#0 Tu diklemesine J F'lıiı | Sturduğunuz yerden gu hesabi | Yaptırmanız elverir: ; lıılplıyıp yerde tepe yapınız. £ & » B * |F aydalı |Küçük |Bilgiler Bazı okuyucularımın #orularına '.Mğıdıki satırlarla cevap veri- Yorum. || Harman Çıkarını ölçmeden Bilemezmiyiz? || — Çiftçilerin çoğunu en yorulduk- ları bir sırada oyalayan İşlerin lir. Köylerde herkesin baskül veya Kantarı bulunmadığından | Siltciler yığını teneke teneke ök $üp çuvallarına doldururlar. Bu İş ne kadar zevkli olsa da yine yo- | tucudur. Halbuki o günkü har- Man çıkarının kaç kilo olduğunu bilmek için bu zahmete katlan- lüzum yoktur. Bunun içla 1 — Ekin yığınını güzelce 2 — Uzunca — bir Uvendire H İBuIııp bu üvendireyi yerle bera- r yığının altına sokup taban- daki genişliğini ölçünür. Üvendi- “Fenin üzerinde İşaretlediğiniz yeri Metre ile de ölçüp bunun yarısını kenara yazınız. 3 — Bu rakkamın altına ök || tüden geri kalan öteki yarısını da | Yüzp ikisinl biribirile zarp ediniz. 4 — Bu hesaptan çıkan rak- kamı 3.1416 rakkamı — ile yine Zarp ediniz. S — Ondan gonra üvendireyi Yiğının tam tepesinde yere doğ- sokup ölçünüz. yığın büyükse bu ölçüyü | Tşarıdan da alabilirsiniz. Bunun “İçin elinizdeki üvendireyi - yığının ında diklemesine tutup bir a Üvendire ile de yığının te- Pesini kararlar ve işaret edersi- DE| hiz. Böylece ölçtüğünüz yüksekli- metre İle de ölçüp küğıda Yazarsınız. A 6 — Bu rakkamı dördüncü Taddedeki hesabın son çıkarı ile Yine zarp edersiniz. 7 — Elde edeceğiniz son rak- Üçe taksim edersiniz. 8 — Bu sonuncu taksimden Sonra çıkan rakkam zahirenin kaç litre olduğunu gösterir, 9 — Bir defa kaç litre oldu- b ::uınlııimu iş kaç kilo gelece- bilmeğe kalır. Bunun için ç| Üresini harmanın cinsine göre B rakkamlarla zarp etmelidir: ,, Buğday 760- arpa 650- çavdar 150. yulaf 500, — 10 — Bu sonuncu hesaptan çıkan m da harmanda duran zahl Tenin kaç kilo olduğunu gösterir. Blraz uzunca olan bu hesap | **egun'uk sırasında ekini teneke İh ölçmekten daha kolaydır. rliğa Karşı Ne Yapmalı? Yazın — sebzeleri, — çiçekleri, ::ıvı ağaçlarını, ve — birçok , gilerl saran yaprak bitlerini herkes bilir. Bunlara köylüler Bundarlık — derler. —Mundarlığın Bunu soran okuyucuma Hazi- 'a tuhumları ekilebilen çiçek- h“ı bazıları 1 sayıyorum: B vazibiği, lâtin çiçeği, floksi- Tarihi Hacı Bayramı Veli İle Abdü kadir Geylani Arasında Geçmiş Bir Vak'a! Bu, Bir Vak'aDeğil, Masaldır Amma Güzeldir Masah masal olarak dinlemek hoştur, hele © dinlenen masalda ince bir fikir veya uzaktan, ya- bından hâdiseleri hırpalayan bir iğne bulunursa bu hoşluk - kat- merleşir. Söz gelimi Nasraddin Hoca ile aksak Timuru şakalaş- tıran fıkralar böyledir. Hocanın ölümile Timurun doğumu arasında asırlar var, Onların biribirini yörmelerine imkân yok. Öyle iken Hocanın ağırından Timura atılan fiske taşlarını, birer nükte taşıdığı İçin Seve seve dinlariz. O sevgi ve hoşlanış içinde tarih aykırılığı hatıra bile gelmez. Lâkin masal tarihe mal edi- Bağdattaki türbenin dıştan görünüşü lince İş değişiyor ve tarihe saygı namına fikirlerde bir burkuntu yüz gösteriyor. Geçenlerde dinle- diğim bir fıkra, bütün güzelliğine rağmen, bende bu burkuntuyu