abinesinin stifası Dün gelen Ajana telgrafları Yu- Çorlarya Hasiciye Bakanı Bay Yev- Va istifa gitiğini bildirdi. Bu İ aç dar mevklnde bulunan Bay *viç hükümetimin istifasımı Başnaib |'?"' Pol'e vermesi takib etti ve bu "Üfa kabul odild.. Bay Yevtiç'in #ekilmesine şebeb olarak gösterilen “yaza vaziyeti, bana kalırsa, bu Sekilmeleri Hade için kullanılmış İekü bir tabirden ibaret olsa gerektir. ekiliş ile Yugoslav - Macar imin Cenevrede aldığı hal şekli da bir münasebet aramak, uzak el atmak sayılamaz. SKoslavya efkârumumiyesi, Uluslar Tilğinde bulunan tesviye — tarzını “;""'l-ııîçe benziyo: daç) ) den fazla bir saylav grupuna ._"- Bay Yevtiç ile Bakanlardan Y Marenkoviç arasında hükümet lz"'li (aza ) için Ulus Kurumuna Ü olup olmamak noktasından Skan” ihtilâfın da - bu işte b unmak gerekse de, h ifiyafı, Bay Yevtiç'in C: Maliyetinin çok mücesir olan Yugos- tatmın etmemiş olduğunu gibi oluyor. Yeni kal üi Saray Nazır ve Fada katledilen Kıral Aleksandr'ın yakınlarından General Peftiç'in Mur edilmesi, Yugoslar sıyasa: azimkâr bir İstikamet almak Piz'yetinde olduğunu gösterir gibidir. akat ihtimallere — istin. eden bu aşılabilmesi vi Si lâzımgeliyor. Ancak ondan ki etrafı vuzuhla görmek olabilir, blr Hunları söylüyor * « Cenevre muvaffakıyetinden sonra Benes ile B. Titülesko'nun çiçekler I: örtüldükleri bir sırada B. Yevliç'in Karşılaştığı mühalefet güçlükle kal İtahtır. Bütün acun ( dümya ) hayrete ür. Daha başka bir şeklikabul — Süreyya Firdevsi İçin Parla, 19 (A.A.) — Şanlı İran şalri İrdevainin bininci yıldönümü müna- Sorbon Üniversitesinde me- Ttilm yapılmıştır. Ingilterede Bir Havacılık Plânı Yapıldı Londra, 19 (A.A) — Hava işleri Bakanlığı, — sivil tayyareelliği baştan tensik etmektedir. Yapılan plâna göre sivil ve askerl tayyareci. İlk tamamile birlbirinden ayırd edile- cek ve sivil tayyareciliği müteallik olan meseleler bundan böyle yüksek hava işleri meclisine havale edilmi- yacektir. Silâhsızlanma Felemenk Hükümeti Sov- yet Teklifini Vakitsiz Buluyor Lahey, 19 (A.A.) — Felemenk hü- kümeti, Sovyetler tarafından, silâhsız. lanma konferansının dalmi ve geniş salâhiyetli olması hakkında ileri sü- rülen teklifi mevsimsiz buluyor. Müsellâh Ihtilâflar istişare usulleri hakkında Amerlka İle Felemenk hü- kümeti bu işlerin konferansa bırakıl- masının muvafık olmıyacağı mutalea- sındadırlar. Zira bu İşler uluslar ku- rumu organlarının esaslı vazifelerini teşkil etmektedir. Bir Kadın Asıldı Hu), (İngiltere ) 19 — az ıııındı olan Med: | Mejor bu sabah saat sılmıştır. İdam hükmünün affe- | için yapılan bütün teşebbür- Yedi seneden fazla bir nam lik defa ola- rak İngilter. sılmaktadır. Sar Hâdisesi Polis Kumandanı Vazife- sinden Çekilip Ayrıldı Sarbrak, 19 (AA) — Uluslar bruk, 19 ( A<A ) — Hemeley'in vvelki gün verilmiş ve dün miştir. ) kimsenin, kendisinden Tetemediğini, fak hükümet komlayonunu, bir polis zabi- tinin çıkarmış olduğu son hâdiseden dolayı fena bir vaziyette bırakmamak için kendi istoğile çekildiğini söyle- miştir. Sevediği;ıe Edebi Tefrika g0 /2 / 904 Bütün — muharrirleri, şairleri, .d"llul. romancıları, hikâyecileri .