M Hariran Siyaset Âlemi apon Efkârı mumiyesi Yine Teyecana Düştü Otuz sekiz gün süren Büyük Ok- Mostaki Amerikan deniz manevraları yet buldu. Bu manovralara iştirak © yüz altmış harp gemisi ile dört elli tayyare, Amerika harp limanı San Diyegoya döndüler. Mayısın önde başlayan bu deniz manevra- Büyük Okyanosta başgösterebi- bir savaşı karşılamak - içia uldığına göre, Japonyada büyük 8 uyandırmıştır. Şimdiye kadar misli daha görülmemiş olan bu #yralara iştirak eden müretlebat Cudu, zabit aaker, 50,000 dir. ve bin millik gibi muazzam bir üzerinde cereyan etmiştir. Bu mü: Japonyanın beliren alâkasını di gösteren cihat, bu ma yyen bir plâna uygun Tikan - Japon harbi nazarı dike alınarak yapılmış — olmasıdır. wvralarda, ayrıca, Amerikan do- nasının — Japon sularına kadar truzunu İleriletip İleriletemiyeceği« tetkik edilmiştir ki bu da, ayrıca Onların asabiyetini uyandırmıştır. münasebetle manevraların nes ©I hakkında Amerikalılar susuyor, hP*n'arda ee müânalı bir heyecan çarpıyor ki her ikisi de hayra lacak cimnsten şeyler sayılamazlar. Süroyya Alman Donanması heiltereye Göre Nasıl Olacak? Londra, 13 (A.A.) — “Almanyanın 'Bİ tip gemileri tergâha koyacağı bilinmiyor. Fakat bir anlaşmıya İ ""':ı_ Alman ptogramı şu şekilde | “gebilir; l 12 inçlik toplar taşıyan 22 tonluk beş harp kruvazörü filotil. ” 8 pusluk - toplar taşıyan — 8.600 luk altı zayıf kruvazör, 1000 tonluk tarpldo, 800 tonluk birkaç denizaltı İ_li ve 22.000 — tonluk bir. uçak | Ve Bilhassn gemilerin çok yollu olması “mından böyle — bir file İle boy Ülşecek İngiliz gemileri pek azdır., Edebi Tefrikamız l :' t: | Onun, dükkândan içeri telâşla Sİğinl gören çırak: — Hayrola, Muharrem Bey, di Demir Ağa da buradaydı, Muharrem Bey, başını salladı: - Biliyorum... Demir Ağa, he sordu? — Cevat beyin bindiği ara- € tanıyor musun? dedi. — Tanıyor mıydın? sırıttı: M Tanımaz olur mıyım? İdrls ı “anın kaynı Halimin arabası... u, — Halim, — nerede - bulunur di? — Demir Ağa da onu sordu, .a. şimdi Pazarbaşı kah- 7 dedir. Gün battıktan sonra z l"lııı ahıra çeker, Pazarbaşı h tine gider, oturur, kâğıt ©' y "llıııuıı Bey, eczacı çırağı- y Etvezeliğini fazla —dinlemedi, ğ Pazarbaşına doğru yürüdü. y “eye yaklaşırken durdü. De- |) Ağa ile karşılaşmak ihtimali * yolüstü deki dükkânlardan girdi. Hem dükkân sahibi Çam Tırtılları SON POSTA HARİCİ TELGRAFLAR Sayfa 5 Uzak Şarkta Harp! Çin Hükümeti, Japonyanın Öne Sür- . w 66 düğü Japon Ordusu Çin Toprağına Saldırmak Üzere Pekin, 13 ( AA ) — Göründüğüne göre Çin hükümeti, Japonyanın son ültimatomundaki — letekleri — kabul etmiyecektir. Çünkü bu İsteklerin yerine getirilmesi için hiçbir. hareket yoktur. Fakat hal böyle iken Japon dilekleri Çinde panik uyandırmıştır. Halk cenuba doğru kaçmaya başla- mıştır. Japonlar Pekin üzerinde bir hava gösterişi yapacaklardır. Polls halkı, soğuk — kal olmaya çağır« muştır. Ayrıca — Japonya, Çind, yabancı devletlerden boşuna yardım umma- masını da bildirmiştir. Japon istek- leri, Çinl kontrola almaktır. Bazı kim Vantung ordusunun Çini, bir kukla rejimini kabule xor- lamakta olduğunu söylüyorlar. Böyle olursa Japonyea, tinel bir utku kazan- mış olacak ve kendisinin Asya kıt'a- sında durumu ve ayırtları dünyaca tanınmış olacaktır. Yeni İstekler Nankin, 13 (A A.) — Krantung ordusunun — liderleri Çinden yenl isteklerde bulunmuşlardır : Japon askerleri Kupeykoya gel- miştir. Japonlar bu yolu, Çin duvarı- min dört mil içerisindeki Nantienene kadar ilerlemişlerdir. Bu kuvvetlerin gelmesi ve yeniden başkalarının gel- mekte olması