AF SS — Tefrika No: 14 Kuzum Perdita, yatmazdan evvel şu pencereyi bir az açar mısın?.... Ne? Çifte camlı mı dedin? Ne- den acaba ?.... 'Ne ise, her ikirl- ni de açıver hırsızdan ödüm pat- lar. Belki de korkudan bütün ge- ce görümü yummuyacağım. Fa- kat bu kalörüferli odalar da öyle baş ağrısı veriyor ki!.... ,, Perdita —açık — pencereden eğilerek bir müddet aşağıdaki karlı sokakları seyre daldı. Pen- cereden çekildiği vakit Caresse uyumuşlu bile.. Bir saat sonra Caresse bir- denb're uyandı. Yabancı bir adam pencerenin kanadını biraz daha itiyor ve sessizce odaya giriyordu. Pencereden gelen hafif ay ışığında bu adamın uzün boylu ve zayıf birisl olduğunu görüyor fakat karanlıkta olan çehresini farkedemiyordu. Yabancı — ona yaklaştı ve elektrik fenerini yü- züne tuttu. Uyanık olduğuanu gö- rünce bozuk bir İngilizce ile: — “Merak etmeyiniz. Gürültü etmezseniz size hiçbir. zararım dokunmar,, dedi. Elektrik düğme- sini bulup lâmbayı yaktı. Gece vakti bir tahta gıcırtısı yüzünden yorganı başına çekip çarpıntı İle, helecanla an Caresse, şimdi her nasılsa hiç korku hissetmiyordu: — “Burada .l&.ılı yok. Ne istiyorsunuz?,, Dı “Sizden bir şey istemiyorum,, dedi. Bavulları gördü ve yanın- daki masanın üzerinde — duran mücevherata bakmadan onlara doğru ilerledi. Maksadı besbelli ldi. O bavulları sür'atle, fakat dikkatle muayene ederken Cares- se'de ne yapacağını düşünme; vakit hnlıgilıâi. Ş eee Evrak aradığı yerde olsa idi, berifin onları alıp gitmesine çok- tan razı idi. Fakat evrakın orada olmadığını biliyordu. İslıik Sesi Perdita onları yastığının altı- mna koymuştu. Böyle yapmasına saik olan bu kâğıtların birkaç saat evvel bir adamın ölümüne sebep olması ve binaenaleyh bir kıymeti haiz olmaları düşüncesi idi. Caresse düşünüyordu: “Kâğıtları umduğu yerde bu- lamayınca odada araştırmağa kal- kışacak, Perditayı uyandıracak. O vakit Perdita'nın me yapacağı- mı, neler olacağını Allah bilr!...., Arkasını yabancıya çevirerek yatağına uzandı, fakat karşıdaki aynadan onun her hareketini ta- kip ediyordu. Herifin suratını hiç te beğenmiyordu. Ceplerinden bi- rinde bir silâhın şişkinliği görü- nüyordu. Yatağın — yanındaki masada ufak bir lâvha ve bunların üze- rinde de hlu[l hizmetçiye ait olduğu yazılı üç elektrik düğmesl vardı. Bunlardan hangilerinin ge- ce vakti nöbette olduklarını bil- miyordu. Fakat, bunu düşünecek sıra değildi. Hiç gürültü yapmadan elini uzattı, her üç düğmeye de birden bastı ve yirmi saniye kadar par» maklarını düğmelerden — kaldır- madı. Sonra yine sessizce elini çekti ve: — “Yakalanmak istemiyor- sapız derhal sıvışınız... Zanneder- sem kapıcı yukarı çıkıyor.,, dedi. Yabancı başını kaldırdı ve baktı. Belki de söylenen sözleri ıılıııqııh. O sırada da sokaktan keskin bir ıslık sesi işitildi. i Yabancı, olduğu yerde irkildi. Korkmuş bir kedi sür'atle pen- cereye koştu ve gelirken oraya ::yınıı olduğu merdivene atla- SON POSTA 4-5 1933 Aşağıda, sokakta bir silâh se- Si işitildi. kir müddet sozra yatak oda- sının dışından — kapıcı sesleniyor- du: —"“Madam, siz mi çağırdınız?. Perdita da uyandı ve başını yastıktan kaldırarak: “ne var? Ne oluyor?,, Diye sordu. Caresse — kapıcıya cevap ve- riyordu: ( Arkam var ) Kars Zelzelesi N üthiş Bir Afettir! Kars Zelzelesi Müthiş Bir Felâkettir ! ( Baş tarafı 1 incl yüzde ) hissedilmiştir. Kars — merkezin- de de hasarat çok — fazladır. Şimdi evlerde kimsecikler yoktur. Herkes açık yerlerde zelzelenin sükünunu bekliyor. Gelen son haberere göre, zelzele henlz devam halindedir. Bazı dere ve ırmakların suları Zelzele Trabzonda da birkaç defa