yarattı. — Okuyucularım da —çu satırları okuyunca bana hak vereceklerdir. Hkin fıkrayı nerede, kimlerin yanında ve kimin ağzından din- lediğimi yazayın. Bu — süretle masa'ların tarihe ne kolaylıkla mal edildiği anlaşılır. Hepsi İyi okumuş, yüksek kültür kazanmış ve hele garp harsımı çok iyi benimsemiş Üç seçkin muharrirle na, çanta çiçeği, Acem İhlesi, gümüş çiçeği, gündüz — safası, nergis, frenk şebboyu, kınaçiçeği, şekayiknuman, — hasekl — küpesi, Mudanya güzeli, hezaran, çuka çiçeği, agrostis, saponarya, ayı kulağı, muhabbet çiçeği, kadife çiçeği, berdemtaze, frenk minesi, keten çiçeği, yüksük otu, tesbih çiceği, hercal menekşe ve saire. Ağız Sütü Yavrulara Yaramazmı Birçok yerlerde yeni doğmuş İnek yavrularına anasının ilk sü- tünü emzirmezler. Bu süt yavruya isbal — verdiğinden yaramazmış! Halbuki sütteki bu hassa yavru- nun bağırsaklarına pek İüzumlu- dur. Ağız sütünü ( kollostrom— ) emmeyen yavrular sonradan ha- zımsızlık ve bağırsak bozukluğu çekerler. Ağız sütünü tamamile yavranun içmesine bırakmalıdır. Yavruya yaramaz fikri yanlıştır. Tabiatta lüzumsuz ve yanlış hiç birşey yoktur. Çifiçi BAA Z sorunuz. Sen — Posta'nın — ( Çifiçi ) el “ise sevap vececekiir. bir odadayız. O ayarda olgun ve dolgun bir mes- lokdaş yanımıza geldi, candan se- vip yürekten say- gı beslediğimiz başka bir arka- daştan — işittiğini söyleyerek bize lamayı , Hacı Bayram Ankaralıdır. ve Ankarada otur- maktadır. Abdülkadir, Geylânlı ise de Bağdadı yurd edinmiştir; orada yaşamakta bulunuyor. O devirlerde şose yok, şimendifer yok, hattâ araba yok. Ankara ile Bağdat, Üst ve alt kutuplar kadar biribirlne uzak, Üatelik - siyasi içlerinde Bağdada gidecek bir kahraman bulunup bulunmadığını soruyor. Şeyhlikle müritlik o devirlerde mecbur idise müritler de şeyble- rine Öyle candan bağlılık taşır- lardı, kör bir uysallıkla onların her dediğini yaparlardı. Şeyhlik- ten şahlığa geçen akıllıların ka- zandıkları muvaffakıyetin anahtarı da hep bu bağlılıktadır. EFundan ötürü Hacı Bayram dileğini ortaya koyar koymaz müritler arasında bir yarış başlı- yor, hepsi birden Bağdada git- mek arzusunu haykırıyor. Şeyh, bu içten gelen bağlılıktan mem- nun. Müritçiklerini bir müddet yalvarttıklan sonra gözünü onların Abdülkadirin türbesinin süslü içi Hstünde dolaştırıyor ve büyük bir işinde kullanmak — istediği bahti- yarı seçiyor: Derviş filân!. Ertesi gün Derviş filân, sırtın- da Üç büyük seceade ve bir da- garcık yoldadır. Dereler aşıyor, dağlar aşıyor, ovalar ağıyor, Bağ- dada ulaşmıya savaşıyor. Fakat maddeten, manen de, kim ne derse desin, kuvvetlidir. Ayağa batan dikenin acısı, şeyhin hatır- lanmasile geçmez. Yağmur, şunun bunun yüzü suyu hümetine adam uslatmaktan geri kalmaz. Derviş filân da haftalarca süren üzüntü- Jü, sıkıntılı, korkulu bir yürüyüş- ten bıkar, usanır. Yarı aç taban tepmekten, açıklarda yatıp nezle- ye tutulmaktan — canı burnuna gelir. İçin için atıp tutmıya baş- lar. Fakat dönmez, dönemez, yine yürür ve Bağdadı bulur. Adamcağız son konak yerini bulmakla beraber kıgındır, kır- gindir. Bir yolunu bulup şu Gey- lânlı Abdülkadirden öc almak istiyor. Lâkin ona bir şey yap- mak kudretinde değil. Bu sebeple