakmış. — Geçen gün de param beni bıraktı, Ce- bimdeki delikten kaçtı gitti. Amma artık o- vv aramıyorum. İlbanı arıyorum şimdi. — İlham ne diye arıyorsun? — Parayı o buldu da ondan. Amma.. Onlar da gittiler, P Evet babası askerde ondan — değil mi?, — B en de büyüyünce asker olacağım. — Evet amma, Düşmanlar yaralarsa ne yaparsın?. | — Kendim düşman olurum. Sen de dişi- nin birini muharebede mi kaybettin yoksa. — Kaybetmedim ki cebimde — duruyor. Dur şuna bir bakayım yabu unutmuştum onu ben büsbütün kafamdan çıkmıştı. | — Elbette kafandan çıkacak, ayağından |çıkacak değil ya. | — Ha, ha... Bu saçmalara biz de güle- Kim bari. KARİKATÜR: — nünce beraber yersiniz. Yeme sakın, o ge - Hnciye kadar bekle.. sil olsa her zaman onun hişsesini de ben yi- iyorum, Zei r Yarış arı Siz-De Yapınız Oyuncuların hepsi yan yana — sıralanır- |lar. Karşılarında on iki adım kadar ileriye #i eğilerek ellerini ayaklarına değdirirler, Ve Iıılı. karşıki çizgiye varmağa uğraşırlar. İlk İönce varan oyunu kazanır. İkinci giden ü- çizgiye kadar gitmeğe uğraşırlar. İlk varan birinci olur. Yanı kbsusi Banda 'da oyuncular göne çe ralanırlar. Yalnız bunda kaleye yani karşı - uğraşırlar. Önce varan birinci olur, Saçlarınızı Havalandıra Bilir Misiniz? Saçlarınızın başınızda kirpi dikeni gibi dimdik durmasını — ister misiniz? Her vakit için değil elbette. Fakat ar - kadaşlarınıza muziplik yapmak için pek güzel bir çaredir. Bakın nasıl. Elinize büyücek kahve rengi kalınca bir kâğıt alın. Sobada onu iyice ısıtın. Sanra elbise fırçasile fırçalayın. Bir ay- nanin karşısına geçin. Kâğıdı başınızın üstünde tutun. Saçlarınızın sanki kâğı- da yetişmek istiyor gibi birdenbire ha- walandıklarını göreceksiniz. Nasıl güldürmek için iyi bir şey değil mi2, — Şu pastayı al da kardeşin okuldan dö-' — Beklemeğe lüzum yok anneciğim, na- | Oyuncak : Bu. Yarış Otomobilini Siz De: Yapınız! a Reımı:e:ıkdıî r Pa daki burguların arasından geçirin. Bu- demeyin » bu Ğ «& nun iki ucuna da iki tekerleği geçirip Fokeol Li yapıştırın. Bir mukavva parçası alın. daobill ği R_e.ıimdc gördüğünüz gibi üçe katlayın, Eyölür B Te biraz arkaya doğru yapıştırın. Burası evvelâ 1 numaralı resimde gör - sizin oturacağınız yer olacak. Daha en« |düğünüz ince tahtadan — başlayın. Hani oyma iş için tahtalar vardır. İşte on dört, on sekiz santimetre uzun - İluğunda, dokuz santimetre eninde bir parça alın. Bir ucunu tıpkı resimde gör- düğünüz gibi oyun, X işaretli yerleri || —.. oyumyı d-ıaıııınuımıyın. Arkia u:z d_ıılıc: bir mukavva alın. Bunu resimde iki tane kilit burgusu koyun. Ön teker- gördüğünüz gibi üçe katlayın. Otomo - lek için gene ayni tahtadan altı san - bilin ön tarafına yapıştırın. Bu da o « timetrelik bir daire kesin. Ortasında 2 tomobilin haznesi olacak. Sonra - bir umaralı yesinide gördüğünüz gibi iki İkibrit çöpünün ' tepesine yuvarlak' Bi î"“ d'::k '“nug"k::“;:” ;nY"'mukawa parçası yapıştırın. Resimde at ta kırmızı il , ONi B | ae düzan e oi bn. Bu lâstiği 3 numaralı resimde gör - ::::;:'m;::ınfh » Baridiş gi düğünüz gibi deliklerden geçirin ve u-| — <. » T e cunu bağlayın, Lâstiği iki taraftan tah-İ : Şımdı Öıı &Hkillîh arka çe - tadaki X işaretli oyuklara t,ıkıverin.