Sonrasını Bekliyelim *“Nol ve paskalya,, bence yit yıl- ilardanberi evrensel — siyası hime tışmış iki mevzudur. Uluslar arası ASalaşamamazlıklar, nekadar ne türlü Olursa olsun, Noel veya paskalya Zelib çattı mı siyasâ kodamları İş- lerini paydos ederler, bir ay kadar Ortalık süt Hman olur. Bu yı! da öyle oldu. Londrada Japosya, Amerika ve İhgiltere marehbaslari deniz silâhleri: a azıltılması işini konuşurlarken aalaşmaya bir türlü varamadılar, İŞ sarpasardı, Kodamanlar az kalsın H:ımk yumruğa geliyorlardı. Fakat baba ak — sakalımı — bulut- arasından — gösterip — paskale Ya yortularının yaklaştığını bildirince kavgalar kezild', gürültüler duruldu. öncs birbirlerine yumruk göse İtren yoşil mass kodamanları sustu- lar ve işi paskalye yrtularından Aonraya attılar. Şimdi sizinle birlikte düşünelim; L.ly kadar uzayacak olan psskalye Fortularından sonra siyasa alânında (meydanında) neler canlanacak ? Bize kalırsa üç devlet deniz silâh- ları işinde kolay kolay anlaşımıya- #aktır. Çünkü Japonya Jik ve son #Özünlü birlikte söyledi. Deniz silâhları de beraberlik istiyor. Ötekilörinin Sok, kendisinin az harb gömisine ,ahib olmak işine gelmiyor. » Amerika ise Japonyanın kendisi ıkâdar deniz kuvyetine sahib olmasını Süç istemiyor. Şu halde paskalye yore larından sonra görünecek manzara İçltulardan evvelki gibi olacak, diye- iliriz. Bir anlaşmaya varılsa bile bu, z boyamacadan ileriye geçemez, “yoruz. — * Deniz Görüşmeleri Netice- siz Kaldıktan Sonra Lonra 16 (A.A.) — Dış Bakanı Sir Con Simon ile sefiri baç Matsudeyra bir tııı'ıfıt:,u:ııy Norman Davis ile Amiral Stanley kargı ta- Palta olmak üÜzere dün bir. golf par- O tisi yapmıştır. Neticede İngiliz-Japon tarafı 3-2, Amerikalılara galib gel Miştir. Fransaya Bir Hediye Paris, 16 (A.A.) — Hava sergisinda #österilen ba'on sepeti İle birkaç fayyare motörüne ald küçük ölçüde iter nümune, Sovyet büyük elçisi farafından Hava bakanlığı müzesine iye edilmiştir. Edebi Tefnka 19 — Hayret ettiğim cihet, me- Mur oluşu! — Oğlum, tücecar zade ol Paranın gümüş olduğunu biliyor! — Hava imbad.. kotralar, kanad açamıyorlar. Tam motör havası! — Buradan — Pavli doğru bir açılmalı! — Yahut ta Boğaziçine.. Behice, artık birşey söylemi- Yordu; komşuları, onun hesabına, ana daha fazlasile söylemiş oluyorlardı. Motör, plâj iskelesinin bir az nde durmuştu, plâjdaki ka- Bklardan. bir tanesi, çala. kürel, "';“ro yanaştı. Motörden kayıga l e dike Ci lerini katle hıkcı'y:rdu. MEE Cevatla Harun! _Btyhıı, son bir tereddüd ge- E"ü)'?ldlı. Artık, o, kalbinin, his- min, ginirlerinin emirlerinden tiyade, etrafındaki esen havaya kendini kaptırmıştı. B.h:('y'k' iskeleye — yanaşırken, ce sordu: adasına Karar ver, ne yapacağız? Beyhan, bu kadar ürkı::lğı ve Manasız — korkak görünmekten tekindi. omuzlarını - kaldırdı: - — No yapacağız; hiç! haş | Sevmediğin —— e 17 / 12 / 934 Macar Ve Avusturya Görüşmeleri Budapeşte, 15 (A-A.) — Avusturya Başbakanı bay Şuşing Budapeşteden hareketinden evvel şu beyanatta bu- lunmuştur: “— İç siyasamızı yalnız olarak tmek İstiyorur. Bunun için en daba iyi mevkide bulunu- yoruz ve kendi evimizde hâkim oldu- gumuza inanıyoruz.,, ç Öbür yönden Hariciye Bakanı bay Berger — Valden de, — Macaristanın, Avusturya