W 1001-20900000E O0DDDLLLOADUSLUL VA LVOSULLVADORAL v BAL YN E LA 1 . S L SOT D v Dişçide | D NİNNİLER Karga seni tutarım Kanadını yolarım Ye'pazeler yaparım Kışın mangal yakarım. | » Yanımda gezer bağcı baba, Arkasında yeşil aba | Himmet edin uyusun | Zindandaki Cafer babal | » Bahçeye kurdum salıncak, Eline verdim öyuncek Uyusan a yümurcak Fena çocuk olacakl.. Haminne Hayvan Aklı Bizim abdal at, bir gün Tak- simden geçerken uzaktan koşu- cuları gördü. Koşucular sokak koşusu — için talim yapıyorlar, antrenmanlarını kuvvetlendiriyor- lardı. Abdal at, onların öyle ala- bildiklerine, soluk soluğa koştuk- larını görünce güldü: — Hangi dişin ağrıyor ? — Zavallılar kim bilir ne kadar — Sen baştan sıra İle çekmiye başla Bay amca, çekilirken han- çok kırbaç yemişlerdir ki, böyle gisl daha çok acırsa o ağrıyor demektir |.. | koşuyorlar!. BARARARARAARARARARARAA AA Yeni Pantalon Afacanla — Cingöz — bahçede Oturmuş, oynuyorlardı. -Afacanın babası da, çiçekleri — çapalıyor, koruluk arasında öteberl arıyordu. Bu sırada pantolonu bir yere ta- kıldı “ cartl. ,, diye boydan boya p z dac Yazısını bakarak okuyun ! MARARAARARARARARARARAR AD I Aptal Beygirin Hikâyeleri Il CiT — Tabü büyüklükte ağrandisman yapıyor musun Bay fotoğrafçı ? — Elbette yaparım, — O halde, şu geçen gün çektiğim deveyi tabli büyüklükte bi- yültüver, | Sarhoş Akşam üzeri Afacanla annesi Vaniköyünden —ihtiyar — halanın evinden dönüyorlardı. Köprüye çıkana kadar ortalık adamakıllı kararmıştı. Eminönüne varır vare maz, Afacan karşıda iki polisin, | — yırtıldı. Cingöz Afacanın kolunu - — — — k dllrlt_l:m*' aet 3 MASA : pııtılonuıııı yırttı. ÇIÇEKLER PERIS[ Ş | Afacan sevincle haykırdı: Çok eskiden, Altay dağlarının P haberdar değilsini. Ta Çinmaçin- — Oh, bana yeni bir pantolon | ardında, Demir kayalar ve tunç den kocaman gövdeli, İri gözlü, tepelerle süslü bir memleket kara sakallı bir adam gelmiş.. vardı. Buraya türkler “Ergene- Üstü başı hep kokuyor. Bu nevi kon,, derlerdi. çiçeklerin kokuları onun elindeki Ergenekonda, herşey — güzel, ufak şişelerde.. Bu ufak şişelerde herşey c&nli Adi. Sabahları gün neler yok ki... doğarksı, bütün — Ergenekonun çiçekleri, tomurcuklarından fırlarlar, şarkılar söylerlerdi. Yine Ergene- kon kuzuları, yeşil dağ etekle- rinden çıngıraklarını — sallıyarak ovaya İnerler kuşlar uçuşur, cıvıl- daşır, güneş neş'e kollarını gererdi., Çiçekler Ergenekonun en gü- zel şeyleriydi. Çiçekler perisi — dağlardan, uzun kavalını öttürerek indi, indi indi ve göl kenarında bulunan geniş dallı çiçeklerden biri stüne oturdu. Gölde Kngı_ı_kuılı_ı_ı yüzüyor- Çiçekler parisi şarkılır söyliyerek daldan dala gezardi du. İçlerinden biri yavaş — yavaş geldi ve selâm verdi: — Günaydın çiçekler - perisi!, Bugün ne kadar neş'elisin!, — Elbette, çünkü ovalar dağ- lar, bayırlar hep benim!. Ben ge- vinmezsem kim sevinir? Kuğu kuşu güldü: . — Çaok sevinme çiçekler pe- risi dedi. Sana kara bir haber yereceğim. Çiçekler perisl merakla baktı. kuğu kuşu devam etti: — Kış geldi, senia s.sin Le- sildi. Eskiden boyuna öterdin !. — Sesimi bahara biriktiriyo- NİNNİLER Yolda geçer yolcu yaya, Arkasına giyer aba, Konyadaki koyun baba, Gel kıizimi uyüt babal, * Hu hu hoppala Koşar gider bakkala Bakkal yolu taşlıdır, Yavrum hilâl kaşlıdır. * Hay hay haylaklar, Masayı kaptı çaylaklar, Oğlumua iyilik sağlıklar, Uyür suda balıkla ç Notalar Birgün Afacanı karşı komşu- nun büyük kızı çağırdı. Bu kız güzel piyano çalardı. — GitAfacan,dedi, Ankara cad- ünde köşe başında bir piyanocu $ Var, ondan piyano parçaları İste. A ?fıcın dükkâna gird. Baktı rafta yıgın yıgın piyano var. Köşedeki adama dedi ki: — Bana piyano parçaları ver amma, küçük olsun, sonra, taşı- Yamam, dedi. ğ — Vallahi anneciğim, kaba- hat bende değil. Tel dolabı açar- ken elmalardan biri başıma düştü. Halbuki ““Afacalidün ” Iâtöben u a » Ben | de - nlığımdan Piyano notaları idi. arMNteNE %l"".&î'”ümâw — Sen galiba hiçbir. şeyden | | L — Ne, denize mi giriyorsun?. kollarından sıki sıki tuttukları zil zurna bir sarhoş gördü, anne- sine gösterdi: — Bak anne, bu adam galiba polislerin iyi arkadaşı olacak. Kol kola gidiyorlar. KHayvanlar Konuşuyor!.. — Eyvah, büyük babalarımızın | ınlıth%u" Gülyağcılardan,, biri olacak,Bu sırada ta karşı tarlalar arasından dev gibi vücudile gül yağcı göründü. — Bütün çiçekler feryad — ediyorlardı, — bağrışıyor- lardı. Çiçekler — perisi koştu ve gül yağcının önüne tıçıılı onu öldürmek İstedi. Fakat ne çarel, Gül yağcı koca ellerile onu tuttu. Parmakları arasında ezip boğdul. Altayda şimdi her bahar çi- çekler perisinin yası tutulur!. İ Vedad Sunayeşim — Ne ©o Kuuşu, - n.çin uçmur yorsun da, yürüye yürüye gidk yorsun ? — Annem geçen gün kızdı. Fazla havalanıyorsun : dedi de !.. Merak Afacan bir demirci dükkânım dan geçiyordu. seyretmeye baş- ladı, Demirci; — Ne o küçük, beni mi sey- rediyorsun? Galiba demirciliğe hevesin | var ha?, Aferin sana.. Bu soğukta mı?.. Afacan omuzlarını silkti: — Annem - kızdi:: “Seni dee | — — Hevesimden değil, acaba nize atacağım!;, dedi. Yüzmeyi | çekiç sallarken çekici eline vuracak unutmus muvum dive bakacağım, | mısın diye bakıyorum. 5