17 Haziran —- - Telrika No: 18 Katıra Sahibi: 17- 6 -085 GENÇ KIZLAR iÇIN! Sait Bey, kesik kesik cümle- lerle konuşuyor; — ne İsteyip — ne istemediğimi — soruyor.. Ekmek, tuz, salça almama yardım ediyor- du. Yemek, artık sonuna yakla- Hyordu. O, kollarını masaya da- yayıp durarak: — Efendim!.. Şimdi, — felsefe hakkındaki emirlerinizi - öğrene- bilir miyim?. Diye sordu, Bu sual, az kalsın İçime bir baygınlık — veriyordu. Şunu açıkça — itiraf — edeyim ki, (felsefe) kelimesinin (f) sini dabi bilmiyordum. Ona ne soracak ve hangi bah- 8l kurcalıyacaktım?. Birdenbire omuzlarımı kaldır- dim.. dudaklarımı büktüm. Sanki, İmtihanda sıkılgan bir talebeye Çetin sual sormak İetemiyen İn- saflı bir mümeyiz gibi başımı Özüme eğdim! — Efendim!.. Nasmıl isterseniz, ÜÖylece söyleyiniz. Hattâ isterse- biz, felsefenin tarifinden başla- Yınız. Dedim. Salt Beyin gözleri, haf.fçe yü- Rüme kaydı. Galiba, bu bahiste Pek cahil olduğumu anladı. Fa- kat terbiyeli adam, hiç bozmadıu — Hanmmefendimiz!. Malümu- seniyenizdirki, felsefe.... Diye söze başladı. Dikkat et- tim, şimdi onun sesinde ne kadar İnce, ne kadar tatlı bir ton vardı. — Felsefe, birçok ulema ve hükema tarafından ayrı ayrı şe- killerde tarif edilmiştir... Felsefe Ulemasından ( Arlstot ) bu mühim İlmi, (hakikatı, serbestçe teteb- bü ve muhakeme etmektir. ) Di- Ye tarif ediyor. Yine bu İlmin en Meşhur — ulemasından - (Doktor İmar), fikrini bir ax daha açık Söylüyor ; ( felsefe, hakikat ve &daletin taharrisidir. Felesefe, x- tanlara hakikatı gösterir, vazi- felerini tayin eder ) diyerek bize bu ilmi öğrenmek mecburiyetini hhuhlılynı. Kulaklarım onu dinlerkon göz- larim etrafta dolaşıyordu. Gözüm bir aralık, Alsaslı fabrikatörün Bözlerine ilişti. Bu çelik rengi Rözlerde, korkunç — bir hiddet Parlıyordu. Salt bey, parmağının ucu İle takız gibi keten örtünün Üstün- deki küçük ekmek — kırıklarını layarak — sözlerine devam ordu : — Fakat efendim.. Doktor mer, âdeta bunlardan ayrılır. Bu zat felsefeyi, doğrudan doğru- '& hayata tatbik eder. Düşünüşü, İt az gariptir. Hayatta, şahsiye- te ve ferdiyete ehemmiyet ver- Mez, Onun için İnsan yok, İnsan- vardır. Felâketler ve saadet- tr, umumldir. Euna binaen beşe- Tiyeti, tabiatın esaretinden kur- tarmak, hayvanı his ve duygular- n uzaklaştırmak.. Ve.. Ruh, , fül ve hal yollarında mü- mmeliyete yaklaştırmak.... Artık beynim dönmüştü. Ka- fam, üstüne avüç avuç demir to- Zu atılıyormuş gibi ağırlaşıyor; Simağım, bu ağırlık altında buna- Yordu. OÖnun sesindeki zarif ve "_'"h ahenkten başka kulağıma k ir şey girmeyordu. Küçük, Öğeli ve dolgun dudakları ince T zevk ve zarafetle açılıp ka- ıî'_“mr; ara gira kıpkirmızı di- N ucu, yarı aralık kalan bu ] dudaklar arasında dolaşıyordu. Dirseklerimi masaya, çenemi de avuçlarıma dayamıştım. Onu, derin derin dinliyordum. Söyle- diği sözlerin hiçbirini anlamadr ğgım halde, arada sırada: — Evet efendim... — Yana?.. Baksanıza, öyle ha?. Hakikaten âııip... Bakınız; ben bunu bilmiyor- um, Diye alâka — gösteriyordum. Fakat bu sözleri — söylerken de bir pot kırmaktan — titriyor ve içimden: — Hay Allah, — müstahakını versin.. nereden — aklıma geldi, y felsefe.. kelki ona, — biraz anlıyabildiğim bir bahis açtır- saydım, Diye söyleniyordum. Bir aralık sözü, (bahtiyarlık) kelimesi Üzeri- ne naklettirmişti. Hemen atıldım: — Bu husustaki fikriniz ne dir?. Bahtiyar, kimlere denebilir? Diye, bir sual açtım. Güya,, mekte te bu mesele — etrafında öğrendiklerimle ben de biraz söze karışacaktım. Sait Bey, bir lâhza duraladı. Sol elinin iki parmağile çenesini okşadı: — Efendim, kendi şahst fik- rlmi arzetmeden evvel, size epi- kürden