26 Haziran Telfrika No: 27 & YALNIZ Hatıra Sahibi: Emel Rıza 6 . " dNç KIZLAR iÇiN! lamın nasıl uğraşabildiğine hay- ret ettim. Çünkü onun, ev ka- dınlığından başka hiç bir şeye aklım ermediğini zannederdim. Buna, ©o da şaşıyor: — Ne yaparam,. evlâdim. İş başa *düşünce, insan bilmedikle- rini çarçabuk öğreniyor. Diyor. Sonra sözün sırası, babamın evlenme meselesine geldi. Halam buna şiddetle itiraz etti: — Babanın halini bilirsin, kızım. Titiz, hırçın bir adamdır. Her kadın, onun kahrını çekemez. Bâhusus zamanımızda, annen gibl sabırlı, tahammüllü kadın bulmak biraz güç. Açık söyleyeyim; bu İşin arasına girmek İstemem. Yakında tekatit olacak diyor- sun, Şayet öyle bir şey olursa; gelsin, yanımda otursun, Başımla beraber. Zaten, ben de yalnızım. kala iki kardeş kaldık. Baş- ir, şöylece sakin bir ömlür Bu Arap saçı gibl işlerle ha- | iz. Dedi. Birkaç dakika süküt ettikten sonra, sözüne devam etti: — Şimdi asıl düşünülecek; sensin kızım... Ben; aşağı yukarı bir senedenberi, etrafa göz gezdi- riyorum, Sana münasip bir koca aramakla meşgul oluyorum. Fakat zaman çok değişti. Şöyle; g tutacak, koca — denecek adam göremiyorum. — Bir, — nişanlılık modasıdır. aldı. yürüdü. Ba- kıyorsun, her genç kızın ya- nında bir delikanlı. Ne 07. Nişan- her imiş. Amma bu nişanlılar, Iki üç ayda bir değişlyor. Sebep? Ahlâkları uygun gelmemiş... Hak- buki, işin içyüzü öyle değil. Haydi, bu dünya kurulduğu kuru- lalı, erkekler böyle gelmiş, böyle gidecekler. Bari kızlar — olsun akıllarını — başlarına - toplasalar; kuru lâflara aldanmasalar y Maamafih; ben bu meseli kabahati, biraz kız analarına babalarına buluyorum. Kızlarını nişanlayacak adamı evvelâ sorup soruşturmuyorlar; sonra da — bin kere pişman oluyorlar. Halamı dinledikçe, yavaş yavaş özlerimin — önünden — perdeler alkıyordu. Git 'gide, memleketin içtima! hayatını hakik! renklerile örebiliyordum. —( Asri) — liğin, :u kadar yanlış telâkkilere uğra- yacağını hiç Ümit etmiyordum. adeta muhitten ürkmeye başlı- yordum. Bereket versin ki halam madalyanın ters tarafını çevirdi. Büyük bir hakperestlikle sözüne devam etti : — Ama kızım; kıyıda kö- şede neler de var. Ne kibar, ne dürüst ahlâklı gençler de var. Bunlar, daha hâlâ a rinin eski türolerine gidiyorlar. Iyi bir yu- vanın, ancak sağlam temel Üze- rine kurulabileceğini düşünüyorlar. Bunlardan bilhassa iki tanesini pek beğeniyorum. Senin - için gönlümden geçiriyorum. Ne ise, daha vaktimiz var. Bol bol ko- nuşur, bir şeyler düşünürüz. Dedi. Halamın sözlerini karşılamıya ve tenkit etmeye İüzum görmeden dinledim. Onun bislerini kırma- mak - için, Üniversiteye devam fikrinde olduğumdan bile bah- setmedim. Evetl. Halamın dediği gibi, önümüzde geniş bir raman var. Arkamızdan atlı - kovalamıyor Muhiti biraz gözden geçireyim. Mektepte edindiğim bilgi — ile, gördüklerimi iyiden iyiye tahlil edeyim. Ancak ondan sonra kat'i fikrimi söyleyebilirim. 2 Temmuz 1930 Bügün mualime Annadan şu mektubu aldım. * Sevgili Emel!.. Mektubunu, büyük bir sevinçle | aldım. Okurken, az kalsın gül- mekten katılacaktım. Eğer seni, bütün — içyüzünle tanımasaydım; gösterdiğin saflığa, kabil değil İnanmıyacaktım. Biliyorum ki, şu sözlerim üze- rine şaşaladın; — Niçin?.. Diye düşünmeye başladın... Pekâlâ. Sana, aklıma gelenleri söyleyim. Ve fikrimi daha iyi anla- tabilmek için, — bana yazdığın maddelere birer cevap vereyim: 'l — Güzel, sehhar ve pek cazip olduğuna hiç şüphe etme... De_ğ“ ©- gençliğinin en ateşli dev- resini yaşadığını ve kıvır kıvır bir genç olduğunu - söylediğin - yol arkadaşın Sait ch.yhı"i' Roııîı- daki Sen Piyer Kate Dralinin başvalzi bile olsa senin gibi bir kıza lâkayıt — kalamaz. Bahusus böyle üç gün Uç geöce — başbaşa kaldıktan sonra... Sen, Sait Beyin gösterdiği bu kayıtsızlığa cidden İnandın mı, Emel ?.. Eğer inan dınsa, saflılığmı pek Şayanımer- hamet — bulurum... Dinle beni çocuğum . Görüyorum ki, sana bir ders daha vermeye mecburum, Unutma ki; çok kurnaz erkeklerin pek keskin bir silâhları daha var- df!..Bu #ilâh da pek çok hoşlarına giden — genç kızlara ve kadınlara lı,ı.ı kayıtsızlık — göstermektir. Bir genç kız, bir genç — ka- dıq: karşısına çıkan ve kem ndisine perestişte bulunan ıenk_ renk, çeşit çeşit erkeklerin hepsine karşı dudak büküp geçe- bilir. Fakat karşısına; kendisine karşı kayıtsızlık ve İstiğna göste- ren bir erkek dikildi in rı derhal değişir. Adıh?..vılı':ığı :: İ rete uğramış gibi titizlenir. Kas dında bu titizliğin başladığı dakl- kadan itibaren erkek, partiyi ka- zanmış — demektir. Çünkü bir kadının - her ne süretle olursa olsun - bir erkekle fikren meşgul olması, dalma aşka doğru bir yol açılmasına — müsaittir. Eğer şu ıolîubuıııı uzatmaktan korkma: saydım; aşkları kavğa ve birbirini tahkir ile başlıyan hii:çuk tıııdı;- larımı sana misal olarak Bgöste- rebilirdim. Amma diyeceksin ki: — Napolide yolculuğumuz hi- tam buldu. Sait Bey, en küçük bir istifade bile temin “etmeden benden ayrıldı. Artık bir daha birbirlmizi nerede göreceğiz. Eğer maksadı benim üzerimde bir tesir yapmak olsaydı, iki gün kayıtsız ve müstağni durur; :lç olmazsa üÜçüncü gün, ağzından çıkarıverirdi. Eğer böyle bir iddiada bulu- nursan; bu, doğru olabilir. O zaman da sana cevap olarak de- Llıın ki:k— Bazı erkeklerin, garip r zevkleri daha vardır. kadınlara karşı k. L e baklayı da bir düşünce verıııklır.h.g:;?; erkekler için; bir kızın veyahut genç kadının önünde diz çökerek göz yaşlarile aşkını ilân etmekle, aşkından kan kustuğu bir. kadr nin karşısında dişlerini sıkarak hislerinden hiçbir şey bildirme- mek; tamamen müsavidir. Senin, © ateşli ve kıvır kivir. yol arka- daşının bu zümrelerden hangisine mensup — olduğunu — bilmiyorum, Onun içindir. ki hakkında bir hüküm vermekte mazurum. An- cak bu maceranın bu kadarcıkla kalmasından bir memnuniyet his- sediyorum, Sana da