gösteriyor ki, Japouya, istekleri tam olarak kabul edilmezse Çine kuvvetli saldıracaktır. Tiyençin, 13 (A. A.) — Burada halk çok korkuyor. Fransada Bir Bakan Partl- den Çıkarıldı Mülhavz, 18 (ALA. ) — Sosyallat kongresti, İş Bakanı B. Frostarı par- tiden uzaklaştırılmıştır. Fransa - Almanya Parla, 13 — Fransa ile Almanya arasında yenl bir ticaret anlaşması görüşmeleri yapılıyor. Yazan: D Mahmut Yesari 9T ile konuşuyor, hem de sezdirme- den sokağı kontrol ediyordu. Çok geçmedi, Demir Ağa göründü, Muharrem Bey, onun uzaklaşmasını bekledi ve dükkân- dan çıktı, kahveye seğirtti. Idris — Ağanın kaynı arabacı Halim, elindeki kirli iskambilleri masaya vuruyordu: — Ülen, yaman gaco imiş be.. Bir geliş geldi, ortalığı garman garış etti... Oyunla da ha. Caw- darma zabitinden tokalaştı, eve girdi.. Genç zabiti, eve almadı.. Daha devam edecekti? Fakat Güzelce otelin sahibinin kahveden içeri girdiğini farketmişti, hemen sustu. Muharrem Beyin, yüreği ferah- lamıştı. Fakat oraya girişini tevil etmek lâzımdı: — Bizim kâtip, buraya geldi mi 7 Kahveci, ocaktan başını uzat- mıştı : — Zihni Efendiyi mi soruyon, Muharrem Bey? Bugün, bu ta- rafiarda hiç görünmedi ! Muharrem Bey, sahte bir | Isteklerini Kabul Etmiyor Çin hududundaki Japon ordusundan bir köşe Habeşistanı üç Devlet - Taksim Edecek ! — En Zengin Payı İtalya Alacakmış Parla, 13 (A. A.) — Müten güze- tesinin Roma aytarı, ltılyın basınında İngiltereye karşı çıkan yazılara bir son verildiğini bildirmektedir. Londradaki İtalyan Büyük Elçisi Bay Grandi loıır gelmiş ve İtalyan bükümetine, İngiliz hükümetinin ve kamuyonun düşüncelerini bildirmiştir. Paris, 18 (A. A.) — Övr gazetesi, İtalyanın Uluslar sosyetesi yolu İle Habeşistanda üç taraflı bir koruncak | —->—-->- (bimaye edilen yer) kurulmasını Ha- beş Kralına tavsiye ettirmek istediği fikrindedir. İngiltere, Fransa ve İtalyaya Ha- beşistanda etgerlik -müfuz- bö'geleri verilecektir. Bu haberin — mübharriri, - İtalyanın I;ıyrıllı kollarını açmıştı: — Bu adam da nereye gider? Otelde işi var.. Nerede aradımsa yok! Kahveci, omuzlarımnı kaldırdi: — Çok yüz veriyon, şımartı- yon, Muharrem Bey.. Ütel kâtibi değil o, Babâliye (Babiâli) kâtibi Or Yanlış yere düşmüş. Muharrem Bey, yapma bir hiddetle başını sallayarak kahve- den çıktı: — Yenisini al, yol iz öğretene kadar, başına haller gelir. Eskisi de bu çeşit.. Otel sahibi, kahveden çıktık- tan sonra, kendi kendine : — Cevat Bey, Hacer Hanımın evine girmemiş.. Peki, bu vakte kadar nerede? Tahkikat da bu kadar sürmez! Nereye gitmeli ? Nereden anlamalı?. Demir ağa, Hacer Hanimiın evine gitti mi acaba ? 5 Diyordu. Muharrem Bey, otele dönmeyi düşünüyordu; fakat otelde, içi rahat etmiyecekti. Hacerin evinin civarında bir kolaçan — etmeyi aklına koymuştu. Ortalık — iyice kararmıştıu; Muharrem Bey, artık serbest yürüyor, — gürünmekten korkmıyordu. Demir Ağa, takip edileceğin: den şüphe etmediği için, arkası- na dünüp bakmıyacak, işkillen- .. Barış Perisi Bugün Acunun En Büyük Sevgilisi Budur Vest Puvant, ( Amerika) 13 — Cumur - reisi Ruzvelt bir toplantıda demiştir. kiş *Acunun en büyük ihtiyacı, kargı- hklı anlaşma Üüzerine — kurulu bir barış inancıdır.,, Başkan, ulusun bayaallığını tehli. keye düşürscek bir dereceye İnmek- için ordu mevcudunun ktedir. ten korunm n di 300,000 kilometre murabbalık bir yer alarak Habeşistanın &n zengin yerini elde edeceğini sanmaktadır. İngiltere, Sudan sınırına yakın yerlerin yöneti. mini kontrol edecektir. Fransaya - verilecek bölge, daha belli değildir. Muharrem Bey, Hacerin