İngilizler Karanlığı Pek Severler İngiliz Bakanlarının muhtelif Av- rupa bükümet merkezlerine yaptıkları ziyeretin bugünden — yarına büyük neticeler vereceği, hattk verdiği bile söyleniyor. Böyle bir iddianımn çok ileri gidiş olduğunu bilmem #öyleme- ye hacet var midir. İngiliz Dış Bakamı Sir Con Simon bu seyahate başlamadan evvel fikrini açık söyledir Ziyarotimizden heyecanlı neticeler beklemek doğru değildir. Bu, sadece bir Öğrenme ve tetkik seyahatidir; demişti. Halbukl gelen türlü ajana telgraf- larıi, yine türlü —kombinezonlardan bahseediyor, hararetli anlaşmalara dair mühim ifşastta bulunuyorlar. Barış lehinde o'an her şey umum! memnuniyet uyaadırır. Binaenaleyh fagiliz Bakanlarının da barışı temine müteallik — teşebüzlerinden memnun olmamak mümkün değildir. Fakat bana kalırsa İngiliz Bakanlarının bu #eyahtlerile ne maksat takip ettikleri henüz anlaşılamamıştır. Bu noktadan İııiliı Dış Bakam Sir Con Simon'un “seyahatimizden heyecanlı neticeler beklemek doğru değldir. Biz, sadece bir öğrenme ve tedkik seyahati ya« piyoruz, SöÖzü temamen doğru ve sahihdir. — İngiltere henüz kararını vermemlştir. Daha doğrusu kararını vermiş, fakat bunu çok gizli tatması- ni biliyor. Binaenaleyh İngiliz Bakan« larının bütün temasları bitip İngil. tereye — dönmelerinden sonra da yaziyet tavarzuh edemayecektir. Çünkü İngillere iphamı seviyor ve bütün dünyayı fikrem karanlıklarda bırak- maklan zevk alıyor. Esasen onun bütün mahareti saman altından su yürütmesini iyi bilmesindedir,., Bu defada buna şahlt oluyoruz.—Süreyya Almanyada Adliye Birliği Yapıldı Berlin, 1 (ALA) — Adliye Bakamı B. Guüertner, Volkişer Beobahter — gazetesinde — adliyo İşlerinin 1 Nisandan itibaren tev- hit edileceğinden bahis bir yazı heşretmiştir. 1 Nisandan itibaren adliye dairelerinde çalışan memur ve müstahdemler, Alman adliyesi servisine geçeceklerdir. Edobi Tefrikamız Okadarcık şey, bu karının dişinin kovuğunu doldurmaz! Idris Ağa, arkadaşının kolun- dan çekti: — Yavaş be Ağa, duyar... Durmuş Ağa, oralı değildi; Bayıklar gibi tekrar ediyordu: — Duyarsa, ne olur... Bu ka- Fı, buraya, ne anası, ne de miras için gelmiştir! Sen, bu sözümü kulağında Iyi tut... Arada Meh- met Boy, Bekir Efe, daha da kim bilir, kimler vardır? Tövbeler olsun, bu karı, buraya, başka, hiyetle gelmiştir... korkmayan, — allahtan korkmaz lıe..ıı Gördün mü bir yol, sigara içişini, pencereye abanıp bakışını, burada var miyız, yok muyuz, ü—uuudı mı hiç ?.. Erkeğiz, bel,, asıl dik dıi(k bakıyordu? Karının yok... Ben, yıldım, ağami Svub:::ııı, onu, bilemem ! reye gö .