15 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ati SARYİR ea Habeşte Kölelik | Habeşistanda Köleler 500 Binden Fazladır Ve Hü rrıyetı Sevmezler Adis Ababa sokaklarında elektrikli seyyar berber Habeşistanın merkezi — Adis- Ababa — sokak- larında hergün görülen manza- ralardan birli de bacaklarına ve kollarına bir sü- rü zincirler ta- kılmış — olarak geçen (köle) ka- fileleridir. — Bu adamlar, — halk arasında hiçbir zaman nazarıdik- kati cebetmez- ler. Ancak İçle- rinde — bazıları yanık ve ağlatı- cı şarkılar söyle- miye, feryat et- miye başladı mı, halktan biri canlanır ve elindeki bastonu zavallı kölenin kafasına İndirir. Eu şahane hiddete kimse müdahale edemez, Çünkü (kö!'e) denilen insan bir hiçten ibarettir. Habeşistanda, tıpkı bir ticaret emlizsi gibi alınıp satılan bir kölenin fiatı, nihayet bir İngiliz llrasıdır. Afrikanın göbeğl sayılan bu memlekette bile iktisad! buh- ran köle satışlarına tesir etmiştir. Avrupalılar, Habeşistanda kö- leliğin kaldırılmasını istiyorlar. Fakat bu, çok mühim bir mese- ledir. Eğer kölelik Kırallar Kırah Ras Tafari'nin memleketinde kal- dırılacak olursa tamam 500 bin İnsan yersiz yurlsuz, aç ve selil kalacaktır. &* Şimdiki Habeş kıralı tahta | çıktığı zaman köleliğin kökünü korutmak için çalışmadı değil, fakat (Ras) denilen muhtelif kabi- lelerin buna şiddetle muhalefeti ve hattâ bizzat kölelerin anud davranmaları kıralı fikrinden vaz- geçirdi. - Habeşli köleler bugün tam bir hayvan hayatı yaşamaktadırlar. Yegâne zevkleri yedikleri yemek- tir. Eğer efendileri kendilerini bıraksa, köleler aç kalır, perişan olurlar. Habeş imparatoru büyük Me- nelik vaktile, köle çocuklarının babalarının köleliklerine tevarüs etmiyerek serbest olacakları hak- - kında bir kanun çıkarmıştı. Fakat bu kanuna en evvel itiraz eden yine köleler oldu. Çocuklarını bu defa efendilerine yalvararak veri- yorlardı.. Bu Buret'e de karu:ı tatbiksir kaldı. Kölelerin hürriyet lstemedık- Açık havada bir dokuma tezgâha lerini — gösteren bir hâdise de şu dur. ki cidden şayanıdikkattir : Salie Hassay is- minde genç bir Habeş kabile re- isi kırallar kıralını ziyaret için Adis- ababaya — gide- cekti. Fakat he- diyesiz. gitmek Imkânsızdı. Kıral- lar kıralımna ok, yeler götürülürdü. götürmek ediyordu. Genç hükümdar — bu yeni hediyelerden daha - tesirli bir şey yapmak İsetedi. ayaleti dahi- linde bulunan 5 bin kölesini Adiz- ababaya götürüp azat edacek, bu suretle hükümdarın hoşuna gide- cekti. Bu kararı haber alan köle- leri telâş sardı. Bir hafta gece gündüz. hükümdarın ikametgâhı etrafına toplanarak münevver ve genç hükümdarı bu “ insaniyet- sizliğinden,, vazgeçirmeye çalış- tılar : — VEfendimiz, bizi serbest bırakırsanız açlıktan ölüveririz, bize serbesti vermeyiniz!.. Satınız, öldürünüz, fakat Allahaşkına bü fenalığı yapmayınızi. diye yalvar- dılar, Fakat ıslahatçı ve münev- ver relisin kararını hiçbir şey de- giştirmiyordu. Bunu anlıyan köle- ler, Adisababaya gidecekleri gü- nün gecesi genç efendilerini öldür- düler. Sonra da, memleketlerinin adeti Üzere en büyük şeref ve debdebe ile cenazesini kaldırdılar. Yaptıkları bu günah için de, güya kendilerine ceza olarak Üüç gün üç gece efendilerinin mezarı ba- şında aç ve susuz kaldılar, dua okudular. Ve Başka bir “efendi,, bulmak Üzere toplanıp başka bir ayalete göç elti er. icap TAKVİM Gün PAZARTESİ — Kamm 30 415 NİSAN 935 159 Arabi Rumi l1 Moharzem 1354 2 Nisan 1951 | müsaade memleket tüfek gibli hedi- | Şimdi top ve tank | rum. Bu gün onu Yakit |I:.ıanî Venatli| Vatit E.ıııl iVınt | Öğlı | kktadil ll-—- ı 37 l8 48 l0 35 | 5 21 $ o6 1za4 x40 115 571 18 47 20 4 335 | Güneş Akışim Yatsı İmsaz Bala Bırlı _ İkhsadî Konforanı Hazırlıkları Balkan — andlaşmasına dahil devletlerin Üçüncü iktısadt kon- greleri; bu ayın on yedisinde Ankarada toplanacak, ve sekiz gün sürecektir. Bu kongrede; Balkan devlet- leri arasındakl ticart münasebatın inkişafını temin edici tedbirler alınacaktır. Bahri münakalâtın, ve bütün muhabere vasıtalarının teşrikine çalışılacaktır. Bunlardan başka da; Balkan- larda muntazam havat seferlerin teessüsü, ve en ziyade mazharı usüllerinin tatbikli etrafında konuşulacaktır. Dün, bu koöngreye İştirak edecek olan Rumen heyeti şehri- | mize gelmiştir. Muhtelif mesleklere mensup altı mütehassıstan mürekkep olan bu heyete, Nikola Tabakoviç rTi- yaset etmektedir. Rumen heyeti, önümüzdeki Sah günü — Ankaraya hareket edecektir. Balkan Antlaşması Ökonomi Konseyi Yine Toplanıyor Atina, 14 (Hususi) — Ankara da toplanacak olan ikinci Balkan antlaşması ökonomi — koseyinde Yunanistanı temsil edecek olan heyet Salı günü Romanya vapu- rile Istanbula hareket edecektir. Bu heyet altı kişiden mürek- keptir. Romanyada Bir MühimmatMeselesi Bir Nazır, Mahkemeden Yakayı Zor Kurtardı Bükreş 14 (A.A.) — Mebusan meclisi, şiddetli münakaşalardan sonra askeri malzemenin teslimi hakkında 1930 senesinde Skoda ile akdedilmiş olan konturato işl hakkında tahkikat icrasına me- mur encümenin raporunu kabul etmiş ve nazırların mesuliyetine dair olan kanun mucibince sabık harbiye nazırı general Bihaski ile eski maliye nazırı B. Popovicinin temyiz mahkemesince muhakeme edilmelerine karar vermiştir. Rey'er iki sülüsü bulmadığından eski Maliye nazırı beraat kazan- mıştır. Maamafih emlâkinin men- şeini bidayet mahkemesi huzu- runda isbata mecburdur. Ben, Bu Gençle Evlenevyim Mi? (Baştarafı 5 inci yüzde ) mes'ut olabileceğinizi. ummuyo- sevseniz bile, yarın onu küçük görmek sizi tiksindirmiye başlıyacaktır. O va- kit onu incitecek hareketler yapa- caksınız. Ve nasıl fakir bir çocu- ğun zengin bir kızla evlenmesi doğru değilse, cahil bir erkeğin | okumuş bir kızla evlenmesi de caiz değildir. Benim — fikrim budur, ama karar size aittir. TEYZE Witamoor Geldi Iki senedenberi Ayasofya Mü- / zesindeki mozayikleri temizlemiye çalışan Amerikalı Bizans Enstitü- sü memurlarından Bay Witamoor | | Istanbula dönmüştür. — Yakında tekrar — temizleme — ameliyesine | başlıyacaktır. h Vasfi Rızanın Mektupları Tiyatronun Karanlıgın- dan Kurtuldu!'-'an Sonra.. “Affıumumiye Uğ- ramış Mahkümlar | Gibi Neş'e İçindeyiz.., Konya, (Nisan) — Bu seneki | tiyatro mevsimi aktörlere; sıhhat- larının kıymetini anlatmaya vesile oldu ?.. Karanlık, havasız sahne- nin dört divarı arasında kömür —ameleleri gibi çalıştık.. Hergece ayni sözleri bağırmak, vücudü ve dimağın yorğunluğunu dinlendir- meden aynl oyuna, ayni oyunun ayni cümlelerine tekrar başlamak tatlıdan sonra tekrar çorbadan başlanan ikinci yemek kadar tat- | sız ve iştahsız oldu.. Belki olma- ya bilirdi: Eğer sihatimiz yerinde olsa idi.. Ne seste, ne vücutte, ne de dimağda, çalışmak, çalışa- bilmek için kuvvet sarf etmek kabiliyetl kalmamıştı.. Hersene böyle değildik.. Bir tiyatroda oy- nadığımız için daha kalabalık, bi- naenaleyh daha, rahattık.. Arayerde çıkan piyeslerde bize rol düşmez, birkaç gün dinlenirdik. Bu sene