bahsedeyim. Bu zata göre, sağlam ve faal bir vücutta, selim bir kalp ve münevver bir akla malik olan adam, bahtiyardır... Bu bahtiyar adam, bir hâkim, bir filozof, bir Alim de olabilir. Alelâde bir şahsiyette de bu meziyetler toplanabilir. Fakat ayni kalp, ayni efkâr; zalf ve muztarip bir vücut- ta bulunursa, ona ( kahraman ) denilir. — Şu halde... Kahramanların, ekseriyetle sakat Iş görmemeleri, bundan İleri gelmiş olacak. — Nasıl sakat Iş, efendim?.. Eyvaaah... Nihayet, yakalan- mıştım. Ya, onun aöylediklerini yanlış anlamıştım. Veyahut, an- layamadığım gu meselede — bir bilgiçlik taslayım derken mü- kemmel bir çam devirmiştim. Bozulduğumu — göstermemek için, kendime bir İş icat etmek istedim. Bilmem nasıl oldu?.. Elim birdenbire şarap şişesine kaydı. Halbuki Sait Bey bann meydan bırakmadan şişeyi kav- rad. Hem benim bardağıma, hem de kendi bardağına şarap akıtmaya başladı. Galiba, benim artık bu bahiste sıkıldığımı da anladı. — Gelelim efendim, sualinizin aslına... Bahtiyarlık hakkında, bendenizin şahsi fikrimi sormuştu- nuz. Doğru söylemek Gdetim olduğu için evvelâ şunu arzedeyim... ( Bedbahtlığ ) n ne olduğunu bilmiyorum ki, bah- tiyarlık hakkında bir kanaat beslemiş olayım. Birdenbire yerimden sıçradım. Âdeta, herkesi kendime baktıra- cak kadar yüksek bir sesle: — Aman, Salt Bey.. Ne söy- lüyorsunuz.. Şu halde dünyanın en bahtiyar İnsanı sizsiniz ?.. (Arkası — var) Umumi Deposu ? fetansur. Bahçe REVUE sun €en dakik, en hassas, en son modeller BRYOĞLU'ndA * MİBİRLİ, İatikiâi Caddesi 306 OALA'TA'da 1 SAATCİ MEVER Tünel Caddesi 20 İSYANBUL'da ç A. KEŞİŞVAN. Sultan MHamam ANKARA'da rRİZA TEVFPİK, Bankalar Caddesi © 13 Bir Bebek, İki Haydut (Baştarafı 12 inci yüzde) önüne doğru itti. Müfettiş uzun uzadıya bu makbuza baktı ve: — Mücevher orada ha? De- mek onları siz çaldınz Öyle mi? diye kekeledi. Çınğırakla cazbantcak bap larını önlerine iymişlerdi. Polis Müfettişi masasından kalkb. Bir aşağı bir yukarı dolaşmağa baş- ladı. Pos bıyıkları dimdik olmuştu. Sabırsızlıkla — ellerinin parmak- larını — çıtırdatıyor, bir. — şeyler düşünüyor, — bir — taraftan da yan gözle ikl hırsızı süzüyordu. | Nihayet onlara sert sert bakarak: — Ben de sözümü tutacağım. | Bebege istediğinizden daha iyi bir yuva bulacağım... Fakat sizi de tevkif etmekliğim lânm, öyle değil mi?. Dedi, Hırsızlar bebeğin hatırı için bu ihtimali zaten evvelden göze almışlardı. Müfettişi, tastik ma- kamında başlarını salladılar. — Fakat sizi tevkif etmiyece- ğim: Manton mücevheratını ele geçirmek ve sahibine iade et- mokle İktifa edeceğim, dedi ve elile kapıy. göstererek ilâve ettk: — Çabuk... Fikriml değiştir- meden ikiniz de buradan defolun gidin! Yeni Erolnciler Bakırköy — civar.nda çiftliğinde, —meydana — çıkarılan ercla imalâthanesi — hakkındaki tahkikatın daha derinleştirilmesi için iş, emniyet müdürlüğü kaçak- çılhk bürosuna verilmiştir. Suçlu: lar sorguya çekiliyor. Litros Arkitekt ( Mimar ) Bu aylık derginin 53 Üncü sayım Mimariye ait eserler ve yazılarla çıkmıştır. Cüzel san'atları sevenleri alâkadar wdecek münderecatı. olan bu mecmuayı tavsiye ederir. Varlık — Ankarada çıkarılan bu ©n beş gün'ük fikir ve san'at mec- muasının 47 inci sayısı birçok yazıcı- ların, makale, gür, bikâyelerile çık- mıştır, Kültür — İzmirde çıkar muallim ve kültür mecmuasıdır. S7 inci sayısı latişar etmiştir. Gürbüz Türk çocuğu— Çocuk #esirgeme kurumu tarafında ayda bir çıkarılan bu — mecmuanın 101 inci sayısı çıkmıştır. Poliklinika — Bu aylık Tıp mec- muasısin Mayis sayim tanınmış do çok tıbbi yazılarile çıkmıştır. Yarımay — 15 hazran 9 uncu birçok değerli yazılarla l >Dr. ibrahim Zati Belediye karşısında Piyerloti ddesinde No. 21 sonra — hastalarını Dr. Ihsan Sami Tifo ve paratifo hastalıklarına tutul- mamak için ağızdan alınan tifo hap- larıdır. Hiç rahatsızlık vermez. Herkos alabilir. Kutusu 55 Kr. Weni Cami Caddesi 4 Kaği, Tay Han 10 Tületok ; 218B4 Yeni Neşriyat: g— TiFOBiİL Istanbulda sokak çocukları l Borsada ! Hafta İçinde Neler Duyduk ? Ticaret borsasında bu hafta içinde büyük bir faaliyet olmamıştır. Başlıca maddelerin borsadaki son yedi gün durumu Aşağıda ayrı ayrı gösterilmektedir: Afyon — İnhisar bakımın- dan piyasada bir değişiklik yok- tur geçen haftaki — yazımızda tafsilâtile anlattığımız gibi İahk sar idaresi bir tamim yazarak bundan sonra satış ve alış işle- rini nasıl çevireceğini anlatmıştır. Bu açık vaziyet, elinde malı olan- ları pek memnun — etmemiştir. Bunlar, afyonlarının bir an evvel Inhlsar İdaresi tarafından — alın- masını istemekteditler hattâ hafta içinde İnbisara baş vurarak elle- rindeki afyonların alınmasını, bu şekil kabul edilemezse mallarının nizamnameye —uygun olarak ve ankonsinyasiyon — olarak — ihraç edilerek satılmasını talep etmiş- lerdir. İnhisar idare heyetl bun- lara verilmesi lâzım gelen cevabı görüşecektir. Yeni mahsulden henüz piya- saya çok az mal gelmiştir. Hafta içinde gelen ve göçmen malı ile karışık olan bir sandık yeni malın kilosu 325 kuruştan satılmıştır. Inhisarın fiatları ilân edeceği teşrinievvel ayına kadar afyon piyasası hakkında bir fikir ve mütaleada — bulunmak — imkânı yoktur. Buğday — Kuraklık yüzün den mahsulün bozulacağı yolunda çıkan haberler üzerine buğday piyasasında geçen hafta ihtimalini ileri sördüğümüz yükselme hâdi- sesi meydana gelmiştir. Hafta sonunda Sivas buğdayları 6,375 kuruştan muamele görmüştür. Bir- kaç hafta evvel bu kalite mallar dört kuruş yirmi beş paraya güç- lükle satılabiliyordu, yalnız bu ciheti düşünmek piyasada husule gelen yükselme keyfiyeti gözle ölçmek için kâfidir. Bu yüksek mede Ziraat bankasının satışlarını durdurmasının da büyük tesiri olmuştur. Malın düşmemesine mani olmak için ihdas edilmiş olan böyle bir müdahale sermayesinin fiatların yükselmesi — karşısında satışlarile ayni nazım rolü oyna- ması beklenmektedir. Çünkü ku- raklığın rekoltemize tesiri hentiz anlaşılmamakla beraber söylen- diği kadar da fazla değildir. Marmara ve Trakyada mahsulün çok bereketli olduğuna dair piya- samızda kuvvetli tahminler dolaş- maktadır. Bu vaziyet karşısında piyasanın katlanacağı sıkıntı nihe- yet on,on beş günlük bir intizar | devresine »it kalacaktır. Belediye narhı 30 para yük- seltmiştir. ve Ziraat bankası da buğday satmazsa Anadoludan da az mal gelmekte devam ederse piyasanın — yeniden — yükselmesi muhtemeldir. Bu şartlardan bir- nin bozulması piyasayı yerinde tutacak ve yükselmesine manl olacaktır. Arpa — Anadoludan Devlet demiryolları ile mal gelmektedir. Hafta içinde Bandırmadan yeni mahsul arpalar gelmiştir. Bunlar çuvallı olarak 4,125 kuruşa gev- şek bir halde satılmaktadır. Fındık — Fındık piyasasında alivre satışlar devam etmektedir. Az kalan eski mala Istek çoktur ve kilosuna 64 kuruşa kadar flat verilmektedir. Yeni — mahsulün müsalt bir mneşvünema şartına tabi bulunduğu haber verilmek- Kanzuk eczanesi müstahzaratından Balsamin Eksiri Yüzdeki çilleri ve lekoleri alır. Sivil- celeri yok eder. Tıraştan sonra cilde Jâtif Bir tazelik ve serinlik verir. Hayatın neşesi dinç olmaktır. HORMOBiN Tabletleri Yorgun vücutları dinçleştirir. İktidarsızlığı Bel gevşekliğini giderir, yaşamak neşesini iade eder. Eczanelerde — bulunur. — İstanbul' finti 480 Kr. Tafsilâl için Galata Posta kutusu 1255