8 Temmuz 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

8 Temmuz 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— TTT AĞNT U p 14 Sayfa SON FUSLA istanbula $ Kapıdan Giriş Şehrin Bu Yeni Filmi, Beş Yoldan Geli- nerek Görülen Şeyleri Tesbit Edecek — Efendi kaptan.. Geri dön.. Ayasofyayı almadık!.. — Orta yerdeki fenerin tünden atla, Sultanahmedin mina- resise çık, oradan Ayasofyanın | kubbesine in, sonra de gel! Yukardaki satırlara göz ger- diri> de tımarhaneden — kaçmış bir delinin saçmaları sanırsanız yanılırsınız. Vakia, eğer — akıllı geçinenler, gazeteci sorgularından kaçınmakta biraz daba ileriye varırlarsa, yakında — suallerimizi dellere sormaya mecbur kalabi- liriz. Fakat, bereket ki, bhaber, ve havadis kıtlığına henlz okadar kıran girmedi. Şimdi, saçma — olmadıklarını iddia ettiğim yukarıki sözlerin kimin — tarafından — söylen i, ve neyi anlattığını kestirmeye çalışıyorsunuzdır. Kafanızı boş yere yormayın. Çünkü kafanızdakli bu düğümün benim vereceğim izahattan başka hiç birşey çözemiyoecektir. Fazla merak ediyorsanız, biraz daha okumak zahmetini gösterin! * Şu Istanbulun yolu, suyu, südü bozuktur. Eğlence yerleri azdır. Hulâsa eksikleri güzelliklerinden boldur. Bütün bunlardan başka, sanki belediye bütçesindeki en büyük “seyyahları Istanbuldan soğutma,, teşkilâtına ayrılmış gibi, memle- kete gelenlere gösterilmedik güç- lük bırakılmıyor. Fakat bütün bunlara Tağmen Istanbul zaman zaman seyyah akımnna uğrıyort Çünkü Istanbulun tabli güzel- liği, ve tarihi değeri bu kusurla- rıvı örtebilecek kadar büyüktür. Çünkü Istanbul, surları, saray- ları, kuleleri, kaleleri, hamamları, çeşmeleri ve daha birçok şeyle- rile Osmanlı ve Bizans tarihinin, Osmanlı ve Bizans san'atinin tapkı zengin bir müzesi halinde- dir. Istanbul belediyesinin bütün gaykeline rağmen İstanbula sey- yah gelişinin hikmeti de burada- dır! Fakat İstanbul denilen san'at ve tarih müzesinde, görülmeye eserler okadar dağnıktır ki ve vesaitinakliye okadar mü- sait değildir. ki, — bir seyyahın bütün istediklerini Üstünkörü gö- rebimesi asgarl —bir haftada mümkündür. Halbuki doktorların — iddiala- mma nazaran, — gıdaları kontrol edimeyen İstanbulda, — mideleri | bozuk yemeklere alışık olmıyan- lar üç günden fazla yaşayamaz- larmış. Bu itibarla ne zamandır sey yalılara Istanbulun — görlülmeye değer taraflarım — az zamanda gezdirebilmenin yolu aranıyordu. Bıgün, sade — bu satırlarımı okumıyacak olan seyyahlara de- ğgü, sizrlere de müjdelemek iste- rim ki, bu çare bulanmuştur. Bundan sonra 25-30 — kuruş mukabilinde, — Istanbulun bütün taribi âbidelerini, müzelerini, hü- lâsa görülmeye değer — sayılan bilâistisna her bucağı gereceğiz. Hem de en geçi, yarım saat için- değer | kadar çekilenlere benzemiyen bu vYI, 43 Sultanahmet caminin kaçıncı padişah taralından yapıldığımı anlamak İçin minaro şerefelerini saymak küfidir de ve asıl yerde | — Nasıl mı? Gayet basit; çünkü çareyi bulan Ipekçi Kardeşler İstanbulun filmini çekiyorlar. Ve şimdiye güzeli, oturduğunuz ı filimde Istanbula Kavradenizden, Marmaradan, Sirkeciden, Haydar- paşadan, ve otomobille, yani beş muhtelif kapıdan, beş muhtelif yoldan girerken görülen tarih! ve tabil değerl Üstün eserler manzaralar gösteriliyor. Evvelki gün, bu filmin ilk | kısmı çekildi. Şımdi