30 Ocak 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e | ——İ'.—'&!——ğîaîîîi——îâlîî?!îf-ıfrî_i:rrrq—yııs F ERERU ĞK C . kkimi kânun : ı Musiki Bahsi | 1 Konservatuar Konserleri Geçen perşembe, Fransız ti- | yatrosunda, İstanbul — belediyesi konservatuvarının sekizinci, evelki akşam da dokuzuncu konseri veril di. Perşembe günkü konserde Oda musikisine aid eserlerle Şan için birkaç (Lied) teşkil ediyordu. Programda Mozartın hava saz- ları ile piyano için yer Kenteti; Hugo, Wolf ve Mahler'den birkaç şarkı ile Beethovenin Septeti vardı. Dünkü konser İse danslı, muhte- lit bir musiki ziyafeti İdi. Mo- zartın Kentetinde — Viyanadan gelen muallimleri dinledik. Hep si ayrı ayrı muvaffak oldular. Viyanalı hocalara klarinetle Ce- mil Cevdet Refakat etti. Bu Türk san'atkâr — sazının İnceliklerine hâkim olduğunu isbat etti. Kente- tin piyano —işini Üstüne alan Ferdi de hesabi “ tuşe ,, leri ile iyi idi. Bayan Rozental bize güzel ve işlenmiş sesi ile bu konserde baş şarkı ( Lied ) söyledi. Memleketi- mizde pek az tanınan Viyanalı büyük san'atkâr Mahberin beste- lerini zevkle dinledik. Programın son kısmını teşkil eden Beethovenin Septeti oda musikisinde büyük yer tutan bir eserdir. Bu mühim parçayı çalan yedi san'atkârın hepsi de tanın- mış konservatuvar hocalarını teş- kil ediyordu. —Seyfeddin Asaf (Keman), Sezai Asaf (Çello), Ce- mil Cevdet (Klarinet), Böckh (bas) Kühn, (Fagot) Eidler de Korno çalıyordu. Kuvvetli top- luluktan — Beethoven — Septetinl zevkle dinliyeceğimizden emindik. Öyle de oldu. Başta Seyfecdin Asaf olmak üzere dinleyiciler musiki — muallimlerimizi dakika- larca alkışladılar. * Istanbul konservâtuvarının ter- tib ettiği oda musik'si konser- leri çok rağbet görmektedir. Koca —salonun — baştanbaşa dolması bu rağbete en güzel örnektir. Konservatuvarı bu güzel ese- rinden ve teşebbüsünden ötürü tebrik etmek bir borçtur. Gelecek konserlerde yeni Ustadları yetiş- tirib bize tanıtmasını beklemek te bir haktır. — » 'nıı-ı_ınııuıııını 'e AŞ A AA Son Posta ’_Yîıvl, ılyıı_l,—H:vrı.ıliı 've Halk ınıınlı_ İleki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 265 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan yan ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize nittir. ABONE FiATLARI | HEREKEE 'Sene| Ay | Ay | Ay Ke. | ö | x. | l TÜRKİYE — İlGÖOİ T0 200 | 150 | YUNANİSTAN | 2340 | 1220 710 | 270 ECNEBİ 2700 |1400 | 800 İ300 Abone bedeli peşindir. Ad değişlirmek 28 kurştur, Gelen evrak geri verilmez. : Nânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mekluplara 10 kuruşluk ; çpul iliveııP lâzımdır. Posta kutusu: 741 İstanbul Telgrat :Sonposta Telefon :20203 Neden Çiün;r_l er, Neden Çiğneniriz?.. En Çok Otomobil Altına Giden İhtiyarlar Ve Çocuklarmış!.. — Bir Bakarsın Bir Yumurcak Önüne Düşer, Eh Bu Mübarek Araba Eşek Değil Deyince Dursun, Gitti, Gi Ve T MAT KUN OT Bazan otomobiller kızarlarsa, çarpacak insan bulamaz, biribirlerini der !.. Ka çiğnemiye kalkışırlar Tuhaf değil mi?. Bunu hangi şoföre sordisam güldü. — Evet 'güldü Çiğnenenlerle alay eder gibi, çiğnediklerinin çiğnenirken yaptıkları komik — hareketleri hatırlar gibi güldü. Sanki çiğne- mek onlar için basit bir şeydir | diye —gülüyorlar. Belki de acı gülüyorlar, amma gülüyorlar. Karaköydeki şoförlerden birine yaklaşırken, delikanlı hemen müş- teri kapısını açmağa davrandı: — Dur dedim, binecek deği- liml. Sana iki sual soracağım. Söyle bakayım: Evvelâ — halkı niçin çiğnersiniz?.. Geze şoförür yüzünde birden- bire bir şaşkınlık peyde oldu, dört parmağını da birbiri Üzerine toplayarak göğsü üzerine bastırdı: — Ben mi?. Dedi. Kimi çiğ- nemişim be ağabey, evel- allah dört sene var ki ka- ”. © za yapmadım.. Maksadımı güldü: — — Hani birdenbire kav- rıyamadım da, kusura bak ma., Gelelim senin sordu- ğuna?, Ne diyordun? Hal kın niçin mi çiğneriz?.Bak ben sana diyeyim ağabey, biz şoför milleti namuslu insanlarız. Herkes bizi an- ladın mı, silindir makinesi biliyor. Öyle bilsinler am- ma, bizim içimizde çok babacan, namuslu çocuk lar var. Birkaç esrarkeşin, birkaç sar- foşun, anladın mı, ziyanı hepimize dokunuyor. Evvelâ bak sana söy- liyeyim: Kabahat bizde değil.. Istan- bul sokakları şatranc tahtası gibi. Direksiyonu biraz oynatsan ken- anlayınca dini kaldırımda bulursun, biraz kıvırsan, anladın mı, herifin birine çarpıyorsun. Eh, biz de Allah ya- pısıyız yahu, birgün ters tarafı- mız da olmaz mı?, Bakarsın ki o- gece sabahlamışsın, tam Ortaköyden hızla giderken, sokaklardan birin- de bir piçkurusu koşalaktan yolun Üstüne Aatlayıverir. Bire aman, bire raman demeden, anladın mı, al sana bir kaza. Bu mübarek araba eşek değil ki, çüş diyince dursun, gitti gider. — Peki halk neden çiğneniyor? — Enailiğinden.. vallahi doğru söylüyorum enailiğinden.. Belediye bize saatta 30 kilometro verdi. Biz korkudan hep böyle gideriz. Fakat bİr bakarsın moruğun biri, inmeli bacaklarile karşıya geçmek İster, hop arabanın altına.. anlı- yor musun, bir bakarsın kadının biri kaldırımdan iner, kornayı işitmez, haydi tekerleklere, bir yu- murcak Aarabayla oyun oynar, tramvaydan atlamak ister, yallah kapaklanır, gider altına.. Ne di- yeyim, bir, beş değil ki.. Amma, anlayor muüsün, kabahat hep onlarda.. * Beyazıd — şoförlerinden — Bay Ahmet Muhtar temkinli temkinli anlattı: — Bayım, önce bir bizi anla- tayım. Bizim şoförler İçinde çok kopukları, çok da akıllı, usluları var. Fakat birinin kötülüğü hepi- mize de sıçrıyor. Bakın, Allah B SAA AT öi Ka ÜRI P . aç YT k ) çe Bo a * » B DA Bir otomobil kazasından sonra meraklılar: — Kim çiğnenmiş, ölmüş mü?.. için söylüyeyim ki, şoförlerden bazıları heroin bazıları esrar, bazıları da bolca rakı kullanırlar. Böyle bir şoför sonra nasıl çiğ- nemez. Esrarlı, heroinli kafa ile makine mi kullanılır? Bilin ki şoför, herkesten daha ziyade cana düşkün insandır. Bir kediyi çiğnemekten çekiniriz, yolda hep gözlerimiz insanlardadır. En ufak birşey olsa, derhal makineyi kısı- veririz. Fakat kaza gelince gelir. Önümlüze düşen insanı çiğneme- mek için bütün sinirlerimizi ge- reriz, kanımız başımıza vurur, yüreğimiz durur. Öyle şoför ar- kadaşlar bilirim ki, bu yüzden, kazalardan sonra belki on yaş ihtiyarlarlar, yüzü buruşur, hatta yatağa düşer. Kabahati ekseriya bizde bulur- lar, hayır. Çiğniyen biz değiliz. Çiğneten halktır. Yüzde Tö suç onlarındır. — Peki halk niçin çiğneniyor? — Bu kadar sene bu mes- A Ki “ Çüş! ,, Bir otomobil kazasında yavrusunu kaybeden bir ana ve bir küçük kardeş lekte çalıştığım için bilirim: En çok çiğnenenler çocuklar, ihtiyar- lardır. Ihtiyar dalgındır, bastığı, yürüdüğü yeri bilmez. Caddenin ortasından dalgın dalgın geçmek İster, çiğnenir. Tramvaydan iner, tramvayın önünden karşıya geçmek ister, çiğnenir. Çocuklar ise, haşarılık- larına kurban giderler. Ekgseri çocuklar tramvaydan atlarken otomobil altına girerler, sokak başlarından caddeye fırlarla, ko- | valamaca oynarken önümüze dü- | şerler. Sonra bizim arabalar, 30 kilometre ile giderken öyle zınk diyince duruvermiyor ki.. Beş altı metre mutlâk surette ilerl gider. * Eminönünde, şoför Cemal, sor- ö duğum suale karşı şu kısa < cevabı verdi: Ü — Belâsını arayan çiğ- A, ner, eceli gelen çiğnenir?. | dedi. | * Bu mevzu bana, bir | inerken geldi. Bir gölge birdenbire otomobilin onü «i — ne düşüverdi, şoför galiz ' bir küfür savurarak di- reksiyonu kıvırdı ve kal- dırıma bindirdi. Başı ucun . da ehliyetnamesi çivill du- ran, şoför Salâhaddin ba- na içini döktü: — Allah akılları yaparken, içine ne katıyor bilmem ki.. bazı günler bütün enalleri benim yo- luma diziyor. Geçen gün köprü Üstünde, az kalsın bir kaza yapı- yordum. Kadıköy İiskelesi tarafın- dan karşıya geçen bir kadınla çocuk birdenbire önüme düştü- ler, kadın göz göre göre keöndisini önüme Aatmak istiyor, çocuğunu da beraber sürüklüyordu. Çocu- ğun aklı kesiyor, kurtuluş tara- fina kaçmak istiyor, budala hatun “ gel beni çiğnel, ,, diye arabaya — sokuluyordu. Gücbelâ Kaldırıma tosladım da, iki canı birden kurtardım. — Peki kabahat hep halk- ta mı? — Halkta ya, bizde mi?, ls- tanbulda şoförlük, İp Üstünde oy- namaktan beterdir. Neden genc- leri, aklı başı yerinde orta yaşlı- ları çiğmemiyoruz da, hep kazaya kurban olan çocuklarla, ihtiyar- lar?. Değil mi? Mademki kaba- ğ gece otomobille Şişhaneyl ' Kari Mektublafl ı » Bir Köylünün — Ricası i Kayserinin Develi kazasınâ | bağlı Pusatlı köyü 200 evli bin beşyüz nüfusludur. Köyümüz de su yoktur.Tarlalarımız susuz " ' verimsizdir. Otlaklarımızda — 8W suzluktan hayvan barınamamak tadır. Köye bir saat uzaklıktâ bir tepede gayet bol sulu kaynak vardır. Fakat hayvanlâ? buraya çıkıb inememektedir. P? bol suyun hayvanların gidib gel bileceği bir yere indirilmesi içit bize yardım edilmesini rica ederillir Tayyare fabrikasında Işçi Pusatli” M. İsmail Mezar Tahrib Eden Taşçılaf Maraşta ölen refikama beto bir mezar yaptırmıştim. Bu betoll — mezar zarif oldu, halk beğendi v herkes beton mezar yaptırmıy$ — başladı. Fakat bundan taşçılar | zarar görmüşler, beton mezarlari kırmıya başlamışlardır. Belediye- nin bu tahribin önüne geçmesini ve taşçılara mezarlara hürmet etmek lâzımgeldiğini öğretmesini dilerim. 1 Mersinde posta seyya 1: Zakir bin Okof | Lüleburgazda Sarmısaklı Çiftliğinde Bay M. Muharreme: : . Büyüme canlı olan mahlüklara hastır. Ağaçlar büyür, fakat taş” lar cansız olduğu için büyümezle_fğ hat bizdedir, bizim, Götekileri de — çiğnememiz İâzım. * Beyazıtda, arabaya doğru yak“ laştığım zaman, şoför Cemal, bir- denbire kapıyı açtı: | — Buyurun, nereye kalkalım?. — Hiç bir yere, dedim. Size Aki şey sgoracağım; halkı şoförler niçin çiğner, halk şoförlere niçit çiğnenirT. L Şoför Cemal kapıyı kapadi ellerini paltosunun ceblerine soktur sonra düşüne düşüne anlattı: —— — — Biz niçin çiğaeriz?. Herhal de keyfimizden değil, değil mi Bayım?. Biz de insanız, bir canill tekerlekler altında sönüb gitmes sini İster miyiz?. Amma, oluyof işte, yüzde doksan suç ı;lğı'mnen&'kW ı olduğu halde yüzde onu da biz” dedir. Meselâ, bazı arkadaşlafr olmıyacak yerde hızlanırlar, trall’;_fî | vay durak yerlerinden geçmek | isterler, sokak başlarında yavaf” — lamazlar, korna çalmazlar falan. Sonra bizim Istanbu! - sokaklari! çok berbad şey.. Dar, iğri büğrür tıkı tıkışık... Şu Karaköy Palastafr Bankalar caddesinden başlay | Şişhane yokuşu, çok kazalı, y? dar. Tramvaylar yavaş gidiyof* Eh eğer İstenildiği gibi biz trami” vayın peşini bırakmıyacak olursatlr müşteri otomobile biner mi, ot0” mobili tercih eder mi7. İşte bif buradan kıvrıla kıvrıla giderkelli © tramvaydan atlayan çocuklar önt müze düşüyor. | — En çok çiğnenenler yaşta İnsanlar ?.. ğ — 6 dan 18 a kadar çocu* lar.. 40 dan 70 ekadar ihtiy#? erkekler ve kadınlar. Zaten ibl? yarlarda bir çeşid çocuk değ!" midirler?. * Sirkeci — şoförlerinden başını sallıyarak, Yumruğunu reksiyonun Üzerine vurdu: | . — Nah, nato Mermer, »n*4 kafal. Dedi. Neden çiğneniyt, lar — bilirmisin ağabeyt. "Tj 4 tavuk - beyinliliklerinden.. ca”', — üstünde, sofada dolaşır gibi | zen ihtiyarı görünce, insan . g ınlığından hasta olacağı gel b İ ' gırak bana sorma sen bu İşŞİ: ( 4; * —h —a B | | zim Kasımpaşalı bir Nuri v& y o bu İşte ustadır, ona sor, 9*7 J Nuri geçen ay kodese girdi: | ay yedil.. Hı, ya, bir cadıy! B nedi de ondan!..

Bu sayıdan diğer sayfalar: