üüi : SON POSTA Sayfa 3 . . İ f H Her g ün Resımlı_ Makale W Çocuğumuzu Nereye Vereceğiz ? Bi Sözün Kısası tihanlara yakla; Çocuğumuz . —ç Küçük Adamlar ı Glaka'l u'::'îr.:’:'.'l" % iüim. 'e a .....B.u..;: ıhı_ı:l:ıh_ı:bı’::.m.lü | Kol!eksı'gonu bir eemebi / mektebimne mi ? || Yapanlar Köy Hocası * Küçük adamlar Isviçrede bir Türk genci Im- tihanda muvafiak olmuş. Gaze- telerimiz bu genel, sanki fen ve ilim sahasında büyük bir isim yapmış bir âim gibi, medhederek sütunlarına geçirirler. Sanki Av- rupa Üniversitelerinden birini bi- tirmek bir Türkün başaramıyaca- cağı bir iştir ve içimizden birinin bu muvaffakıyeti müstesna bir hâdisedir. Bir Türk gencl gramofon ma- kinesine, plâkları otomatik blir tarzda değiştiren bir. cihaz keş- fetmiş, Sanki gramofonu İcadet- miş gibi bu genci büyük bir muh- teri olarak alkışlarız. Bu küçük ve tabi hâdiseler karşısında sevinç ve gurur duya bilmemiz, kendimize, kendi kabi- lliyetimize karşı beslediğimiz iti- madsızlığın eseridir. Hiç bir vakit bir Alman gazetesi, Üniverslte- de doktora veren bir gencin muvaffakiyetinden bahsetmez. Hiç bir Ingiliz, vatandaşlardan birinin böyle bir küçük buluşu ile övüme mez. Çünkü onlar milletlerinin çok daha büyük, çok daha mu- azzam İşler başaracaklarına ka- nidirler. Neden gençlerimizi hakikaten büyük işler yapmıya sevk ve teş- vik etmiyoruz?. * Köy hocası Gençler köylere yayılsınlar, mektepliler köylere kadar giderek köylüleri yetiştirsinler, diyoruz. Sonra da köye giden gençlerle alâkadar olmıyoruz. Köylü kadar, köy hocasının da derdi var. Bir köy hocası bize bu derdini yazıyor. O köye gönüllü olarak gitmiş. Orada Vlk günler tükenmiyeceğini sandığı bir heyecanla çalışmıya başlıyor. Bir senedenberi orada çalışıyor. Fakat çocuğu mektebe getiremiyor. Elinden gelen her- şeyi, amma herşeyl yapıyor. Ço- suklar bir türlü mektebe getirl- lemiyor. Her tarafa baş vuru- yor. Lüzım gelenlere yazıyor. Ne köylü, ne hükümet onun bu derdi ile meşgul olmıyor. Nihayet feryadı basıyor. Bu genç meyus olmak İste- miyor. Fakat elinden tutan ol- madığı İçin kendisini ye'se kap- tırmaktan korkuyor. Bu gencin derdi, maarifin derdidir. Köye — niçin maarifi ıokımıyor;ı?BKöym)'“ biçin *:l:: tamıyorur a genç ':'cruybed bu bakımdan bizim için metlidir, ' Kültür Bakanlığı bu gençlerle yakından alâkadar olup programını ona göre tanzim etmelidir. Yunan Divanı- harplerinde Kararlar ke üna, 14 (Humsi) — Şimde ye kadar mevcut — olan 'ı' memurlarınanit — teşekküller I.İ- vedilmiştir, Dıramada kurulan divanıharpte — asilerin dunı.:; larına başlanılmış, asi hm"kh amenosun kaçırmayıp bıraktığı evrak gözden ı'Çi'""l.“"' Atina Divarıharplerinde Jene- ral Papulas ile arkadaşlarının ve 44 Sakız Adası h,]..:::nın ruşmalarına başlanılmıştır. ıı:l"lııdı:.lkîd' D“'_"hi" :'—P.;.' On taneti beşten yirm adar ıuuvık.î:ıt hapse, birçok Tabltler de 6 aydan dört seneye kadar hrpse mahküm edilmişlerdir: Gümrük Ardiye Ücretleri Ankara, 14 — Bakanlar He- Yetinin bir kararile gümrüklerde ki! Jan bİr kuruş ar- diye ü:refi' y.ıı.ı“ııf'ııuııı kararlaştır Tilmiş ar, Dış Bakanımızla Bay Laval Konuştular Uluslar Kurumu Konseyi Bugün Toplanıp Fransız Muhtırasını Görüşecek Cenevre, 14 — Fransanın Uluslar kurumuna verdiği muh- ftıranın metni neşredilmiştir, muh- tırada hülâsa itibarile Almanyanın 1934 bütçesinde asker! tahsisatı arttırılmasile başlayan silâhlanma hareketinin birdenbire muahede- leri ihlâl edecek bir şekil .lı.ııt ve bugünktü askeri vaziyeti yı makta ve bu işle meşgul olmanın uluslar kurumunun vazifesi olduğu kaydedilmektedir. Muhtırada Almanyanın bütün taahhütlerine sadık olacağına dair bir beyanname imzalamış olduğu da — hatırlatılark si'âhlanma suretile Almanyanın Uluslararası Çocuk velilerini daha şimdi- den düşi bu el ratları tehlikededir. Er- geç Karşınızda — mlili bozuk bir. genç " gömek İstemezseniz onu Türk olarak yetiştiriniz. ı ! düren bu suale bls erelim Türk mek- enebi mekteplerin kettekit mukadde- bu mekteplar ka- ç panmıya mahküm- ocuğunuz ürk yetlş silâsızlanma —müzakerelerinin ne- ticesini — tehlikeye — düşürdüğü zikredilmekte — ve — Almanyanın diğer hükümetlerin kendi mem- e aldıkları tedbirleri eceğine de İşaret olu- narak “bu devletlerin silâhlan- masını, Almanyanın silâhlanması mazur kılar ,, denilmektedir. Fransız muhtırasında gösteri- Başbakan Ankaraya Döndü Bir müddettenberi şehrimizde istirahatte — bulunan Başbakan General lsmet İnönü dün Anka- raya dönmüÜşlür. len hususat hakkında Ul'uslar arası kurumunun bir karar ver- mesi temenni olunmaktadır. Cenevre, 15 ( Husust) — Dış Işler bakanı Bay Tevfik Rüştü Aras yolda Fransız Dış İşleri Bakanı Bay Lavale mülâki olmuştur. İki diplomat — arasındaki — konuşma- lar çok samimi — olmuş, Bay Laval — Streza — konferansında alınan — kararlar — Üzerinde Bay Tevfik Rüştü Aras'a — izahat vermiş, bundan sonra da bugün toplanacak olan uluslararası kon- seyinde — konuşulacak — Fransız muhtırası etrafında fikir toatisi yapılmıştır. Ya Sulh, Ya Harp Bay Makdonald; Sulh Kapısı Bizim Tarafımızdan Kapanmamalıdır Diyor Streza, 15 (A. A.) — Konfe- ransın son celsesinde Bay Mak- donald şu beyanatta bulunmuştur: —Bugün ancak iki ihtimal kar- şısındayız, ya sülh olacaktır, ya- hut da harp. Binaenaleyh sulh kapısını açık bulundurmak mec- buriyetindeyiz. Eğer bu kapı ka- panırsa kapanma hareketi bizim Ankara Kahvecileri Toplanıyorlar Ankara, 12 — Belediyenin 1 hazirandan itibaren kahve ve gazinolarda — oyunu — menetmesi kahvecileri endişeye düşürmüştür. Kahveciler yarın (bugün) toplanıp bu vaziyeti görüşeceklerdir. Define hastalığı: hal — bir yoruz. İSTER İNAN Evet bizim bir define hastalığımız var. Şurada on eaki para, ötede kırık bir küp meydana çıktı mı dere define bulunduğuna hükmederek — sevinl. Birkaç gün evvel Aykasofyanın ultında bir doqıe bulunduğu rivayeti çıkmıştı. Şimdi Ankarada bir define iSTER İNAN İSTER İNANMA! tarafımızdan yapılmış olmamalıdır. hareketinden dolayı memnuniyetini Bay Flanden gunları söylemiştir:| izhar etmiştir. — Bugünkü neticeye - birlik Londra, 15 (Hususl) — Alman- hareketi sayesinde vardık. Fakat |yanın Şark mi »hayale kapılmamalıyız. Istikbalde de müşkülât çıkacaktır. Bu müşkülâtın önüne geçebiliriz, ancak birliği muhafaza edebilirsek. Sinyor Musolini de — birlik Yeni Bir Banka Kuruluyor Ankara, 14 — Yalnız maden işlerile uğraşmak Üzere Eti adlı bir. banka — teşkili — düşünül- mektedir. Bu banka teşkil edi- lince şimdi Sümer Bankın uğraş- makta olduğu maden işleri bu bankaya devredilecektir. İzmirde de bir ISTER INANMA! bulunduğu ilân ediliyor. Bu define haatalığı bizim fakrimizden ileri geliyor. *Zenginin parası, fakirin çemesini yorar,, derler, Biz de mazinin meçhul servetile dimağızı yoruyoruz. Bu sebeblo define hakkında bütün bw riyayetlerin doğruluğuna, artıkı ma İştirake karar vermesi mevcut buhrana nihayet verdirmiş kanaatini uyandırmıştır. Vaziyetin bu Inkişafı karşısında ihtimal Bay Laval, Moskova, Var- şova, hattâ Berline gidecektir. İılnaıîEmnü—et Mü- dürlüğü Istanbul Emniyet Müudi Fehminin bir .vı’l: muı:ı'ı'lıl:i:x tayin edileceği, Ankara Emniyet Müdürü Bay Salihin Istanbul niyet Müdürlü; tirile ıüılınıııktıdiı.