size, sabahın dokuzundan, —akşamın yedisine kadar süren bu işin içinde geçen saatlerimin — intibalarını — hulâsa edeceğim. Ve air, yazımın lik satırlarında uyanan merakınızı giderecek iza- hatı da bu intibaların arasında bulacaksınız. ve * Sastt tam dokurda, Haliçteki su iskelesinden ayrılan koca mo- törün içinde, motör müstahdem- leri bhariç, altı kişiyiz. Rejisör Orhan Selim, tarihi malümat acentesi ( | ) romancı Mahmut Yesari, ipekçi Ihsan, kar- deşi Osman, filmi çeken bir ganç çocuk, bir de görücü bendeniz|! Marmaraya doğrüu — açılırken, Yesari, Bilkiç, pişkin bir tercüman edasile dönüşte çekilebilecek nok- talar hakkında izahat veriyor: — İşte aşağıdaki parmaklıklı pençerelerin bulunduğu — yerler, şehzadelerin hapis olundukları odalardır! — Ayasofya minarelerinin son- radan eklendiği ek bu noktada göze çarpar! Topkapısarayı... Şu — Sultanahmet camliiriin ka- çıncı padişah tarafından yapıldı- ğını anlamak için minarelerindeki gerefcleri saymak lârımdı! Tepesinde parlıyan sarı maden. | altı la karışık bakırdır! Sadece anları satarak, iki koca saray yaptırmak mümkündür. Zaten eskiden, milerin — yeniden yapılabilmeleri için çareler düşünülmüş ve bu maksatlada ya temellerine bu işe yetebilecek hazineler -gömülmüş, yabut da bundaki gibi kubbelerine kâfi miktarda altm katılmışlır. — Şu gördüğünüz — oyuklar miçin oyuldukları — nihayetlerinin nereye vardığı belli olmıyan yer altı yollarıdır. Geçen senelerden beri, sonuna kadar vermak isteyen yakı'acak ca- BAA GKS ——ism'v——' | ilerisinde fenerin önünde meraklı bir seyyah, bir daha geri dönememiş ve havasızlıktan bo- gulmuştur. Bir çok mücrimlerin, bu —oyuklarda gizlendikleri de söylenir. — Surlar burada başlar!. O anlatmıya devam ederken, ben Ipekçi Ihsana soruyorum: — Filmin bir metresi kaça mal olar? — 120 kuruşal! — Bu film kaç metre olacak? — Bini epey aşacağımı san- yorum! Dönüşte Sarayburnunun — ar rejisör Orhan — Selim, — filmi çeken delikanlıya, nerede, niçin söylen- diği bilinmeden deli saçmasına benzetilen direktifleri veriyor: — Efendi kaptan... Geri dön... Ayasolfyayı iyi çekemedik! — Delikanlı,.. Ortadaki fenerin Üstünden atla, Sultanahmedin mi- naresine çık, oradan Ayasofya- aa kübbeslas 4, denize gel... Üç metreye sığsın hepsi. Ve Sarayburnuna yaklaşırken ilâve ediyor: — Şimdi şehir burnunun arka- sında... Hiç gözükmiyor. Evvelâ Topkapı sarayını çek, sonra tam burnu dönerken objektifi şehre çevir. Birdenbire Istanbul meydana çıkıversin! Ipekçi İhsan karışıyor: — Sarayı, şu sahilindeki çöp- lükle beraber mlsa iyi bir tezat olur? Orhan Selim cevap veriyor: — Gözel tezat amma, sansö- rün zıddına gideri Yesari ciddiyetle bağırıyor: — Aman birader, sakın Istan- sonra | bulu birdenbire çıkarayım deme! Orhan Selim merakla soruyor: — Neden? Yesari gülüyor; — Neden olacak, — İstanbul birdenbire çıkarsa seyyahlar ür- ker. Şehri, tıpkı fena bir haber verir gibi alıştıra alıştıra meydana çıkarmalı! x Boğazın diğer tarafı, tarihi eser cihetinden Marmara ciheti kadar zengin değill Fakat o tarafta tabiatin zenginliği, Mar- mara yolanun değerini hiçe in- direbilecek kadar hudutsuz. Dönüşte Yesari tarihi bilgisini Hfisebililâh harcamaya devam edi- or: z — Yıldırım Bayzıdın yaptırdığı Güzelcehisar, Istanbul surlarının en cakisidiri. hızla | Büyük ikramiye: Ziyâ Çetinkaya. Türk Hava Kurumu BÜYÜK PİYANGOS! Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengiı etmiştir 19.cu Tertip 3.cü Keşide 11 Temmuzda( 50 « 0 O 0 Liradır. Ayrıca : 20.000, 12.000, 10.000 liralık ikramiyelerle (20.000 ) liralık mükâfat vardır.. ,, Riyaziyo - Lisan « Fizik - Ikmal dersleri Türkçe - Fransızça - İngilizce - Almanca - İtalyanca 1914 denberi mu: kıyetle tanınan Çamberlitaşın karşısındaki Bayan - Bay Yabancı diller ol da arzu ve İhtiyacınıza göre gece ve gündüz çok esaslı öğretiliyor. Dirt £ TÜRK ANONİM ŞİRKETİ ISTANBUL ACENTALIĞI TRABZON YOLU AKSU vapuru 9 Temmuz SALI saat 20 de Rizeye kadar. Basit ve axz masraflı olan Doktor Stejekalin keşfi; her kadına kendi yaşından pök daha genç görünmesl imkâaını veriyor. Yüzdekl buruşuk- huklar, Biocel tabir edilen ve cildin en kiyimelli bir unsuru gidelsi olam cevherin kayboluşundan tevellüt eder. Bu, Viyana Üniversitesi — Profezörü; genç hayvanlardan istihanl edilen bu cevher sayesinde ensaca gençliği iade çaresini bulmağa muvaffak olmuştur Ki bu cevher, şimdi pembe renginde ki Tokalon kremi terkilinde meveut- tur. Yalnız gece'eri yatmazdan evvel tatbik edeceğiniz bu krem, uykunuz DN LAT AMT C S 2 j VAPURCULUK Liman Han, Telefonı 22925 mel | DOYÇE ORİENT BAN Dresdnor Bank Şubesi Merkezi: Berlin Türkiyedeki şubeleri: Galata - istanbul - izmli Deposu: İst, Tütün Gümrüğü &* Her türlü banka işi * y TORİDZ SESSUUD pir dORİİir güzetif keğfi İN B aa Deİ URUŞU”İUKLARı İZALE EDER arasında tamamen cilde nüfuz rek bütün buruşuklukları gidel Cildi yumuşatarak gençleştirir. dirir ve gözaltı çukurlarını tama! kaybettirir. Sabahları pudralanmaı evvel beyaz renkteki ( yağsız ) kalon kremlal kullanınız. Bu da be! latıcı, besleyici ve mukavvidir. besit mesamatı sıklaştırır. ve £ benleri giderir. Bu suretle —anba akşam kullanılan bu kremler, t bir. gençlik tazeliğini verecektir. men bügünden tecrübesini yapını hisarı, Istanbul surlarının en yenli kalmışıdır! — Bu'lki sur arası, Boğazın en dar yeridir, ve hükümdar “Dara,, ordularını buradan ge- çirmiştir! Ve etrafına uzun uzun bakın- dıktan sonra ilâve ediyor: — Eğer biraz daha uzatırsanız bu iİşi atmaya başlıyacağım. Zira sermaye tükenmeye başladı! 'Tarihisiz eserlere doyan rejisör Orhan Selim gözlerile sahili tara- yarak tabit güzelliği alımlı köşe- ler ararken cevap veriyor: — Korkma Yesari, at ata- bildiğin kadar çünkü yalanın ne baskınını uydursan, tarihe doğru diye geçmiş olanlar kadar kuy- | wuklusunu bulamazsın ! Bir taraftan da filmi çocuğa direktif yetiştiriyor. — Şu dalgalarda pırıltıları al Sonra şu karşıdaki yemyeşil, sık uğaçlığı göster. Daha soara şu ikdi yeni güzel köşkü çek! çeken | Ömründe tek film seyret diğini söyleyen Yesarlı — Ben diyor, bu işin bu dar zor olduğunu bilseydim, değilse zahmetlerine hürme bir kaç filme giderdim ! Ve ilâve ediyor : Istermisiniz, zahmetlerine meten filân derken alışayım bu yaştan sonra mektep çod ları gibi sinemalara dadanayı| Sordum : — Ne olur dadanırsan ? Güldü: — Bana değil meyhaneci olur! Kim bilir kaç tanesi iflâs & biçarelerin! Köprüye yaklaşırken, O! Selime, sahıldeki beyaz bir bil gösteriyor: — Film kaldıysa şurasın çek. Bence boğazın en tâ yeri orasıdır! — Neden? — Çünkü orada borçsuz gelr oturur! — Selim Tevfi

Bu sayıdan diğer sayfalar: