— Neden Çiğnerler, Neden Çiğneniriz?.. Musiki Bahsi — | a Konservatuar Konserleri Geçen perşembe, Fransız ti- yatrosunda, Istanbul — belediyesi konservatuvarının sekizinci, evelki akşam da dokuzuncu konseri veril di. Perşembe günkü konserde Oda musikisine aid eserlerle Şan için birkaç (Lied) teşkil ediyordu. Programda Mozartın hava saz- ları ile piyano için yer Kenteti; Hugo, Wolf ve Mahler'den birkaç şarkı ile Beethovenin Septeti vardı. Dünkü konser İse danslı, muhte- lit bir musiki ziyafeti Idi. Mo- zartın. Kentetinde — Viyanadan gelen muallimleri dinledik. Hep si ayrı ayrı muvaffak oldular. Viyanalı hocalara klarinetle Ce- mil Cevdet Refakat etti. Bu Türk san'atkâr — sazının — inceliklerine hâkim olduğunu isbat etti. Kente- tia piyano işini Üstüne alan Ferdi de hesabi “ tuşe ,, lerl ile iyi idi. Bayan Rozental bize güzel ve İşlenmiş sesl ile bu konserde baş şarkı ( Lied ) söyledi. Memleketi- mizde pek az tanınan Viyanalı büyük san'atkâr Mahberin beste- lerini zevkle dinledik. Programın son kısmını teşkil eden Beethovenin Septeti oda musikisinde büyük yer tutan bir eserdir. Bu mühim parçayı çalan yedi san'atkârın hepsi de tanın- mış konservatuvar hocalarını teş- kil ediyordu. Seyfeddin Asaf (Keman), Sezai Asaf (Çello), Ce- mil Cevdet (Klarinet), Böckh (bas) Kühn, (Fagot) Eidler de Korno çalıyordu. Kuvvetli top- luluktan — Beethoven — Septetini zevkle dinliyeceğimizden emindik. Öyle de oldu. Başta Seyfecdin Asaf olmak üzere dinleyiciler musiki — muallimlerimizi dakika- larca alkışladılar. * Istanbul konservatuvarının ter- tib ettiği oda musik'si konser- leri çok rağbet görmektedir. Koca — salonun — baştanbaşa dolması bu rağbete en güzel örnektir. Konservatuvarı bu güzel ese- rinden ve teşebbüsünden ötürü tebrik etmek bir borçtur. Gelecek konserlerde yeni Üstadları yetiş- tirib bize tanıtmasını beklemek te bir haktır. — » ÇNM MN n — ——— — N POSTA * v A Te “İkinsi kânun 30 * En Çok Otomobil Altına Giden İhtiyarlar Ve Çocuklarmış!.. — Bir Bakarsın Bir Yumurcak Önüne Düşer, Eh Bu Mübarek Araba Eşek Değil Deyince Dursun, Gitti, Gider!.. — e Bazan otomobiller kızarlarsa, çarpacak insan bulamaz, biribirlerini giğnemiye kalkışırlar Tuhaf değil mi?. Bunu hangi şoföre sordisam — güldü. — Evet güldü Çiğnenenlerle alay eder gibi, çiğnediklerinin çiğnenirken yaptıkları — komik hareketleri hatırlar gibi güldü. Sanki çiğne- mek onlar için basit bir şeydir diye gülüyorlar. Belki de acı gülüyorlar, amma gülüyorlar. Karaköydeki şoförlerden birine yaklaşırken, delikanlı hemen müş teri kapısını açmağa davrandı: — Dur dedim, binecek deği- limi. Sana iki sual soracağım. Söyle bakayım: Evvelâ — halkı niçin çiğnersiniz?.. Geeç şoförür yüztüinde birden- bire bir şaşkınlık peyde oldu, dört parmağını da birbiri Üzerine toplayarak göğsü üzerine bastırdı: Ben mi?, Dedi. Kimi çiğ- nemişim be ağabey, evel- b allah dört sene var ki ka- za yapmadım.. Maksadımı güldü: & —Hani birdenbire kav- * rıyamadım da, kusura bak ma.. Gelelim senin sordu- ğuna?. Ne diyordun? Hal kın siçin mi çiğneriz?.Bak * ben sana diyeyim ağabey, M biz şoför milleti namuslu |© insanlarız. Herkes bizi an- —— ladın mi, silindir makinesi biliyor. Öyle bilsinler am- ma, bizim içimizde çok babacan, namuslu çocuk anlayınca Kaki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 26 İSYANBUL Gezetemizde — çıkan yan ve resimlerin bütün hakları mahluz ve gezetemize nittir. ABONE FiATLAR!I ECNEBİ Abone bedeli değişlirmek Gelen evrak geri verilmez. Nânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için ıınklııplııı 10 kuruşluk pul ilâvesi Kâzımdır. kutusu: 741 (stanbul f 1Sonposta on:20203 iodir. ” geee | çarpıyorsun. Eb, biz de Allah ya- | durson, gitti gider. lar var. Birkaç esrarkeşin, birkaç sar- foşun, anladın mı, ziyanı hepimize dokunuyor. Evvelâ bak sana söy- liyeyim: Kabahat bizde değil.. bul sol Direksiyonu biraz oynatsan ken- dini kaldırımda bulursun, biraz kıvırsan, anladın mı, herifin birine pısıyız yahu, birgün tere tarafı- mız da olmaz mı?, Bakarsın ki o- gece sabahlamışsın, tam Ortaköyden hızla giderken, sokaklardan birin- de bir piçkurusu koşalaktan yolun Üstüne atlayıverir. Bire aman, bire zaman demeden, anladın mı, al sana bir kaza. Bu mübarek araba eşek değil ki, çüş diyince — Peki halk neden çiğneniyor? — Enailiğinden.. vallahi doğru söylüyorum enailiğinden.. Belediye bize saalta 30 kilemetro verdi. Biz korkudan hep böyle gideriz. Fakat bir bakarmın moruğun biri, inmeli bacaklarile karşıya geçmek İster, hop arabanın altına., anlı- yor musun, bir bakarsın kadının biri kaldırımdan — iner, kornayı işitmez, baydi tekerleklere, bir yu- murcak arabayla oyun oynar, tramvaydan atlamak ister, yallah kapaklanır, gider altına.. Ne di- yeyim, bir, beş değil ki.. Amma, anlayor musun, kabahat hep onlarda.. * Beyazıd — şoförlerinden Bay Ahmet Muhtar temkinli temkinli anlattı: — Bayım, önce bir biri anla- tayım. Bizim şoförler içinde çok kopukları, çok da akıllı, usluları var. Fakat birinin kötülüğü hepi- mize de sıçrıyor. Bakın, Allah Bir otomobil kazasından sonra meraklılar; — Kim çiğnenmiş, ölmüş mü?. için söylüyeyim ki, şoförlerden bazıları heroin bazıları esrar, bazıları da bolca rakı kullanırlar. Böyle bir şoför sonra masıl çiğ- memez. Esrarlı, heroinli kafa ile makine mi kullanılır? Bilin ki şoför, herkesten daha ziyade cana düşkün İnsandır. Bir kediyi çiğmemekten çekiniriz, yolda hep gözlerimiz insanlardadır. En ufak birşey olsa, derhal makineyi kısı- veririz. Fakat kaza gelince gelir, Önümüze düşen insanı çiğneme- mek için bütün sinirlerimizi ge- reriz, kanımız başımıza — vurur, yüreğimiz dürur. Öyle şoför ar- kadaşlar bilirim ki, bu yüzden, kazalardan sonra belki on yaş ihtiyarlarlar, yüzü buruşur, hatta yatağa düşer. Kabahati ekseriya bizde bulur- lar, hayır. Çiğniyen biz değiliz. Çiğneten halktır. Yüzde 75 suç onlarındır. — Peki halk niçin çiğneniyor? | Ki £ Çüşl; Bir otomobil kazası yavrusunu kaybeden bir ana ve bir küçük kardeş lekte çalıştığım için bilirim: En çok çiğnenenler çocuklar, ihtiyar- lardır. Ihtiyar dalgındır, bastığı, yürüdüğü yeri bilmez. Caddenin ortasından dalgın dalgın geçmek ister, çiğnenir. Tramvaydan iner, tramvayın önünden karşıya geçmek ister, çiğnenir. Çocuklar ise, haşarılık- larına kurban giderler, Ekseri çocuklar — tramvaydan — atlarken otomobil altına girerler, sokak başlarından caddeye fırlarla, ko- valamaca oynarken önümüze dü- şerler. Sonra bizim arabalar, 30 kilometre ile giderken öyle zınk diyince duruvermiyor ki.. Beş altı metre mutlâk surette ileri gider, * Emivönünde, şoför Cemal, sor- — duğüm suale karşı şu kısa| / cevabı verdi: — Belâsını arayan çiğ- ner, eceli gelen çiğnenir?. dedi. 1 » Bu mevzu bana, bir gece otomobille Şişhaneyi inerken geldi. Bir gölge birdenbire otomobilin onl ne düşüverdi, şoför galiz bir. küfür savurarak di- ! reksiyonu kıvırdı ve ka- dırıma bindirdi. Başı ucun | da ehliyetnamesi çivill du- | ran, şoför Salâhaddin ba- na içini döktü: — Allah akılları yaparken, içine ne katıyor bilmem ki.. bazı günler bütün enaileri benim yo- luma diziyor. Geçen gün köprü Üstünde, az kalsın bir kaza yapı- yordum. Kadıköy İskelesi tarafın- dan karşıya geçen bir kadınla çecuk birdenbire önüme düştü- ler, kadın göz göre göre kendisini önüme atmak istiyor, çocuğunu da beraber sürüklüyordu. Çocu- ğuün aklı kesiyor, kurtulüş tara- fina — kaçmak istiyor, — bud. hatun “ gel beni çiğnel. ,, di arabaya — sokuluyordu. Gücbelâ Kaldırıma tosladım da, iki canı birden kurtardım. — Peki kabahat hep halk- ta mı? — Halkta ya, bizde mi?. le- tanbulda şoförlük, Ip Üstünde oy- A Kari Mektubları 3 Bir Köylünün Ricası Kayserinin Develi kazasıntf bağlı Pusatlı köyü 200 evli ** bin beşyüz nüfusludur. Köyümül” de su yoktur.Tarlalarımız susuz V* verimsizdir. Otlaklarımızda $4 suzluktan hayvan barınamami tadır. Köye bir saat uzaklıktâ bir tepede gayet bol sulu kaynak vardır. Fakat hayvanlâf buraya çıkıb inememektedir. bol suyun hayvanların gidib gelit bileceği bir yere indirilmesi Içit bize yardım edilmesini rica ederilfil Tayyare fabrikasında Işçi Pusal M. İsmall Mozar Tahrib Eden Taşçılaf Maraşta ölen refikama betoli bir mezar yaptırmıştim. Bu betolf mezar zarif oldu, halk beğendi vt herkes beton mezar yaptırmıy$ başladı. Fakat bundan taşçılaf | zarar görmüşler, beton mezarlari kırmıya başlamışlardır. Belediye' nin bu tahribin Önüne geçmesi ve taşçılara mezarlara hürmet etmek lâzımgeldiğini öğretmesini dilerim. Mersinde pi 1 Zakir bin Okof —— Lüleburgazda Sarmısaklı Çiıfıl.ğindt Bay M. Muharreme: Büyüme canlı olan mahlüklara hastır. Ağaçlar büyür, fakat lırl lar cansız olduğ bi e çiğnememiz İâzım. * Beyazıtda, arabaya doğru yak“ laştığım zaman, şoför Cemal, bir” denbire kapıyı açtı: Buyurun, nerey — Hiç bir yere, dedim. Sizt Aki şey soracağım; halkı şoförler niçin çiğner, halk şoförlere niçim çiğnenir?, Şoför Cemal kapıyı kapadkı ellerini paltosunun ceblerine soktür sonra düşüne düşüne anlattı: — Biz niçin çiğaeriz?. Herhak de keyfimizden değil, değil ml Bayım?. Biz de insanız, bir canıl tekerlekler altında sönüb gitme” Bini İster miyiz?. Amma, oluyof işte, yüzde doksan suç çiğnenendt olduğu halde yüzde onu da biz- dedir. Meselâ, bazı arkadaşlâf olmıyacak yerde hızlanırlar, tram” vay durak yerlerinden geçm isterler, sokak başlarında yavaf” lamazlar, korna çalmazlar falamı Sonra bizim Istanbul sokaklari çok berbad şey.. Dar, iğri büğ tıkı tıkışık... Şu Karaköy Palastalir Bankalar caddesinden başlayafi Şişhane yokuşu, çok kazalı, )'“ı dar. Tramvaylar yavaş gidiyofr Eh eğer İstenildiği gibi biz tramif vayın peşini bırakmıyacak olursalı müşteri otomobile biner mi, ot mobili tercih eder mi?. İşte ! buradan kıvrıla kıvrıla giderkelli tramvaydan atlayan çocuklar önt müze düşüyor. — En çok çiğnenenler han yaşta insanlar ?.. — 6 dan 18 e kadar çocut lar.. 40 dan 70 ekadar — ibti erkekler ve kadınlar. Zaten İi yarlarda bir çeşid çocuk de midirler?. * Sirkeci — şoförlerinden Emli başını sallıyarak, Yumruğunu reksiyonun Üzerine vurdu: — Nah, nato Mermer, » KafallDedi “Nedön ” çiğnei lar — bilirmisin ağabeyr. "» tavuk beyinliliklerinden.. caÜL Üstünde, sofada dolaşır gibi a namaktan beterdir. Neden genc- leri, aklı başı yerinde orta yaşlı- ları çiğnemiyoruz da, hep kazaya kurban olan çocuklarla, ihtiyar- — Bu kadar sene bu mer- ılıı?. Değil mi? Mademki kaba- © bu işte ustadır, ona sor, & Nuri geçen ay kodese girdi. “jas ay yedil.. Hı, ya, bir cadıy! * nedi de ondan!.. 4