SON POSTA No 114 Öldürülen Köpok.. » Antuvan, Atlara Birer Kılınç Darbesi Vurmak Ahırın İçini Biribirine Katmak İstiyordu.. Kılıcının ağır kabzasını bir tokmak gibi köpeğin kafasın in- dirdi. Zavallı hayvan, en küçük bir ses bile çikarmıya muktedir olamadan kafatası dağılmış, yan Üstü yere yıkılıvermişti. Antuvan, geniş bir nefes aldı. Çünkü, en çok çekindiği tehlike, artık ortadan kalkmıştı. Kılıcının kabzasımı avacunun içinde sıkarak etrafı dinleye dinleye yavaş yavaş ilerledi. Duvarların dibinden sine sine şato binasına geçti. Alt ka- tın pencerelerini birer birer mua- yene etti. Hepsinl sımsıkı kapalı bulunca yüzünü ekşitti. Halbuki şeloya girmesi.. Hattâ Şövalyeye bile hissettirmeden gizli bir yere 'yerleşmesi.. Hissettiği esrarlı hâ- diselerin mahiyetini oradan tedkik etmesi elzemdi. Eğer bu tedkikatı, onun şübhelerini takviye ederse, Şövalyeyi haberdar edecek ve onu buradan kaçırıb götürecekti. (Yok eğer, hislerinde aldanmış ise, sessizce çekilecek.. Mesina yolcu- Juğuna devam ederek Şövalyenin 'emrini yerine getirecekti. ) — Fakat bu düşündüklerini yapa- ,bilmek için, herşeyden evvel şato |binasının içine girmek elzemdi... !Aıluvu, bu müşkülü nasıl halle- 'debileceğini düşünürken birdenbire , gülümsedi: W — Bıiıravol.. Muhterem hocam, Şeytan hazretleri; yine imdadıma yetiştin... Şimdi, ahıra giderim. 'Hayvanları çözerim. Bunlara bir (kaç kılıç tersi İndiririm. Tabii, ,biribirlerine — girerler.. — Ortalığı altüst ederler. Baba Karlo bunu ,iğitir.. Yine tabitdir ki bu gürültü- nün no olduğunu anlamak için 'abıra gelir. O zaman mutfak ka- pisini açık birakır, ben de usülca- sık oradan girerim. F Dedi... Baba Karloya oynayacağı bu oyunun muvaflakiyetli netice- 'sinden emin olarak, aralık duran 'ahır kapısına ileriledi. Fakat tam ;kıpıdın gireceği zaman, ağır ağır ,Şatonun bahçe kapısından giren bir araba sesi işitti. _l Araba yavaş yavaş gelmiş, şatonun arka cihetine dolaşarak 'ııulbığın önünde tevakkuf etmiş- ti. Bu sırada atının Üstünde dim “dik duran bir adam, yere inmiş, mutbağa doğru ilerlemişti. Baba fKır!o. mutbak kapısından çıkmış.. PYüzünde simsiyah maske bulunan ,bu adamı görür görmez, yerlere kadar eğilmişti. Bu iki adamın « nda, şu kısa — mükâleme cereyan etmişti. , Maskeli — Nasıl?., Karlo — Henüz yemek yiyor. Ve verilen ilâç tesirini göstermek için bir saat kadar beklemek ister. — Şu halde, adamlarım ara- badan insinler.. Bir köşede bek- lesin'er. — Arru buyurursanız şatonun alt kat salonunu açayım. — Hacet yok. Şurada bir köşeye de çekilebilirler. Mükâleme bitmişti. Maske'i adam, arabaya gitti. Bir şeyler söyledi. Üzeri baştan başa meşin kaplı bu arabadan sessizce sekiz kişi indi. Bunlar, yavaş yavaş ahıra doğru ilerlemeye başlamış- lardı. Antuvan, sağına — soluna baktı. Ne tarafa » gilse, bun'ar tarafıadan — görüleceğini — anladı. Bu —adamların. ne — yapmak istediklerini bilmediği için şimdi- lik büyük bir ihtiyat ile hareket etmek.. Onların harekâtını takib eylemek.. Şayed Şövalye için bir tehlike zuhur ederse, — işe tam zamanında müdahale edebilmek Iâzımdı. Bunları zihninden şimşek gibi geçiren Antuvan, bu düşünce ile derhal ahıra daldı. Pencerenin önündeki ot yığını Üzerine uzandı. Maskeli adam, ortadan kay- bolmuştu. Arabadan — inenlerde, ahırın önünde, şatodan görülmiyen cephede geziniyorlar, — seslerini mümkün olduğu kadar kısmıya çalışarak gülüb — şakalaşıyorlardı. Birer ikişer gelmişlar, Antuvanın bulunduğu pencerenin altına sıra- lanmışlardı. Antuvanla aralarında ancak sekiz on karışlık bir mesafe vardı, Boğuk seslerle konuşmakta devam ediyorlar, sırtlarını ahırın duvarına vererek birer birer çö- meliyorlardı. — Ah dün geceki eğlence... — Sorma, sorma.. Hiçbir yor- tu gecesi bu kadar eğlenmedik. — Boş şarab fıçılarının yuvar- Tanmasını unutmıyacağım. — Ya fıçıların dibinde sızan zavallı — kızlar.. Onların horla- ması... — Evet.. O da unutulacak şey değildi. — Uykusuzluktan bayılıyorum, — Ben de öyle... — Acaba çok bekliyecek miyiz?... — Kim bilir ?... — Belki de sabaha kadar... — Yarın geceye kadar olma- sın da.. — Dostum, ben sana bir şey söyleyim mi?.. Şuraya uzanıp tatlı bir uyku çekmek fikrindeyim. — Hiç fena bir fikir değil Yarım saat uyku keslirsen fay- dadır.. — Onuun daha eylsi var?. —Neo?. — Gel... Bu iki adam, arkadaşlarından ayrılmışlar ahır. kapısından içeri dalmışlardı. Yalnız biri, ellerini boru gibi ağtına koymuş: — Giderken bize haber ver- meyi unutmayın ha. Sonra mü- kâfattan mahrum kalırız. Dedikten sonra, kolundan çe- ken arkadaşını takibe başlamıştı. Antuvan, birdenbire şaşırmış, yattığı yerde, Üşümüş bir yılan gibi kaskatı kalmıştı. Eğer — ki- mıldanacak olsa, otlar haşır di- yacak, oradaki mevcudiyeti du- yulacaktı. İki arkadaş, ahıra girdikleri için serbestce konuşuyorlardı: — Böyle şahane — yataklar varken, kuru — toprağa uzanıb yatmaya ne İüzum var. — Fakat dikkat et.. karan- lıkta hayvanların ayağının altına yuvarlanma. — Benden tarafa gel. Ben ot yığınlarını buldum... Hooop.. Sen de şöyle sıçrayıver. — İşte ben de, sıçrayorum.. Heooop... Ah.. Bu ne?.. Burada bir adam var. İşine Gelince ! — Annem dedi ki: Oyuncak- larını kırarsan bir daha oyuncak almam. — Kitablarını da yırtarsan bir daha kitab almıyacak mı acaba? Yeni Neşriyat: Kadın giyimi yasası — Aydın belediyesi şehir içinde kadınların giye- cekleri elbiseler üzerinde verdiği ka- rarları, küçük bir brogür halinde neş- retmiştir. Hipopljiyum — Dr. Bay Tevfik Halil, notlarından topladığı bazı tıbbt bahislori, bu isim altında ve küçük bir kitap halinde neşretmiştir. BİRİKEN-PARA MUHAFAZA -EDER: SE S Za| — BÜRKİY etlef BANKÂAZI OSMANLI BANKASI|İ | TÜRK ANONİM ŞİRKETİ TESİS TARİRİ: 1868 Sermayesi: 10.000,000 İngiliz liram Türkiyenin başlıca şehirlerile Paris, Marsilya, Nis,Londra — ve Mançester'de. Mimr, Kıbris, İrak, İran, — Filistin ve Yunanistan'da Şabelari, Yugoslavya, Romanya, (l Suriye ve Yunanistan'da Filyalleri | | | vardır. Her türlü banka muameleleri yapar BANKA KOMERÇİYALE iİTALYANA Sermayesi — Liret —— 700,000,000 İhtiyat akçesi ,, 580,000,000 Merkezi idare: MILANO İtalyanın başlıca şehirlerinde ŞUBELER İngiltere, İsviçre, Avnsturya, Maca- ristab, Çekoslovakya, Yuğoslavya, Lehistan, Romauya, Bulgaristan, î,hsı r,ı Amerika thımıhiri Müttehidesi, rezilya, Şili, Uruguay, Arjantüı Peru, Ekvatöt ve Rohmhiyıd:m' Alılyasyonlar iSTANBUL ŞUBE MERKEZİ Galata Voyvoda caddesi Karaköy Palas ( Telef. 2641 /2/4/4/5 ) Şehir dahilindeki acenteleri: İstanbulda: Alalemciyan hanında Telef. 2821. Beyoğlunda: İatiklâl önddesi Telef. ıoqo.?îımpiyo dairesi Borsada Telef. 1718. İZMİRDE ŞUBE Birincl kânun Dünyanın yasıdır. Viyolet kadaşıdır. şaheserdir. HASAN KREMİ İhtiyarları gençleştirir ve gençleri güzelleştirir. Hasâı—l(ulîyaâı HASAN Yasemin Lila losyon lavantaları çiçeklerin ve inceliğin ruhudur. Üesrin Kolonyası| Hasan kolonyasının | yavrusudur. Çok güzel ve çok ucuzdur. Likid arjantina nevileri bir nefis limon çiçekleri kolon- Hasan Briyantini Gençlerin hayat ar-« ı7 ve ve