15 - Nisan 'Sıyfı S (Gömet Zui ) İngiliz İIrlanda Mücadelesi Şimdiye kadar İngiliz kırallığı ec- zasından n Irlanda, İIrlanda'ılar ekseriyetinin arrusu ve başlarındaki hükümetin iradesile yavap, yavaş İngilizlikten ayrılıyor. Onu İngiltereye bağlıyan bağların hepsi çözülmüş de- #ildir. Fakat Zaman ile bu bağlardan hiçbirinin iler tutar yeri kalmıyacak- tır. — İrlanda: katolik ve Cenubt Irlandayı kastediyorum - gidişatını gören İngiltere, omu, İstediği yola getirmek için üç senedenberi dehşetli bir Iktısadi cidal açmıştır. Bu yürden Irlenda bütcesi mütemadiyen açık Gerek bu mücadelenin erek harp sonu Aleminin bir icabı o'arak İrlanda, birçok iktıe sadi müşkülleri yenmek meburiyetin- de Lu'unuyor. Daha doğresu, iktısadi sistemini baştanbaşa değişlirmek va- ziyetindedir. Baş'ıca civar müşterisi olan İngiüterenin yerine başka piya- salar bu'mak için hayvan yetiştirme- nin yerine çifçiliği ikame ediyor. Hynr.u :ıgl.:i"“ ı!ı.k'.lıtldı— dında lLu'unan kimselere — dahilde İş veriliyor ve göç etmelerine mü- Sırf iç piyasa sazde — olunmayı için esaslı - bi yileşme siyazası güdü'üyor. yük bir gayret Barfını icap eden bu zaziyette, mem- leketin sağ ve sol unsurları başında Dö Valera bulunan hükümete karşı şiddetli bir mücadele açımışlardır. Onların bu hücümi yine memle- ketin — menfaati —namimâ - yapıldığı iddla edilen hareketlerdir. Sol cenah büyük bir nakliyat grevi ile hükümeti tehdit ederken faşist meyilli olan sağcılarda da silâhli — mukavemetler göstermektedir. Bunu ilâveten techi- zatı ve terbiyesi yerinde olan Irlanda ordusu da | ayrılmıştır. Bu or- dunum - bir h& l’:ııı l tlik mey- lindedir. - Dij; faşizme taraftardır. Bötün bu -'ı'.':ıuıı. fırtına karşısında halk ekreriyetinden ek bir adam ayakta . adam Dö Valera'cır ve o, dahilde gördüğü bütüm zorluk- lara rağmen İngilterenin bütün iktı- sadi bücümlarını baltalamaya muval. fak oluyor. — Süreyya Streza Haberleri Borsaya İyi Tesir Etti Paris, 14 — Menkul kıymet- ler borsası güzel bir meyil gös- termektedir. Strezadan gelen gü- haberler — Franmz - rantları zel Edebi Tefrikamız Hacer, otel kâtibi ile yanyana yürüyerek hükümet konağı mey: danına çıkmak ve jandarma zabi- tine, Zihni Efendi — ile beraber görünmek istemiyordu. Hacer, — sokağa, tek başına çıktığını ve oDU aradığını, söyle- mese bile, bir kulpunu, şekl'ni bulup anlatacaktı. Ve tek bu_ın'ı sokağa çıkıbllıılı cesaretini, İandarma mülâziminin himayesin- den almıştı. Solıı;ı, ancak otel kâtibi ile çıkabilecekti. Ve şimdi Zihol Efendinin, kendisine tereddüt göstermeden yaklaşıp konuşması Ga O BAD Zihmi Efendi, genç kadının çantasile sinirli sinirli ğ ti mfîîmîı' banımefendi, bir yere mi jdîyorınnuı? Yoksa Yolunuza mı mani oldum Hacer, lüzumundan fazla kar Yarsızlığa — düştüğünü anlamıştı, €men başını silkti, kolunu salladı: — Şimdi