ı A ı.' tekrar pence- İtalya Ve Trablus Hava Yolile Bağlama Çalışmalarına Girişildi Roma, 1 (ALA.) — Trablusugarp hava kuvvetlerine tahsis edilen, üÜç .motörlü bir bombardıman tayyaresi, dün sabah yediyi on geçe Monteçel- yo karargühımndan uçarak onu elli geçe Trablusa varmıştır. Bu suretle, 3 sast d0 dakikada katedilen Monte- çelyo » Trablus aramındaki — mesafe 1L100 kilometredir ve tayyare, saatte 300 kilometre süratle uçmuştur. Makedonya Komi- tesinin Paraları Sofya, (Hususi) — Kanuın mucebince, Makedonya ihtilâl ko- mitesinin şimdiye kadar hükümet tarafından müsadere edilen em- lâk,. otomobil ve 40 milyon leva- sından başka yeniden, — husust bazı eşhasta bulunduğu öğrenilen 538,000 leva para Bulgar memur- ları tarafından zapt ve müsadere edilmişdir. Petrol İçin Rusya İle Amerika Ara- sında Rekabet Moskova, 31 — Rusya son zamanlarda Petrol senaiine çok ehemmiyet vermektedir. Yeniden Karakin sisteminde *132,, rafteri tesis edilmektedir. Geçen sene Amerikaya giden bir hey'et tetkikat yapmış ve bu- nun Üzerine yeni tesisata başlan- mıştır. italyada Halka Gaz Mas- kesı Dağıtılıyor Roma, 31 — Narzırlar meclisi yeni kabul ettiği bir kararname ile sivil ehaliye hemen gaz mas- kesi tevriine karar — vermiştir. Kanunda bu İş için — lânmgelen malt tahsisat ta tesbit ve kabal edilmiştir. Siyamın Küçük Kıralı Lozan, 1 (A A) — Biyamın on yaşındaki yeni kralı Mahidol, sıhhi sebeplerden dolayı İki sene kadar daha burada kalacaktır. Yrana: Ha — Ülen, nasıl da kendine çeki düzen vermiş ?.. Idris Ağa, arkadaşımı kolun- dan tuttu, kaldırdı : — Haydi, hastaneye gidelim. Doktorlar gelmiştir. Durmuş Ağa hem yürüyor, hem söyleniyordu : — Eğer, sizin Mehmet Bey de bu karımn pençesinden yakasını kurtarabilirse, ben de bir şey bilmiyorum... Emme, lulıı.ıı ka- rıştıran bir Bekir Efe var işte... İki. arkadaş, bahçeden çık- mışlardı. Hacer, çıngıraklı kahkaha kopardı. Idris Ağa ile Durmuş Ağa, onun kahkahasının çınlayışlarını duymuşlardı; Dur- muş Ağa, geri dönüp baktı : — Gidi gancık gahbe... Bak, tırtarıyor, kıvrak donuz ! Hacer, onların tahkirlerine, küfürlerine — kızmıyordu. Çünkü bu tahkirlerin, küfürlerin altında istek dolu, topal bir lı_ıoclıı giz- lendiğini, biabir deneyiş kuvvetile anlıyordu. Pencereden — başını çıkardı, arkalarından baktı; güldür Ye_p_i_ Bir Nümayi; Avusturyada “Kıral Iste- riz!,, Diye Bağırdılar Viyana, 1 ( A. A.) — İmparator Şarl'ın ö'ümünün 14 Üncü yıldöaümü münasebetile, 20 binden fazla mutla- kiyet — toraftarı, Svarrenberg sarayı önünde, Hababurg'ların tekrar tahta çıkarılmaları lehinde terzahüratta bu- luomuşlardır. Kalabalık arasında, Arşidük Öjen, îıııyı devlet Reizi Kont Hopos, aşağı vusturya valisi Fon Baan, Viyana Aristokrasisine —mensup şabalyektler, eski ordu:'an birçok zabitler, yarı aa- keri teşekkülle ile eski muhariplerden müfrezeler bulunmuşlur. Tezahürattan sonra Arşidük Öjen, halkın alkışları arasında geçid resmi yapan muhtelif teşekkülleri teftiş et- miştir. Avusturya - Viyan?z, 1 ( A. A, ) — Başbakan muaviol Prens Strahemberg yeni bir nutkunda şöyle demiştiri « — Gelecek hafta ve aylerin bize neler sakladığını bilmiyoruz. Avustur. 