17 Hariran SON POSTA Ziraat Bilgisi (*) Örtülen Toprağın Verimi Artıyor Bitgilerin arasında kalan top- rak yüzünü örterek daha vergili ve daha iyi üÜrün almak usulü Avrupa ve Amerika bahçıvan- ları arasında bugün yayılmış bir bilgi halindedir. Bizde bilinmeyen bu kurnaz'ık sayesinde — onlar daha kolaylıkla ve daha az İşle pek iyi sonuçlar elde ediyorlar. Denemeler göstermiştir ki bu İş için yapılan sağlam küğıtlarla örtülen toprakların sıcaklığı daha iyi saklanıyor. Ve gündüzle gece- nin farkı kalmıyor. Gece ayazdan gündüz. çok sıcaktan korunan toprağın bir kararda kalan sıcak- lığı, nebatların daha erken ve daha İyi yetişmeğe yardım ediyor. Sağdaki iki kök örtülü toprakta solda- kilerde örtüsüz toprakta yetişmişlerdir llk zamanlarda bütün faydası bundan ibaret sanılan bu usulün daha sonra pek çok - iyilikleri meydana çıkmıştır. Böyle örtülen topraklarda yabanl otlar güneş ve hbavadan yoksul kaldığı için Üreyemiyorlar. Ve aralıkta kalan bizim bitiklerimiz serbestçe yeti- Myorlar. Tarlayı zararlı otlara ğdurmamanın bize neye mal Olduğunu herkes bilmese de xira- Atçılar Iyi bilirler. Çok defa bo- Yuna çapa yapmak ve elle yolmak bile onların Üremesini önleyemez, Halbuki bu usülde toprağı — örtü- vermekle ot tasası — giderilmiş oluyor. Onun için bahçıvanlar sık sık çapa yapmak — külfetinden kurtuluyorlar. Diğer taraftan toprağın neml- Dİn uçup gitmesine karşı koyan bu Örtüler nebatların su ihtiyacını da #yarlamış oluyorlar, Beş defa tulanacak bir mahsulti iki defa Sulamak — elvermektedir. — Hole Yağmur veya sulamadan sonra Böze çarpan kaymaklar bu kâğıt- lar sayesinde hiç görünmüyorlar. Toprakta azırlayan nebatlara bakteriler yiyeceğini örtülü ı’llrııı.ı küğıtları sebzelerin ararına ya- Yilniş görüyorsunuz. Bahçıvan elindeki hlahı çivi ile küğuları yere tutturuyor Olunca evvelkinden çok daha İyi falışıyorlar ki bu da mahsulün *slenmesine ve bereketlenmesi, Yardım ediyor. Örtülen nebatlarda Körülen bu kuvvetlilik ve bereket Unun İçin harcanacak başka hiç tedbirle bu kadar kolay elde |!nııı. hl'fiğılııı yetiştirilirken sonradan Kitla — yetiştirilmeye başlanan VDoramı — 12 inci yüzde ) —— nünyşda Olup Bitenler Çocuk Cenneti Muhakkak Londradadır ! Bir Yavrunun Hiç Paylanmadan, İçin_do İstediğini Yapabileceği Bir Müze Eğlendirerek Öğretmek İçin Bulunmuş Çok İyi Bir Usul Londra,... ( Haziran ) — (So- uth Kensington Museum ) çocuk- lar için çok tatlı bir tuzaktır, Büyük kapıyı — geçer geçmez umuzlarına bir kanca yapışırı Geniş yolun dibinde kocaman bir tayyare kanatlarımı açmış, bok- lemektedir. Buna hangi çocuk dayanabilir? Artık muhakkak vaktin geçtiğini de — duymayarak saatlerce orada kalacaktır. Bu müzeye ilk kere gelen bir gezici kapının eşiğini geçer geç- mez, kendisini, teneffüs saatinde bir mektep avlusuna düşmüş sanır ve zıplamalar, sıçramalar, koşuş: malar, kahkahalar arasında bir salondan ötekine akın eden yüz lerce çocuğu görlünce belki dı şaşırır. Burada, büyük — mürxe lerin derin — sessizliği — yoktur, Çünkü burası münhasıran çocuk: lara mahsustur. İçerde birkaç büyüğe rastge. lirseniz, biliniz ki buraya bir hak dıtiL bir göz yumma neticesinde girebilmiştir. Esasen bunu duvarlara asılan lâvhalardan da anlarsınızı — Çocuklara yer veriniz, bu- rası onlarındır. Cümlesi her li ı!l.iı!- yerde gözünlüre * Müzenin alt katı ( Tabiat ) dalresidir. Isterseniz sizinle birlikte burada bir devir yapalımı Karşı- mıza İlk çıkacak olan büyük bir kır tablosudur. Bu kır tablosunun önünde bir masa, masanın üzerin- Aydınlanır ve içinde ne varsa hepsi birden harekete gelir. Ba- kınız Bu camekânın — üzerinde (tarihten evvelki devir) cümlesi vardır. Hakikaten de öyle, ay- dınlatınlanınca içinde bir dere görüyoruz, sık ağaçlı bir orman- dan akıyor. Derenin ortasında bir kütük, kütüğün üzerinde bir ka- dınla örkek, gidiyorlar., Geçelim. Bakınız ikinel eamekân daha yeni zamana aittir, içinde bir öküz, üzerinde bir adam, Üçüncü came- Çocuk müzesinde çiçeklerin nasıl büyüdüklerini gösteren cameklân. Sun'i ziya altında de de iki elektrik düğmesi var- dır. Birincisinin üzerinde “yağmur,, ikincisinde “ güneş ,, sözleri ya- zılıdir. masanın Öönüne küçücük bir kız çocuğu geçmiş mini mini parmağını “güneş,, İşa- retli düğmeye bas:yor ve işte derhal kır tablosunda güneş aydınlandı- ğını görüyorsunuz. Kız çocuğu elini bu düğmeden çekiyor, öte- kine basıyor ve hemen “ kır tablo- Bu,, nun Üzerine yağmur yağmıya başladığını görüyorsunuz. Yavru şimdi hem eğlenmiş, hem de gökte “alâlmisama,,nın neden ileriye geldiğini anlamıştır, Çünkü onu da görmüştür. * Isterseniz biraz yürüyelim. Ba- kınız karşımıza bir sıra camekân çıktı, Üzerlerinde kocaman birer levha, “eski devirlerin nakil va- sıtaları,, cümlesini okuyoruz. Her camekânın önünde birer elektrik düğmesi var. İsterseniz parmağı- nızı dokununuz, camekân derhal kânda bir kağnı arabası, dördün- cü de bir at arabası, sonra kü- rekli gemi, yelkenli gemi, buharlı gemi, şimendifer ve nihayet oto- mobil, ve bütün bunların hepsi de işler halde görünüyor... Bir Tayyare Ilırdını teyyarenin nasıl uçacağını öğrenmek ister mişiniz? Bu mini mini tayyare meydanına gelirsiniz. Bakınız bir tayyare yere konmak Gzere.. Yanında iki tane çocuk var. Bir çocuk önündeki elektrik düğmesine basıyor, bir vantilâtör dönüyor, hava ceryanı geliyor ve tayyare yükseliyor, sonra çocuk elini düğmeden çekince hava cer- yanı kesiliyor ve iple bağlı olan tayyare, tekrar yere iniyor. Eski Devirlerde Aydınlatma Vasıtaları İster misiniz biraz daha yürü- yelim, bakınız karşımıza bir sıra camekân daha çıktı, üzerlerinde *“eski devirlerde aydınlatma vas- taları,, cümlesini okuyoruz. Bua camekânların içinde, en eseki de- virlerden başlayarak yeni zaman- lara doğru gelen, model model ev vardır. Önlerindeki düğmeye basınız, bu evlerin çıra ile mi, mum ilemi, petrol ile, elektrik ile mi aydınlattıklarını görürsünüz. Sonuncu camekâna gelince, bunun içindeki ev değil, bir tiyatro bi- nasıdır, düğmeleri de Htu’hıı de- ğil, düzünelerce.. seyirci gocuklardan biri masanın başına geçmiş, önündeki düğmeleri rast- gele karıştırıyor, ve karıştırışında da, tiyatronun bir kısmı, muhtelif ziyalarla aydınlanıyor. Artık bu çocuk bir tiyatroda ziya tertibatının ne olduğunu ve nasıl idare edildiğini tamamen anlamıştır. * Şimdi alt katı bitirmiş bulu- nuyoruz, Gst kata çıkabiliriz. Bu- rası yeni devirlerin makine saha- sında — bulduğu aletlere tahsis edilmiştir. Bakınız önümüzde sıra sıra lokomotifler duruyor, hepsi de işler halde, üzerlerinde birer gocuk, düğmelere basıyorlar ve tekerlekler döndükçe, kendilerinin belki 100 kilometre sür'atle git mekte olduklarını zannediyorlar... Oyuncaklar Kırılınca.. Çocukların arasında sakin sa- kin dolaşmakta olan güleç yüzlü gardiyanlardan birine yaklaşarak gordum: — Dostum, çocukların bu mo- delleri kırdıkları olur mu? — Ara sra, elbettel — Babalarına baberl! — Ne münasebet?. Ne oyun- cağı kıran çocuğa, ne de babasına hiçbir şey söylemeyiz, burada gördü- nüz herşey çocuklar için yapı:mış- tır. Eğer içlerinden bazıları kre hrsa, bu onların sağlam yapılmış olmadıklarmı gösterir, hemen ta- mir eder, ve yerine daha sağlam yapılmışını koymıya çalışırız. x» Alt kata inmek için asansöre bindim, çıkarken karşılaştığım yavru da İniyordu, yanındaki mü- rebbiye: — Galiba asansörden hoşla- niyor, dedim. — Bir buçuk saat varki, be- yuna İnip çıkıyor, cevabını verdi. * Artık yorulmuştum, sokak ka- sının yolunu ararken bir - salon E.