biraz hava alaca Uyurun, Z'hni Efendi, sizi Yorum... Hem yürürüz, Duşuruz, ktım, dinli- ko- Küçük İtilâfın Bir Beyannamesi Macaristan, Hudut Ge- nişletmek İstememelidir, Diyorlar Sireza 14 — Koüferansda İtal- yan murahhası, Almanyanın silâh- lanması karşısında — Almanya - ile budüt anhibi —olan — memleketleri silâhaız — bırakmanın - tehlikelerine işmret etmiş, fakat bu husüsta acele bir karar Almanın da ayni dercoe- de mahzurlu olduğunu kaydetmiş- tir. Bunun üzerine küçük itilâf dev- letleri bir beyanname neşretmişler- dir. Bu beyannamede, Macaristan bugünkü budutlarınin tashihi eme- linden vasgeçmedikçe — kendisinin silâhlanmasına müsaade edilemiye- ceği kaydolunmaktadır. Ba haberi veren Röyter — muhabirine — göre Macaristan'ın bunu kabul etmesi çok güçtür. Streza Koridorlarında İngiltere İle İtalya, Habe- şistan Hakkında Konuştular Streza, 14 — Konferans mi- zakerelerinin da, İtalya mu- rahhası ile İngiliz murahbası ve logiltere Hariciye Nezareti Mısır işleri şube müdürü Tomson ara- sında Habeş işlerine dalir konuş- malar olmuştur. Bu konuşmalar, çok defa silâhlı olup senenin bazı aylarında — Ingilir Somalisinden Habeşistana ve Italyan Somalisine geçen yerli kabilelerin vaziyetleri üÜzerinde cereyan etmiştir. Çünkü kabilelerin sık Sık hudut değ'ştir- meleri hudüt meseleleri ile şıkı sıkıya alâkadardır ve o noktadan şayanı ehemmiyettir. Üzerinde — müessir olduğundan bunlar — yükselmişlerdir. Diğer eshamada da yeni temevvüçler gö- rünmemekle beraber bu vaziyelin müsait tes'ri altında kalmışlardır. Yzana: Hacer, Zihni Efendiya karşı sert ve aksi davrarmağa korku- yordu... Z.hni Efendi onun, çok kahrını çekmişti. Aktaşa gitmiş, günlerce köy yollarında sürün- müştü, Şimdi Kızbeylide — kalışı da, Hacer içizdi. Yine tekrar Akleşa gidecekti. Hacerden, her dakika emir bekleyen bir vekilharç, bir uşak, bir köle gibi İdi. Sonra bunlardan başka, Hader, genç jandarma mü'lâzimini onun dola- yısile tarımamış mıdı? Hacer, bunu vasıl inkâr ede- bilirdi. Kendi kendine: — Nankörlük olur.. Hakkın, inkâr etmemeliyim, çocuğun! di- yordu. Zihni Efendi, Hacerlı solunda yürürken yan gözle bakıyor ve genç kadının alnı kırışarak kaş- larının arası — burüşup açılarak düşünüşünü, o sabahki dediko- dulara hamlediyordu. : Hacer, sesinl ve — gülüşünü tatlılaştırarak sordu: — Beni; miçin otelde ara- dınız? Şağlma eee üREaRRR. aSRE T ŞERÜNE ÜÜÜi Ze Streza Konferansında Rulet! Sıra ile Fransa, İngiltoro, İtalya, Almanya bilyesinin hurp ve sulh oyuklarından hangisine düşeceğini merak ve biraz da endişe ile bekleşiyorlar İhtikâr Mücadelesi Romenler Yeni Bir Usule Başvuruyorlar Brüksel 14 — Bizzat müracaat edecek ve İstiyecek olan bütün perakendeci tüccar ve esnafa pul veya ilân varakası gibi küçük yaf- talar dağıtmağa karar - vermiştir. Bu yaftalar, o esnaf veya