SÖON POSTA sanea Yü TAR AAA BAA AA AAA AAA AAA AAA AAA e Za BK a N .. wrrerereecER AYA RARALCEREYEYEREA . e— AA AA RARA üzünün Ve Sözünün İnce İfadesi İlel Tesadüfün Rolü Sinemada Da Çok .büyüktiı'r Bi!hassa Fransızca Konuşulan Memle- tü dvova ı_ı_.———— ç ketlerde Sevilmiş Bir San'atkâr S yoOy ıÇç Ayak Basmamış Bir aaeş eei Maternite Filmini Yâpînî Bunu Nerede Ve Neden Aklına Getirdiğini Anlatıyor ! “Jaan Cbovx,, nun *annelik,, adı a'tında çevirdiği yeni film Avrupada meslektaşlarımıza gösterildi ve I yazdıkları yazılara bakılırsa iyi bir kabul gördü, Üzerinde de epyice dedikodular yapıldı. Fi hakika bu eserin kendisine mahsus garip bir hikâyesi vardır. Bunu bizzat Jean Choux'nun ağzından d'nliyelim: — Annelik adı altında bir film çevirmek nere- den mi aklıma geldi, fakat aziz dostüm bu sualinize cevap vermek bizi çok uzaklara sürükler! İtalyada Filorans'ta bir gün, yaz sonlarına doğru Anneci gölünün kenarındaydım, bir #spor kulübüne bitişik küçücük bir barda bir kadın gördüm.. Arkasında boynunu, ensesini ve kollarını açık bırakan kısa bir spor rop vardı. Saman çöpü İle büyük bir bardaktan limonata içiyordu. Öyle harikullâde — bir vücudu vardı. Derken birisi bir gramafona bir plâk koydu, bir dans havası başladı ve bir genç ayağa kalkarak kadını davet etti, dönmeye başladılar. Hem onlara bakıyor, hem de düşünüyordum: — Eğer bu çifte bir filim çevirtemezsem * ap- dallık etmiş olurum. Derhal yanlarına gittim, tanıştık. Teklifimi sevinç avazeleri ile karşılamadılar. Bilâkis: — Fakat biz hiçbir zaman bir filim çevirmedik, asla sabneye çıkmadık, dediler. Endişelerinin varit olmadığını söyledim ve mu- vaffakatlerini aldım. Diğer taraftan memleketi de anlamıya başlamış- tım, göllerinin, dağlarının, peyzajlarının gösterile- cek yerlerini görmiye alışmıştım. Işte bu filmi nasıl çevirdiğimi söylemiş oldum. Zaten insan her vakit böyle çalışmalı, mevzuunu Hella Muller “Annelik,, Slminden bir sahnede hep tabiattan almalıdır. Hella Müllerdir, kendisi sahneye ilk defa bu filimde Maternitöyi ( Annelik ) çeviren genç kızın adı İ çıkmıştır, belki yarının parlak bir yıldızı olacaktır. Bütün Hayatınızda Gördü- ğünüz Filmler Arasında En Beğendiğiniz Üç Tanesinin İsimleri Nelerdir? Senli film yapılalı tam yedi yıl oldu. Bu müddet zarfında dünyanın dört kö -— Haftanın Filmleri — q' 5 ! * Gay divorede ,, teimli flmde 1 Olmadığına Göre Cüzcel Ginger Rogere son çevirdiği La ' 1 Film Yalnız Eğlence Vasıtası ”” ——— Fransa, Sinema San_ayiiı:e Komiser Tayin Ediyor! inde yüzlerce film yapıldı, ve lar da yine dünyanın dört kö- gösterildi. Acaba bunların arasında, ruhunuzda en Ffazla tesir yapan Üç tanesinin adını batırlıyabi- İlr misiniz? Adlarını söyliyebilir mi« siniz? Fransada bir sinema mecmuası bu r anket yaptı, bu suallerini Paris Stâd_;jî)l;;u.ıı Altüst Eden . Bir evvel l;ı_rî;l: bir Birk Ü EELARE bütün stüdyolar Şayia dolaştı ve rin heyecan ile altüst olmasını Mucip oldu, £lhakika: bütün sinema — Hükümet Sanayii üzerinde vaziledar olfı:ık bir yüksek komiserlik teşkiline Arar vermiştir, deniliyordu. fa- kat fazla olarak bu ıı_ı_vldı (Mösyö Ballin)in getrileceği de İlâve ediliyordu. Meselenin hakikat kısmı şum dan ibarettir: Radikal — sosyalist fırkasına Mensub olan meb'uslardan mü- rekkep bir grap bir yı! dönümü Mmünasebetile verilen ziyafetten Sonra konuşur'arken Alman pro- Paganda nazırı Göbbelsin Alman sİnema sanayiine verdiğİ ebem- Miyet üzerinde durmuşlar. Ve bu tidişle Alman kültürünün pek Ya” kında bütün vasati Avrupa üzerin hâkim olaacağını düşünmüşler, .:n'“ da Frar.sanın ayni yoln' tdı; P edi; emeyeceği Üzerin fikir ":u eîlı:' ş!ycıdı:. Neticede içlerinden biri bu hususta bir Şayla — lâyiha hazırlamıya memur edilmiş- tir. Bununla beraber Fransız ga- zeteleri cümhuriyetçi Fransanım Hitler Almanyası olmadığını söy- lüyorlar. Anlaşılıyor ki variyette yakın bir zaman için değişiklik beklemek doğru olmıyacaktır. HK A aa ee Birkaç Satır Içinde Pier Chenal geçenlerde bi tirdiği ( Cinayet ve ceza ) filmini müteakıp Fransız romancısı Gat- ton Lerousedan Mistr. Flov adı altında adapte edilen bir film çevirmiye başlıyacaktır. — » Garip tevarüt eseri olarak Abel Gance ile Hanri Russel ı!nl zamanda ( Bohem Hayatı ) ismin- deki eseri çevirmeye başlıyacak- lân etmişlerdir. llmS'oııırı bir Fransız bir de Ingi- liz stüdyosu yine ayni zamanda “Kâbil,, efsanesini filme alacak- ilân etmişlerdir. İşte iki ::v'ı.u ki yeni değildir, — fakat pıyhıılunııııktıdu. Bakalım ki- min nasibi olacak. Şişe içinde şoytan filminden bir sahne Almanyadaı “Şişe içinde şeytan ,, adı altında çevrilen yeni filim “ Stevenson ,, un bir hikâye- sinden mülhemdir. İçinde garabeti hayal ile karışık bulursunuz. Bir şişe vardır ki sehirlidir, eğer sa- hibi tarafından, daha evvelki sa- hibine nazaran ucoz alınmış İse, onun bütün unı yerine ge- tirir. Buna mukabil bu şişeye en son malik olan adam şeytanın şerrine uğramış sayılacaktır. Hal- buki bu #sonuncu adam da bir gemi tayfasıdır... Şimdilik mem- nundur, yalnız şişeyi başından de- fedince, aksilik başladığı — için tekrar arayıp bulmak ve bu defa para mukabilinde satmak mecbu- riyetindedir. Karısı #sayesinde ni- hayet istediğini yapabilecektir. Film güzel yapılmıştır. Cenup denizlerinden manzaralar alındığı için öğreticl tarafları da var- dır. Bununla beraber İIstanbulda tutmasına ihtimal verilemez. Amerikada: “Trans Atlan- tik,, filmi bir sergüzeşt filmidir. Vak'a Amerikadan Avrupaya gi- den buyük bir vapurun İçinde başlar, daha ziyade zabıta ro- manları şeklindedir. Yine Amerikada son zaman- larda çevrilen filimlerin arasında Ruggles of Red Gap adını taşıyan bir tanesl vardır ki, Avrupa mü- nekkitlerinin söylediklerine bakı- hraa hakikaten görmeye değer: Ruggles Ingilterenin büyük aile- lerinden yetişmiş bir oda uşağıdır, ananeye tabl olarak, terbiye gör- müştür, efendilerinin en küçük arzularını bile keşfe çalışarak, mevklini daima gözeterek yıllarca yaşamıştır. Hissiyatı hep içinde gizlidir, makineden bir adam gibidir. Fakat günün — birinde efendisi pokerde verdiği söze sadık kalarak bu aile uşağını Kız Yıldız. Oldu! başlıca muharrirlere sordu. Deny Amiel diyor kit — * Sunlinire memnuniyetle cevap vermek leterdim, fakat bir yıldânberi Pariste değildim. Hiçbir filmi görme- dim, anlıyorsunuz yı Ren& Fauchole diyor kiz — “ Ben sinemaya hiç gitmem. Bereket versin oturduğum köyde de yoktur, gu halde muhatabımız. ola- mıyacağım.,, Alfred Marşand diyor kir — * En iyi eseri seçerken yapılan haksızlıklara, mantıksızlıklara, — iyiyi bırakıp hatır. için kötüyü almalara (25) yıldır okadar alıştım ki yaptığınız aoket faydasızdır, diyeceğim.. Bu menfi cevapların karşısında bir tane de müsbeti vardır. Madam Delaru - Mardrustan ge- miştir, diyor kir — Sinemaya gitmeye hiçbir zaman vakit bulamadım. Binaenaleyh sordu- gunuz suale iyi bir. cevap veremiye- ceğim, Bununla beraber gördüklerimiz arasında — “Üniformalı genç kızlar, Bitmemiş senfoni, Puvai Donnl Ka- rot,, un Üzerinde iyi bir hatıra biraktı. söyleyebilirim. lı bir harp renginine devr eder. Artık Rugglesin vazifesi yeni efendisine iyi giyinip kuşan- mayı, dürüstçe konuşmayı öı.'rnn- miye İnhisar — edecektir. akat sonuna kadar bu vaziyette kala- cak değildir.