şiddetle hissedilmiştir. - Bu ölüm felâketi —esnasında anasını kaybeden yavraların, ku- cağındaki yavrusile birlikte ölen anaların biçare vaziyetleri, insanı çıldırtacak bir korku manzarası saçıyordu. Şimdiki halde yaralıların teda- visine, aç ve çıplak kalanların kurtarılma'arına büyük bir ehem- miyet ve faaliyetle çalışılıyor. Dahi.iye Bakanlığı, Kars ile her dakika muhabere halindedir. Çöküntü Altında Kalanlar Kurtarılıyor Kars, 3 (ALA.) — Yer sarsın- tısı merkezi olan Digor nahiyesi çeversinde yirmiye yakın köyde evvelki gece ve dün gündüz ve gece geç vakte kadar aralıklı olmak üzere şiddetli sarsıntılar olmuştur. Bu köylerdeki evlerin birçoğu tamamen çökmüş, kalan- lanlar da oturulmıyacak bir hale gelmiştir. Dün ikinci bir yardım heyeti felâket mahalline gitmiştir. Dün otomobillerle bin kilo ekmek ve diğer yiyecek gönderilmiştir. Çö- küntü altında kalanları kurtar- mak için de amele postaları git- miştir. 1000 Kader Ev Yıkıldı Ankara, 4 (Husüsi) — Sağlık Bakanı Doktor Re'ik Saydam'ın verdiği izahata göre, Kars zel- zelesi velkarik değldir, çökünlü zelzeles dir. Merkez Digor ma- biyesidir. ve tesiri 10 bin kilo- metre murabbar bir saha dahi- lindedir. Yıkılan , evlorin - sayısı — 1000 kadardır. Üç bin lira kadar para yardımı, ayrıca, erzak, ek- mek ve çadır yardımı yapılmış, doktor ve sıbhi malzeme gönde- rilmiştir. NE KONUŞUYORLAR? 1 — Bu çamaşırı size tavsiye ederim, 2 — Bir tane kaldı, #enra bulsmazsınız. 3 — Bu fiata bunu başka yerde bulamas- ganız. 4 — Bu gömleğin desenini beğeniyor mu- sanumz ? Akay İşletmesi Müdürlüğünden: Kadıköy - Haydarpaşa - Yalova - Adalar ve Anadolu hat- larına işleyen vapurların kahve ocakları mültezimliği 1/Haziran/935 tarihinden itibaren bir sene edilecektir. müddetle açık artırma ile ihale Arttırma 15/Mayıs/935 Çarşamba günü Akay Şefler encil- meninde saat 15 de başlıyarak 16 da ihalesi yapılacağından taliplerir şartnameyi — görmek Özere hergün — İşletme Şefliğine ve arttırma için de 96 7,5 güvenme paralariyle O gün Encümene gelmeleri ilân olunur. *2300,, Seyhan Vilâyeti Daimi Encümeninden: 28/3/935 tarihinden itibaren Yirmi gün müddetle açık eksilt- meye konulan ve 18/4/935 tarihinden itibaren de müddeti On gün uzatılan 9793 lira 37 kuruş keşif tutarı Adana koşu yerinde yapilacak tribün inşaatı 935 senesi Mayısın dokuzuncu Perşembe günü saat On da pazarlıkla ihale edilecektir, bteklilerin Vilâyet daimi encümenine gelmeleri ilân olunur. ımı" Hayret Verici Bir Dilenci Ben, Diyor, İstemem, Ve- rileni Alırım Dilenci, amelelerine soluk bile aldırmıyordu. Hiddetinin geçme- sini bekledikten sonra sokulcum: — Merhaba babal O, başını kaldırdı, ve yüzüme sırnaşık bir dilenciyi süzer gibi baktı: — Merhaba ! — Seninle mühim bir mesele hakkında biraz görüşmek isti- yorduk? ” — Olbur, dedi, fakat şimdi meşgulüm. Ve; işleri yolumda bir tüccar edasile ilâve ettlir " — Yarn bir “randevu vere- bilirim! ( Baştarafı 1 inci yüzde ) ı * — Bay Mehmet evde mi? — Evdel . — O halde lülfen biraz ka- piyı açın! — Ne yapacaksınız? — Kendisinden söz almıştık! — Onun söz — vermesi para etmez. Ben karısıyım, anlatın ba- kalım meramınızı! Bu konuşma, Mehmedin kar- sile benim aramda geçiyordu. Va yarı aralık — pencereden başımı uzatan vehimli kadın kapıyı aç- mıya bir türlü yanaşmıyordu. Bereket ki, tam o anda tesa- düf karşımıza evin üst katında oturan bildik bir polis komiserini çıkardı. Ve o, bizim, çalıcı çır- pıcı soyundan kimseler olmadığı- mıza Şehadet etti. Yoksa, servet şeahibi Mebmedin karısı, bizi tıpkı dilenci sepetler gibi kovacaktı, Artık sözü ona