Almanya Bir Daha Cevap Verdi Versay andlaşmasının askerl fanıl- mimamak — kararını — Alan aya karşı Uluslar kurumunun ğ Çettiği beyanaame, beklenen tesirini yaptı. Bu beyanna- Mmeyi alan Alman devleti, alâkadar- lara verdiği mukabil bir. cevap ile bir nevi mahkümiyet mahiyetini alan böm bu beyanname muhteviyatımı | tânımıyacağını, hem de bu beyanna- mede mevzuu baha meseleler hak- kında ileride noktai nazarını söyle- mek hakkimı — muhafaza - eylediğini bildirdi. Daha — şimdiden muhtelif menbalardan akseden haberlere ışn Almanyanın bu cevabımın daha — gid- detli bir Ulsanla yazılması beklenirken daha mütedil bir şekilde yazılmış Olması umumt bir hayret uyandırmış- tir, Bununla, höm Almanyanın konuş- malara açık kapı bulundurmak İste- diği, hem de Alman harleiye bakan- lığ'nın Hitler Gzerinde mücssir olarak diplomasi kaldeleri dışına çıkm mm temin eylediği kaydolunuyor. Mamafih Alman her törlü hukuk kıymötinden mahrüm notasının olduğuda ayrıca İlâva ediliyor. Şu muhakeme gösteriyor ki Uluslar Ku- rumundaki karara karşı - Almanyanın sert bir. hârekettö — bulumu eği beklenmekte Idi Bundan da, bu kara- rın ağır olduğu peşinen kabul edilmiş bulunuyordu. — Hukuk — kaymetinden mahrum olsun veya olmasın; Alman devletinin kendi hakkındaki karara itiraz etmesi, mrf bu noktadan bile doğru addedilmek İcap eyler. Demek ki tutulan yol barışa yardım edici bir yol değildir. Bugünkü — cemiyetin İsteği, arada mevcut her türlü nifak v& İhtilaf unsurlarını — kaldırmaktır. TA ki istemildiği söylenilen sulh havası tahakkuk — ettirilebilsin, — Almanyayı pek az kimse kimae sovebilir. Umumt? harpte beraber müttefiklik yaptığımır bu milletin tahakküm dalyesini bizden daha iyi tatmış millet ax bulunur. Buna rağmen gözönünde bir hakikat vardır: Bu hakikat, adlü mınlete tama. men riayet edilmediğini gösteriyor Matlup veçhle bir barış — fikri tesls etmenin bu gartlar altında ne kad güç olduğunu ayrıca söylemiye bilmem lüzum var mıdır? — Süreyya —— Edebt Tefrikamız Otel kâtibinin omuzuna dost- Ça vurdu; — Haydi, azizim... Sen, de- diklerimi yap.. Eğer benl, kara- kolda bulamazsan, bir kâğıt bi- rakırsın... Kızbeyli otelinde bulu- Puruz. — Olur, Cevat Beyciğim, sen, hiç merak etme... ş Zihni Ef., jandarma mülâzimi- nin yanmdan çıkınca düşüne düşüne yürümeğe başlamıştı. De- mir ağayı bulmak kolaydı; Doml.ı ağa, işin bu şekilde ballediliveri- şine sevinecekti. Hacer Hanım da hemen kabul edecekti. Fakat otel kâtibi, gezç zabi- tin sözlerini, pek karışık buluyor- Jandarma — mülâzimi, genç küdını - vazife hislerile mi ko- rüyordu? Bunda kendi kalbinin de küçük bir emri, tavsiyeciği Yok muydu? Bekir efe meselesi'e Meşgul olmak, vazifesidi? Fakat Hacer Hanımla bu kadar - alâ- kadar oluşu nedendi? Cevat Bey, Yalnız kasabanın değil, şehrin ve köylerin de asayişini, İnziba- tını düşünüyordu. O, bütün buz> SON POSTA Amerikada Korkunç Bir Yangın Felâketi! Boğucu Dumanlar Ölüm Saçıyor ! ork, 21 (A.A.) — Brok- ü 'lNo"îıtrl"r r(ıhtıııı) üzerinde kâln ve içerilerinde kreozat lâstik ve kabili iştihal maddeler bulu- nan depolarda çıkan bir yangını söndürmeğe — çalışan itfalye efradından 30':[[ dumandan bay- erdir. *i l;lıluıııııı..'ı Bfoklllıı'dcı:h Nıyıi- n iden eraltı miry :ıııı'c.rıı'ıinı da lıyh'll etmiştir. Ateş, henüz söndürülmemiştir. Jeplin Seyahatinde Fridrihshafen, 21 ( A.A.) — Graf Zeppelin balonu yeni se- yahatine hareket etmiştir. | İspanya Başbakanı Löru Almanya İle Lehistan Arasınd ( Baş tarafı 1 inel yüzde ) Meylin Berlin muhabirine göre, Almanya, Gelecek ay Roma: toplanacak olan Avusturya istiklâli ve Tuna anlaşması konferansına ak elmiyecektir. =n lte Fransa Müzakoereleri Niçin Durdu ? Paris, 22 (Tas) — Litvinof ile Laval arasındaki müzakere şim dilik iakıtaa uğramıştır. Litvinof Komiserler tine — malümat vermek için Rusyaya dönmüştür. Havas ajans tasını bu haberi münasebetile, Litvinofun seyabat- ta bulunduğu sırada müzakerenln tablatile devam edemiyeceğini bildiriyor. anya İle Na 'Illl'ılı Muahedesi Paris, 22 (A. A.) — mes'a! müydü? Bunlar lardan, İ vazifesi dahilinde miydi? Genç mülâzim, Hacer Ha- bitinceye — kadar ::ı:ıdıuk:hmmıı istiyordu? Sonra tekrar Istanbula dönmesini muvafık buluyordu Ve En hayet, kendisi de başka bir yere derilmek emrini bekliyordu. Zihni Efendi, karışan beynini, kaşıya kaşıya, açmak ı!uultınk istiyormuş gibld sinirli sinirli ba- Jıyordu: !'l":' nZ.ıku)lh Cevat Beyl.. Hem burada dursun, öreyim, — diyor, hem de kalksın, tanbula gitsin, gözüm görmesin! diyor. Yardan mı? Serden mi? En sonunda kendi — kalkıp gitmek istiyor!.. Emir bekliyormuş!.. Onun iİşi de İÇ.. Ph ı._lındıımı mülâziminin bir sözü, beynine çivi — gibi saplanmış hh::";okir Efe, teslim olmaz dünyada... Jandarmaya oyun oöy: namak istiyecek, kaçacak ve iandarma kurşunıla da ::rvır[ll.:lcı:k;n Böyle anılı efelerin kaçı, böyle de edi! aati Lehistan Arasındaki çıkan La Lüt Püblik gazetesi, a İttifak! Almanya ile Lehistan arasında mevcut — muahedenin — metnini neşretmiştir: ."l nci madde — İki taraf ha- rict meselelerde yekdiğerile İsti- şarede bulunacaklardır. 2 — Lehistan dış — işlerinde daima Almanyanın fikrini sora- caktır. 3 — lstatukoyu bozacak bey- nelmilel bir mesele çıkarsa iki devlet lâziımgelen tedbirleri ta- yinde istişarede bulunacaklardır. 4—İki memleket sebebiyet ve- rilmemiş — bir taarruz vukuunda askeri, iktsadi — ve mali bütün kuvvetlerini birleştirecekler, yek- diğerine yardım edeceklerdir. 5 — Almanya Şarktan veya Garpten gelecek — bir tanrruza karşı koymak — mecburiyetinde kalırsa Lehistan Alman askerle- Zihni Efendi, düşündükçe, bu sözü manalı buluyordu. — Bun- da; meslek hıncını almanın hid- deti, ayni zamanda, İstemediği bir darbeyl — vurmuş - olmanın, azabı vardı! * Hacer, dör) gündenberi oda- sında kıvrana kıvrana oturuyordu. Ötel kâtibi Zihni Efendi: — Yarın gelir, haber veririm! Dediği dört gün olmuş ne haber göndermiş, ne de görün- müştü! Acaba hastalanmış mıdı? Hacer, hiddetinden - dişlerini kısıyordu: — Miskin sıska. Hastalanacak zamanı buldu.. Demir Ağanın bir işi çıkmışta, çepkenliye ml gitmişti? Zihni Efendi, bunu olsun, haber vere- mez midi? Demir Ağa, köyüne gitmiş olabilirdi. Gelen jandarma zabilti, otelin önünden bir kere bile geç- memişti. Genç kadın, gün doğar- ken kalkıyor, yatakta gerinmeyi, esnemeyi hatırına bile getirmiyor; tuvaletini yapıyor, cumbaya geçip oturuyor; ve ortalık kararıncaya kadar bekliyordu. Kundura, nal, tekerlek sesle- rine kulak kabartıyor, Üürpererek doğruluyordu. lik gün, beyaz bluzlarını giy- mişti. Hacer, bu bluza, İstanbul: İspaıiyada Yedi. Kişi Asılacak! Fakat Yine Grev Hare- ketleri var Madrid, 21 (A. A.) — Yüce mahkeme Alavada ve Valensiya- da idama mahküm edilen anar- şist - sendikalistlerden 7 kişinin cezalarını tasdik etmiştir. Saragosse, 21 (A.A.) — Anar- şistlerle sendikalistlerin ilân et- miş oldukları grev, tamamile aka- mete uğramıştır. Hiç bir hadise olmamıştır. Kabine Buhranı Madrit, 21 (A.A.) — Siyasal vaziyet, el'an kararsızlık göster- mektedir. t Löru kabinesi, ya kortezler Açılmazdan evvel hükümeti ekse- riyete İstinat ettirmek için bir buhran ihdas eylemek, yahut ka- bineyi olduğu gibi parlamentonun karşısına çıkarıp, ondan sonra değişiklik yapmak istiyor, Almanyada Askeri Havacılık ! Berlin, 21 (A.A.) — Nazi Mi- lisleri, B. Hitler'e 46 ıncı yıldö- nümü münasebetile 42 tane as- kerl tayyare armağan etmişlerdir. Komünistler tarafından telef edi- len Nazi kahramanının şerefine “Horst Vessel,, tesmiye edilen bu hava filosunun teslimi esnasında, hücum kıtaatı başkanı Viktor Lutze: “— Bu hediye Hitler milisle- rapteden bağların sembolüdür,, demiştir. rinin Leh toprağından geçmesine müsaade edecektir. | 6 — Almanya Lehistanın hu- dutlarını kefalet altına almıştır. Bu muahede (İki yıllıktır. Fakat 6 ay evvel feshi haber verilmezse kendiliğinden uzamış sayılacaktır. danberi, pek uğurlu sayardı. Fa- kat akşam Üstü, sırlından bluzu çıkardı, ve buruşturarak attı: — Senin de oğurun kaçmış, musibet! O, geydiği tuvaletlerin, iskar- pinlerin, — kullandığı çantaların, şemsiyelerin uğurlarını denemiş ve İnanmıştı. Ertesi gün, koyu neftilerini giydi; bekledi. Lâkin koyu neftl- leri de uğurlu gelmedi; jandarına mülâzımı görünmedi! Koyu nefti- leri de, Hacerin gözünde düştü! Üçüncü gündü; — bavullarını açtı; uzun uzun düşündü ve siyah dekoltelerini sırtına geçirdi. Ipek siyah dekoltenin göğüsünde, tam kalp hizasında, yağlı boya iri bir sarı gül resmi yapılmıştı. Ha- cer, bunun uğrunu çok denemişti: — Buglün, muhakkak görlürüm! Diyordu. Fakat akşama kadar genç mülâzımı, beyhude bekledi. Hacer sokaktan — geçenlere kızıyordu. Yumruklarını sıkıyor: — Ne oldu, bunlara? Diyordu. Hepsi birden, Hace- rin semtine uğramamak İçin söz birliği mi — etmişlerdi? Jandarma zabitinin, kendiliğinden