C18- Haziran .| Siyaset Alemi 1' giliz Kabinesin- Neki Değişiklik — »e Manası İagiliz kabinesinde dikkate değer takım değişiklikler oldu. Başba- liğa muhafazakâr partinin reisi Şdi Liberal bir sima olan Dış İşlöri iş İç İşleri Bakanlığına geçti. yerini, yeni bir sima olan Sir l Hoare aldı. Bundan başka j lhnenin U'uslar Kurumu siyasasını OA esaslı bir surette yürütmek ve H Bölümü temin etmek İçin Uluslar | u işlerile meşgul olacak. Ba- ği Lord Edene verildi. Yeni Bâşbakanın, kabinesini teş- | #tmek — vesilesile verdiği eöy- |ç de de işaret ettiği gibi yapılan lğiklikler ve kabinenin geniş- B . h 0 si, günden güne nazikloşen vaziyeti daha iyli takip ve i tesviye edebilmek içindir. Bu ' | Dış î.lııl Bakanlığında yapılan Ş diklik te dikkate değer mahiyette » Umumi kanaat, Sir Con Simonun h Sini terketmesi, onun Dış İştert J | Ssnlıği bürolarlle yapmak mecbu- 4 İyi inde kaldığı mücadeleden ileri gibi ğösteriliyor kl doğrudur, A İçtliz Hariciyesinin dalmt Müsteşari Wansittar, Dış İşleri Bakanının kilen — bir siyaset gütmesine '.’Nu olmuş ve bu noktalinazarımı, ; değişiklik münasebetile kabul v—lmı. Şimdi, İngiliz — siyaseti Siyesinin — veçkesi, Fransız Dış Bakanlığının lstikameti ile bire iş görünüyor. M Yakin bir gelecek, — bize, bu: Seta — yamlıp — yamılmadığımızı Sörecektir. — Süreyya Çinin Mali (Ç |. Vaziyeti İçin Skyo, 12(A.A.)— Japonya eylük » *Planacak Nankin konferan- ' ' İştirak teklifini reddetmiştir. j ...'mnlırnıın Italya, Fransa, Mi'lı ve İngiliz mütehassısları Yazi k edecek ve Çinin mall hpl::ü düzeltilmiye çalışılacaktır. N Hariciye —Nazırı muavini « Jai Yansa iştirakin, Çine karşı 9 İ t> edilen sıyasaya aykırı ola- . y e . G & G0 6 G ÜŞ NŞ U Ka S "" söylemiştir. Edebi Ka G Bey, yokmuş. Çırak ta ân1 yalnız - bırakamıyacağı . Belmiyormuş! — Cevat Bey, Pay) ” aşağı İndi; ben, Hacer ha- Ü sofada duruyordum. Cevat " biraz sonra, aşağıdan yuka- Beslendi: “ Hacer Hanım, 5.'*"... diyordu. Hacer Hanım, | pi '*nlerden uçar gibi indi. kbıııh ağa, göğüsü üzerine wk“ilrlılı binmiş gibi inledi; Mity Trem Beyin sözünü tekrar Dş | —— Uçar gibi indit 4 “.;. Ben de arkasından İndim, j g. kapısı önünde bir araba Yordu, Cevat Bey, Hacer &. Hi, arabaya koydu ve bana F*llıııyı götürüyorum, dedi. A, * hemen yola düzelmişti... Nş'.b“ndı kaldım. Ceyat Bey, | 'ı—— 8örünmemişti. Merak ettim, » Aj Çirağur Ş j L::"nlnıın eli az çizilmiş! dedi, Pa ! su İle yıkamışlar, tentirdi- Üşler... Cevat Bey, ecza- * çıkınca Hacer Hanımla | ç." Srabaya binmişler, git- * . d ; . ; . , ; | _'.d'ıı Almanyaya Cevap Veriliyor Hai Italyada Fransız-Sovyet Anlaşma- Seferberli sına Niçin İtiraz Etmiş? Yeniden Fırkalar Çekoslovakyanın Da Mütalâası Sorulacak Parla, 12 (ALA.) — Ekselsiyor. ga- zetdsine göre, Almanyanın, Fransa » Sovyet andlaşmasına yaptığı itirazlara Fransanın vereceği cevap birkaç güne