Yarenlik — Pazarola, yazıcıbaşiı. — Eyvallah, Hasan B.! Nasıl- sın bakalım? Ne var, ne yok? — Ne olsun? Ortalık - barıt kokuyor yine. — Harp olacak mı dersin? — Çenen tutulsun! — Ey, demin, barıt kokuyor diyen, sen değilmiydin? — O başka. Şimdi şuradan bir yosma geçse de, mis gibi or- talığı lavanta kokutsa, hemen o yosmanın senin olacağına hükme- dermisin?, — Bu da doğru. Peki: Buh- rana ne dersin? — Bürhan mı?. Feleğin işine karışmam ben. — Bürhan demedim.. Buhran.. Sıkıntı. — Ebh, ©o hepimizin başında. Ben bile bunaldım.. Iyi olur Inşallah! — İnşallah, Hasan B.! Fakat senin aklına hiçbir. çare gelmi- yor mu? — Çok, çare!, — Meselâ?, — Mesolâsı şu: Ben olsam, kendilerini sıkıya koyup da zorla zayıflatan kadınlardan, çocuk do- gurmiyanlardan, züppelerden, türk- çe konuşmiyanlardan, kasketini yan giyenlerden vergi “altrdını: — Sonra ne olurdu? — Ne mi olurdu? Böyle top- * lyacağım paraları, her gün avuçla ortalığa serpsem, yine tükenmezdi. Ne sanıyorsun? Haydi, pazarolal, Hasan Beyle Şair Yeni şalrlerden biri, Hasan B.le konuşuyurdu. — Hasan B.! Dedi; ben bütün şlirlerimi bir araya toplayıp, sa- dece “ Ahmet ,, adı altında neş- redeceğim, Ne dersin? — Yapma.. A — Neden? j — Memlekette milyonla Ah- met var.. Bu zavallıların ne gü- nahi var ki, dürüp dürürken . söv- düreceksin? — Aman Hasan B. ne çok hci var ortalı! A.. #zizimi Bu, buhranla üklenmeyen bir bu iş —a Ağlama, yazıktır döktüğün yaşa, Hayat üzüntüye değmez, ıılııd:q. Haset eder herkes tasasız başa, ü her fırtına eymez arkadaş! Temiz dudakların M rın tacıdır gülmek, SASAM ağnam, ÖĞÜT < SON POSTA PAZAR OLA MSAN BEY ükeseke AA sA AAA AAA aa eee sASAALASAAA Hasan B. — Pazarola, Avrupalı!.. HASAN BEYİN -(z Bahar geldi gül açtı, Gönlüme neşe saçtı, Ben onu kovaladım, O kâfir benden kaçti. Bayanın Elbisesi * Hasan B., Bayan Julideyi zi- yarete gitmişti. Arkasında şık bir elbise gördü. İtifat etmek İstedi. — Ne güzel bayan! — Öyle mi? Beğendiniz, de- mek? Onu, kocam, yirmi - bir elbiseniz — var, yaşıma — bastığım gün, hediye etmişti.. Hasan B., hayretle - gözlerini açtı.. — Ya?l dedi. Demek ki hâlâ modası geçmemiş!.. ——— Arık gönüllerin harcıdır gülmek, Dünyada fenalar gülmez arkadaş! * Geceyl gündüz et şetaretinle, Gamdan bunalırsan, gülüp serinle, Hasan Beyin gel de sözünü dinle; Gidenler bir daha gelmez arkadaş. — ge Gözlerin pınar gibi, Yanakların nar gibi, Seni gördüm göreli, İçerim yanar gibi. Hasan Beyin Duası Uluslara sulh yar ola, Dünya yüzü gülzar olr Musolini sezar ola, İşlerinde ayar ola! Amin! * Almanya fırsat bulmaya, Acun harba koyulmaya, Top sesleri duyulmaya, Cenevre berhüidar ola! Amin! * Güller bu yıl güzel aça, Ortalığa neşe saça, Pahalılık bizden kaça, Lângada bol hıyar ola ! Amin! a : Temmet çekip her yarışa, Bütün İasanlar barışa, Erişelim gelen kışa, Cümlemize pazar ola! Amin! Başka Kazlardanmış Hasan B. bir şeyler anlatıyordu. Orada bulunanlardan biri kızdı: — Hasan B.! Diye haykırdı.. Sen beni, bu sözlerine inanacak kazlardan mı sanıyorsun?. Hasan B., her vakıtki sakin '.b.ı:umll ile karşılık verdi: — Hayır ' azizim onlardan o madığını biliyorum.. MANİLERİ ğ Sözlerine inandım, Bugünecek dayandım, Bir korkulu düş imiş, Bereket ki uyandım. Hasislik Şampiyonu Hasan B., Lokantada yemek yemişti. Hesap glıddlhıı sonra, gar- sona, tabağın içinde bir kuruş bahşiş bıraktı. Garson: iğ — Aman, Hasan B. dedi; hasislik — şampiyonu dediğimiz adam bile yüz para bırakıyor. Hasan B. güldü. # — Öyle ise dedi, söyle o kâ- rataya.. Bundan sonra şamı luk bende kalacakl, SŞT Gözleri alnının orta yerinde Kaşları yukarı çekik sevgilim, Inciler dizili kirpiklerinde, Burun kanatları delik sevgilim! * Saçları eflâtun, dişleri kara, Dudakları henliz açılınış yara, | Alışveriş - Hasan Beyle, Salamon, kah-s vede oturmuşlar, yarenlik edi- yorlardı. Salamon övünüyordu: — Bu yaşa geldim.. Beni hiç kimse, alışverişte — kafese koymadı. Hasan Beyı — Ben istersem, seni kafese koyarım.. Dedi, — Nası'? — Bana dokuz kuruşa malo- lan birşeyi, sana dört kuruşa satarım, gene de dört kuruş kârım olur. Salamon bir kahkaha attı: — Öyle şey mi olur? Aman, Hasan — Beyciğim! Sen gerçek budala imişsin. — İnanmazsan bahsa tutuşa» hm.. Kabul mü? — Kabul! — Çık dört kuruşu! Salamon parayı ortaya koydu. O zaman, Hasan B. de çıkardı, Sılımoı_ıı bir tramvay bileti uzattı, Uşağın Endişesi Hasan B. in tanıdığı bir adam- cagız vardı. Bir zatın yanında uşaklık ediyordu. Bir gün gelip, Hasan B. © dert yandı: — Yerlm sağlam mı, değil mi? Bilmiyorum, Hasan B. elğim, Bizim efendi beni yarına aldığı zaman * Seni şimdilik iğreti alıyorum.. KÜBİK SEVGİLİM Deneyeceğim.. ,, demişti. — Haa! O gündenberidir de hiçbir şey söylemedi.. değil mi? — Evet. Işte, ben de bunut N | için .u:lı" ediyorum, ya. aklısın. Peki.. Ne vakittir hizmet ediyorsun ona? — Hidirellezde, tam otüz sene olacak, Hasan B.L Hasta Yanak Hasan B., Bayan Julideye rasgeldi. — Bu ne kırmızı yanaklar, böyle. Dedi. — Fena mı, Hasan B.? kır« mızi yanak sıhhat alâmetidir. — Ya? Öyle ise, sağ yana; nız, sol yanağınızdan daha hatli., Bir hekime gösteriniz, bâri ! dolduracağım. ıııı.ı.ıiı'ı — Kağıtla mı?. Sebep? Hasan B. — Şimdi kâğıt, al> tınla başabaş geçiyor da ondan. Düşüncesi para, taptığı para; Kalbi paslanmamış çelik sevgilim! * Dümdüz endamının yok İnhinası, Göğeli halis muhlis iman tahtası, Oturduğu zaman batar kalçası, Zamane güzeli, kübik sevgilimi bi