'anın bir Alman vilâyetinden başka giı şey olmadığı fikri henüz şurada burada dolaşmaktadır., YunanKabinesinde Maliye Bakanı İle Bir Müsteşar Çekildi Atina, 1 (A.A.) — Maliye Baka- ni B. Pesmazoğlu ile Başvekâlet müsteşarı B. Sayas'ın istifaları bildi. rilmektedir, Yunanistanda Yeni Kanunlar Atina 1 ( Hususl ) — Hüküme- tin tatbik edeceği istisnal kanun- lar dörttür: 1 — Yerine başka bir teşek- kül getirmek Üzere Âyan Mecli- sinin lâğvı ve Meclisi Meb'usanın 2 — latikrar haklarının ref'ile hükümet memurları arasında yapı- lacak tasfiye, Ş—Uyıtı::âyem:kriılı ref'ile hâkimlerin tasfiyesi. 4 — Devletle mukaveleli şir- ket ve teşekküllerdeki memur- Jarın tasfiyesi. — Söyleyin ağalar... Bugün- lük bu kadar yaralı gittiniz ya, yetişir... Mehmed Beyle de görü- Şürüz! KA0 ü Kızbeyli otelinin önünde ara- badan inince, Hacer, gözlerine inanamıyarak bakındı. Çamaurlu, bozuk, daracık bir sokak içinde- ki otel, vilâyet merkezindeki gü- zelce otel sabibinin dediği gibi, bir han bozması İdi, Güzelce otel, bunun yanında, saray gibi kalıyordu. Otelin önünde arabanın dur- duğunu gören, pos bıyıklı bir adam, ağır ağır ilerledi; Hacere dargın gibi selâm verdi: — Hoş geldin, hanım! Bu dargın karşılanış, Hacerin, içini burktu; dudakları arasından fısıldadı: — Hoş bulduk, ağa! Arabacı, posbıyıklı adamdan daha güler yüzlidi; Hacere döndü: — Otelin sahibi Ömer Ağa... Ömer Ağaya da Haceri güs- teriyordu: — Işte Istanbuldan gelen ha- nım... Hani oda ayırdın! Ömer ağa, başmı salladı: — Anlayom... — Buyursunlar, hoş geldiler! Arabacı, bavulları yüklenmişti. Ömer ağa öne düştü, otelin ka- Fl-'d" girdiler. Bu karanlık, İmperator Şarl'ın Büyük oğlu Prens Otto Belçika Parası Bir Frangın Altın Karşılığı Tesbit Edildi Brüksel, 1 (A.A.) — Kambiyo müvazenesi için konulan sermaye ile yabancı döviz alım satımını tanzim eden emirnamede, bütün muamelelerin bir Belçika frangi başına 0.150632 gram halis altın esas tutulmak — şartile yapılması takyid edilmektedir. Bulgarlar Yunanlılarla Uzlaşmak Niyetinde Sofya, 1 (Husust) — Bulgar- lar Ve Yunanlılar arasında sene- lerdenberi münazcalı bir şekilde halledilemeyip duran, ( Duspat) balkanları mesolesi — yüzünden, Bulgarların Yunanlılara vermek mecburiyetinde oldukları on altı milyon levanın bu sene Ödene- ceği söylenmektedir. kuyu ağzına benziyen otel kapı- sından, Hacer, adetı korkmuştu. Dar, karanlık bir taş merdi- venden çıktılar; küf kokan da- racık bir sofadan geçtiler. Otelel, sofanın nihayetinde bir oda açtı: — Burası işte... Hacer, odaya girerken durdu. Havanın güneşli olmasına rağmen bura da karanlık, ve ıslak 1slak küf kokuyordu, Hacer, daha ilk bakışta, Gü- zelce oteli bırakıp buraya geldi- ğine pişman olmuştu; fakat sesini çıkarmıyor, kendini zorlayarak hoş görebilmek ümidile bakınıyordu. Arabacı, bavulları odaya bi- rakmıştı. Hacer, çantasını açtı; arabacının hesabını gördü ve do- guün babşış da verdi. Bahşışı