“m V <ab küp bulunduğunu haber veriyorlar. Server Badi Bizde birkaç yabancı dil bilen adam alim saydır: “Çok malü- matlıdır, derler, Fransızca, İngiliz- ce, Almanca, İtalyanca, Arapça, Acemce bilir.,, Tanzimattanberi — çocuklarının kültür sahibi olmasını istiyen ki- bar aileler, onlara dil üstüne dil öğretirlerdi. Ben nesilleri zama- nımıza kadar gelen Ööyle tanzimat efendileri tanırım ki sekiz, on dil bilirler, fakat dilden başka bir şey bilmediklerini bilmezler. Bugün de gençler arasında, bir vasıtadan başka bir şey olmıyan dili gaye telâkki ederek bir ka- çını birden öğrenmeğe çalışanlar var/ Hemen her yerde açılan dil derslerine koşanlar arasında bir kaç yabancı dil öğrenmeği ilmin gayesi sananlar az olmasa gerek. Elbette ki biz Türkler için bir iki Avrupa dili öğrenmek, yüz senedenberi içine girdiğimiz garp kültürünü benimsemek için ade- ta şarttır; Hattâ en ar bir. ec- nebi İisamı bilmeyen adamın muasır mânada hiçbir şey bilme-« diğini söylemek te yanlış olmaz; olmaz amma birkaç dil bilmeyi herşeyi bilmek sananların da hiç bir şey bilmediklerini ilâve etmek lâzımdır. Rakipleri ancak - otel garsonları olan bu adamlar Tür-« kiyede belki her memlekettekin- den fazla vardır ve İstanbula ge- len ecnebiler, her yerden ziyade burada yerlilerle konuşurken dil- lerini, hatta şivelerini yadırgama- mışlardır. Fransız Bahriye Nezaretinde 68 dil bilen bir adam varmış. Bütün bu bilgisine rağmen şifre memurluğundan ileri gidemeyen Mösyö Martin ayrıca birkaç dil- den de anlayormuş; fakat onun ve onun gibilerin anlamadıkları şey bütün ömürlerini gayesiz va- sıtalar boş yere tüketmiş olmalarıdır. Eminim ki her dili öğrendiklerini sanan bu adamlar ana - dillerinin inceliklerini bile anlamaktan çok uzaktırlar, Strezanın Ameli Neticeleri ( Baştarafı 1 inci yüzde ) yakınlarda yapılacak olan karşı- İiklı — müzaheret — mukavelesini memnuniyetle karşılamaktadırlar. 3 — Fransanın uluslar kurumu konseyine İngiltere ile İtalya mü- zaharet edeceklerdir. Ayrıca, Al- anın manen mahkümiyeti ta- le, arsılusal muahedelerin tek tara. 1 bir karar ile hükümden e- kat edilmesine karşı mali ve ik- tısadi zecri tedbirler tatbik edil- mesi hakkında Fransız “talebine iştirak edeceklerdir. 4 — Almanyanın yeniden «- lâhlanması ve Avrupa emniyetinin yeniden tanzimi hakkında düşünü- len muhtelif sistemlere iştirak et- meok istememesi karşısında Fransa ile Sovyet Rusya, her iki memle- ket hudutlarını her türlü hava taarruzundan karşılıklı olarak ko- ruyacak olan bir hava andlaşması aktini nazarı dikkate almak üzere Ingilterenin muvafakatıni elde et- mişlerdir. Maamafih Ingilterenin, Alman- ya lehinde zamanın inkişafını te- min etmek için Leyte Lealle ta- raftarı olduğu açıkça görülmüş- tür. Ne Kadar Devlet Me- muru Var Neşredilen bir İstatistiğe göre devlet bütçesinden maaş ve Ücrot alan memurların yekünu 58118 dir. Mülhak bütçelerden maaş ve üc- ret alanlar 16137 dir. yevmiye ile çalıştırılanlar da 11218 dir, bunlar 1931 yılına aittir ve bu kadro- dan o yıl 8133 memuürlük - açık kalmıştır.