2 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

2 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YTORAAŞP DA ZĞ SON POSTA Bir Amerikalı Maymunlaşıyor George Boehlet adını taşıyan 41 yaşıda — bir ilmuyan bir Amerikalı, kendi- Üeğtalik sini müşahede al- tına alan doktor- Tarın kullandıkları bir tabire gö- re günden güne maymunlaşmakta- dır, Şimdikl halde göze çarpan arızaları şunlardır: Başı — büyü- mekte, kolları uzamakta, sırtı bü- külmektedir. Kanaate göre ya- kında söz söyleme kabiliyetini de kaybedecektir. Doktorlar bu anormal vaziyetin sebebini henüz izah edememişlerdir. * ransızların Citroen otomobil fabrikasından sonra Rosen- gart otomob | fab- rikasıda adliyeye müracaat ederek resmen — tasfiye istemiştir. — Anlaşılan Sevebi anla edilmesini Fransada otomobil sanayli liki- dasyona uğraya uğraya yavaş yavaş ancak muharebeden evvelki firmalara inhisar edecektir. 4 Dıııyııuı en zengin adamı sayılan Nopal — prensl iki aydan — beri Fransanın cenup sahillerinde yaşı- yordu. Muhteşem bir otelin ilk katını — şahst, ikinci katını kâtibi, Üçüncü katını da hizmetçileri için tutmuşdu, bir düzüne yeni otomobil almıştı ve her akşam gazinoda etrafını alan herkese Şşampanya dağıtıyordu. Maksadı bir günlük varidatını bir günde harcedip edemiyece- gini anlamaktı. Fakat bu tecrübe tamamen menfi çıkmış, günde (20,000) altının sarfına imkân ol- madığı görülmüştür. Nepal prensi Nisden ayrılmadan bir gece evvel de taliini kumar masasında tec- rübe etmiş ve kumardan hiç an- lamadığı halde tamam elli bin frank kazanmıştır. * merikada (1) numaralı halk düşmani olarak - ilân ir numaralı| *dilen Dilinger'in ölümünden sonra alk düşman bu mevkle kimin geçirileceği düşünülüyordu. İngi- lizler bu merakı halletmişlerdir. Şimdiki halde Amerikada olmasa bile Ingilterede (1) numaralı halk düşmanı nezledir. Yapılan bir hesaba göre — bu yıl içinde bazı kimselere birkaç defa isabet etmek şartile İngiliz Tmperator- luğunda tamam (60,000,000) nezle vak'ası kaydedilmiştir. Beher nex- le nin tedavisi (5) şilin olmak Üzere bu hastalık İçin tamam 15,000,000 Ingiliz lirası harce- dilmiştir. ESERNSARAAReNNERAb aS BAA sAeseSeNEENE / Bir Doktorun Gün- | lük Notlarından (*) Hergün birçok gençlerin dıılırlııııı çürüdüğünü ve döküldüğünü görüyo- ruz. Bü ekseriya dişleri temizleme ihmali İle vücutta kalayom —metabo lizminin noksanından ileri gelir. Diş- ler shhat ve güzellik için elzemdir. Dişleri korumak - İçin iki çare vardır. Birisi yirmi dört saatta iki defada beş dakika —iyi diş pastasile ve iyi fırça ile fırçalamak. Diğeri azalat kalseyom miktarıaı arttırmak. Bunun için de Tazla elt içmek — ve sebre yemek Tâzımdır. Pİ Bu metları kesip saklayımız, ,.bın bi albüme yapıştınp Sıkıntı. Tamamınızda bir ıııı:!':ık'ı' dumza yetişeb'lir. Attila tahta kı kaplarda yemek yerken misafirlerine altın kaplarda yemek yedirlyordu Dağa benzettiğimiz — adam, adil. lle ve yaptığı — yaman işlerle tarihl dolduran — Attilâdır. Onu görenler, onun sesini du- yanlar kendisini şöyle tarif edi- yorlar: Attilâ kısa boylu, genliş gövdeli, esmer tenli — olup başı büyük, — sakalı — seyrek, bakışı keskin, heybetli bir adamdı. Ku- ru gösterişi sevmezdi, — süsten hoşlanmazdı. Korku bilmezdi, lâkin körükörüne uçuruma atıl- mazdı, Barışta ve — savaşta dü- zenli, hesaplı hareket ederdi. Kendini milletine candan sevdirmişti. Halk onun öl dediği yerde ölürdü, kal dediği yerde kalırdı. Attilânın yaptığı — işleri İse bütün dünya bilir. O, önce Sitya ile Cermanyaya sahipti. — Sonra gotları, kepitleri, süevleri alan- ları, herolları, sarmanları, saman- dırları, — satagorları, — rujları ve daha birçok Şimal — milletlerini buyruğuna boyun eğdirdi. Bütün Trakyayı — Karadenize Çunak- kaleye kadar dolaştı. Fransanın göbeğine, Romanın önüne kadar gitti. Attilâ, — Asyayı Avrupanın omuzunda yürüten bir deha ve Avrupaya erlik öğreten bir bâri- ka idi. Bu yüce dağı devirmek iste- yen Şarki Roma — İmperatoru Ikinci Teostur. —Onu da görüp tanıyanlar şöylece — anlatıyorlar: Çelimsiz, son derece Ürkek bir adamdı. Her şeyde kız. kardeşi Pulehirienin reyini arar ve emrini alırdı. Bütün günlerini kilise ile sirkte geçirirdi. Pulcherle ona giyinip kuşanmak, oturulup bürün- mek, gülünüp somurtulmak gibi mevzulardan başka — hiçbir şey öğretmemişti. — Bununla beraber yaradılış itibarile kıskançtı, zalim di. Seviştiklerinden şüphe ettiği için karısile kendi çocukluk ar- kadaşı Poleni —feda etmekten çekinmemişti. Sirkte alkışlandığı için de bir valiyi öldürtmüştü. İşte bu tavşan, Attilâ adı taşıyan göz kamaştırıcı canlı dağı devirmek istedi. Belki her tavşan böyle bir kuruntu beslemiştir. Lâkin ikinci Teodos, yalnız dü- şünmeklea kalmadı, aklın alamı- yacağı bu güç işi başarmaya da girişti. Ona kılavuzluk eden, yol gösteren ve yürek pekliği aşıla- yan Hırızafiyos adlı bir Bizanılı id. Bu adam, AttllA tarafından gönderilen elçi Edkon ile pazar- lığa koyuldu, bol para vererek onu « gözde - kandırdı, Bizanstan gönderilecek iki fedal ile Attilâ- nin öldürülmesi için bir plân hazırladı. — Fedailer, bu plâna göre, elçi adı altında Attilânın yanına gidecekler, Edkonun delâ- letile onun huzuruna çıkacaklar ve Teodosun mektubile hediye- lerini verir gibi davranırken ban- çer çekip Hünler hakanını öldü- rüvereceklerdi. Edkon, suikastin Hünlerce de hoş — görüleceğini, katillerin — alkışlanacağını temin ediyordu. İşte bir tavşanın polc yüksek bir dağı devirmek teşebbüsü bu suretle tarihe geçti. Yalnız tavs şanla ona kılavuzluk eden - kar- ganın düşünemedikleri bir nokta Tarihi Müsahabe DagDevırmeklstıyen Tavşan | Yığın yığın halk, neferleri birer yıldırım olan Attilanin İstilâk orduları önünden kaçıyorlardı vardı. O da Edkonun — öztürk olmasıdır. Evet. Attilânın Bizansa yolladığı bu elçi, Türk kanı tae- şıyan bir adamdı. Bu haysiyetle Attilâya ihanet etmesine İmkân yoktu. Onun Hırızafiyosla Teodosa karşiı uysallık göstermesi ve bu gösterişte samimi davranıp herif- leri Inandırması diplomatca bir reketti. Bizans İmperatorunun p Attila ipliğini Attilâ — önünde pazara çıkarmak - istiyordu. Dağ devirmek isteyen tavşan, Edokonla anlaştıktan s#onra hazi- nelerinin kapısını açtı, bol altın saçarak iki fedai aramaya girişti. Yerylüzünde aptal mı yok, “Viki- le,, ve “Mahimin,, adlı iki beyinsiz sulanan altınlara dayanamadılar, Attilâyı öldürmek işini üzerlerine aldılar. Koca bir Avrupa kıt'asının bileğini bükemediği Türk hüküm- darı öldürmek?.. Bu, Oral dağ- larını yerinden kaldırıp Atlas de- nizine atmayı düşünmeğe benzi- yordu. Lâkin Teodos ve Hırıza- fiyos bu İşi) yapılabileceğine ina- nıyorlardı. Vikile ile Mahiminde bu gülünç imanı destekliyorlardı. Edkon, delice tasarlanan şu işin sezilmemesi İçin — Attilâya 2 NİSAN 935 146 Arabi Rumi D Mart 28 Zilhlcce 1358 mmîı—ıî qı... İT 20 (6 45 | Akşam ıı— 1830 Öğle | 643 1201| Yata 20 07 İkindi. ıııîıııı İmsak 11 1351 karşı candan dost görünmek İca- bettiğini ileri sürerek birçok ka- zançlar temin etmiş, Türk haka- ninin bütün isteklerini yaptırmış ve Üstelik hem ona, hem kendine milyonlar değerinde hediyeler al- dıktan sonra Bizanstan ayrılmıştı. Dikile ile Mahimlin onun arka- sından geleceklerdi. Edkonun Hünler paytahtında yaptıgı ilk iş, Bizansa imperatoru- nun gülünç düşüncesini hüküm- dara anlatmak oldu. Attilâ güldü: — Deseneki, dedi, iyi bir eğ- lence var. Teodosun kahraman- lari bari çabuk gelselerde Bizans hançerinin Hün eti üzerinde na- sıl kırıldığını bir daha görsen? Attilânın kendini öldürmek için gelen elçilere karşı aldığı vaziyet, son derece eğlendiricidir. Koca cihangir, ilkin herifleri hu« zuruna sokmadı, uzun gezintiler tertip ederek ardında koşturdu. Heriflerin diyar diyar dolaşmak- tan canları burunlarına gelmişti. Hele Edkon, gün başına para ve hediye Istiyordu. Onlarda pişmiş aşa su karışmasın diye bu istek- leri yerine getirip duruyorlardı. Attilâ, nihayet serserlleri huzu- runa kabul etmiye karar verdi ve kendilerini sarayına çağırdı. Hünler hükümdarı, — birçok muhteşem çadırlarla çevrili geniş blir avluda idi, yanında çocukları ye etrafında devlet uluları bulu- nuyordu. Elçiler içeri girince İler- lemek İstediler, Attilâ elile bir sofra gösterdi: — Oturun, dedi, önce için ve ye yin. Sonra konuşuruz. Onun sesi, Teodosun sesine benzemiyordu. Hele bakışı, daya- mılir şeylerde değildi. Elçilerin yü- reğine büyük bir korku düşmüş, renkleri uçmuş ve iliklerine titi- reme yapışmıştı. Attilâ tahta kap- larda yemek yediği halde onlara altın tabaklarla yemek veriyordu. Ziyafet sırasında Iki sit şalri, At- tilânın — kahramanlıklarına — dair şiirler okudular, Hün sanatkârları bir komedya oynadılar. Bunlar ve yemek bitince Attilâ şu söz- leri söyledi: — Teodos, bana vergi vermeği kabul ettiği için bir esir demekti. Benli öldürtmeği düşünmekle piç olduğunu da isbat etti. Bizansa gidiniz ve ona kendinden üstün olanlara sayğı göstermesinin bir borç olduğunu söyleyiniz. Dağ devirmek isteyenler ilkin yıldırım olmayı bilmelidir. Bu, bir piç ruhlu esirin hiçbir. zaman öğre- nemiyeceği şeydir!.. M. T. Tan Bakalorya Meselesi Sade Bunda Muvaffak — Olamıyanlar Mı | Kabahatlidir? Sallihliden ve İstanbuldan ah dığımız iki mektub, bizi cidden düşündürdü. Mesele bakaloryaya aittir. iki genç okuyucumuz da ııuılın söylüyorlar: Biz beş sene çalışdık ve ilk mektebi — bitirdik, Müteakibes geçdiğimiz orta mektebin iki see nesi de bizim için bitti. Fakat Üçüncü sene çalışmadığımız için mi yoksa bakaloryanın bize çok kore kunç görünmesindenmi nedendir, muvaffak olamadık. Gazetelerin yazdıkları — muvaffak gençler,, — arasında gibiler var. yara da şu: olamamış işte — bizim Birazını açacağımız Bakaloryada muvaffak olama« yınca bir sene beklememiz ve bir sene boş durduktan sonrâ yeniden İmtihana girmemiz İcab etti. Gençdik, daha okumanın nc olduğunu, çalışmanın ne şekilde yapılacağını, zamanın kıymetini bilmiyorduk. Bu günkü işimizi yarına Aattık, ay sonu, ayın olt beşini, cumartesi, perşenbeyi bek-« ledik ve derslere bazırlanışı het gün bu yüzden ihmal ettik. Neti- cede de yine bakaloryayı veremes dik, İki #enemiz de yine böyle geçdi. İçimizden bazımız kendis ni san'ata, esnaflığa, Işçiliğe veri l di, kimimiz -doğmsunu &Ö; lımok Tâzım - tam blr sersör! ve âvar& oldu. Işsizlik, mektepsizlik ynınn- den ailemize, cemiyele keş olduk. Gezmediğimiz, loı— madığımız yer kalmadı, Aı Üçüncü sene bakaloryaya yenidet girdik ve yeniden eleğin üstünde kaldık. Şimdi artık bakaloryaya girmek hakkımız kalmadı. Tahs — silsiz, moktepalz, — diplomasızız. — Kabahat kimde?, Bittabi dörtte — üçü bizdedir. Fakat biraz araşti! — racak olursanız. Bütün bu gençe — lerin, “bakalorya,, denilen sisteme kurban gittiklerini — görürsünüz, Başlıbaşına - bir tehlike olan bu sistem konurken bunlar düşünüle müş müdür? Ve neden birkağ sene evvel bu tehlikenin önüne geçilmemiştir?. Şimdi biz artık okuyamıyacağız. Bizim gibi kaç kişi var? Bilmiyorum, fakat her- $ halde bir hayli yekün tutarlar. Bu işin halledilmesini yine Kültür Bakanlığına bırakmaktan başka hiçbir çare bulamıyoruz. Salihlide A. N Davatpaşada N. Muzatfer Pa Gazetenin esas yazısila slltanun (kl satıcı bir 'santim) sayılır. 2ee Sağfasına göre Bir santi. mün iHlân fiatı şunlardırı 3—Bir — santimde (8) kelime — vardır. 4-— İnce ve kalın yazılar tutacakları yere — göre

Bu sayıdan diğer sayfalar: