od Anlamam Postacıya rastladım, kapı kapı dolaşıp mektup dağıtıyordu : — Güç iş, dedim, ne diye postaya verip göndermez de kapı kapı dolaşıp dağıtmak zahmetine girer, anlamam, Kıskançlık — Garson çorbadan bir uzun saç çıktı. — Bizim ustanın karısının saçı olacak bayım; usta duyarsa çok kızar; karısını herkesten kıskanır da,.. — Herses u gözü bizde. — Peşimizden — gelenler mi var? — Peşimizden - gelenler yok amma, mizah sayfasını okuyan- lar var. Merak Şık bir bayan, güzel bir otomobil içinde ilerliyordu. Bele- diye memuru düdük çaldı, oto- mobili durdurdu : — — Neye durdurdunuz. Saatte ©n beş kilometreden fazla süratle gitmiyordum ki.. — Bunun için durdurdum ya, böyle bir otomobilin saatte on beş kilometre kadar az bir süratle gitmesinin sebebini merak ettim ! Temiz Kalpli Mi Bizim İsmet yanımızdan geçen adamı gösterdi; — Bütün öm- rünce, dedi, ağ- hyanların gözyaş- larını dindirmeye çalışmıştır. — Çok temiz kalbli bir issan desene.. — Kalbinin temiz o'up olma: dığını bilmiyorum amma, bir men- di fabrikasının sal ibidir. Sakın — Radyoda şimal memleket- lerini — arayaca- ğım., — Sakin ara- mal Oraları şim- di toğuktar. So- Söyliye yim Mua'lim tale- beye sordu: < — Bana uzun bir kelime söyle- ye bilir misiniz? Söyleye- yim bay muallim, lâstik! — Lâstik w- zun bir. kelime değil kil — Değil am- ma, çekilince uzar. Je Sevgilimin bir boyu var; * Uzun boyluluktan soyu var. Ben diyeyim: Üç! Siz diyiniz güç; Fakat doğrusu, Boyu bosu Tamom, Testamam İki metre elli... Halinden belli Amma dev ahası dııııılı.. Kübik diyiniz. 4 Bilin, Yok sevgilimin Altın renginde saçları, çok. Çok çok Alnında iki üç tel var, Demeyiniz: Kel varl Kübik diyiniz! * Aktı sevgilim Paktı sevgilim Yarıdına yana baktı sevgilim Buna sebep Külik gönülleri hep Yaktı gevgilim! Borç Terzimi de- ğiştirdim. — Neden, ba- banın babası bile o terziye elbise yaptırırmış. — Ne yapa- yım kabahat ben- de değil onda, “alacağını bir de- fada istedi: « — Borcun çok mu idi? — Benimki çok değil, amma babamınki — ile büyük babamınki çoktu. — Bu av köpeğini avlanmak Için mi, yoksa avlanmamak İçin mi yanında gezdiriyor: Bir türlü anlıyamadım. — Sakamnızı — niçin kestir- yor sunuz? — Hergün buraya gelip traş olabilmek - için! — Çokk kuvvetli bir kafası var. — Nereden anladın? — Ş pka'arını benden alır! Geçer — Çok susa- dim.. — Sana kom- şuların zenginli- ğinden bahsede- yim mi? — Komşula- rın — zenginliğin- den bahsetmek neye yarayacak? — Ağın sı- lanır da, susuz- luğun geçer! KÜBİK Sevgilimin bir gözü var. Yanar Renk renk.. Benziyor pek Bir donanma fenerine, Rastlamadım benzerine.. Bir gözü var ama yok öteki, Öteki teki. Demey'niz, kör! Kör demeyiniz, Kübik deyiniz! * S-vgilim'n burnu büyük Suratında bir yük Gibi taşıyor burnunu. Aşiyor Burnu burunların hepsini. Sildiği zaman sesini Duyuyor metre metre, Yüz kilometre; Uzaktan herkes. Bu sen Burnun »esldir. Burnunu keatir Demeyiniz ona Sataşmayın kübik burnâl Radyosuz Şoför otomo- bilinde radyo var mı? — Radyo yok amma bayım eğer isterseniz siz oto- mobilime biner binmez şarkı söy- lemeye başlarım. Tasarruf Bay Bayana sordu: , — Bu akşam yemeğe kimleri çağırdın ? — Zeyıflamak için az yemek yiyen dostlarımırzı. Ha şasa AAA SAA LA GAR AAA E AA BAA DA AAA DAG A AA GAS SAA S e — Yine birşey bulamadan döndüm. — Vuracak bir av bayvanı mı aradın? — Hayır vurulmuş bir hayvanını satacak bir <guk alıp üşürsün! adaml ; Mantar Lokantada mantar mantar yerken, atmıya başladılar — biri deci : — Bizim mem'ekette ağaçların gö gesinde tabak kadar mantarlar yet şir. Öteki daha mantarcı idi. — Bu bir şey değil dedi, bi- zim memlekette okadar büyük mantarlar vardır ki, ağaçlar on- ların gölgesl “de yetişir. Ne Diye Lokantada — müşteri çağırdı: — Garson bana imlâ yanlışı getir. — Böyle bir yemeğimiz yok bayım! — Yoksa ne diye listeye koyuyorsunuz? gâarsonu — Yağmur sedilmiş gibi mi kalacağız? —— Burası hapishane değil, gibi mi kulacağız demeliydin! geçinceye kadar burada Kalemle — İsminiz ? — Ptron falavkı ! — Nasıl yazılır ? — Kalemle ! Daha Önce Hizmetçi — kömürlükten — bdl kova ile çıktı: — Bayan kömürlükte hiç kö mür kalmamış. — Bunu daha önce niya sö)' lemedin? — Daha Öönce kömürlükt! kömür vardı. ç — Yirmi dakika geç kaldı! | aflet! | — Yirmi dakikayı affediyoru amma, yirmi sene geç kalmll| olduğunu unutuyorsun! | Düşünceli Kadın kocasından altın b zik ıstedi. Erkek yüzünü buruf'| turdu: — Şimdi olmaz paramı sok#'| ğa atamam. ” — Altın her zaman. altındır: | — Öyle amma, bak gazetelef| görmiyor musun, sun'l altın yaf'| miya kalkanlar varmış. Ya Mf vaffak olurlarsa o zaman bileziklerinin kıymeti kalmaz. Vazgeçer' Kainpedt' söyleyordu: — — Kızım! İ evlendiğinin tesi guğ:udıı! dıma plyıngo’ birinci lknııiyJ çıktı. — Çok © vindi mi? l — Hayır ç7 mütessir oldi e'd' | | İ Bir. gün l çıkmış olııyd"' pacağımı bilil dedi. Nasıl Anne oğ’ sordu : y — Sana * elma versem :: deşinle nasil edersin.. n Bııi# mizle tokat | kada g : hapı- ahıra — bağlanmış