olsun, bir bahane — İle otele uğrıyacağını zannediyordu. Sokaktan bile geç- memesi, genç kadının hayallerini yıkmıştı. Demir Ağa vaz mı geçmişti? FB T A ÇARIN ŞAFA , CNON V K PS *N S OA SO AARRARLAR L Str'a $ ——— ——— Gönül - İşleri Evlenmek İstiyen Bir Genç Kız * Evlenmek çağındayım. Tahsilim fena deği. Hay tımı karanıyorüm. Fakat kapalı ve dar bir muhit içinde um. Etrafımda evlenebileceğim bir insan değil, hattâ bir bekâr yok, yaşım yirmi Üçü geçti, henüz ailem arıstın a evlenmem bile mevzuubahis değil. Umumi yerlerde dikkati üzerime gekebilecek kadar güzel de değilim ki, beni uzaktın görmekle — arayanlar bu'unsun. Günler — geçtikçe — içime burün çöküyor. Acaba Anadoluya gitsem orada daha kolay evlenomez miyim ? İstanbul W K. Kızım, bakkın yok değil. Istanbulda evlenme günden güne artıyor, diyorlar. Fakat ka- zananlar arasında. Fakir ve az kazanan gençler evlenmek için çok düşünüyorlar. Muhitinizin ka- palı ve dar oluşu da, düşündüğü: nüz gibi, evlemenize manidir. Taşraya gitmek fikriniz. mu- vafıktır. Orada erkekler, Istan- bulda olduğu kadar, güç beğenir değildirler, Çünkü — etraflarında onları seçme güçlüğüne uğratacak kadar bol kız yoktur, eğer bura- daki gibi orada da hayatınızı ka- zanmak imkânı varsa, tereddüt eltmeyiniz. * Ankara İsmetpaşa caddesinde M. Özdemir! Siz, kadının bu yalanını affe- decek gibi görünmüyorsunuz. O sizir karşınızda daima günahlı ve mücrim gibi duracak, bu şerait dahilinde evlenmeniz hayırlı bir netice veremez. Onun İçin bence olan olmuş, artık bu maceraya nihayet vererek kurtulmıya — çalı- gınız, * Ayaspaşada A. H. G, İş artık son safhasına gelmiş demektir, kanunen çocuklarınıza nafaka — vermeye mecbursunuz. Amma İsterseniz, ve yaşı büylükse, çocuklarınızdan — birini alırsıniz. Yalnız bu, size daha masraflı olur zannederim. TEYZE Bu, bilmemezlik, anlıyamamaz- Lk havası, Haceri, çıldırtıyordu. O, yökken, birinden birl gelive- rirse diye, sokağa da çıkamıyordu. Dördüncü günün sabahı, Hacer çok yorgun — uyanmıştı; sinirleri cımbızlantyor gibi sızlıyor, bütün vücüdü kırık kırık ağrıyordu. El çantasının aynasına İsteksiz isteksiz baktı; — fakat yine her, ihtimali düşünerek yüzünü boyadı, pudraladı. Fakat giyinmeğe Üşeni- yordu. — Artık, hangi — esvabın uğrunu deneyecekti? Sarı ipek kamisolunun üstüne, pembe poplia pijamasını — giydi. Otelcinin, bir tepsi İçerisinde kapı aralığından biraktığı — ilik çayı, cumbada, tiksine tiksine İçti; bir sigara yaktı. Bugün, ümidi yoktu; canı İste- miyerek, hattâ kin — duyarak, sokağa bakıyordu. Beyninin içi, ezilmiş gibi yorgundu; hiçbir şey düşünmeden — dalıyor, — gözlerini açtığı zaman, uykudan sarsılarak uyandırılmış gibi sersemliyordu. Kapıya vurulmuştu. — Kim 0? — Hanım, seni görmek lste- yenler var, Hacer, Ömer Ağanın sesini tanımıştı; hemen yerinden fırladı, kapıya koştu: — Kim görmek istiyor beni ? Sesl kadar, vücudu da titri yordu. v ( Arkası var ) KAi CCĞ A e