17 — Hariran Siyaset Âlemi k Yine Çin Lokması Etrafında Japonyanın Çindeki istilâ harekâ- tinin tokrar canlanması, bülün dün- yada yeniden alâkalı bir hayretin Yiyanmasına vesilö olmaktadır. Bu lleri hareket gösteriyor ki Japonya, Çin davasını bu defa kat'i surette halletineye karar vermiştir. Hopey #yaletinin Çin kuvvetlerinden tahli- si, bu hareketi hazırlamıya İlk bir ir. Japon, belki bu eyalı 1 altındaki miataka ile bir bitaraf muntal ak, sonra yavaş yavaş hulâl ederek - iddlalarını Oraya da İleri götürecektir. Japonyanın, Çindeki hareköti ile mMuvazi olarak yaptiğı propügandaya Bakacak olursak, Japonya, kendisinl Asyanın bir halâskârı gibi görmekte Ya göstermektedir. Bu halâskârlık, bugün için Çin hakkında mevzubahatır. Yarın Türkistana teveccüh- edecek, sonra Hint yolunu tutacaktır. Karışık bir Türkçe ile bize kadar gelen bazı propaganda kitaplarından İlnııdıklııiııı bunlardır. Japonyanın ilöri sürdüğü hayret verlel birt de Çin idare rejimini değiştirmek hususundaki teşebbüsle« tidir. Japonyanın nararında, Kuomin- tag lami verilen bir sle idare Clllm:l!ı olan im, Jrpon #leyhtarı olmaktan vaz geçmelidir. Bunua için de Kuomintag — meclisi dağıtılmalıdır, zira Kuomintag ulusal bir kurumdur. Her ulusal kurum — Ja- Pon aleyhtarı olacağı için Kuomin- tag'ın kalkması da bu moktadan lâ- Zimdır, * İşte bütün dünyayı ve bu dünya- Bin başında Amerika ile İagiltereyi andişeli bir hayrete düşüren vaziyet budur. — Süreyya Tunada Bir Çarpışma Belgrat, 16 (Hususi) — Tuna hehri üzerinde seferde bulunan “Avala,, ve “Spasoe,, vapurları biribirlerile çarpışmışlardır. Mühim hasarata rağmen va- Pür kumandanı “Avala,, yı sahile Yanaştırabilmiştir. İnsan zaylatı Yoktur. Amerikada Grev Tehlikesi Omaha (Amerika) 16 (A.A.)— İki haftadanberi süren tramvay grevi tebilikeli bir duruma gir- Talştir. Polis halka ateş etmiş, bir kişi ölmüş, birkaç kişi de yara- lanmıştır. Hükümet, örfi yönetim (ldıı.) ilân mıı.tıı Karşı Ka rşıya Japonya, Amerika- | yı Temin Ediyor “Vaşington, 16 ( A, A, ) — Japon: Amerika büyük elçisi Bay Saito gazetecilere demiştir ki: “— Şimalt Çindeki Japon hareketleri, Amerika tecim ka- zançları üzerinde hiçbir kötü et- kide bulunmayacaktır.,, Hükümetinin Çindeki hareket- lerini incelemek İstemeyen Saito, bu husustaki haberlerin çoğunun kendisine mübalâğalı göründüğü- nü söylemiştir. Vaşington, 16 (A. A.) — Bakanı Hul, dokuz ülkeler anlaş- masını İmza edenlerden Japonya- ya karşı yardım isteyen hiçbir Çin notası almadığını söylemiştir. Almanya Silâhlanırken Harp Filosu İşi Fransayı Endişeye Düşürdü Parls, 16 (A. A.) — Londra deniz uzlaşmaları Fransız kamo- yunun ( efkârıumumlyesinin ) — şid- dıll muhalefeti ile karşılaşmak- tadır. Ingiliz denizciliğinin tonilato hesabile yürde 35ine — muadil olacak Alman denizciliği, Fransa için kabul edilemez görülüyor. Pöti Pariziyen gazetesi, deniz uzlaşmaları hakkında — İtalyanın Londraya cevap vermezden önce Parisle temas etmiş olduğunu kaydediyor. Sıyasal mahafil Fransanın Tu- na konferansı hakkındaki cevabı- ni yakında vermesini beklemek- tedirler. Bu cevap konferansın tahakkukuna doğru atılmiş - bir adım olacaktır. Böylece gerek deniz uzlaşma- ları ve gerek orta Avrupa hak- kında İtalya, Fransa ile muvazi ve hiç değilse uygun yollar takip Çin hududunun her yanında Japon müfrezeleri görülüyor Şimendifer Konferansı Varşova, 16 (ALA.) — Avrı- * Uzak doğu şimendiferlerinin saatlerini — kararlaştırmak — Üzere Pazartesi günü Vilnoda bir Po- lonya - Avustürya - Çekoslovak- ya konferansı toplanacaktır. 14 Kişi ıÇinde Büyük Menfaatler Hicaz Veliahtı Brüksel, 16 (A.LA.) — Belçi- kada tetkik gezginliği yopmakta olan Hicax Vellahtı Emtir Suut Laeken sarayında kuşluk yemeği yemiş ve Başbakan Von Zelan- d'ın ziyaretini kabul etmiştir. Bir Profesör Almanyadan Çıkarıldı Stokholm, 16 (A. A.) — Got- hembourg Üniversitesi, — felsefe kursu profesörlüğünü — beş sene için Alman profesörü Kossirer'e vermişti. — Kantın — felsefesinde Ihtisası olan profesör Ârt irkin- dan o'madığı — için Almanyadan çıkmak zorunda kalmıştır. Bir Hava Harikası Vişita ( Amerika) 16 — Uç- man Viley Post Stratosfer yolu ile 1500 mil uçtuktan — s#onra burada yere inmiştir. öldü, 60 Kişi De Yaralandı İtalyanın Y;nı Paraları Roma, 16 ( A, A.) — Reami gazete, şimdi tedavülde bulunan gümüş paraları piyasadan kaldır- mak ve verlne kâğıt para koy- mak yetkesini Finans Bakanına veren bir kanun neşretmiştir. Gümüş saklıyanlar yöz iki bin liret arasında değişen para ceza- sına çarpılacaklardır. Almanyada Üniforma Stutgrat, 16 (ALA.) — Polla nasyonal sosyalist üniformasından başkasının — giyilmesini — gençler cemiyetlerine yazak etmiştir. ganı Popüler gazetesi deniz u- laşmalarına karşı aynı muhalefeti gösteriyor. Zira diyor, bu uzlaşma- lar genel silâhsızlanma ihtimalini her şeyden önce kırmak tehlike- etmek İsteğindedir. Sosyalist or- | sinl göstermektedir. l-ı.. Ayşe — kadınla Muharrem beyim ifadelerini aldım. ' Cevat Bey, yine bir şey söy- ı'—lyordı; gözleri, kerevetin Üs- tünde yatan ölü kadına dalmıştı, fakat bir yey görmüyordu. Kapının önünde bir kaynaşma Oldu, ayak sesleri duyuldu. Müd- defumum? muavini İle hükümet doktoru gelmişlerdi. Cevat Beyle — selâmlaştılar. Komlur. onlara dönmüş ve anlat- Mağa başlamıştı. Jandarma mülâzımı, hiç sesin! tıkarmıyor, ayakta dalgın dalgın ruyordu. Böyle nekadar zaman duğunu — bilmiyordu. Koluna kunulduğunu düydü ve uykuü- © uyandırılmış gibi sıçradı. Ötel sahibi Muharrem Bey, Renç zabitin koluna girmişti ve ldıyordu: — Haydi, gidelim Cevat Bey... Odadan — çıktılar. Jandarma zablti, dalgınlıktan kendini kur- taramamıştı, uykusunda — gezen hastalar gibi yürüyordu. Sokağa