ıv"'"' Tabit lâstik te bükülecek. Sonra Arka tekerlekler için de üç buçuk san- hiç bırakmadan hemen yere koyun ve timetrelik birer halka kesin. Ortaların- |elinizi çekin. Lâstik açıldıkça ön teker da küçük birer delik açın. On santi - lek dönecek ve otomobil de hızla yü metrelik bir çubuk alın. Bunu arka - İrüyecek. Oyun: Kaşıktan Kaşığa Bu oyun bozuk havalı kış günleri |kaşığına boşaltır. Öteki de yine yanın« için gayet eğlencelidir. Otururken oda ::'-i:in l-;:ı:n-ulmıltı- Böylece top ğ Ç şıktan ga sıranın — aşağısına TEdRKA Baa, ORaa ae K çoaaa İ l ondan gonra; hiç-durmadan y ye ayrılırlar. İki sırada karşı kar- KYN A , |ne kaşıktan kaşığa gerisi geri sıra ba- gıya dizilip otururlar. Her oyuncu eli- | ına kadar gönderilir. 'ne bir kaşık alır. Bundan başka ber s-| — Bu işi hangi sıra daha çabuk yapar- 'yanın başında bulunan iki çocukta bi-İsa, o sıra oyunu kazanır. Top düşünce rer tane de ping - pong topu bulunur. kim düşürdüyse yerden alır kaşığına Bu çocuklar ellerindeki ping - pong (koıı.r ve yanındakinin kaşığına boşal- topunu kendi kaşıklarına koyarlar. Bir tır. iki üç diye sayıldıktan sonra sıra başı Çok eğlenceli bir oyundur. Bir de- kendi kaşığındaki topu yanındakinin |neyiniz. — ——— Bilmece: Kaç Ta eli çüncü olur. İlh. ”. Hosan onları, Hasan lüvantaları, Bu yarışın adı el ayak yarışıdır. * | aet siyah ve sivil elbiseli, boyunbağ- |D yağsız =— kremi, Acıbadem yağ? İkincisi: Diz topu.. şapkalı 26-27 yaşlarında bir genç- |D 1 Hasan kremi, yarım yağlı Hasan Oyuncular gene sıralanırlar. Gene karşı-| dinden böyle bir şey umulmamakt& |N çece kremi, yağlı ve yağsız Hasan larına bir çizgi çizilir. Her oyuncuya bir top — soğukkanlı görünmektedir. Briyantinleri, Ruj ve Allıkları, Ha - verilir. Oyuncular da bu topu dizlerinin a- ra karşi da: * san tuvalet ve gliserin sabunları, Ha- rasına sılıştırırlar. Hiç düşürmeden lıınıluı 'n yapmadım; karım kendi kendi- |D yan pudraları, Hasan diş macunu | Şpti! demektedir. | at Mehmedin ikinci karısıdır ve ma- arasında dolaşan rivayetlere naza - | Finci karısının ölümüne de kendisi se- dilmez bir dövülmeden sonra can ver- HASAN YULAF ÖZÜ unu çocukların en hayati ve en kuv . vetli gıdasıdır. Dünyada Hasan özlü unlarından daha tabü, daha halis ve gün Topaç rî*ı’ğ'&%fı' açtı. Yakaletliği balıkları gör- du. Eline de güya bir olta aldı. Bir ağa- mek istedi. Fakat kova bomboştu. Et- cın üstüne çıktı. Oltasını kovanın içine rafa bakındı. Ona sanki balıklar şuraya soktu. Aklı sıra balık tutacaktı. Kova-| buraya saklanmış gibi göründü. Fa- daki suda balık ne arar? İşte Topaç bu. kat tam yakalamak üzere elini uzatınca Canı oyun istedi. hiç bir şey olmadığını gördü. Fakat oturduğu yerde uyuya kalma- Şimdi Tapaca bu balık gibi görünen sın mı? Rüyasında kavasını balıkla do-|şeyleri siz de bulabilir misiniz? Resmi Ju gördü.. Ağaçların üstünden, etraftan |her tarafa çevirin, Balıkların yerlerine balık yağıyordu. Hangisini tutacağını | işaret edin. Resmi kesip bize yol'yın. şaşırmıştı. Biz de size güzel güzel hediyele> yol - Bir ara sarsılır gibi oldu, uyandı, |lıyacağız. yak'anın en acıklı tarafı Mir'atın üç bir yavrusu bulunması, bu yavrunun “aftan ana öksüzü kalırken, diğer ta- alnı karalı bir baba kazanmasıdır. abancalı Gezen Bir Hamal ayet anında karı ile koca arasında ge- il mesele henüz belli değildir. Meh - annesi ve üvey babası da bu ciheti opaç bir kovaya sü €