biraz düşünür ve secendelerden birini satmayı kararlaştırır. Bunu yaparsa hem Abdülkadiri ziyana sokmuş, hem kendi ayak terini almış olacağına inanıyor. Gerçi vledanında — belli belirsiz. kumı- dan şar seriyorsa da benliğini saran kızgınlıkla aldırış etmiyor ve seccadeden biri vi satıp ikisini Abdülkadirin tekkes'ine — götü- rüyor | Geylânlı şeyh, tâ Ankaradan taban tepip gelen dervişir yor- gunluğunu filân mühimsemiyerek soruyor : — Hacı Bayram bana iki seccade mi yolladı ? — Evet. — Yanlış olacak. O, daha çok gönderirdi. — Hayır, şeyhim, ikl Zaten bunlar çift dokunur. Biribirine dr. Peki, Soralım, an'ıyalım. Ve Abdülkadır, sturduğu oda- nin penceresini açıyor, haykırıyor: ( Devamı 8 inci yuzde ) Bursa " İZiraat Mektebi Mektebe bu sene 1leylt ve meccan! 15 talebe alınacaktır. Girmek isteyenlerin Türkiye te- beasından ve hüsnühal sahibl olman, — ortamektepten — mezun çiftçi veya arazi sahibi evlâdı olması, yaşı 19u geçmemiş bu- lanması, — bastalıktan sâlim ve ziraat iİşlerini yapmıya bedenen muktedir. olması lâzımdır. Mek- tebe girecek talebe tahslli esna- sında mazeretsiz. mektebi terket- memek ve terkettiği takdirde kendisine yapılmış olan maserifi Bdeyeceğine dalir Noterden mu- saddak kefaletname vermek ge- rektir. Kefaletname — nümunesi mektepten alınabilir. Talip miktarı muayyen adedi geçtiği takdirde müsabaka imti- hanı yapılır. steklilerin bu imti- hanı kazanmaları lâzımdır. Mektep teşrinlevvelde açılır. Taliplerin nihayet eylülün 10 uncu gününe kadar yukarıda yazılı evsafı baiz olduklarını bildiren vesikalarla birlikte bir Istida ile mektep müdürlüğüne müracaat etmeleri lâzımdır. Terzilik Ve Kürkçülük Mektebi Mektep Maarif Vekâletine mer- buttur ve dikiş, biçki, kürkçülük ok mak Üzere Üç şubeden mürekkep- tir. Resmi, nehari, meccani ve hergün devamlı ve muhtelittir. dikiş şubesinin tahsili Üç senedir. Bu şubede dikiş ile hesap, resim, Türkçe ve san'at bilgisi dersleri okutulur. Bu şubeye girmek için Türk tebeası, llkmektep mezunu olmak, 12 yaşından küçük 16 dan büyük —olmamak. 17 yaşından büyükler vekâletin müsandesile alınabilir. İsteklilerin hüviyet, nü- fus cüzdanı, göz raporu, aşı ki- ğadı, mektep tasdiknamesi ve dört vesik fotoğrafı getirmeleri lâzımdır. Mektebe — orta — mekteplerin kayıt ve kabul zamanında müre- caat edilir. Dikiş şubesinin 2 incl sınıfına hariçte 1-2 inci sene terzilik yapmış olanlar ve bunu mektepte — imtihan — ile — İspat edenler de alınabilir. Biçki şubesinin tahslli | sene- dir. Bu şubede yalnız kadın veya erkek biçkâ — teferruatile resim tedris — edilir. Talebe — erkek veya kadın kısımlarına devam etmekte serbesttir. Ayrıca 3 - 4 sene terzilik yapıp — mektebin dikiş şubesini bitirenler de bu şubeye girebllir. Kayıt ve kabul şeraiti dikiş şubesi gibidir. Yalnız asgari yaşın 16, âzami 20 olması lâzımdır. Kürkçülük şubesi önümüzdeki yıl faaliyete geçecektir. - Tahsil müdde'ı üç senedir, Şubede kürk- çülük san'ati ile hesap, Türkçe resim okutulur. Kayıt ve kabul şartları dikiş şubesi gibidir. İ Vekit yaran. Güneş | 6U7 Öğle .x Bündi |& 33 V o enli & TÜ azşam Jiz < 2 13j Yataı | 703 *5 Hj imelk 616 n H ” ot 4 lün K el « Üa llli a et Kit &