çıkacakları zaman, bir el, Muharrem — Beyin omuzuna dokunmuştu. Otel sahibi döndü. Bir jandurma: — Müddelumum! istiyor, dedi. , Cevat Bıy. uyanmıştı; jandar- maya sordu: — Ne var? Jandarma, dimdik - olmuş, se- lâm vermişti : — Bilmiyorum, beyim. Yalnız müddelumumi bey, Muharrem bey, gelsin, dedi. Jandarma zabifi ile Muharrem bey, tekrar odaya — döndüler. Müddelumumi bey, onları görür görmez doğrulmuştu : — Muharrem bey, siz, bizlm- Bey, eli le beraber geliniz. Hükümet doktoru, cesetlerin muayencslal bitirmişti, müddelu- mumiye yaklaştı : — Demir ağanın başında, bir yara var. Sert bir şeyle vurulmuş olacak. Acaba kim vurdu ? Yan yan Muharrem beye ba- kayordu; Muharrem bey, bir. an tereddüt eder gibli oldu; sonra, başını kaldırdı ve yüksek sesle : — Ben! dedi, Ben vurdum. Demir ağa, Hacer Hamımın üze- rine saldırmıştı. Elinde biçak yardı. Onun kollarından tutmak istedim. Fakat Demir ağanın benden kuvvetli olduğunu bili- yordum, Seyirci kalamazdım. De- mir ağa, Hacer hanımın Üzerine atıldı ve bir çığlık koptu. Yara- landığı muhakkaktı amma, yarası belki tehlikeli değildi. kurtulmak ümidi vardı. İskemleyi yakala- dim, arkasına indirdim. Artık sırtına mı rastladı, yoksa başına mı? Bilmiyorum. İskemleyi yer yemez sendeledi, yıkıldı ve elin- deki bıçağın Üzerine düştü. Müddetumumi sordu: — Komlsere verdiğiniz ifade İngilterede Bir Tren Faciası Oldu Londra, 16 (ALA.) — Gece yarısında Lesds'den gelen eke- pres, Welvingarden istasyonunda duran posta trenine çarpmıştır. Resmt tahkikata göre, beşi kadın, İkisi çocuk olmak Üzere 14 kişi ölmüs, 60 kişi yaralanmıştır. Wel- vingarden'de duran trenin normal olarak bu istasyonu geçmesi lâ- zımgeliyordu. Yürütülen tahkikat bu durmanın sebebini araştırmak- tadır. Ziyana uğrıyan trenin son ikl vagonu parça parça olmuştur. Çarpan — ekspresin bir yolcusu, bulunduğu vagonun yoldan çıkb- ğını — bissettiğini söylemiştir. Bu yolcu çarpışma esnasında dışarı- ya yuvarlanmıştır. — Parçalanan lokomotiften çıkan buharın 1slık- larına yaralıların inleyişleri karış- maktadır. de bunları söylememişsiniz. Muharrem Bey, açık - kalplili- ğgini gösteren bir tavurla başını salladı: — Komiser Bey, — ifademl aldığı zaman, — kendimde değil- dim. Vak'a, beni öyle şaşırtmıştı ki, ne sorulanların, ne de kendi söylediklerimin farkındayım. Siz de, ayrıca sormadınız. Müddelumumi, kısa bir düşün- meden sonra: — Pekil dedi. — Tahkikatın sonuna kadar — sizi muvakkaten nezaret altına alacağım. Muharrem Bey, bir şey söyle- medi, yalnız yüzü, — kireç gibi beyazlaşmıştı. — Jandarma zabiti, onun kulağına yavaşça - fısladı: — Morak etme, — Muharrem Bey... Senin suçlu olmadığın mu- hakkak... Fakat usulen böyledir. Muharrem Bey, titrek titrek cevap verdi: — Sizden —bir ricam var Cevat Beyciğim. Cevat Bey, onun — kolundan tutbu: — Emret, azizim. — Siz, ötele uğrayın. Zihni Sayfa 5 i Gönül İşleri Sinema Artisti Olmak İstiyorum “Çok zamandanberi en büyük e- tağim bir sinema artisti olmaktır, Fakat şimdiye kadar bir. teşebbüste bi mıya da bir sinema artistl olabileceğimi s#öylüyorlur. Sinema — yıldızlarından birine okadar çok benziyorum ki, bü benzeyiş herkesin nazarıdikkatini üze- time çekiyor. Lisan biliyorum, müzik bilmiyorum. Siz ne dersiniz ? Ankara - Vildan Bu kız, bütün genç kızların hayaline tercüman - oluyor. Her genç kız ya kendini bir sinema artistine benzetir, yabut onlardan birine benzetmeye ça- lışır, Sinemanın genç — kızlara tel ettiği bu hayal, onları ha- kikati görmekten, hayatla karşı karşıya gelmekten uzaklaştırıyor, Hayatlarını, hislerini ve düşünce- lerini zehirliyor. Kızlar ne evlilik hayatı için, ne de iş için hazır- lanamıyorlar. Bu hayal ile yaşıyan genç kız erkek beğenmiyor, beğense bile onu kendisine bir sinema artis- tinin hayatını temin edecek bir varidat kaynağı sayıyor. Bütün zekâsını, bütün dikkatini ve bütün zamanını güzelleşmeye, giyinmeye ve haval şeylere hasrediyor. Işte bu küçük Bayan da bu hayale kapılanlardan - biridir ve hayal arkasında hayatını ve gele- ceğinij zehirlemektedir. Sinema yıldızı olmak - okadar basit iş değil kızım. Senin gibi yüzlerce, binlerce, — yüzbinlerce genç kız bu bayale kapılarak Holivuta kadar gidiyor, orada perişan oluyorlar. Çönkü bu yüz binlerce kız içinden seçilip alınan- lar beş onu geçmiyor. lar da seçilinceye kadar 'tecrlibe ve imtihandan geçiyorlar, Sen ne oraya gidebilirsin, ne de o tecrllbeleri yapmıya daya- nabllsin. Onun için ba hayalden vazgeç. Sinema yıldızı değil, Iyi bir ev kadını olmıya çalış. * Bakırköyde Cahide Hüseyla 22 yaş, bir genç kız için çok bir yaş değildir. Hayat tarzımız şimdiye kadar bir erkek tarafın- dan sevilip aranmanıza — mani olmuş olabilir. Kapalı, çekingen bir hayat yaşıyorsanız, tabil sizi bulup arayan az olur. Hayat tar- zanızı değiştiriniz. TEYZE ——— —a ——— ı ——— ofudlyl bulun. Benim yokluğumu belli etmesin. — Olur... Ben de elimden ge- diği kadar bakar, yardım ederim. Muharrem Bey, jandarma mü- lâziminin elini sıktı: — Çok teşekkür ederim. Müddelumumi, gelen teskere- lerle cesetlerin memleket hasta- hanesine nakillerini emretmişti ve hükümet doktorile müddelumum! ve komiser, Muherrem Bey evden çıktılar. Jandarma zabiti, evin önünde toplanan halkın her hangi bir hırıkıu için — jandarmalara emir ver Ayıı kıdıı. bir. polisinj ya- nında gidiyordu. Genç mülâzım, karakola doğ- ru yürümiye başlamıştı, başı önün- de ağır ağır, düşüne düşüne yü- rüyordu. Bu ne kırılmaz felâket zincirl idi. Ve bu kopmayan, her halkası bir başka olan bu zinciri, Hıcır. ıyıgllo sürüklemişti. aha şehre, köye gelmeden, kan dökülmiye başlamıştı. Ve Hacer, bütük bu dökülen kanları nihayet, kendi kanlle ödemişti. ( Arkası var )