evi- nin sokağına yaklaşmıştı. Adım- larımı ağırlattı ve kulak kabarta- rak etrafı dinliyordu. Sokakta, şüpheli sesler yok- tu. Muharrem Bey, topuklarile fazla gürültü çıkarmamıya çalı- şarak yürüyordu. Hep aynı ağır ve dikkatli adımlarla, Hacerin evinin önünden geçti. Ön pencerelerde zayıf, sönük bir ışık titremesi vardı. Muhar- rem Bey, sokağın alt başına kadar gittikten —sonra döndü. Tam evin hizasına geldiği zaman durmak - istedi. Kapıyı çalsa, Hacer Hanımı sorsa, ne olurdu? Eğer Demir Ağa, içerde ise, bunu mânâlı bulacağı muhakkaktı, Muharrem Bey, sokağın üst başına yürüdü; eğer evde tehli- keli bir vaziyet olaydı, sesi, ko- kusu çıkardı. Muharrem - Bey, otele dönecek, Zihni — Efendiyl bulup, onunla işe girlşecekti. Cavat Bey, belki de otele dönmüştü; Muharrem Bey, bu ümitle adımlarını - sıklaştırmıştı. Fakat karanlık yollarda ayakları taşlara, molozlara takılıyor, sen- deliyordu. Sağdaki sokağa — sapıyordu, terlikle koşan bir ayak sesi duydu, irkildi, hemen durdu, T Gönül İşle Evlendikten Sonra Mes'ut Olmak Meselesi Evlendikten sonra mes'ut ol- mak, İşte evlilik hayatının en mü- him meselesi. Bunun birinci şartı sevgi de- ğildir. Sevgi başlangıçtır. Fakat evlendikten sonra mes'ut olabil- mek için, ikl tarafın anlaşması Tâzımdır. Anlaşmak, ancak ruhların birl- birini anlamasile mümkündür. Ohalde evlenirken düşünece- ğginiz ilk şart, sevgi değil, evla- neceğiniz. kimse ile rubhlarınızın barışıp barışmamasıdır. Erkek evlilik hayatına büyük bir hüsnü niyetle girer. Bekârlık hayatını bırakıp ta bir başkasının yaşama ve samadet — mesuliyetini Üzerine âalmak, bir evin yükünü yüklenmek arzusu, erkeğin hüsnü niyetini göstermeye kâfidir. Buna karşılık olarak kadından da hüsnü niyet ister, Halbuki kızlar, evle- nirken kocalarını kendi kaprls ve ihtiyaçlarını tatmin İçin yaratılmış birer mahlük farzederler. Onu, Adeta evlenir evlenmez terkede- ceklermiş gibi hareket ederek, ne koparırlarsa kâr telâkki eder- ler, erkeği masrafa — boğarlar. Kızin bu hareketi. erkeği daha ilk adımda şaşırtır, bir genç kız için bundan daha hatalı hareket olamaz. Çünkü bu ilk adım, er- kekte ileride beraber yaşayacağı hayat arkadaşı hakkinda fena fikirler edinmesine sebep olur. Sonra evlendikten sonra kadın, evde het şeyi kocasından bekler. Bizim zamanımızda olduğu gibi evini, kocasını benimsemez. Sade kendisini düşünür. Iyi yaşamağa, gözel giyinmeğe, şıklığa ve süse verdiği ehemmiyetl evine vermez. Bu da evlendikten sonra sande- tine mani olur. Genç — kızlar evlenirken bu noktaya dikkat etmelidirler. TEYZE Kısık bir kadın sesi: — Ağam — yetiş, — diyordu.. Ağam yetiş.. Muharrem Bey döndü ve koşan gölgeye doğru |ilerledi: — Kadın, ne var? Karanlıkta kadının yüzü gö- rünmüyordu; yalnız siyah yeldir. mell olduğu' biraz — seçiliyordu. Kadının sesi, genç değildi: — Ağam, kim olursan ol... koş yetiş... Mehmet Bey şaşırmıştı! — Peki amma nereye? Kadın soluk soluğa idi; — Bizim hanıma kıyıyorlar.. Muharrem Beyin içine doğmuş gibiydi, fakat yine istemiye iste- miye sordu: — Kim, senin hanım? — Istanbullu Hacer Hanım.. Elini uzatmış, evi gösteriyordu: — Teh şuradaki ev... Kapısı Açık duruyor... Muharrem Bey, kadını dinle- medi, bir ok gibi fırladı, Hacerin evine doğru koştu. Kapı yarı açık duruyor, taşlık- ta bir idare kandili yanıyordu. Evde, ne bir çığlık, ne de bir yaralı - iniltisi duyuluyordu. Mu- harrem Bey, taşlıktan içerl girdi, etrafına şaşkın şaşkın bakındı. Hangi kapıyı açıp girmeliydi ? Aceba geç mi kalmıştı? Hacere kıyan, kimdi? Demir ağa miydı ? (Arkasn var )