verelim: * — Ben, apuletli sırmalı anlı, şanlı, alımı, — çalımı yerinde bir zabitmiş'm. Genç, güzel, şirin bir kızla evlenmişim. Günün birinde, karım bana hiyanet etmiş, bunu duyunca benim beynimi — hırs, gözlerimi kan bürümüş. Baltayı kaptığım gibi karımın — kollarını bacaklarını ta diplerinden buda- mışım , Onadan sonra da, beni yakala- yıp deliğe tıkmışlar ve şeriatin emrl veçhile, benim de ellerimi, ayaklarımı kesmişler.. Bütün bunların ne aslı var ne astarı.. Ben, sırmayı, rütbeyi ru- yamda bile takınmadım, Ömrüm- de bir kadın değil, bir sinek bile öldürmemişimdir. Daha sekiz on yaşındaydım, evvelâ kolumda bir çıban çıktı. Bu çıban birken beş, beşken yir- mi beş oldu ve — öteki koluma, oradan da baldırlarıma — bulaştı. Sonra çıbanların renkleri kara kara senin ceketin gibi simsiyah kesildiler. Bu çıbanlar, Tlik biti gibi kemiklerimi yediler. Evvelâ, tır- naklarımdan, parmaklarımdan, ellerimden omuz başıma kadar kolum, parça parça döküldü, Sonra, ayaklarım da dizkapakla- rımın diplerine kadar ayni biçimde kayboldu, — ve nihayet bu hale girdim. —Bu iş kendiliğinden mi geçti? — Hayır, çıbanlarıma okumr- yan hoca kalmadı. Kocakarılar hergün başka bir ilâç kaynatıp içirdiler. — Nihayet — yaralarımın dibini kızgın demirlerle dağla- dılar. Sözünü sükütla vhıhlloyııı Mayıs 4 ihtiyar dilenci, başını mütevekllâs ne sallıyarak İlâve etti: — Onlarda da günah yok ya, Allahın kerametine kocakarı ilâcı kâr eder miki? Ev bark sahibi dilenciyi ko- Nuşturmıya — baş'adıktan — sonra, bayatının asıl merakhbı - taraflarını öğre! ebilmek isteğile sorgularımın cephesini değiştirdim: — Sen nerelisin baba? — Benim yedi — sülâlem de, bende — Ankaralıyızdır. — evlât.. Hacı Mehmet derler bana. Fakat sen hacılığı geç bir kalem, çünkü işittiğime göre hacılık — bocalık sökmüyormuş şimdi! — Kaç yaşındasın? —- 72 — Bir yerden — gelirin falan var mı? VJi Zenginliğini — ifşadan kaçım- — yordu: — Hayır, dedi.. On beş sene evvel muhtacin maaşı alıyordum. Ayda, gümlüş para ile 30 kuruş tutuyordu aylığım. Sonra kestiler nafakamı! — Parayı nereden kazandın? Bu sunle, beni keskin gözlerle sÜzcü karısı cevap verdi: — Kaç parası var ki nereden kazandığını soruyorsun? Sordum: — Bu apartıman kimin? — Benim! — Bu arsa? — O da benim! Bahis çığrından çıkmıştı. Yü- zümü kızdırdım ve sordum: , — Sen neredet?buldun para- ları? — Arabistanda ölen kocam- dan kaldı! İhtiyarın gönlünü kırmamak — için kurnaz — kadının * kulağına eğildim ve fısıldadım. — Bu kadar paran vardı da ne diye bu elsiz kolsuz ihtiyara saçını süpürge ettin? Otuz beşine yeni bastığımı söy" Hyen siyahi kadın, peygamberane —— bir feragat takındı, ve: ü — Benim öyle, gençte güzelde, parada pulda gözüm yoktur. Ben iyilk düşkünüyümdür, sevap olsun — diye evlendim bununla! ç Bu sefer sorgumu tevcih ettim: : — Demek böyle... Senin hiç* bir yerden on para gelirin yokl —— — Yaok ya... Ben arada sıra* ihtiyara — kekler halime acırlar, kuruş verirler, Ihtiyarın bu cevabı, g&ık'i gözlerimden hâlâ avırmıyan kâ” — dının bakışlarını daha fazla sert” leştirmişti. — Kocasına hiddetle çıkıştı: — Nadiye söylüyorsun bum” — ları. Sen anlamazsın amma, biliyorum — on'arın — niyetlerini — Anlatırsam — anlarsın — başımıza .İ! örecekleri çorapları ! 5 Sonra bana döndük: ” — “Gelea geçen para verir yorl,, dediğine bakıpta” dilencdi —— sanma kocamı! O; daha bir deft —— Avuç açmış değildir | Güldüm: AĞA — Avuç açmadığı muhıl“ “ — Ağzile de dilenmez - — Ya göğüsündeki sadak .J kutusu... Onu “da gelip g97 — hayır sahipleri mi ı.ı..,uıı?_b B Bu son sorgumun cev ( Devamı 11 inci yüzde |