aksl oldu: Rol düşmemezlik etmedi amma, biz vücutten düştük. Ge- lecek sene tiyatroda — çalışma müddeti yedi aya çıkacakmış, diyorlar!. Marttan sonra nisanda da oynayacakmışız.. Hemen Allah yardımcımız olsun !. Korkarım hi her sene bir arkadaşın jübilesi münasebetile neş'eli biten mevsim sonu, gelecek sene bir cenaze münasebetsizliğinin elemile ka- pansın.. Neyse ( El'emrü fevkal- edeb. ) Biz şimdi yolculuğumuza gelelim, * Altı aylık bir didinmeden sonra bu ilkbahar turneleri bizlere sıhhat aşılayan bir eksir olur.. Anadolunun yeşillenmeye başla- yan çayırları, katmer katmer açan çiçekleri gözlerimizi oyalar, ıilık güneşinin vücudümüze süzü- lerek, kıvrılarak geçdiğini hisse- deriz.. Bizim havasız ve karanlık sahnemizde çalışanlar için Anadolu turnesi, veremlinin doktoru gibi ümit ve sıhhat — habercisidir.. güneşi tepemizi yakarken, kar- gı dağın karı, gözlerimizi se- rinletir. Ormanlarından kopup gelen temiz havasile ciğerlerimiz dolar... vanın ve bu berrak güneşin vü- cudümde, — Beyoğlu — sahnesinin ağdalı tozile öyle bir mücadelesi var ki.. Hliklerime kadar iş:eyen bu toz (kuvvayı inzıbatiye) gibi | ciğerlerimde bağdaş kurmuş otu- ruyor.. İhtilâlin darbesile sökülüp atılacağı — muhakkak.. Amma, Allah vere o vakte kadar vücudil- mün dermanı tükenmese.. af Yirmi kişilik bir kafile ile se- yahat ediyoruz.. Sıra ile Konya, Adana, Mersin, Kayseri, Ankara, | Eskişehir, Afyon, nihayet Izmir diyip dayanacağız.. Anadolunmun güneşli göğü altında yol alıyoruz., Kurak ovalardan sulak mer'alara yeşil tepelerden, karlı — dağlara gidiyoruz... Bahır çiçeklerile süs- lenen ağaçların arasından süzülen trenimiz gelin alayı gibi.. Pençe- relerinden sarkan rengârenk ka- dın ve erkek başları, — neş'eli yüzlerile köylüleri selâmlıyorlar.. Eskiden bu seyahatlerde ağırbaşlı gessiz sadasız — yürlür geçerdik., Operetçilik — iliklerimize — işle- miş galiba. O — san'atı İstan- bulda bıraktığımız rada — hâlâ — onun eserleri “affa mazhar oldular.. Bağırmalar, * X görünüyor.. Sağlı sollu kompar- tımanlardan operet şarkıları du- — yuluyor... — Arkadaşların hepsi, “afhıumumi,, ye uğramış mahküm- — lar gibi.. —Neş'e içerisindeler.. Fransız tiyatrosunun bodrumlarına “ kaydıhayat ,, şartile mahküm — olan bu talihsizler, altı ay sonra çağırmalar, oynamazlar da ya ne — ' ederler !! | VASFİ RIZA ZOBU. | Kasımpaşada ( Merkez ), Hazköyde | Mümtez), Büyükadada (Şükrü Rıza). Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi eczaneler şunlardır! | İstanbul tarafı; Şehzadebaşı (Üni- | versite), Akasaray ( Etham Pertev ), Karagümrük (Suat), Topkapı (Nâzım) Samatya ( Rıdvan ), Zeyrek ( Hasan | Hulüsi ), Eyüp ( Hikmet ), Kumkapı | — ( Belkıs ), Balât (Tolidla), Divanyo- | © lunda ( Esat), Babçekapıda ( Hasan | Haydar), Bakırköyde (Hilâl). Beyağlu | tarafı; Tünelde ( Malkoviç ), İstiklâl | caddesinde (Kemal Rebul), Galatada | ( Merkez ), Şişlide ( Şark merkez ), | ( Balk ). Kadıköy tarafı; Modada | ( Alâaddin ), Pazaryoludda ( Rifat | t İçime giren bu temiz ha- | halde bu- | ÇİLLER - LEKELER. N h ÇA A, y ; Füfh a b eli ü , Kanzuk eczanesi ıuıtıhzanarındnl Güzellik Eksiri Balsamin Likid Cildin daimi yumuşaklığını V© tazoliğini artırır. Yüzdeki çilleri V? lekeleri alır. Sivilceleri tamamet! ok eder. Tröşdan sonra cilde ratif gîr tarzelik ve serinlik verir. TE" nınmış — eczanelerle itriy& mağazalarında bulunur. 'eba DN dlem .L BÜ ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: