) : 30 İkinci kânun Siyaset Âlemi Bir Kuş Bakışı Düğyanın sıyasal bir. kuşbakışı sı yapılacak olsa muhakkak ki m tüylerini ürpertecek bir man- zara kargısında kalınır. Bir tarafta koca Çin ülkesi, Japon zağarı gırt- :ıiıınıı dişlerini geçirmiş, yere sermek :: azlib dürayor. Öbür tarafta Lsd."h var, bu manzaraya, elleri detten titreyerek bakıyor ve gözle “.._m.n,ı kolluyor. Onun bernber- 'ını.ıdı“ıı emin olsa, Japonyanın üze- “m_ı'e:ll:ııııuı bir saniye tereddüt "k': b. ş ingilterenin ise Linbir ta- ııl;b ezi var. Amerikanın hiddetine Z * edemiyerek kendisinden önce P"l!ı_mn Üzerine atılmasını bütün yü- =İle dilerken Hindistanın kontrolünü 'en birakmıyor. Ban ufak — tahrik- l kuvvetli şamar ve kısmi okşayiş- h:m milyon iasanı 20 bin hâlis İngilizle idare edib gidiyor. e Fakat bu fasliyat ona kâfi değildir. Yrupadaki meşguliyetinden de vazgeç- Miyor. Tereddüd içinde bocalar gibi z 'llîyd alarak Fransız darasını _hldııov. Derken Almanyanın hak üi vatı isteğini baklı bulur oluyor. Ve in külâhını Veliye, Velininkini de YO giydirmek — suretile Uluslararası kıı;" hizmet eder görünerek haki- * ortalığı karıştırıb İngiliz Hege- :'"'Yııııı temine çalışıyor. Cenubi .; ikada Paranuvayla Bolivya barb : yorlarınış. Kimin umurunda, Esasen Muharebe, İngiliz ve Amörikan 'trol girketlerinin rekabetinden doğ- E'U değil midir? Bu — kargaşalığa Yuguvay da dabili bir muharebeye :":lerık İştirak ediyormuş. Varsın Sisin, Kolombiya, komşu bir devletin Tazisine göz koymuş, Habe, im edilmek üÜzere — bulunuyor- Müuş. Orta Avrapada sikinti var- Biş Macaristan rabataızlıklar içinde andığından bahsediyormuş. Filis- — Arablarla Yahudiler biribirini Pümekte imiş, Japon tehlikesl orta 'aya doğru yayılıyormuş. Yayılır a. tığımız — farazt — haritada bütün AT vardır. Fakat ne çıkar, Asıl __:'::. beş büyük devletin büyük ğ M.H—-s Üzerinde anlaşıb dünya- Üa kküm etmesi olduğuna göre YA baritasının bu bazin gekli al- hari Dünyaya N [ İngilteren in |Idare 'Prensiplert İ Liverpul, 29 (ALA.) — HM' mühür Lordu Bay Eden bir meb'us seçimi münasebetile, hükümetin prensiplerini şöyle anlatmıştır: 1 — Uluslar Kurümunu tuta- rak ve müşterek sulh sistemini kuvvetlendirerek dünya sulhünü Idame etmek. 2 — Amerika ile samimi mü- nasebatı inkişaf ettirmek. 3 — Dominyon ve müstem- lekelerle sıkı teşrikimesaide bu- lanmak. Amerikada Grev Tehlikesi Nevyork, 29 (A. A.) — Sen- dika haricindeki İşçiler rıhtım İşlerine karışmak iİstedikleri için, nakliyat sendikası protesto olarak 30 bin kamyon şoförüne — grev emri vermiştir. Greve — 35 bin rıhtim - İşçisinin iştirakinden de korkuluyor. Almanyada Evlenmeler Artıyor Berlin 29 (ALA.) — Resmi ls- tatistiklere göre en çok evlenme Almanyada olmaktadır. Evlenen- lerin nisbetl umum halkın binde (10,2) sidir. Almanyadan sonra ikinci gelen İngilterede ise bu nisbet binde (7) ve Fransada İse (6,9) dur. Sovyet Rusya İngiltereden Makine Alacakmış Londra 29 — Rasyanın İngilte- reden peşin para ile bir milyos liralık makine ve malzeme ala- cağı bildiriliyor. İsveç Vellahdı. Memleketine| rek, onun Döndü Stokholm, 29 — Veliahd şark seyahatinden buraya dönmüştür. kalan fütün ulusların akıllarını baş- larına alıb bu kötü cereyana kendi- lerini kaptırmamaları ve büyüklere Tokma olmamalarıdır. Küçük itilâf ve Balkan birlikleri bep bu Glküye gi- #sasen — matlub — bir. geydi | dea yollardır. Bu vaziyet karşısında "-'-ııı.,ıı_. umum? vaziyetin karışık- | temenni edilecek şey, bu. birliklerin Yektir. F, Mmütehayyır olmamak ge- bir varlığa müntehi ol — at yine gerek olan geri Süzeyyü B Yordu: — Ben de Şam, Ksrum.. Biravo, Harun, Ba ei ; 'g=—- girdiniz! Ce gülmüyordu. Hılkatin Hma » Şuuru yenen bir “'“':ıt:m olabilirdi. - 'dini düşündü: '*lnığıN;" bu vaziyetten lı;fıdo dim., üşünmedim, düşüneme- Beyhan, he he sabına çalışmakl lırı::..h t Beyhan, şıldıı Iıı: gözetti mi? Bir Türkân, düşünüyordu; Behice, elile sarstı: — Düşünme, içi!.. Ya hep be- raber sarhoş olalım, / yahud hep beraber ayık duralım... Bir mec- liste başı dönüklerle ayıkların bir arada oturması kadar can sıkıci bir şey olamarz. Harun — Şinasi, kadehini kab- dırmıştı: — Hepimizin şerefine! Ötekiler de kadehlerini kab dırdılar: — Hepimizin şerefine! Cevnd Galib, kadehini masaya bıraktığı — zaman, dudaklarında yaslı bir gülümseyişle öntüne ba- kıyordu. Harun Şinasi, bu sofrayı, ne ümitler, ne hulyalarla hazır- latmıştı! Onun, sofraya, çiçeklere bakışı, gelinlik duvağını — kızının genazesi — Üstüne BÖrten annenin matemine benziyordu. Harun Şinasi, tekrar kadehini doldurmuştu, Vasile tekrar emretti: — Bir şişe daha aç! Cevad — Galib, — arkadaşının maksadını anlamıştı; şampanyadan sonra öbür İçkliere saldıracaktı. Lâkin bu sarhoşluktan nasıl uya- macaktı? SÖON POSTA Avam Kamarasında Bir Hâdise Oldu Bir İşçi Meb'us, Başbakanın Kırbacla Umumi Hayattan Londra, 29 (A.A.) — Parlâmen- to, çok yüklü bir proğram ile tekrar toplantılarına başladı. Eldeki lâyiba- | lardan en mühimmi, Hindistan kanu- nu ile izlere yardım — projesidir. Kabine, işçilerin hücumuna — engel olmak için yeni bir. “refah büdeesi, hazırlamak — gayrelindedir. Eğer bu devrede bu mokta Üüzerinde olduğu gibi fakiz sınıflar ve barakalar mese- leleri üzerinde de moe! iyet verici bir netice olarak, hükümet, ilkteş- rinde memleketin huzuruna çıkacak- tır. Aksi takdirde halka müracant için 1936 şubatına kadar kendine tekrar bir mühlet verilecektir. Parlâmentoda başka meseleler de görüşülecektir. Bu arada - silâhlanma işine karşı İngilterenin dış politika- sındaki tekâmül ile efkârı umumiyeyl şiddetle alâkalandıran anlaşmalar meseleleri vardır. * Londra, 29 (ALA) — Avüm kama- rası, dün akşam işsizlik tazminatına istihkakı olmayıb, — evvelce içtimat muavenet dairesinden yardım gören işsizlere sahabet edecek olan yenl! yuı_iı- meclisi içla istenilen $ milyon ingiliz Tiralık - munzam — tahsisatı müzakere etmiştir. Müzakere esnasında, sol cenah mesal fırkasına mensub saylav Buka- nan, tasavvur edilen yardımın yerinde olmadığını — söylemiştir. — Bukanan, başbakanı ağır tabirlerle tenkid ede- kırbaçla — döğülüb de, ümumi — hayattan öyle — kovulması iktiza ettiğinl beyan etmiştir. Gene Maaal fırkazından hir başka mebus, bükümeti tenkid — ederken, dinleyicilerin arasından yükselen kadın ve erkek sesleri: * Kahrolsun kıtlık hükümeti, diye bağırmışlardır. Birçok kimseler dışarıya — çıkarıl. mışlardır. İçlerinde bazılarının pros testolarına rağmen, halka — mahsus tribünleri işgal edenlerin hepsi yerle- rini terke mecbur edilmişlercir. Behice de, Cevad Galibin zih- ninden geçenleri — hissetmiş gibi manalı manalı bakıyordu. Türkân, — kendini — tutamadı, haykırdı: — Sofraya — oturur. oturmaz, körkütük mü olacağız? Hilkat, omuzlarını oynattı: — Zerkleri, zamanla ölçme... Her şey olacağına varır. Ikinci — şişeyi — getirib açan Vasil: — ” — Bay Harun, Madam Eftik bir az sizi görmek istiyor,dedi. Haruz Şinasi, birden doğru- luverdi: — Bir yere gidecekti, gilti mi idi? Vasil, başını salladı: — Gitmişti, geldi. Harun — Şinasi. birini çağrır gibi elini 0) natıyordu: — Gelsin.. Buraya gelsin. Vasil çekildi; — Eftik, siz, telâğsiz — adımlarla girdi; lâkin yözünde, diği, yahut gizlemeye, saklamaya lüzum görmediği bir huzün karar- lısı vardı. Harun - Şinasi, sordu: — Ne var, Eftik, ne haber? Eftik Dadu, ellerile kuşağının fiyongasını dözeltiyor, yutkunarak önüne bakıyordu, Harun Şinasi, sen- yüksek sesle — Söyle, ne var? Eftik, cevab vermiyordu. Ha- ! >vulmasını İstedi | Başbakan Bay Makdonald Müzakere tatil edilmiştir. Bugün devam edilecektir. * Londra, 29 (AA.) — Avam kama- rasında çıkan hâdise esnasında dinle- yicilerden 60 kadarı, kendilerini dışarı çıkarmak isteyen hademelere kargı durmuşlardır. Bu nimayişin evveldea müretteb olduğu sanılıyor. Amerikada Yine İçki Kaçakçılığı Nevyork, 29 (A.A.) — Per- şembe günündenberi 16 kişi gizli ve kaçak olarak satılan alkolden zehirlenerek ölmüşlerdir. (Hasta Kızın Basit Bir Derdi.. * Samsun ,, dan bir mektub aldım, imzası “ hasta kız ,, dir: — Beni kurtar, diye feryad ediyor ve derdinin aynen yanık masını istiyor, anlaşılan derdine bulduğu çare bu olacaktır, rica- sını kabul edeceğim. Okuyunuz: Teyze; uzun günler ıstıraplar içeri- sinde kıvranan ben artık bu azablı yaş'arla geçen Ömüre İsyan ederek nihayet vermek istiyorum. Hastayım tam Üç yıldır hastayım beni bu «0n- suz istirabdan ne kurtazabilir? Hiçbir tabibin merhem bulamadığı yarama venden ilâç istiyorum, beni bu tedae- visi müşkül dertten kurtarabilir misin? 19 yaşında genc bir. kızım. Ba yaşa nisbeten hayatı çok iyi anladım; sevdim, sevildim bu çılgınen devam eden muhabbet bana hayatı zehir etti. Yıllaren esiri olduğum gözler Ah teyze inanmzasın, sevgisine kalbim gibi emindimi, işte bu iakisarı hayal hayata kargı olan bütün ümid- lerimi kırdı. Artık evlenmeye yemin ettim. —Artık beni hiçbir. erkek mes'ut ödemez. Böyle ıstirabla geçen hayatın bana gereği yoktur. İçerimde erkeklere karşı sonsur bir nefret hissi uyandı. Ben bu han- çeri bağrıma basalı Üç ay oluyor. Ağlıyorum, yanıyorum, uzun geceleri sabah edemiyorum. Artık bu azablı gözyaşlarımın vücudümde büyük tesiri olduğunu analıyorum. Bir aydır başla- yan hafif ökalirükler bayatımın te- melinin çürük olduğunu gösteriyar. Artık gelecek bir günü beklemeye ne hacet.. Ben genc kızlara bir mucize olmak için hasta ve soluk çehremin kuvvett kesilmiş titrek parmaklarımla erkek- lerin ne kadar riyakâr, aklaticı ol- duklarını ileri sürüyorum. Genc kır- Polis gizli içki fabrikalarını basmış ve tevkifat yapmıştır. ifiâs Eden Fennt! Bir Tecrübe Riyo d8ö Janeyro, 29 'A, A.)): Bay Joj Klod denizden hararet küvvetl İstihsal etmek teşebbil- #ünden vazgeçmiştir. * l run Şinasi, yumruğunu masaya vurarak ayağa kalkmıştı? ça Çe_kinını. söyle.. Burada biz bizeyiz. Açıkca söyle, çekk necek kimse yok.. Na haber getirdin? lığın gürür ve haysiyetini daima mu- hafaza etmeleri için hasta ve yaralı kalbimle rica ediyorum. Teyze beni kurtar, Hasta kiz Aslına mutabıktır. TEYZE lâznmgelirdi... Istanbuldaki teyze- sine gitmiştir. H:ıru!ı Şinasi, bu kat'iyet kar- şısında — yaşırmıştı : — Buna sebeb ? Behice, yine homurdana ho- Sofranın etrafındakilerin göz- leri, Eftik'e dikilmişti. — Gelen haberin, hiç de hoş olmadığı, ihtiyar kadının halinden belliydi. Fakat buna rağmen, hepsi onun cevabını merakla bekliyordu. Eftik Dudu, tekrar yutkundu; kırık bir sesle: : — Gittim, dedi. Harun Şinasi, hâlâ ayakta idi: — Peki, soara? Ihtiyar kadın devam etti : — Ayşeyi gördüm... giylamiş, hazırlanmış... ae Odadakilerin çehreleri, ayrı hisler, ayrı ayrı aa ae letin et rindarlğ aai pakm eee Fo elti ayrı manalar ifade eden çizgiler, buruşuklarla kırıştı. Eftik'in sesi, büsbütün kırılı- vermişti : — Evden çıkarken; İstanbula, teyzeme gidiyorum. İki kalacağım! Demiş... ae Harun Şinasi, son bir. ümidle sarsılmış : — Belki buraya gelecektir. Behice, homurdanır gibi içini çekti: — Hayır... Buraya — gelecek olsa, araba ile gelirdi ve bu ka- dacağızdan daha öevvol gelmesi murdana güldü : — Bolki, ben giderim, zorla alır, getiririm! Diye h Harun Şinasi, iki yanına sal- lanır gibi oldu, masaya tutunarak ağır ağır oturdu. Eftik, geldiği gibi sessizce odadan çıkmıştı. Cevad Galib, önüne bakıyor, eline geçirdiği bir çatalla oynu- yordu. Hilkatin göz bebeklerin- deki zehirli iğneler, âdeta tutuş- muştu. Türkân, biraz da şam- panyanın verdiği bir alıklıkla, gülüyormuş gibi dudaklarını - kı- — Peki, ne yapalım? Kafi artık.. lgzumundan fazla ehemmi- t oruz | İ n"::. Şinasi, büyük bir bar- dağa siyah şarab doldurmuştu, ağır ağır içti ; bebekleri kararan gözleri, yıldızsız. geceler kadar karanlıktı ; birşey l"""’"*_' Bebice, sözünün, hiçbir kulağa ılylaııdl. < —m(m"j AAA DA NDU DA AA DARER L E GÖ K KA UA SK İARGP Ğ PZN 0W 5 | L ai