Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
15 Nisan — SON POSTA Sı'fa 7 ——— -e Tohumlar Niçin Katlanmalıdır ? Balyadan Bay Mustafa tohumların katlanması hakkında malümat istiyor: Fidan yetiştirmekle uğraşan- ların bilmesi gerek olan bir iş te tohumları kum içine katlamaktır. Kum içine katlanmadan, gelişi güzel bir kenarda bırakılan to- humlar, hem tazelik ve canlılık- larını kaybederler, hem de böyle tohumlar toprağa ekildikleri za- man çimlenmek için çok dikkat isterler. Usulünce saklanmamış olan tohumların daima *6 30 ek- sik — çimlendikleri — görülmüştür ki fidancının hesabına bu, büyük bir zarardır. Onun için her mey- vanın tohumu ekilinceye kadar kum içinde saklanır ki bu sayede tohumlar hem canlılıklarını dışa- rının türlü tesirlerinden koruı_ıuı olurlar. Hem de ağır ağır çim- lenerek ileride toprağa atıldıkları zaman hemen fışkırıp çıkarlar. Bu sonuncu nokta bilhassa toprakta geç vakitte çimlenen çekirdekler için mühimdir. Gor_çl böyle tohumlar sonbaharda ekil- mek suretile bu mahzur ortadan kaldırılabilirse de bazi yerlerde şiddetli donlar olduğundan to- humların soğuktan — körlenmesi ihtimali vardır. Herhalde kumda saklayıp ilkbaharda ekmek her bakımcf;ın daha İyidir. Tohumları katlamak için alel- âde bir gaz sandığı alınarak dibine dört parmak kadar kiremit parçaları veya çakıltaşı, Üzerine de düzleyinceye kadar kum ko- nulur. Ondan sonra eldeki tohum- lar - biribirine değmemek şartile - bu kumuün Üzerine döşenip bir kat kum, bir kat tohum konmak suretile sandık — dolduruluncaya kadar devam edilir. En üstüne de kalınca bir kat kum kondu mu katlama tamamlanmış olur. Aradaki kum katlarının ka- lınlığı tohumun iriliğine — göre olmalıdır. Ceviz, kestane, badem gibi iri taneler de dört parmak, armut, elma idris gibi küçük ta- nelerde ise iki parmak olur. Böyle hazirlanan katlama san- dıklarının asıl mühim işi bu san- dıkların nemlilik derecesi ve sak- landıkları yerdir. Çünkü nemlilik ile sıcaklığın alâkasi çoktur. To- humların ne vaktinden evvel, ne de hiç çimlenmemesi fenadır. Her halde toprağa ekilme vakti gel- diği zaman hafifçe çatlamış ve Ziraat Bilgisi (*)L kök uçlarını göstermiş olmaları | lâzımdır. Bunun için kumun gani ve sandığın yerinin sıcaklığını çok düşünmek icabeder. Bence kat- lamanın ruhu burasıdır. Her mem: lekette başka olabileceği gibi umumiyetle sıfır ile altı derece arasında karanlıkça bir bodrum İyi yer sayılır. Nemlilik için 4251i esas tutmak hayırlıdır. Bir gaz sandığı 40 desimetre mikâbı kılıı: olduğuna göre bunun 425 İ yani dörtte biri 10 desimetre mik'abı eder, Bu da İ0 litre su dıııı!ıllr. Binlenıloyh bir gaz ıındıgmı onulacak olan kurüu kumun önceden bu kadar su İle tslatık Ması muvafıktır. Bütün kış zarfında da nem- liliğin bu kararda kalması İçin Yoklanmasını ihmal etmemelidir. ğin ©n aktıihda bir delik "l“nmahdır ki kumıdan ıl:l:n azla yaşlık çakıl taşları arasın” "i ğ'îîp ş'ıu delikten — dışarı aksın, Ekilme zamanı andıktan — çıkarılan tohumları, İÇ açıkta tutmıya gelmez. He- :îen ekmelidir. Bö)rlıııcııö . asında bir kusur — görmey tohumlar, katlanmıyanlardan hem Pöce Çimlenirler. Hem de Üvvetli ve daha çok fidan ve- ———_ © ZI'a.“ hususundaki mu.knllırll"' Sorunuz. Son po.tı’ııın (Çlffîn 4i Size Cevab vereceklir. : katlarn- | 122 MİLY AMERİKALININ Amerika Mühim Bir Tecrübe Yapıyor Bir Imgiliz muhabirinin notlarından: Etrafında bekçisi, muhafızı, askeri ve jandarması — olmayan yegâne reisicümhur sarayı, beyaz saray. Burası bir saraydan ziyade husust bir konağa benzer. İçinde oturanlarda debdebe ve darâttan eser olmadığı gibi, binanın tefri- şatındi âm haşmetten eser görül- mex, Sarayin içinde kendine binbaşı ismini veren, fakat maiyetindeki zenci hizmetçilerden başka kim- seye kumanda etmeyen birl yaşar: Amerika cümhur reisl Ruzvelt, Yalnız bugünkü reisicümhur, bun- dan evvelkilerine nisbetle daha yüklü, daha nüfuzu çok olan bir zattır. 122 milyon Amerikalının bütün mukadderatı onun eline verilmiştir. * Kendisini ilk gördüğüm zaman daha ziyade ciddi bir romancıya benzeyen bir münevverle karşıla- şacağımı — umuyordum, halbuki karşımda zengin — bir İş adamı buldum. Hareketlerindeki fazla sami- miyet meclise uymak İçin takın- mış gibi idi. Çünkü haftada bir toplanan matbuat mümessillerinin karşısında bulunuyordu. Bu İçti- malarda en ziyade itina ettiği şey, mümkün — olduğu kadar İâübali görünmek, fakat kendisini Mukadderatını Elinde Tutan R O O S VELT müşkül ııe;krite düşürecek bir. kelime söylememekti. Bundan evvelki Cümhur Reisi tahriri sualleri tercih eder ve bu suallerden beğendiklerine cevap verirdi. Ondan gonra başlayan hoşa gitmeyecek sualler biribirini Rooaveltin müşavirleri bunlardır. Bunlara, fikir diktatörleri deniyor ( UN Ş — Dünya Hâdiseleri Bu Tecrübenin Sonu Faşizmdir taaip eder ve Relsiciümhurun meşhur tebessümü — gazetecileri susturmaya kâfi gelmerzdi. Fakat masasının başında gaze- tecilerle — karşılaşan Ruzvelt Lud Core ve Briyan kadar bu san'atte muvaffak olan adamdır. Bir el sıkmanın, muhabirlere ver- diği cesaret, onu rahatsır edecek kadar ileri götürülemez. Amerika Relsicümhurunu İş adamına benzetmekle yanıldım. Çünkü iş adamlarını sevmez. Bir çok Amerikalılar onu İngiliz dev- let adamı Baldwin'e benzetirler. İkisi de taşralı tipidirler, Ikisi de sonradan siyasete — girmişlerdir. Ikisi de namuslu ve dalaverelere karşı kaygusuzdurlar. Ikisşi de an'- anece muhafazakâr, fakat hisçe liberaldirler ve Şşüphesiz ki Ruz- velt kendisini beyax saraya, ken- disinden evvel burada bulunan Vilson veya Huverden daha çok yakıştırmıştır. * Prensiplerinden ziyade İnsiyak- ları ile hareket ettiği İçin, Ruz- velt gerek siyasetini, gerek mlşa- virlerini sık sık — değiştirir. Bu | hareketi kendisine karşı beslenen | itimadı sarsıyor. Nitekim buglün ona ÂAmerikalılardan ziyade Ingi- lizler İnanırlar. Çünkü Ruzvelt bizim yapmıya cesaret edemedi- miz tecrübeleri yapmaktadır. ata ettiği zaman biz mutazarrır olmaksızın — tecrübeden İstifade ediİyoruz. Maamafih nüfuzunu kaybet- mekte oluşunun asıl sebebi tec- rübelerini sonuna kadar götür- mesi değil, sonuna kadar - git- mekte tereddüt etmesidir. Bu tec- rübeler esnasında büyük iş adam- larma ve mürtecilere o kadar müsamahalar göstermiştir ki, mev- klini muhafaza edebilmek için bir. değişiklik daha — yapmıya mecburdur. * Fakat Ruzvelt okadar İleri ritti, Amerika milletine öyle şey- er vadetti ki, şimdi tehlike ile Gözlük Takmak Ayıp Mıdır? Her nedense İngiliz etiket_!