ıpıınıı özerinde “ (3) den (5) e kadar yıldızlar hakkında konfe- rans,, cümlesini okudum, İçerden canlı canlı kahkahalar aksediyor- du., Gardiy sordum: — İçeri girebilir miyim? — Hayır efendim, burası yak Eskişehir Hava Mektebi Mektep, Eskişehirdedir. Bu sene de mektebe kabul edilecek tale. be ihtiyaca göre pilot, nişancı, bumbardımancı, fotoğrafçı, muha- M“bıncl. =| vobııkiılıt hava zabiti — yetiştirile- cektir. İstekli gençlerin mektebe girebilmek için şu şeraitl halz olması lâzımdır: Türk olmak, Ortamektep (lisa 8 inci sınıf) tahsilini bitirmiş asgarl 17, âzami 20 yaşında olmak, orta tahsilden daha yüksek tahsil gö- renlerle, bu tahsili bitirmiş olane lardan şehit, malül, asker çocuk- ları, ecnebi diline vakıf olanlar tercih edilir. Talip miktarı kadrodan fazla çıktığı takdirde müsabaka imti- hanı yapılır. Bundan başka İç- tekli sıhhi ve tabiati uçuşa mü- sait olması lâzımdır. Bunun İçin mütehassısları tam olan bir has- taneden rapor almak gereklir. Ayrıca ahlâk cihetinden mazbut olması, ve mektebi - bitirdiktea sonra hava birlik ve mücssesele- rinde 12 sene müddetle Hava ge- dikli küçük zabitl olarak çalışa- caklarına dair noterlikten musad- dak — bir, taahhütname vermek şarttır. Mektebin tahsil müddeti Iki senedir. Leyli ve meccanidir. Ta- lebe askert İisesi gibi giydirilir ve beslenir. Ders levazımı para- sız verilir. Müsabaka imtihanları Eylülun haftasında Hava mekte- binde yapılacaktır. Kabul edilen- ler 15 Eylülden itibaren mektebe alınacak ve derslere birinci Teş- rinde başlanacaktır. Taliplerin şeraite göre asker- lik şubeleri vasıtasile — tekâmlil ettirilmiş evrakı nihayet 23 Ağus- tosa kadar Eskişehir Hava mek- tebi kumandanlığına gönderme- leri lâzımdır. Okuyucularıma Cevaplarım Samsun Lisesi talebesinden Erceyişe; — Yazdığınız şekilde ayrı ay- mı mektepler yoktur, Makine ve elektrik —m> hendislerini yüksek mühendis mz»:ebi yetiştirir. Yük- sek mühendis mektebinde bunlar birer şubeden ibarettir. Mektebe mutlak surette lise mezunu ve riyaziyesi âlâ derecede olan ta- lebeler alınır. Daha fazla malü- mat almak isterseniz 6 Haziran- da gazstemizde çıkan bu mek- tebin kayıt ve kabul şeraitinl okuyunuz. Tevlik Elâziz Ortamektebinde 403 Nilâvere, Eskişehir. Hava mektebinin kayıt ve kabul şartlarını yukarda yazdık. Yeşilköy Hava mektebi- nin de giriş şartlarını öğrenmek isterseniz 3 Haziran tarihli ga- zetemizi okuyunuz. Istanbul Nuhkuyusu mütevelli çeşme- #i sokak No. 9 İbrahime; Size ne diyelii ali'inize kü- sünüz. Üç mektepten bu şekilde geri dönmenize şaşıyoruz. —Yaşı- nız büyük olduğu için tavsıye ede- cek başka hiç bir mektep göre- miyorar. mız çocuklara mahsustur! — Kahkahalarına — bakılırsa çok eğlendikleri anlaşılıyor! — Efendim şimdi konfrans bitmiştir. Çocuklar öğretmene is- tedikleri sualleri sorabilirler. Bun- ların bazıları hepsini birden gülk- dürür! . * Müzenin önünde yeraltı de- mir yoluna binerken kendi ken- dime düşünüyordum: — Acaba böyle bir çocuk mü« zesinin İstanbulda yapılacağı za- manı görebilecek miyiz?