istiklâlini barışın devamı ve Tuna havzasının ökonomik - teşki- Tâtlanması için şart olarak tamınma- sından dolayı mutlu olduğunu bildir. miştir. Budapeşte, 16 (A.A.) — Aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir: Avusturya Başbakamı bay Şuşing ile bay Bergerin Macar Hükümetine yaptıkları iki günlük siyaret esnasın- da, iki ölkenin devlet adamları pek dostça görüşmeler yapmışlardır. Bu görüşmeler Roma anlaşmaları ruhun- dan ilham almış vo iki ulus üyelerinin tam görüş uygunluğunu tesbite imkân vermiştir. Bir Tekzib Almanya İle Fransa Ara- sında Anlaşma Olmamış Raris, 16 (A.A.) — Hava Bakan- Tığı, Cenubi Amerika hatlarının işletil- meksl için Fransa ve Alman hava kumpanyaları arasında bir anlaşma yapıldığını tekzib etmiştir. Bakanlık ve Fransa bava kumpanyaları şimdi yapılmakta olan görüşmelerin yalniz tarife ve sefer zamanları hakkında olduğunu sözlemiştir. Almanyanın Ihracatı Berlin, 16 (A. A — Alemsnusnın | von teşrin ticaret muvazemesi 10 mil- yon marka varan bir İhracat fazlalığı ile kapanmıştır. Ülk töşrindeki ihracat Fazlası 16,000,000 du. Fransa, Sovyet Rusya, Çekoslovakya, Holunda ve Danimarkaya olan ihracat azalmış ve Amerika ile Ramanya ve Avusturyaya olan ihracat çoğalmıştır. Her memle- ketten yapılan ithalât azalmıştır. AA Behice, neş'e ile omuzuna vurdu; — Yaşal. Dünyanın zevkini çıkar!.. Harun î:ıııi ile Cevad Galib kayıktan çıkmışlar, İskeleden yü- rüyorlarlardı, Behice sür'atle üs- tünün kumlarımı temizliyordu : — Eğer sen, kaçacak olursan, bu sersemler, kuskuslanırlar. Biz direnip duracak olursak, bak ne- lere şahit olacağız. Yalnız şim- dilik olduğumuz yerden lamık Beyhbanın danmıyalım. —Hattâ —uyurmuşuz gibi uzanıp yatalım. Beyhanın bu oyun hoşuna gitmiye başlıyordu : — Uzanahm, daha iyi... Yanyana, kumların — üstüne uzandılar, ikisi de, gözlerini güneş- ten korumak için iollınnı yüzle- rine siper etmişlerdi. Behice, yattığı yerden kıs kıs gülüyordu: Cevad, beni arayacaktır. Harunun buraya geleceği şiiphe- liydi. Şimdi seni görünce öyle şaşıracaktır ki... Cevad, kimbilir, ne maskaralıklar yapacaktır. Beyban, yalvardı: — Kuzum, pek lâübalileşme ! Behice,, kendi / kuvvetinden emindi: | Habeş Hududundaki Kanlı Kavgadan Sonra İtalya Bu İşde Kendisini Yerden Göğe Kadar Haklı Gösteriyor Roma, 16 (A. A.) — Habeş hükü- metinin uluzlarder- neği yanındaki | teşebbüsü İtalyan © bükümetinin Val. val hâdisesl hake —— kındaki hareketini değiştir me moek tö- dir. Durum, — diplor # masi — bâkımındas şu şekildedir. Habeşistan 6 ilk Künun tarihinde İtalyanın Adisaba- badaki maslahatgü- ÜRİ zarı nezdinde pro- testoda — bulunur. ken ayni zamanda — Jabeşistanın Ro- madaki — maslahatgözarı da — İtalıan hükümetine verdiği protestoda Val Val ve Varderin Ogalden Vilâyeti ıl;îıdoühı:uıiıılııu ve M':iıîlilı wvetile İtalyan iliz - Habeş muhtelit ko=;=ıı u'.ıdı:ııı ettiklerini bildirmekte idi. 9 ilk Ki- nun tarihinde Habeşistan hakeme müracast — isteğinde — bulunmuştur. Adisababa'daki İta'yan maslabatgü- zarı, hükümütinin tarziye ve tamirat isteğini bildirmiştir. Roma hükümeti, hakem meze'es'nin ileri sürülmiyeceği kanaal dir. Çünkü, bu hükümete göre, hadise İtalyan toprağında ol muştur. Yarı resmi İtalyan gazeteleri, ————eamamım z a Şarab Derdi Fransa Meclisinde İki Paris, 16 (A.A.) — Meclis relsi ison, meclisi açarken şarap piyasası hakkındaki kanun lâyihası için meclise verilen 200 den fazla değiştirme isteklerini işaret ederek, bu gertlar içinde mmento çalışma- mnâ İmkân olmu söylemiştir. Meclis toplantı esnasında artık | Şimalt Afganistandır. edilme- değiştirme isteklerinin kabul mesini onaylamıştır. Habeş imperatoru bir av esnasında İtalyan-Habeş mukavelelerinin, İtalya- nın Valval üzerindeki hukukunu is- | zer. Fransızca adına Coup neşret- | Foudre bata yeltenen maddelerini me ktedirler. Neticesiz mi Kalacak? Cenevre, 16 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor: Habeş Hıkhıodıiı uluslar Gönül İşleri Okuyucularıma Cevablarım.. İzmirden K.ALF. — imzasile mektub gönderen — okuyucumun derdini pek iyi kavrayamadım. Daha doğrusu anlattığı hikâyeyi neden derd edindiğini anlayama- dım, hulâsaten diyor ki: “18 yaşında bir genç kiız, evinin önünden her geçtiğimde beni gülümseyerek karşılardı, fa- kat birgün dudaklarındaki tebes- söümü uçmuş buldum, kendisile o vakte kadar konuşmamıştım, konuşmadan seviyordum, bana karşı gösterdiği yüzü değiştirince Hk karşılaştığım zaman sebebini sordum, yanımda her vakit gör-” düğü erkek arkadaşımdan ayrı!- mamı İstedi, halbuki bu arkada- gm, çocukluk dostumdur, — nasıl ayrılırım, hem de ne diye? Arasıra söylerim; konuşmadan, anlaşmadan, arada his birliği olup olmadığını görmeden sev- mek — olmar, — olursa — sinema yıldızlarına gönül kaptırmıya ben- de derler, aşkın - kismi mantık kitabında yeri yoktur. Burada bahsi geçen hanım kızın söylenilen arzuyu mneden derneğinde yaptığı teşebbüs, 1996'da | ızhar ettiğine gelince, onu da ilk Kânun 925 tarihli İngiliz - İtalyau antlaşmasına karşı yaptığı protestoya benzetilmektedir. Adisababa, uluslar derneğinin dikkatini iş ve fakat kendisi anlatmalıdır. x Eakişehirden mektub yollayan tale- çekmi Londra ve Roma hükümetlerinden | be okuyucularıma ; kendisini teskin eden mektublar alınca Sanıyorum, istediğinz küçük teşebbüsünü takib etmemiş ve uluslar | isim olacaktır. İşte hatırıma ge- konseyine müdahaleye Hüyzam görük- | len birkaç kız, birkaç ta erkek adı: memişti. Zelzele Hindistan Sarsıntısı İngil- terede Bile Duyulmuş Londra, 16 (A.A.) — Bombayda hlssedilen yer sarsıntısı, Londra, Dub- Hin ve Studgard gibi mühim Avrupa istasyonlarında da kaydedilmiştir. Sar- sıntının. merkezi ya Tibet ve yahut akşamdan tezi yok, bir neticeye varıl- Mabus Bart, arkadaşlarından bu | masını dilemiştir. — Sen, hiç korkma, ben idare ederim: Beyban, kendi kendine içini çekerek düşünüyordu; Türkân da böyle söylemişti. Bu seferde, Le- hice idare edecekti. Bu, idare edilmek bir taraftan fena değildi; çünkü vak'aların geçişine, insan bir seyirci gibi bakıyordu. Fakat bir taraftan da, kendi hüviyeti silindiği için, bir kukla mevkiünde kalıyordu. Beyhanı, garib bir heycan sar- maştı; kalbi, sıkışarak çarpıyordu. Sanki hiç birşey düşünmiyor, hiç bir şey beklemiyor gibi, kumların Üzerine sereserpe yal- mışlardı. Halbuki birkaç dakika sonra onların etrafında belki de bir fırtına, bir kıyamet kopacaktı, Yüzüne siper ettiği kolunun arasından Harün Şinasi ile Cevad Galibe lılkl!'m'l"-f l':ılm 'az iskarpin, beyaz fanilâ talon, beyaz gömlek giymişti. oluud:. koyu lâcivert bir ceket tutuyordu. Yıl;qlııı. dudaklarının .y"..n. dan mırıldandı: — Aman, bu çocuktaki aşortl mek merakı... —— Behlce yavaşça sordu. — Ne diyorsun, Beyhan? — Beyhan kıs kas güldü: — Hiç... Dalmışım da, kendi kendime söyleniyorum. Behice, cevab vermedi. Onun bütün sükünetine rağmen, gayet uyanık, tetikte durduğu anlaşılı- yordu. Ea küçük çıtırdıya - fısıltı- ya kulak kabarlıyor; en küçük bir hareketi, uzakta ve yakında- ki en ehemmiyetsiz bir hmidı- | nışı bile gözden kaçırmıyordu. Onun bu uyanıklığı, Beyhanın aklım başına getirdi. O yine kendini bayallere kaptırmış, ken- dinden l"î’:lı dalmıştı. Harun — Şinasiye bakarken, derisinin üzerinde örümcek dola- ormuş gibl bütün vücudu tik- rîzyıeuk guuımyoırdn. Beyhan anlamıyordu: bu, nedendi ? Harun Şinasi, iskeleden kum- sala doğru yürürken denizden, siyah saçlı bir genç kız, ellerini çırparak onu karşılamış ve suyun içinde sıçraya sıçraya — koşmuıya başlamıştı. Kumsalda, — kadınlı erkekli bir gurub; ellerile işaret ederek, Harun Şinasiyi yanlarına çağırıyordu. Başka — gurul onunla alâkadar görünüyorlardı. Beyhan, göz ucile dikkat edi- yordu. Harun Şinasi, bu hararet- l karşılanıştan, pek şımarmışa benzemiyordu. Dudaklarında na- zik bir tebessüm vardı. Harun Şinasi sevilmiyecek bir erkek değildi; belki onu, iİçten yürekten sevenler de vardı. Fakat Beyhan bunu tasdik ve itiraf etmekle beraber, yine yılan görmüş gibi ürpermekten kendini alamıyordu. Türkân, söylemişti; Behice, söy- lüyordu. Kendi gözile de görü- yor ve kulağile de işitiyordu. ve bütün bunların biri, ne hislerin- de, ne de düşüncelerinde, Harun Şinasi lehine, küçük bir değişik- lik bile yapmamıştı, yapamamıştı. Beyhan, düşünüyordu; .GM.L Gülbeyaz, Fatuş, Yıldız, Erdem, Er, Kok - Bey. TEYZE Romada Gürültü Savaşı Roma 16 (A.A.) — Dündenberi Venedik zarayımın etrafında 150 met- zelik yarım kutur. içinde, her — türlü etomobil kornalarım meneden bir susma haftası yapılmıştır. Bu hafta içinde her türlü sokak gürültüsü ya« sak edilmiştir. Dün Romanın merke- zinde başlanan tecrübeyi önümüzdeki son kâi ayıdda — yapılacak geniş teerül takib adecektir. — Acaba kendimi zorlasam, sever miyim? Motör var, bir de otomobil alırız. Dünyanın zevkini çıkarmalı! Yaşasın hayat! Kendini plâjın su ve kumlarında çırpınan şen şakrak insanlarm kahkaha- ları, neşeleri arasında; — güneşe soya ve havaya — birakıvermek; aşık civilti ve - şıpırtılarla kayna- yan kamaşan canlanan bir hulya âleminde kayboluvermek istedi. Gülecek gezecek - eğlenecek yaşıyacaktı. Fakat?!. Beyhan kendi de — farkında olmaksızın düşüncelerinde birden- bire gerileyiveriyordu: Fakat! hayat yalnız gülmekten gezmekten eğlenmekten mi ibaret hayatın daha ciddi tarafı yok mu? Bu âni gerileyiş, — beyninde isyanlar koparıyordu: — Peki, ne istiyoram? Gük- mek, gerzmek, eğlenmek, fena mı? Hayat, zaten nedir? Buna değ- mez mi? Fakat?l.. Tekrar gerlilyordu: — Fakat, bunun için kendimi zorlamam, — İâzım... Sevmezken, hatta tiksinirken seviyor, görüne- coğim... Bu, bir azab değil mi? Ereceği sandet, çekeceği azaba değermiydi? Kendi kendine kızıyordu; — Ne istiyorsun Melle Bovary? Sen, ne ile memnun olacaksın, yavrum? - ( Arkası var )