_ İngilterede güzlük kullanmayı bu, Ğöyla ad-) Y'P sayar. Oka- ; dar ki bugünkü şinci Jorja gelinceye kadar hiç bir Ingiliz hükümdarı, — sırf bu telâkki yüzünden gözlük kullan- mamıştır. İngiliz kıralı Beşinci Jorjan — gözlük — kullanması ise nisbeten yenidir, on, on iki senelik bir mazisi — vardır. Fazla değil, babasından cesaret — alan İngiliz veliahtı da, son zamanda, bir ikl defa gözlük kullanmıştır. İngiliz moda âleminin rakipsiz hüküm- ranlarından — birl olan veliahtın gözlük kullanması, muhakkak ki şimdi bunu, bir moda haline ko- yacaktır. Bu münasebetle şurasını kaydetmek lâzımdır ki 1841 sene- sinde İngilterenin Bedford mahke- mesi relsi, kıraliçenin şehri ziyareti münasebetile bir nutuk sgöylemeye memur edilmişti. Fakat — hakim miyoptu. — Gözlük kullanıyordu. Ingiliz etiketi gözlük kullanmayı ayıp saydığı için, bu adamcağız da sırf miyop olduğundan ve gözlük kullanmak mecburiyetinde bulun- duğundan dolayı kıraliçenin kar- şısına çıkamamış ve çok özlediği bu nutuk okuma şerefini kazana- mamışti. Biı' * ok memleketlerde oldu- u gibi Fransada da kü- çük san'atler ve esnaflık — Fransız tebeasına hasres dilmektedir. Bü yüzden bir çolt ecnebi kadın Fransayı terketmekli mecburiyetindedirler. Bunların arasında bir hayli de Alman kaâ dını vardır. Fakat bunlar, Frans sada kalmanın yolunu bulmuş: lardır. Şöyle ki: Genç Alman kadınları, para ile çok İhtiyar Fransızları kane dırmakta ve bunlarla evlenmekte İmişler. Bu suretle hem Fransada kalmak imkânını buluyor, hem | kurnazlığı ' de bir paravan temin eylemiş oluyorlarmış. Darülâcezedeki belleri bükük / alilleri dinç bırakabilecek kadar çökük ve cansız bir ihtiyar; tene- ke bir tepsinin başına bağdaş kur- muş. İlk bakışta, iftar topunu g::loyın takatı tükenmiş cılız bir sofuyu andırıyor. Fakat o; içine dört beş sarmı- sak demeti serpiştirilmiş tepsinin önünde; bir türlü gelmeyen müş- teriyi bekliyor. Sokulduğumu gö- aot | yünce, olanca kuvvetini hacıyarak gelince: | doğrulmuya çabalıyor. Soruyorum: — Kimsen yok mu senin baba? Yaz rüzgârı kağar ’Hç duyu- lur zayıf, Eııık bir. söğ cevâap di: vıı'_ AHahtan başka kimsem benim! — Nerade yatıp kalkıyorsun? — Sultanahmette, Mehmet efen- yek Sarinısakçı Ali baba — Havadan Sudan Geçinenler di hanında!.. — Sarııısığı kaçtan alıp kaç- tan veriyorsun — Kilosunu “110,, dan alıyo- rum, - tutturabilirsem “'120,, den satıyorum. — Ne kadar satarsın günde ? — Bir kiloyu buluyor! Bere- ket ki handan: Bu “JIhtiyardır !,, diye yatak — parası sormuyor- lar.. Allah onlardan razı olsun. Yoksa, bu yaştan sonra, ak sa- kalımla, eski helâ süpürgesi gibi sürünecektim sokaklarda ... — Günde on kuruşla karnın 1 doyuyor mu bari? Bu sorgu; ihtiyarın, bir melân- kolik yüreği kadar sönük gözle- rinde iri bir yaş damlası belirtti. O, bu damlayı hırpani ceketinin sipil sipil olmuş yenine içirdi: — Doymüuyorum evlât! dedi. karşılaşmaksızın geri dönmesina imkân yoktur. Bu sebeble dema- goğlara ses çıkarmamıya mec- burdur. : Fakat onun buüu hareketi de halkta kendi aleyhine sesler yük- selmesini mucib olmaktadır. Cüm- huür reisinin bankalarla anlaştığı, kapitalizimle birleştiği söylenmek- tedir. Bu sebeble Ruzveltin başla- dığı içtimat inkılâp hareketini ba- şaramıyacağı İddia edilmektedir. Ruzvelt, içtimat bakımdan geri olan bir memleketi Avrupa mem- leketleri ayarınde ileri götürmek için bütün kalbile çalışmağa mecburdur. Ve şunu bilmelidir ki Amerika Reisicümhuru Amerikayı faşizme götürmemektedir, bilâkis o iflâs ederse Amerika faşizme gide- cektir. Ve gözlerindeki yaştan daha ha- zin, fakat asil bir vekarla ilâve atti : — Doymuyorum amma, ham- dalsun, avvç açıp dilenmiyorum yal Biçare ihtiyardan ayrılırken, onun sade aczine değil, gafletine de acıdım. Çünkü o; dilenciliğin birçokları İçin kazançlı, medeni ve asil ()) bir san'at haline girdiğini bilmiyordu galiba ?