kadar Berline — gönderilecektir. Bu müddet içinde Çoekoslovak Harlelye Moskovyadan döneceği aşbakanı Laval kendi- myanın Çekoslovakya - dlaşmasına yaptığı İlirazlar hakkında da ixahat alabilecektir. İngilterenin İleri Sürdüğü Şartlar Almanya Filo Sahibi Ola- cak, Fakat Nasıl ? Londra, 12 (A. A.) — Inglliz - Alman deniz konuşmaları hakkin- da gazeteler çok hafif yazılar yazmaktadırlar. Bu meyanda Tay- mis Alman delegesinin konuşmalar hakkında Hitlere raporunu verdi- gini, andlaşma yopılması beklen- diğinl yazdıktan sonra: “ — Söylendiğine göre bu andlaşma, —Almanyaya' — İngiliz denix kuvvetlerinin yüzde 35 şi nisbetinde —bir kuvvete — sahip olmak hakkını verecektir.,, diyor. Deyli Herald ise Ingilizlerin 4 şart koştuklarını, bunlardan en mühimminin Alman deniz yapıla- rının birkaç yıla ayrılması ve bu şekilde Almanya, İngilterenin eakl gemilerine karşı koyacak yeni gemi Üstünlüğünü elde edememesi olduğunu bildiriyor. Lehistanda Bir Of€is Varşova, 12 (A.A.) — Devlet, ihdasını husust — bir döviz ofisl kararlaştırmıştır. Yazan: Mahmut Yesari Demir ağa, düşünüyor gibiydi: — Nereye gitmişler? — Coevat Bey, Hacer Hanımı, evine götürmüştür. — Eczacı çırağı, arabacıya ne #öylendiğini duymamış mı? — Duymuş olsaydı, söylerdi. — Bindikleri kimin arabau? Tanıyor musun? — Arabacıyı tanıyorum amma, İsmini bilmem... — Onu, öğrenemez miyiz? Muharrem Bey, biraz tered- dütle durdu: — Niçin öğrenmek latiyorsun? Demir Ağa, soğuk kanlılığını ele almıştı: — Bu vakte kadar, Cevat Bey otele dönmedi.. Sen, merak etmiyor musun? Muharrem Bey, Demir Ağanın suruşunu manalı bulmuştu, fakat fozla eşelemek istemedi: — Belki bugünkü vak'anın tahkikatı için, Müddelumumiliğe gitmiştir. — Oda olabilir. Demir Ağa, ayağa kalkmıştır bana İngiliz vellahdı prens D& Gal İngiliz Veliahdının . e . Bir Söylevi Almanya İle İngiltere Ara- sındaki Dostluk Bağlarını Sözgelişi Etti Londra, 12 (ALA.) — Eskl mu- haripler cemiyetinin senelik koöngresin- de bir söylerv söyleyen İngiliz Veli- ahti Alman ve Ingiliz milletleri arasındaki dostluk bağlarını sağlam- Taştırmak — için — cemiyet — rolsinin teklifini muvalık bulduğunu beyan etmiştir. Sıyasal merkezlerde Veliah- dın bu sözlerinin ancak kendi ş:hsi fikri olup İngiltere hükümeti nammma lenmemiş olduğu, — buuların, ögüterenin Almanyaya karşı olan siyasetini değiştirdiğine bir alâmet olmadığı — söylemektedir. Ayni za- manda bu sözlerin Veliahdın hükü- met sıyasasına muhalif olduğu mana- # da çıkamayacağı bildiriliyor. Fransada Finansal İşler Paris, 19 (A. A.) — Başbnkan Laval fimnansal - mall - işler hakkında Finsne Bakanından ve parlâmentao Finans komisyonu Başkanından izahat almıştır. — Bana izin gayri.. —— Ağanın kaşlarını hafif çatarak ağır ağır kalkışı, otel sahibinin içine Ürküntü vermişti. Bu kalkış, pek tekin değildi. Muharrem — Bey, sordu; — Nereye — Ağa? — Ortalık karardı, vakit te hayli geç oldu. Şimdi nerede ise Cevat Bey ge İr. — Yok, gideyim? — Otur canım, konuşuyoruz, işte | — Hacer Hanıma bir uğraya- yım... Hatırını sormalı... Muharrem Bey, sesini çıkar- madı. Demir Ağayı, niyetinden çeviremeyeceğini anlamıştı; boy- munu büktü: — Sen, bilirsin ağam! Demir Ağa, Muharrem Bayin elini sıktı, ağır, vakur adımlarla otelden çıktı. Muharrem Bey, onun arkasın: dan bakarken düşlünüyordu: — Bu gidişi, beyenemiyorum... Arabacıyı bulmak, — sormak İsti- yordu? Niçin? Jandarma zabitini, kıskandığı muhakkak... Ne kadar kıskansa, yeri var. Biri ellisine yaklaşmış bir ihtiyar; öbürü daha otuzunu —bulmamış, — delikanlı... Demir Ağa, arabacıyı bulursa, no yapacak? Neyi soracak! Öğ- renmek istediği ne? Acaba Cevat çekinerek | l Kuruluyor Roma, 12 (Husust) — Habeşistana kargı bütün — İtalyada — seferberliğe devam ediliyor. Birkaç fırka yeniden silâh altına çağırıldı. Doğu Afrikasına seker ve mühimmat sevkiyatı hergüo ardı. arkanı — köszilmeksizin — devam ediyar. Dünyanın En Büyük Gemisi Kendi Rekorunu Da Kırdı Pllmut (İagiltere), 18 — Normandi yopuru saat Ö te buraya gelmiştir. Dönlüş yolculuğunda —saatte vasati olarak 30 - 31 mil yapmak suretile kandi rekorunu da kırmıştir. Bolivya İle Paragu- vay Arasında Barış Mukavelesi Artık İmzalanmış Demektir Buenos Ayres, 18 ( ALA) — Bo- livya - Paraguvay — uzlaşma — projesl imzalanmazdan Önce, tasvip edilmek Özere iki hükümete bildirilecektir. Barış protokolunun bugün burada imzalanacağı ümit edilmektedir. Ruzvelt Aleyhtarları — Amerika Cümhuriyetçileri Yeni Kararlar Verdiler Nevyork, 12 — 10 hükümet tara- 7 bin delegenin top- partisi — kongresl işlerini bitirmiştir. Bu koöngrede Ruzveltin sıyasasına karşı kararlar alınmış ve bugünkü Amerika ana yasasile Amerika fede- rasyonun Üyesi bulunan hükümetlerin #egemenliğini gerek İaşizme ve gerek komünizme karpı fertlerin özgenliğini korumak hususunda kongrenin dölen- diği - azmettiği - bildirilmiştir. Diğer bir kararla altın esasına dönülmesi istrni'm ştir. y. Hacer Hanımla birlikte eve mi gitti? Şimdi evdeler mi? De- mir Ağa da, bundan kuşkulanı- yor. Eve uğrayıp hatırını soraca- ğını, söyledi. Evde Cevat Beyle karşılaşırlarsa... Otel sahibi, Hacerin oteole ilk geldiği günleri gözlerinin önüne getirci. Haceri, görünce, onun da içi yanmışlı; genç kadına, o da istekle bakmıştı. Fakat Hacerin idareli hali, onu, yerinde saymıya mecbur etmişti. Belki Her reza- leti göze alır, biraz ileri gide- bilirdi. Lâkin, şehirdekl mevkli, şerefi, haysiyeti hiçe — inecek, belki de hapislerde, kaldırımlarda sürüm sürüm sürünecekti. Haceri elde etmiş olmak, bu kadar ağır fedakârlığa değecek miydi ? Haceri elde etmiş olmak! Muharrem Bay, kendi kendine güldü, daha ona sahip olmağı düşünenlerin başlarına neler gel- miş, neler geliyor ve bu gidişle de neler gelecekti? Bekir Efe, hastanenin revi- rinde yatıyordu; belki de sakat kalacakti... Jandarma zabiti, has- taneden yeni çıkmış, teptilhavalı idi... Veli dayı da hapishane revirinde idi. Bir jandarma ağır yaralanmıştı... Mehmet Bey, bi rinci yaradan kurtulmuş, ikinci kurşunla devrilip gitmişti... Kadının Evlenme k Hazırlığı Kadının bütün hayali evlenmak, bir yuva kurmak, ana olmak filandır. Fakat genç kızlar, evlenmeden evvel bu iş için hiçte hazırlanmış değilllerdir. Aşkla — varılan evlenmelerde iki taraf ta farkına varmadan bu neticeye varırlar. Evlendikten son- ra ayılırlar. O vakit acizlerini anlarlar. Fakat aşksız, sirf evlenmiş olmak için evlenen kızlar, evle- nirken yenl evlerine hangi hazır- lıkla gidiyorlar. Ev idaresi mi bi- lirler? Çocuk bakmasını mı ögren- mişlerdir? Kocalarını Idare sanas tına mı vakıftırlar? Bunların hiç biri. Genç kız bunların hiçbirini ögrenmeye lüzum görmez. Evlen-. dikten sonra bütün bunların ken- di kendine halledileceğini — zan- neder. Fakat hakikatte me olur? Ev idaresi bilmeyen bir genç kiz bil- tün İşini hizmetçiye gördürmek ister. Kocası hizmetçi tutamaya- cak halde olanlar kendilerini bet- baht sayarlar, Ekseriyetle en ba- sit psikoloji katdelerini bilmedik- leri için kocalarını Idare etmek, memnun etmek sanatına da vakıf değildirler. Işte geçimsizliğin, ev- lilikteki betbahtlığın mühim e- beplerinden bazılarını bu hazırlık- sızda aramak İâzımdır. Erkeğin — evlilik hayatındaki vazilesi kazanıp eve getirmektir. Evlenmeden evvel erkek bunun için hazırlanmıştır. Hattâ hayatta bir müddet tecrübe de görmlştür. Evlendiği zaman hayatını kazan- mak onun için güç değildir. Halbuki kız kendisine düşen vazifeler — için hazırlanmamıştır. Onun için evde erkek kadına üstün bir vaziyettedir. Demekki kiz. ana ( Devamı: 15 inci yüzde ) Daha?.. Daha ne olmalıydı ? Bu kadın, şehre, kasabaya, köye ayak bastığı gündenberi şeamet kanatlarını germişti. Belki bu kadının, bir suçu, günahı, kaba- hati yoktu, fakat hepsinde de, onun parmağı değilse bile, göl- gesi olsun yok muydu? O, Aktaşa gittiği gece Dell- çay köprüsü yıkılmış, Kahpedere taşmıştı... Bunların hepsi bir tesadüf, kötü bir rastgelişti. Lâkin, insanı düşündürmez, düşündürtmez miydi? Peki, şimdi Demir Ağa, nere- ye gidiyordu? Daha, birkaç saat evvel dökülen kanla kurumamıştı. Muharrem Bey, içinden: — Lânet olsun! dedi. Demir Ağanın, topuklarına basarak ağır ağır gidişini beğen- memişti. Fakat onun arkasından gitmeğe de korktu, Demir Ağayı kızdıracaktı. Jandarma, yahut polis kara- koluna haber vermeğe de çeki- niyordu; buna da Cevat bey pek kızardı. Muharrem Bey, Demir Ağanın gittiği istikamete baktı ve duvar kenarından yürümeğe — başladı. Demir Ağa, dönse de Muharrem Beyi göremezdi. Demir Ağa, eczaneye girmişti; orada çok durmadı, çıktı. Muhar- rem Bey, hemen eczaneye koştu. ( Arkası var ) ve