Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— aa | keğim, — Vakıâ biraz yaşlıca idi amma, — Met içinde 28 Haziran SON POSTA Sayfa 13 Tefrika No: 29 YALNIZ GENÇ Hatıra Sahibi: Emel Rıza 98 - 6 - 935 KIZLAR iÇiN! Birdenbire içini çekti. Senki; çok acıyan bir yarasına dokunul- muş gibi, kaşlarını indirerek alnı- nın derisini gerdi. Ve sonra İnler gibi bir sesle cevap verdi: — Bu ayın yirmi yedisinde, tam altı sene olacak. — Pekeyi, bir daha evlenmek İstemiyormusun.. O; sanki o derin yarası acıtıl- mış gibi hafifçe titiredi: — Allah, göstermesin. Dedi. Ve bu cevabı verirken; birdenbire —nemlenen gözlerini, yere indirmişti. Ben; o yarâyı deşmek için iİn- safsızca zorlayan acemi bir cerrah gibi devam ettim:; — Nilçin?.. — Eh, küçükhanımcığım.. Hiç, gül üstüne gül koklanırmı?.. Allah, kimsenin başına vermesin. — Onu çok severmiydin?.. Bu sualim, münasebetsizdi. Dü- şünmeli idim ki, büsbütün başka bir terbiye almış olan bu kadının hicabı, bu sualime cevap vermeye müsalt değildi. Onun için derhal sualimi değiştirdim; — Ondan memnundun değil mi ?. — Nur içinde yatsın. Yerden — göğe kadar memnundum. — Sana bir şey daha sorayım; Hacı kadın. Evlilik mi, iİyi.. yoksa bekârlık mı 7. Hacı kadın gözlerini kaldırdı. Tereddütle yüzüme baktı. Bu bakışta, biraz da hayret vardı; — Bilmem ki ne diyeyim, küçük hanımcığım?. Benim er- melek gibi bir adamdı. beni memnun etmek için elinden ne gelirge yapardı. Bir günden bir güne, ağrınıp İncinmedim. — Demek ki, erkeklerin içinde de iyileri bulunuyor, öyle mi?. — Aaa, ne demek?. Tabii; İyisi de bulunur, fenası da., Beş parmağın beşi de bir mi?, Hemen Allah, insanın alnına İyi yazılar yazsın. Karşısına, helâl süt ıınınlı çıkarsın. Hacı kadın, - birdenbire du- daklarında genişleyen bir tebez- tümle ilâve etti: — Yoksa, söz mü kesiliyor, küçük hanımcığım ?. — Kime? — Size. Bir kahkaka koyverdim. Ma- hallebi tabağım önüme çektim. Küçük gümüş kaşığı açık renkli kehriba gibi sararmış mahallebi- ye daldırdım : — Daha ortada fol yok, yu- murta yok Hacıkadımn. Kime söz kesilecek. Diye bağırdım. Büyük bir İştiha İle mahallebiyi yemeğe başladım. Hacı kadın, çekti : — Allah, kısmetinden gül- dürsün. O da olur, küçük ha- hımcığım. Diye, söylene söylene çekilip gitti. Hacı kadının söylediği — söz- lerin —içindeki —derin ve saf İman ve tevekkül, şüphe ve zul- olan kalbime, hiç olmazsa bir zerre nur vermişti, — 1 Temmüz 1930 Denizi ve yüzmeyi pek seve- bir daha İçini rım., Hem bu zeykimi tatmin etmek, hem de bu son günlerde bozulan sinirlerimi kuvvetlendir- mek için, sabahları denize gir- miye karar vermiştim. Halam, bu fikrimden memnuniyet hissetmiş ; — Çok İyi yaparsın, Emel, Caddebostanı plâjı, — şuracıkta, Sabahları beraber gideriz. Sen orada denize girersin. Ben de yanındaki gazinoda biraz çam kokusu alırım. Demişti. Verdiğimiz karar Üzerine, bu sabah halam, ben, Gülter; Üçü- müz beraber, — Caddebostanına gittik. Ben denize girip çıktıktan | Bonra, kuşluk yemeğimizi de ora- da yiyecektik. Onlar, doğruca — gazinonun bahçesine gittiler, ben de plâja girdim. Plâj, - bu sene hava se- rin gittiği için olacak - pek tenha idi. Bu tenhalık, benim daha ziyade hoşuma gitti. Büyük bir kavis çeviren sahillin kumları, altın bir saha gibi parlıyordu. Deniz; Ragıp Paşa şatosunun denize doğru uzayan — mermer | kenarlı rıhtımı. ile, — gazinonun çamlı sahili arasına sokulmuştu. Köşkün bahçesinde yükselen kü- me küme çınarlardan, gazinonun kenarlara taşan çamlarından akan yeşil gölgeler, bu durgun denizin Üstünde, zümrüt seli gibi harele- niyordu. Deniz, olmas pırıltıları içinde uzayıp gidiyor; adalar, pembe bir sis içinde yükseli- yordu. Halamla Gülter, gazinonun plâja bakan kenarına gelmişlerdi, Halamın biraz kalınca sesi, bu sükünet içinde yükseliyor: — Yaradana kurban olayım.. Aman, ne manzara... Resimlerde, sinemalarda görsek, hasret çeke- riz. Ah şimdi şurada biz olsaydık; deriz. Halbuki işte burası burnu- muzun dibinde de kıymetini bilmi- yoruz. Hay Allah razı olsun Emell. Sayende şuraya geldik te; biraz gözümüz, gönlümüz açıldi. Diye söyleniyordu. Hulâsa en yakın localardan birinde soyunmuş, kuma uzanmış- tım. Ve, bu emsalsiz manzaranın ruhuma verdiği şiir ve füsünla derin bir düşünceye dalmıştım. Birdenbire arka tarafımda, kumları hışıldatan bir ayak sesi işittim, Başımı çevirdim. Bir genç sığ yerlerde geziniyor, bir türlü suya girmeye cesaret edemiyordu. Biraz evvel yanımdan geçer- ken bana fırlattığı mağrur nazar- la, şimdi gösterdiği bu korkaklık ne büyük bir tezat teşkil ediyordu. Şeytan.. Ah, o molun şeytan; yine kulağıma bir şeyler fısıldıyor. (Arkaıı var ) Gayrımübadiller .. Dün Yine Toplanamadılar Dün gayrımüibadiiler Halke- vinde fevkalâde bir kongre ya- | pacaklardı. Bu toplantıda, gayrı- mübadil işleri hakkında finans bakanlığile temas eden cemiyet başkanı Bay Hüsnü ile üyelerden General Halilin aldığı neticeler hakkında heyeti umumiyeye İza- hat verilecekti. Ekseriyetin en cüz'i bir kısmı bile hazır bulun- madığından, köngre 8 temmuza bırakılmiştır. SPOR: Yunan Takımı... Bu Akşam Son Cevabını Veriyor. Orta- Istanbul futbol heyeti tarafın- dan Iİstanbulda iki maç yapmak üzere çağrılan Atina muhteliti son yaptığı teklifte ( 7-9 ) Tem- muzda oynamak şartile 1800 lira istemiştir. Istanbul futbol heyeti de bu maçlar için ancak 1500 lira vere- Bileceğini bildirmiştir. Yunanlıla- rın kat'i cevabı bu akşam belli olacaktır. Merkezi Avrupa Kupasının İklnci Haftası Geçen Cumartesi ve Pazar günleri Merkezi Avrupa kupası için 16 kulüp Aarasında yapılan müsabakaların ikinci devresi aşa- ğıdaki şekilde bitmiştir. Rapit - Zideniçe 2 - 2 berabe- re (maç ÂAvusturyada yapılmıştır), Avusturya - Ambrozyana 3-1 maç Avusturyada yapılmıştır, Ungar- ya - Admira 7-1 maç Macaristan- da yapılmıştır, Jüventils - Viktor- ya 5-1 maç İtalyada yapılmıştır, Fiyorentina - Üypeşt 4- 3 maç Italyada yapılmıştır, Seged - Slav- ya 1-0 maç Çekoslovakyada ya- pılmıştır, Ferensvaroş - Roma 8-0 maç Macaristanda — yapılmıştır, Isparta - Fist Viyana 5- 3 maç Çekoslovakyada yapılmıştır. nın galipleri 8 kulüp 30 Haziran ve 7 Temmuz tarihinde aşağıdaki şekilde karşılaşacaklardır. Ungarya ( Macar ) Jüventüs (İtalyan), Zideniçe (Çek) Perens- varoş (Macar), Slavya ( Çek ) Avusturya ( Avusturya ), İsparta (Çek) Fiyorentina (İtalyan). Bu şekilde çeyrek finale 3 Çek, 2 Macar, 2 İta'yan ve | Avusturya takımı kalmış oluyor ki bunda da Çeklerin başta gel- mekte olduğu görülmüştür. Maç- larda en ziyade hayreti mucip olan geçenlerde Istanbulda bulu- nan Seged takımının, kupa nam- zedi Slavya takımını, Çekoslo- vakyada 1-0 mağlüp etmeleridir. Maamafih Çek takımı pek zayıf çıkmıştır. Romanyalılarla Atletizm Maçı 30 Haziran pazar günü Roman- yalılarla yapılacak