“"lılırı. musikişinasları tanırlar: — O şarkının güftesi mi? ne"delı çaldı. b O hikâyenin *n, verdimdi. — Önün yazdığı son roman Yok mu? Benim maceralarımdan İ tanesidir, kendisine anlatmış ulundumdu. Boyunlarına, « Taklidlerinden ?kmımılı lâvhası asılsa, yine ayda etmez. Çünkü bu, kulaktan lma, ağızdan kapma mukallid- !, kuvvetlerinden emindirler, ve Saları dinleyen salon, sosyete de Zaten taklid ile aslın farkında değildir.” Onlar, muvaffakiyetlerinin bir ıu'“"'l da cüretlerine borçludur- . Nasreddin hoca hikâyelerini, “er Avrupa nüktesi gibi anlat- Fhklın c:Einmexlcr. Onları din- eyiniz: — Biz, Fatih Çarşambasında Olurürken, bunu Hanife hacım Yöyledi idil Yahud: — Büyük babam Arakiyeci Teyhi Hafız Mehmed efendi, hep Unları göylerdi! iyemezler ve demekten kor- arlar. Herhangi bir —Avrupa mevzuunu Âşık #espri,, &l duymuş olmak haz ve a uğruna, çocukluklarının, gençliklerinin tatlı, uzak hatırala- raı gömmekte zerre kadar tered- düd etmezler ! Onlar, bütün bu faziletlerini, ü#stünlüklerini, battâ ilimlerini (!) dirhem dirhem satarlar ve bece- riksiz, pısırık İnsanların günlerce, haftalarca alınteri karşılığı kazan- dıkları paranın sekiz on mislini sarfederler; yalnız bu — sarfl; atı yanındakilerin keselerinden öde- tirler. Onların yine boynu eyik değildir, başları dik, göğüsleri ileride gezerler; her yerde, her zaman el Üstünde tutulurlar. Cevad Galib, bu tipin en kurnazlarındandı. Ailesini sorar- sasız, Mmanalı manalı —gülümser, önüne bakar, İçini ç Bu, bir aile sırrıdır. Eski halini, tahsi- lini sorarsanız, Adalardan, Paris- teki Kartiyelaten, — Montekarlo- dan, — Şişliden, — Saraçhaneden, Sofulardan, cımbızlama eşantiyon- lar alarak size bir “kokteyl,, yapar. Bu da bir sırdır. Cevad Galib, Harun Şinasiyi nasıl ve nerede tanımıştı? Ve nasıl bulmuştu? Bu, ancak Cevad Galibden sorulabilir. Şu var kl Harun Şi- nasiye de sorulacak olsa, vüzıh | Amerika Şimdiden Gele- cek Savaşı Düşünüyor Bîtaraf Kalmak Hazırladı Hariciye Bakanı İçin Bir Proje Vaşington, 19 (A. A.) — Dış işleri bakanı Bay — Hul, bir savaş — olumca Amerikanın bitaraf kalacağına dair bir. proje hazırlandığını — söylemiş, ancak Amerikanın, denizlerin serbes- tisine dair ol hakkındaki Bazı mahafilin fikrine göre, Ame- rika Reialclimhuru, acnebi devletler arasında savaş çıkarsa, tehlikeli alanalar- da dolaşan Amerikan gemllerile tica- ret yapan esliha fabrikatörlerinin bu işi, zarar ve ziyanı kendilerine ait Bu siyasa, muharib devlet aleyhinde ambargo ko- nulduğu takdirde uluslar kurumu İle teşriklmesal yapılmasına medar ola- cak ve Amerikan bitaraflığının tama- mile muhafazasının uluslar kürümuü- ötedenberi mamış olan Fransa İle İngiltereyi tat- min edecektir. Amerikanın, deniz — meselesi Japonya ile mevcut olan - ihtil 'ngilterenin muzaheretini elde etmek istemesi, ihtimal, Vaşi tinin bu muzaharet veya Soyyet Rusyanın — müzahereti olmaksızın Japonyanın - ceszretinl kı- rabileceğini ummamaktadır. Düşünülen Tedbirler Yaşingtom, 19 (A.JA.) — Cümhur Reisi Bay Ruzveltin, Amerikanın t durumunu düzeltmek Gümüş Piyasası Londra, 19 ve Hind mü, miktarda gümüş çıkardığı için piyasa düşmüş, fakat Amerika bunları satın aldığı için piyasa tutunmaya yüz çe- virmiştir. bir cevap vereceği şibhelidir. Çünkü, arkadaşlıkları okadar samimidir ki ayla lere Şinasi, bu arkadaşlıktan memnun- duz, hattâ Cevad Galibe minnet- dardır. Cevad Galib, Harun Şi- nasi için bulunmaz bir destekti. Harun Şinasi, ona, evvelâ, bir barda rastgeldiğini zannediyordu. Fazla sarhoştu ve konuşmuşlardı. İki gün sonra, teklifsiz oluvermiş- lerdi, Harun Şinasi, o gün de, içki- de, pek baştan karaya vurmuştu, Barlardan — çıkamıyordu. Cevad Galib, bunun gayritabi! olduğunu derhal — farketmişti; — arkadaşını biraz açınca onun ylreğinden vurulu olduğunu da anlayordu. Cevad Galib, çok hassastı; Harun Şinasinin haline, içten bir alâka gösterdi: — Nasıl bir kız bu, Harun? Harun Şinasi, barın orta sa- lonunda, renk renk pervaneler gibi dönen açık tuvaletli kadın- lara istikrahla bakıyordu: — Sana, nasıl tarif edeyim, kardeşim... İşte, bu, dans edenler de kadın! Birile mukayese ede- mem ki... Ce Galibin, güzelliğin, se- vimliliğin itibari bir şey olduğunu bilmiyecek kadar ağzı süt m— muyordu. Lâkin hayran ve tak- dirle gözlerini açmıştı: Demek çok güzel! Harun Şinasi, yumruğile göğ- söünü döğüyordu: — ngııl de söz mü? Bay Ruzvelt için şu örü bir proje harır- Tadığı « iyor : 1 — Silâhli anlaşamamazlıklardan uzak kalmak, 2 — Ecnebl devletlerle ittifaklar yapmamak, diğer devletler ile ve ülüsler kurümü ile çalışma ortaklığı yapmak ve berişı korumak, 3 — Admerika fabrikacılarının ee- nebi — fabril a dalavereli — işler yapması! 4 — Şimdiden genel bir plâmı hazırlamak, donanmaya güç vermek, seri bir tayyare kuvveti başarmak — ve Nikaraguna kanalını açmak. rberlik Hava Postaları ya ilk hava postasını yapan tayyare Avustralyadaki Darvin'e dün akşam gelmiştir. Tayyare İnglltereden ayın 8 inde kalkmıştı. — Hiç konuşmadın mı? Hayır! N Nerede oturuyoör?. Kadıköyündel! Peki, kimlerle medin mi? — Bir şirkette daktilo... Sa- bahları sekiz buçuk dokuz vapı- rile iniyor, akşamları beş buçuk, altı buçuk, en fazla yedi vapurile dönüyor. Cevad Galib, gülüyordu: — Iskelede beklemişe benzi- yorsun! ğ Harun Şinasi de yorgun yor- gun gülüyordu: — Tahminin doğrul Cevad — Galib, karşısındaki acemi çaylağın yüzüne kahkaha ile gülüverecekti, fakat kendini tutlu: — Eu, klâsik zamparalık! Harun Şinasi, doğrulmuştu: — Ne demek — istiyorsun, sanki? Cevad — Galib, — arkadaşının alındığını ve bilhassa sarhoşluğun tesirile gücenir gibi olduğunu hissetmişti: — Ne demek mi İstiyorum? Gayet basit, azizim. Bu, senin yaptığını, elinden iş — gelmez, beceriksiz, daha açık söyleyim, parasız İnsanlar yapar. Harun — Şinasi, — anlamadan konuşur, tahkik ede- bakıyordu : — Peki, elinden iş gelir, be- cerikli, ben de açık söyleyim, poralı insanlar, ne yaparlar? Cevad Galib : nerelerde — çıkiyor, | Gönül İşleri Ben Ne Yapayım ? Üç yıldanberi sevişiyoruz. Bü- tün kirliliklerden uzak, çok temiz ve çok samimi bir sevgi ile biri- birimize bağlandık. Ben bugün on sekiz yaşında bir genç kızım. O, yirmi ikisindedir. Ben orta mektebi bitirdim, liseye devam etmedim. O, şimdi Üniversite- dedir. ve tahsilini bitirdikten sonra evlenmek kararını verdik. Hattâ bundan bir hafta evvel yine buluşarak bu kararımızdan ailemizi haberdar etmek huşu- sunda da anlaştık. Fakat bu son kararımızdan bir gün sonra om- dan aldığım bir mektub beni tam bir ümldsizliğe düşürdü. Her buluştuğumuz gün beni çıldira- sıya sevdiğini söyliyen o, bu mektubunda diyor ki: « — Kendimde seni mes'ut etmek — Iktidarını göremediğimi anladığım İçin evlenme kararın- dan vazgeçiyorum. Beni affet. » Bu satırlar benl çok sarstı.) Biliyorum ki o, beni çok seviyor. Çünkü bu sözlerimin çok kuvvetli delilleri vardır. Öyle sanıyorum ki benim âilem zengin, onun ailesi fakir olduğu için benimle evlen- meği gururuna yediremiyor. Ben şimdi ne yapayım? ,, Kızım.. Hiç üzülme. Eğer, de- diğin gibi, o genç seni clddi! ola- rak seviyorsa çok yakında #sana tekrar gelerek af dileyecektir. Ben öyle samyorum ki bu mek» tub seni denemek içindir. Biraz bekle. Dediğim çıkmazsa sonra tekrar konuşurur. TEYZB Yugoslavya İle Ma- caristan Arasında » 19 (ALA.) — Peşti Napl acarların sınır diğina çıka- rılmaları üzerine hükümetin Yugoslav- ya nezdinde teşebbüste bulunacağını yezıyor. — Elini sallasan ellisi, başını sallasan tellisi ! Der gibi, elinl ve başını sallıyordu : — Ne yapmazlar ! Harun Şinasi, — yumruklarını masaya dayamıştı: — Peki, söyle! Ne yaparlar? Cevad Galib, birden ciddile- şivermişti : — Baban, tanınmış tüccarlar- dan.. Sen de Avrupada iyi kötü bir tahsil görmüşsün. O kızın giltiği şirkette memur ol.. Aylığa filân bakmazsın. Harun Şinasi, ayağa kalkmış, kucaklamış, yordu. — Sen, yaya getirdin. Bu iyili; mıyacağım. — Bu, — hiç, hiç hatırıma gelmemişti. Gevad Galib, eliyle onun sır- tını, âdeta bir çocuk avutur gibi okşayordu: — Bu, akla gelmiyecek bir şey değil, kardeş.m... Yalnız, se- nin gözlerini, nasıl diyeyim, hayal, hulya ve rüya bürümüş... Dünyayı görmüyorsun ki... Harun Şinasi, viskinin verdiği alıklaştıran bir sarhoşlukla yayık yayık gülüyordu: — Ne güzel söyliyersun! Cevad Galib, yarı şaka, ciddi devam ediyordu : çıldırmış gibi Cevad Galibi yanaklarından — öpü- yarı — Güzel değil, doğruyu söy- lüyorum. Eh, bunlar da benim başımdan geçti | (Arkası var )