gören arabacı, kaske- tini çıkarmış, genç kadını selâm hyordu: — Allah binbir bereket ver- sin... Sefa İle oturun. Hace, bu temenniye, için için gülmüştü. Otelci, Hacerin yüzüne bakıyordu. Genç kadın sordu: — Bir şey isteyecek, birini çağıracak olursam, ne yapayım? Hacerin, arabacıya bol keseden verdiği bahşişi görmüş ve onun cömertliğini — anlamış — olmasına rağmen, otelcinin yüzü gülmü- Karilerin Suallerine Cevaplarım Aksarayda Bayan H. O1 Bir kadınla yıllarca gayrimeş- ru münasebet beslemiş, onun'a | karıkoca gibi yaşamış bir erkek ona bağlanmış sayılır, hatta onu sevmese bile. Ingilizler bir darbı mesellerinde: En kuvvetli bağ itiyattır, derler. Bu, bilhassa bu meselede tamamen — doğrudur, erkek — alışkan'ığının zebunudur, müstesna bir kuvvet karşısında kalmadıkça ve yeni bir alışkanlı- ğa dalmadıkça eski bağı müm- kln değil kıramaz. Binaenaleyh bir erkeğe eski bir metres olduğunu bildiğiniz halde gönlül kaptırmış olmakla büyük bir ihtiyatsızlık yapmışsınız. Maamafih ifadenizla — tarzından anlıyorum ki bu gönül bağı gev- şemiştir. Tavsiyem bu fırsattan istilade ederek bu bağı - kırıp atmanız, gözünüzü başka tarafa çevirmenizdir. Sonra dikkat ettim, Ikincl bir ihtiyatsızlık daha — yapmışsınır, metres sahibi bir erkeğe söz ver- dikten başka bir de sürü sürü mektup yazmışsınız. A, kızım bir erkeğin peşine düşen bir kadının kendi kıymetini sıfıra İndirmiş olacağını hiç düşünmediniz. mi ? * Üç sene evvel: karımdan ay- rildim. Aramıda hiç bir müna- sebet kalmamıştı. Bu defa bir başkasile evlenmeye — teşebbüs edince tekrar karşıma çıktı. Ba- rışıp beraber — yaşamaklığımızı, tekrar eski bağı tazelememizi istiyor. Ne dersiniz ? Fikret Tavsiye etmem. Kadının bu bareketi kıskançlık ve kapris eseridir. — Yaptığımız — tecrübeyi tekrar etmeye sebep yoktur. TEYZE — Merdiven başına çıkar, ses lenirsin! dedi ve çıktı. Hacer, oda da yalnız kalınca, ağlamamak — için dişlerini sık- yordu. Tahta bir kerevet Üstüne, tiftik mi, yün mü, — pamuk mu, belli olmayan, yumak yumak, tıkız tıkız blr şilteye serilmişti. Kaba dikiş yorğanı kurşun gibl ağırdı. Oda da, ne duvar zili, ne de elektrik vardı. Düşeğin yanı başına küçük bir tahta masa Odanın duvarında bir tahta üze- rine çakılı iri çivilerin gardrop hizmetini gördükleri anlaşılıyordu. Pençerenin — yanındaki hasırları kopuk kaba kır kahvesi sandal- yesi, lüks eşya gibi duruyordu. Hacer, odanın havasını kok-« ladı, Kalın taş duvarlardan sızan sular, sıvaları kapartmıştı ve oda, külhanı söndürülmüş bir- hamam halveti gibi kokuyordu. Hacer, kollarını yanına sar- kıtmışbı: — Ben, bu küf kokusu, bu — islaklık içinde, ne yapardım? Nez- — leden geberirim!.. İnsan. bu rütu- bette ölür. f Beyni, durmuş gibiydi, birşey — düşünemiyordu. Dışarıda şaklıyan bir kırbaç sesi, nal şakırtısı, onu kendine getirmişti. Elile almına vurdu: — Eyvah! — arabada — gitti.. Artık dönemem de.. »