tacirla, sebepsiz olarak fiatlarını arttırma teşebbüs'erine karşı manevi bir kayıt hükmündedir. Bu taahhüt- lerine riayet etmiyen esnaftan bu yaftalar alinacak ve bu yaftaya sahip olmıyan kimseler, bir nevi muhtekir olarak gösterilmiş ola- çaktır. Yugoslavyada Bir İdam Mahkümiyeti Belgrad 14 — Maruf tedhiş: çilerden Gredişek Idama mahküm edilmiştir. Bu adam, 1933 de Zağrep suikastini icraya memur edilmişti. Gredişek bir jandarmayı öl- dürmek, iki tanesini de ağır ya- ralamaktan suçlu Idi. Zihai Efendi, genç kadının tavrundaki bu sevimli değişikliği görünce sevindi: — Bugün, sokağa çıkmaya- cağınızı söylediğiniz — İçin, sizi, otelde bulacağıma emindim. Hacer, yüzünü buruşturmuştu: — Oturduğum berbat odayı görmeliydiniz... Güzelce otelde, bahçe Ustü oda istemiştim; Kız- beylide de bahçe üstü oda ayır- mışlar! Bir kahkaha kopardı: — Amma görseniz, ne bahçe, Bir kulübe yıkıntısı.. Bir yabani kestane ağacı... Sonra, gübre, teş, toprak yığını. Güneş gör- müyor, hava almıyor.. Boğulacak- tım. Otel kâtibi şaşırmıştı: — Vah vah.. Böyle olduğunu bilmiyordum.. Halbuki bize, Gü- zelceden çok farklı değil, dediler. Genç kadın, bâlâ gülüyordu: — Evet.. Hiç — farklı değil... Ikisi de bahçe Üzeri.. Yalnız bu- radaki has bahçe.. Zihni Efendi, bir suç yapmış gibi önüne bakıyor ve dudaklarını ısırıyordu : — Ek gününden bize söylemiş olsaydınız, derhal — bir çaresine bakardık, hanımfendi.. Affedersi- niz amma, siz de ihmal etmişsiniz. Hacer sol gözünü — kapadı, sağını açarak dik dik baktış Dehşetli Bir Yangın Romanyanın Peşkani Ka- sabası Alevler İçindedir Bükreş, 14 — Peşkani kasa- basının bütün bir mahallesi, şid- detli bir yangın yüzünden harap olmuştur. Altmış kadar ev ve dükkân yanmıştır. Ahali dehşet içindedir. Yangın henüz bastırıl- mamışlır. Romanyalı Bir Diplomat Öldü Kahire, 12 — Maruf Roman- yalı tayyareci binbaşı Bançulesko ölmüşlür. Bir tayyare — kazası yüzünden — harpte Iki — bacağı kesilmişti. Fakat hâlâ pllotluk yapıyordu. Bolivya - Paragu- vay Harbi Asampsiyon, 14 — Resmi bir tebliğde bildirildiğine göre bir piyade alayı imha edilmiş, Pa- rapili'de 600 Bolpoyalı öldürül- müştür. Birçok esir ve mühim miktarda cephane — ve levâzım alınmıştır. — Buraya ı'l(lîğiıdınbul. Bizi, daha ilk defa bugün görü- yorum. Otel kâtibi, başını eğmişti: — O, doğru... Hakkınız var.. Yalnız, otelci Ömer Ağaya söy- lemiş olsaydınız hemen, bir ko- layına bakardı! Genç kadın, yaka silker gibi elini sallıyordu: — Pek — asık suratlı adam.. Hep dargın gibi konuşuyor... ; d— OÖtel kâtibi, gülmeğe baş- ladı: — Öyle görünür amma, iyi adamdır. Hacer — “çıkıntılı ,, odayı ver- diği içim Ömer Ağanın fazla aleyhinde bulunmaktan utandı: — Evet... Çok iyi adam... Yalnız önceleri insan alışıncaya kadar biraz güçlük çekiyor... Bu- gün, oda İçin söyledim, hemen, başlistüne,.. Şimdi odayı hazırlı- yor.. Iki odanın eşyaları taşına- cak, odalar temizlenecek... Ben, nerede otururum. Sokağa çıkımıya mecbur oldum. OÖtel kâtibi, anladım! der gibi gözlerini kırpıp kapamıştı. Hacer, sokağa çıkışına, bir sebep göstere- bildiği için de kendi kend'ne se- viniyordu. Genç jandarma zabitini gördükten sonra, sokağa çıkıver- mesini, Zihni Efendi, belki manalı bulurdu: | Gönül İşleri Ben, Bu Gençle Evleneyim Mi ? “Gönül işleri serlâvhası altına gizlenen fikir danışışlarının ezeli meraklısıyım. Fakat hiç düşüne- mezdim ki bir gün ben de senin teselline koşacağım. Beni dinle teyzem.., Ben hir- çın, şımarık her dediğini herkese yaptırabilen bir kızım. Evde ailem mektepte hocalarım, dairede âmir- lerim benim bu şımarıklık sahamı biraz daha genişlettiler ve ben bagün birçok küstah, azıcık ta hodbinleştim. *“Şimdi asıl derdimi söyleye- yim. Ben evleniyorum. Sekiz senedir allemize kar- deşimin arkadaşı olarak girmiş ve aramızda hiç fena hisler geç- memiş bir çocukla... Onu biraz tahlil edeyim : * Sakin, tertemiz bir hayatı, gölgelenmemiş bir kalbl var.... Mevki itibarile benden aşağı ... Ayda elli lira eline geçiyor.. Tahsilsiz bir ev kızı alsa mükem- mel bir adam, dediler, Fakat sana hayat arkadaşı olamaz.. o- nun hayatına girsem yine bir iki sene çalışmak mecburiyetindeyim. Söyle teyzem.. Ben bu çocuk- la herkesin istememesine rağmen evleneyim mi ? Fitnat Erin Sizin — tahsilinizi - bilmiyorum, Fakat kendinizi ondan yüksek görüyorsunuz, bu kâfi. Kadının hayat —arkadaşını kendisinden aşağıda görmesine — tahammülü yoktur. Nedense kadın bu husus- da müsamahakâr olamıyor, Asır-- ların kendisine verdiği terbiye ve kanaat şudur ki, erkek hakim ve Gmirdir. Hiç olmazsa müsavl olabilir, fakat kendisinden aşa- ği da olamaz. Siz zaten zekânıza güvenen gımarık bir. kız olduğunuzu söy- lüyorsunuz. — Böyle bir gençle ( Dovamı 8 inci yüzde ) — Nereye gideceğimi, Ömer Ağaya sordum. Sağa doğru yil- rürsun, hükümet konağı meyda- nına çıkarsın,.. Oradan da çarşıya geçersin! dedi, Merakını gidermek İçin soru- yormuş gibi bir hal almıştı; — Hükümet konağı meyda- nında, neler vardır ? Zihni Efendi, omuzlarını kak dırdı : — İşte orta bir meydan... Meydan da pek denmez ya... Genişçe bir sokak... Sağlı sollu evler... Yaklaştık zaten... Yaklaştık! sözü, Hacerin ku- laklarında bir müjde çam gibi çınlamış; gözleri parlayıvermişti; Zihni Efendi ile lakırdıyı kısa kesmek istedi: — Evet.. Beni aramışsınız.. Aktaştan, yahut Güzelce otelden bir haber mi var? Zihni Efendi başını geri itti: — Hayır, Hammefendi.. Sizin değirmene, bağa, tarlalara bir müşteri var.. Hepsini toptan ab mak İstiyor! Bu Hacerin aklında yoktu. Sevinçle sıçradı: Bari, — iyl — Aman ne iyi... blir fiat veriyor mu? Sevinci çok sürmemişti, yüzü kararıverdi: — Çocuk gibi konuşuyorum.. (Arkanı var) —e