büyük bir samimiyetle: — Geçmiş olsun. Diyorum. ÇArkamı — var) SON POSTA BBoks Ş—am “Maks “Braddoka Dünya boks şampiyonu Makı Baer ( Bir ), Amerikalı ağır sik- let şampiyonlarından, Jamea Y. Braddok'la karşılaştı. Ve on beş ravuntluk müsabaka ile beraber dünya boks şampiyonluk unvanını da kaybetti. Maks Baer kendine güvenen bir boksördür. Onun böyle şişkin bir balon gibi ilk ciddi boksör karşısında sönüver- mesi, doğrusu büyük bir hayret uyandırdı. Bu münasebetle gaze- teler, gerek bu maçın galibi olan Braddoka, bir de bu maçın mağ- lâbu olan Maks Baere müracaat ederek ihtisaslarını sormuşlardır. Bakınız Braddok ne diyor? Braddok Anlatıyor? * Diyebilirim ki dünyanın en mesut adamlarından biri de çu anda benim. Çünkü hem dünya boks şampiyonunu yendim, hem de şimdiye kadar kargşılaştığım talisizliğime galebe çaldım. Esasen maçın ilk devresinde galibiyetin bana ait olacağını hissediyordum. Herkes bana, Maks Baerin sağ yumruğunun dehşetinden bahset- mişti. Buna karşı bir tedbir olmak Üzere o sağ elile vuracağı mırada, ben de sol elimle suratına vurmak suretile tedbir aldım, gördüm bi bu tedbirim tam yerindedir. O benden daha kuvvetli, daha İri, daha ağırdı. Binaenaleyh, onunla açık bir vuruştan çekinmem ve teknikle maharetimden lstifade etmem İâzımdı. Az sonra Maks Baer benim takip ettiğim hattı hareketin far- kına vardı. / !HAR , HULUSİ Za STANGĞUL Baer'i piy Nasıl Nasıl Fakat bir şey — yapa- mıyordu. — Vaziyet böylece bir müddet de vam etti ve beşinci devrede ş'd- | detli surette hücuma geçti. Maksadı, kuvvetli olan sağ yumruğunun — tesirile beni nakavt etmekti. Fakat her teşebbüsünde sol yumruğu- mu suratında — buluyordu. O, böylece, teşebbülslerinde muvaffak olamıya, olam - » yorulmıya başladı. Sıra, bana * gelmiş « mekti. Çetin mücadele de işte asıl o zaman başladı. Müsabakanın ortalarına doğru yorulan Maks bir parça dinlenmek için mas- karalık yapmıya teşebbüs etti. Fakat muvaffak ola- madı ve bu suretle haftada 10 bin —dolar kazanan adamı mağlüp ettim. Nasıl Yenildim ? Maks Baer, matbuatın kendisine sorduğu suale böyle cevap veriyor, diyor ki 1 Madem ki — yenilecekmişim. Beni yenaen adamın Braddok ol- masını tercih ederim. Kendi ken- dimden okadar nefret ediyorum ki bir köşeye çekilip çift ve çu- buk işlerile meşgul olmayı düşü- nüyorum. Fakat bir boksörlün bu nevi yeminlerine aldanmamalıdır. Ellerimin ıztırabı geçtikten sonra, tekrar ortaya çıkıp kaybettiğim qı_ılarıhAı_ılatıyoı_' Savfa 13 Yendim,, Yenildim,, Müsabakanın en hararetli bir devresi unvanı tekrar elde stmiye teşeb- büs « lirim. Kendım İçin ma- zeret istemiyorum. Bruddok beni yendi ve adamakıllı yendi. Bu münasebetle şunu da — öğren- dim ki halkın teveccühlü pek ge- çici bir şeydir. Maçtan evvel, ringe çıkarkan herkes beni çıldı- rasıya — alkışlıyordu. — Bir- saat sonra, yani yenildiğim zaman her ağızdan ıslık çıkıyordu. Bu tabü idi. Çünkü yenilmiştim. |