Tefrika No: 68 “ Bir iki gün evvel size vâsıl olan bazı evrak var. Bu evrakın son sayfasının biraz teehhlirle elinize geçtiğini söylersem. Hangi evraktan bahsettiğimi anlarsınız değil mi? Şimdi, bana bu evrakı elde edebilecek malümatı verir- seniz sizl hem münasip bir sığna- ga koyduracağım, hem de muha- kemenizin Divanıharpçe değil, niza- mi mahkemeler tarafından yapılma- sını temin edeceğim. Ne dersiniz?,, Bu teklifteki kurnazlığı ve tuzağı derhal anlıyan, hiddetinden kıpkırmızı kesildi: — * Beni ne zannediyorsun? Canımı kurtarmak için böyle bir hiyaneti irtikâp edecek kadar alçak mıyım?,, diye bağırdı. Fakat sözünü bitirmeden çeh- resi birdenbire değişti. Hiddeti tamamile zail oldu, tavrı büsbütün değişti. Düşünceli bir halde: — * Mamafih ne mahzuru olabl'ir? Bu kâğıtların yarın sa- bahtan sonra size artık bir fay- dası olamaz ki./ Memleketi dü- şünmekle — beraber hayatımı da düşünmek mecburiyetindeyim ve hayatım, kendim — için herhalde sizin biçtiğiniz bahadan çok daha kıymetlidir. Teklifinizi kabul edi- yorum.,, dedi, Herr Schott derin bir nefes aldı: — “Çok Iyi ediyorsunuz Herr Neidelman şimdi evrakın olduğu yeri söyleyiniz ?,, Dedi. Alman lâkayıt bir tavurla : — Daha da ileri — gideyim. İsterseniz. — sizi evrakın — saklı olduğu yere bizzat götüreyim ,, dedi, Hor Sehott, câünilerin ve Idam mahkümlarının kurnazlıklarını mütecaddit defalar görmüş ve tecrübe etmiş olduğundan Almanın bu teklifini reddetti: — “ Siz benim dediklerimi yapınız, — ötesine — karışmayınız. Evrakın nerede olduğunu söyle- yiniz. Onlari adamlarım getirip şu masanın Üüzerine koydukları zaman ben de vaitlerimi yerine getireceğim. ,, dedi. Alman kurnaz bir tebesstimler — * Evrak hiç aklınıza gele- meyecek bir evde, dünyada bula- mıyacağınız bir yerinde saklıdır. Bundan mâada bazı ihtiyat ted- *birleri de alınmıştır. Salâhiyettar olmayan bir kimse bu evraka el sürdüğü takdirde hem evrak ve hem de onlara dokunanlar derhal berhava olurlar. Onun için baenim bulunmaklığım lâzım ,, dedi. * Şu halde bu tehlikenin nasıl edilebileceğini de söyle- ” Bunu söyleyemem işte... nizi yapabilirsiniz. ,, Her Schott hayretle karşısın- dakine bakıyordu. Alman sözlerine devam ederek: — * Yanıma istediğiniz kadar muhafaza veriniz... Hem sizi niçin aldatayım? Bu, kendi zararıma olmuş olmaz mı?.. Bundan mada ©o gizli makanizma ile kâğıtları imha etmeye teşebbüs etmeme de imkân yok. Çünkü bu takdirde kendim da berhava olmuş olurum. Düşünürseniz siz de beni haklı bulacaksınız... Hem — dediğinizi Alman, | yaptıktan sonra vadinizi yerine getireceğinizi söylüyorsunuz, hem de bunu yapmaktan beni mene- diyorsunuz. Öyle değil mi am- ma? ,, dedi. Bu sözlerini dikkatle dinleyen Herr Sehott bu muhakemede, bir yanlışlık, bir mantıksızlık sezi- yordu. Çönkü Almanın iddia ettiği evrakı muhafaza eden bazı terti- bat varsa ve ona dokumanlar derhal berhava olacaksa, zaten ? geç idama mahküm edilecek dan bu adamın kendi elile ölmeği hem de yanındaki muhafızlarla beraber berhava olmayı kararlaş- tırmadığı ne malumdu? Bu adamın seciyesi ve mâzisi göz önüne getirllecek olursa böyle bir harekete cür'et etmesi ihlimali yok değildi. Herr Sehott düşünmeye baş- ladı. Kâğıtları başka türlü ele geçirmek imkânı olmadığından bu tehlikeyi göze almak lâzımdı. Diğer taraftan, nerde ise şeh- ri kstilâ edecek olan vatandaşları tarafından herhalde birkaç gün zarfında — kurtarılacağına — emin olan bu adamın kendini kolay kolay öldürmesi ihtimall pek za- yıftı, Böyle bir şey olsa, onunla beraber mahvolacaklar meyanın- da kendisi bulunmıyacaktı. Şu sırada vazifesini terkedemiyeceği için Almanla beraber başkalarını gönderecekti... Bu cihetten de kendi hayatı tehlikede değildi.... Şu halde?.... Herr Schot