büyük atletizm müsabakalarında — tertip heyeti aşağıda İsimleri yazılı olanları hakem olarak çağırmaktadır: Başhakem: —Unvan, hareket âmiri Prak, Kronometr; antrenör Luiz, Şinasi Reşit, Âdil Giray, Davit, Vedat Abut; koşu hakem- leri: Enis, Peridis, Biger; atma hakemleri: Ekrem, — Agopyan, Ali kâtibi Rıza, Yasomidis, Yusuf, kemleri; müsabaka saha Feridun, Recep, Haldun, Bülent. Memlekette Bisiklet müsabakaları Türkiye bisiklet federasyonu memleketin her tarafında büyük alâka doğuracak şekilde bisiklet teşvik müsabakaları hazırlamıştır. Bu müsabakalar: 28 haziran Izmitte, 30 haziran Istanbulda, 3 temmuz Bursada, 7 temmuz Edir- nede, 9 temmuz Çanakkalede, 12 temmuz Balıkesirde, 14 temmuz Izmirde, 17 temmuz Denizlide, 21 temmuzda Konyada, 24 temmuz Antalyada, 28 temmuz Adanada, 30 temmuz Ankarada, 4 ağustos 'Samsunda yapılacaktır. Ankara mıntakası sporcuları bu — müsabakalardan Balıkesir, diğer şehirlerdeki bütün yarışlara İştirak edeceklerdir. Hediyeler “yalnız o mıntaka birincilerine ait l olacaktır. Böylelikle her iki karşılaşma- | 'Hikmet, Kanfelidis, atlama ha« komiseri Ilhami, ihtiyat hakemler; | Antalya, Adana, Samsundan maada da Avrupa Kupasının İkinci Haftası Muvaffak Olmuş Enstantanelerden . Karamanda kamp hayatı Sandal Âlemi Yapan İki Genç Mucize Kabilinden Kurtuldular ( Baştarafı 1 inci yüzde | genç Beşiktan sandal kiralıyarak açılmışlar, Moda açıklarına gel dikleri bir sırada kürekleri kırıl- mıştır. Bu veziyet dahilinde suların akıntısına tâbi olmağa —mecbur kalan iki genç, feryat ve Istimdat etmişlerse de Bseslerini kimseye eriştirememişlerdir. Akşam olup ortalık karardık- tan — sonra büsbütün — vesaitsiz kalmışlar ve havanın durğunlu- ğuna şükrederek suların cereyanile “sabaha karşı Yalovanın Çınarcık sahillerine düşmüşlerdir. İkisi de burada karaya çıkmış- ——— lar, sandalı da sahilde bırakmış- lardır. Sandal, bir aralık denize kaymış, kendiliğinden Hayırsızada açıklarına kadar gelmiş ve orada bir yelkenli tarafından bulunmuş- tur. İki genç bir müddet nerede olduklarını anlayamamışlar, ancak sorma, — soruşturma — sayesinde vaziyetlerini — tesbit etmişlerdir. Fakat bu sefer de üzerlerinde yola, vapura yetişecek paraları yoktur. Bu saikin altında birkaç gün Çınarcıkta, birkaç gün de Yalova- da kalmışlar ve nihayet bir haf- talık bir gaybubetten sonra İstan- bula dönebilmişlerdir. Bir Çift Faciası Tarlada, Başaklar Biçilirken Bir Sapçı- nın Ayağı Makinede Parçalandı Ouma Ali kazadan sonra Tarsus, (Husust) — Tarsusun Teke mahallesinden 21 yaşında bir genç feci bir surette ölmüştür. Adı Cuma Alidir. Cuma AÂli sene- lerdenberi patos makinesinde ve kardeşinin yanında sapçı muavini olarak çalışmakta ve bu suretle temini maişet etmekte İmiş: Bu sene yine makinede sapçı (yani makineye mahsulâtı veren demektir) muavini, yardımcısı ola- rak çalışırken makineye mahsul | veren amelenin biribirlerini - işte " mağlüp etmek için İddia ve gay- retle çalışırken sapçıya yardımcı olan Cuma Alinin ayağı patos makinesinin tanburuna düşmüş ve | saniyesinde resimdeki vaziyette sağ bucağı kâmilen parçalanmış ve hemen ölmüştür. - Makineye sap veren Cuma Alinin büyük kardeşi ağlıyarak hâdiseyi şöyle anlatıyor: Tanbur dakikada ( 800 ) devir yapıyor. Eğer kardeşim Alinin ayağı düştüğü sırada tanburun kayışı çıkmamış ve bu suretle makine dürmamiş o'saydı hen de | parçalanacaktım. —. «