fazla düşünmiye lüzüm görmedi, Almanın sıkı bir muhafaza altında, şehir dahilinde istediği yere götürülmesini, fakat arkadaşlarının bir tuzağına düş- memek için Almanın girmek is- teyeceği herhangi binanın evve- . Cim SON POSTA 28 - 6« 1935 ce dikkatle gözden geçirilmesini emretti. -Si — Bir müddet sonra Herr Nei- delmann'ı bir taksiye bindirdiler. Sol bileği, kelepçe ile kısa boylu bir polis komiserinin sağ bi'eği- ne bağlanmıştı. Solak olan komi- serin sol elinde bir tabanca var- dı. İki silâhlı polis de karşıların- da yer almışlardı. Silâhlı polis- lerle dolu bir taksi önden, gi diyor, >bir diğeri de arkadan takip ediyordu. a Herr Sechott, Almanın gerek kuvvetine güvenerek, gerek kur- nazlıkla — teşebbüs — edebileceği herhangi bir hareketin- önüne geçmek için böyle sıkı tedbirler almıştı, Guz Maskeleri Fakat bu ihtiyat tedbirlerinden Neidelmann hiç de — müteessir olmamıştı. Muhafızlarını lâkayıt nazarlarla süzmüş, — sonra da, bhenüz işıkları sönmemiş olan sokaklarda, yüzlerine kocaman gözlü, uzun uzun hortumlu gaz maskeleri — takınarak — korkunç şekillere giren insanların akınını şeyretmeye dalmıştı. Kadınların, erkeklerin, çoluk çocuğun böyle sığınaklara koşuşmaları, Alman tayyarelerinin yaklaşmakta oldu- ğuna şüphe bırakmıyordu. Kara ve tehditkâr harp bulutu, patla- mış, nihayet fırtına kopmuştu. Neidelmann bu gaz maskele- rininin temin edebileceği masunl- yetten çok şüpheli idi. Hele küçük çocuklar bunlara hiç ta- hammül edemiyorlar, Bu sıkıcı şeyleri yüzlerinden çıkarıp atmak istiyorlardı. Dudaklarında İstih- fafkâr bir tebesslim dolaştı. Bu, yalnız gaz maskolerine karşı istihfafını değil, aynı zamanda aklından geçen gizli maksatlarını da ifade ediyordu. (Arkası var) Londos Dinarlı Mehmet Pehlivan- la Karşılaşmaktan Çekiniyor ( Baştarafı 1 inci yüzde ) mişti. Güreşi, bidayetinden sonuna kadar merakla takip eden halk hakemin bu kararına itiraz etmiş ve güreş sahasında uzun müna- kaşalara girişilmiş ise de hakem kararında İsrar etmiş ve nibavet Dinarlı Mehmet pehlivanla Cim Londosun 1934 kânunevvelinde tekrar Şikago'da karşılaşmaları kararlaştırılmıştı. Haksız olarak mağlüp addedi- len ve bundan son derece müte- essir olan Dinarlı Mehmet pehli- van bu haksızlığı kendi kuvvetile tamir etmeye azmetmiş. ve çetin bir idmana girişmişti. Hattâ bu hakaz'ığın kondisinde uyandırdı- ğı sönmez bir hırs ile bu idman- larını bir aralık okadar şiddet- lendirmiştir ki antrenörleri müda- haleye mecbur olmuş ve onu güç belâ bir müddet istirahat etmiye ikna edebilmişlerdi. Dinarlı Meh- met. — Amerikada — profesyonel sporcuların rakiplerini yenmek için gayrımeşru usüllere de müracaat etmekten çekinmiyeceklerini pek iyi bildiğinden idman müddetince, hattâ güreş gecesine kadar yalnız olarak bir tarafa çıkmamış müte- madiyen Şikagodaki — Türklerin nezereti altında bulundurulmuştur. Nihayot güreş gecesi karşı sında Cim Londosu görmeğe ha- zarlanan Dinarlı Mehmet ve bu çetin güreşi Beyretmeğe gelen halk büyük bir sukutu hayale uğramışlardı. Çünkü Cim Londos Dinarlı Mehmetle karşılaşmağa cesaret edememiş kendi yerine güreşmek - üzere Meksikalı Con Bravi ninde bir pehlvan gön- dermişti. Halkın alkışları arasında bu pehlivanı ko'laylıkla yenen Di- narlı bu galebesile hem Cim Lon- dosün korkaklığını isbat etmiş hem de Türk bazusunun yenilmez kuvvetini bir defa daha bütün dünyaya İlân etmiştir, Bu bapta fikrini soranlara Di- narlı Mehmet gülümsemekte ve omuzlarını kaldırarak: — Ne yapayım? Şampiyonlu: ğunu kaybedeceğini bildiği için Cim Londos benimle karşılaşmak- tan çekiniyor demiştir. Askeri San'at Lisesi Ankarada — bulunan — askeri san'at mektebi bu sene askeri san'at lisesi haline konulmuştur. Liseden çıkanlar yarsubay olarak kıt'alarda çalışacaklardır. Haziran 28 Haliç Şirketi Umumi Heyet Toplantısı İdare Meclisi, Dün Umumi Heyetten Fevkalâde Selâhiyet İstedi Ve Aldı ST K Heyeti umumiye işte bu zevattan mürekkeptir Haliç vapurları şirketi hisse- darları dün saat 15 de bir top- lantı yapmıştır. İdare — meclisi, mali — vaziyeti bozulan — şirket hakkında, heyetl umumiyeden tam selâhiyet istemiş ve bu istek kubol olunmuştur. Meclisi idare buna alt tedbirleri ktır. Bu arada belediye ile olan davayı kazanmak için lâzım gelen çare- lere baş vuracaktır. Malâmdur ki bu davada, ehli hibrenin raporuna şirket avukatı itiraz etmiş, mahkeme de bu itiraz kabul ederek ehlihibrenin rapo- rünu — tavzih etmesi — İstenmiş, dava da 21 birinci Teşrine bıra- kılmıştı. Esnaf Bankası... Eşyasının Satışı Münasebetile İh- tisas Mahkemesine Verildi Inhisarlar idaresi tarafından Esnaf bankası tasfiye heyeti aley- hine ihtisas mahkemesinde bir kaçakçılık davası açılmıştır. Bu lşe alt evrak İle kanunun kaçak addettiği eşya da müddeiumumi- liğe tevdi edilmiştir. İhtisas müd- deiumumiliği evrakı tetkik etmeğe başlamış, suçlu addedilen'ere de celp müzekkeresi göndermiştir. Inhisar idaresinin açtığı davaya göre Esnaf bankası tasfiye heyeti bulundurulması ve kullanılması, alınıp satılması yasak olan her bini biner yaprakl 14 kopya def- teri satmıştır. Bu defterler Dör- düncü vakıf hanında ticare! ve komisyonculuk — kollektif — şirketi tarafından satın alınmıştır. Fakat şirket sahiplerinden Hasip bunla- rın yasak mallardan olduğunu far- ketmiş ve gidip inhisarlar idare- sine haber vermiştir. Bunun Üze- rine de takibata başlanılmıştır. Inh'sarlar idaresi bir taraftan bun- ati müsadere etmiş, diğer taraf- tan biri mülga esnaf bankasının manevi şahsiyeti, diğeri de Esnaf bankası tasfiye heyeti ile yediemin avukat Osman Nuri hakkında ol- mak Üzere iki cepheden takibata başlamıştır. Esnaf bankasının manevi şah- siyeti hakkındaki takibat yasak olduğu halde bu kopye delter- lerinden kullanmış olması, tasfiye heyeti ile yediemin hakkındaki takibatta yasak ve kaçak oldük- ları kanunla tesbit edilen, İmhası veya hükümete teslimi icap eden bu malların satılması noktasından yapılmaktadır. Bir Posta Ve Telgraf Memu_ru Yakalandı ( Baştarafı 1 inlci sayfada ) dürü Bay Salih işin tahkikine lü- zum görmüş ve başmüdür yelte bir yakalama plânı bazırlanmıştır. Başmüdüriyet uydurm adreslerle otuz tane mektup hazırlamış ve içlerine boş kâğıt ve Üzerlerine de husust! işaretler koymuşlur. Bü mektuplardan on beşi cam fabrikasındaki kutuya, on beşi de Beykozda bir başka kutuya atı- mıştır. Cam fabrikasına atılan mektuplar ertesi günü başmüdü- riyete gelmiş ve İşaretlerinden anlaşıldığı için memurlar tarafın- dan ayrılmıştır. Fakat aradan üç gün geçtiği balde Beykoz kutusuna atılan mektuplar gelmemiştir. Bu- nun Üzerine müfettişlerden birisl derhal Beykoza gitmiş ve müdürle beraber memur — Cavldi sorguya çekmişlerdir. Cavit kutuya atılan bu on beş mektubun kencisine gelmediğini söylemiş ve inkârında ısrar etm şlir. Bunun üzerine Bey- koz sulh hâkimliğinden bir arama emri alınarak Cavidin evi aranmış ve postaneye verilmiş (13) mektup bulunmuştur. Bu mektuplardan bir kısmı Avrupaya gönderiliyor- muş. Bu suretle şüphe tahakkuk etmiş ve hemen Cavide işten el çektirilerek tahkikata başlanmış- tır. İddia edildiğine göre Cavit altı aydanberi birçok mektupların üstündeki pulları söker ve sonra da bunları yakarmış. Müdüriyetin attırdığı son ön beş mektup da böylece imha edilmiştir, sanılıyor. izmirde Kooperatifcilik İzmir işyarları istihlâk yığal- tım — kooperatifinin yıllık genel toplanlısı yapılmıştır. Yönetim kurulu ve — mürakipler raporu okunmuş — ve onaylanırış, yeni yönetim kurulu seçimi yapılmıştır.