*6 Sayfa ! Te İ lTavukçuluk Bahsi (nl l Yumurta Sarısındaki Kan Lekeleri Yumurtaların bharici arıraları- nı evvelce yazmıştık. Bugün de yumurtaların içinde bazen tesadüf edilen — gayritabil halleri — gös- tereceğiz. Bu gibi yumurtaları çok kolay izah edebilmek müm- kündür. Bu cümleden olarak bazı kerre yumur'ayı alakok olarak yiyeceğiniz zaman tabağa kıirdı- ğınızda sarısının Üzerinde kan le- keleri olduğunu görürüz birçok kim seler vardır ki bu gibi yumurtaları hiç yemedikleri gibi bu kan leke- lerinin mevcudiyetinden dolayı bir takım yalnış neticeler - çıkarırlar; çok kere de bu gibi yumurtayı yapan tavuğunun hasta olduğuna alâmet addederek tavuğu tedaviye ve yahut kesmeğe kalkışırlar. Halbuki bu kan lekelerinin bulun- ması sebebini izahtan kolay bir şey yoktur. Filvaki yazılarımda gördünüz ki kemale ermiş tohum, yumurta salkımından kopar; o sıra- da onu ihata eden zar kese yeri, yırtılır. İşte bu yırtık arızi - bir sebebten bir az daha ileriye kadar uzandığı zaman zarın da- marlı olan yerine ulaşır ve Ora- dan çıkan ufak bir damla kan yumurta sarısının Üstüne yayıla- rak kalır beraberce yumurta mecrasına düşüp sarı ve albümin ile örtüldükten sonra dışarı çıkar, Bu gibi yumurtalar dahilinde gördüğümüz kan lekesinin bulun: ması fevkalâde bir şey olmadığı gibi tavuğun tedavisini, kesilmesini veya yumurtasının yenmemesini İcab ettirmez. Kan lekelerinin bazan yumurta kabuğu haricinde olduğunu da görürüz. Bu ise piliçten yetişerek tavuk olub ilk yumurtayı dışarıya çıkardığı zamana tesadüf edilir ki bu da yumurta mecrasında bu- laşan kandan başka bir şeş değildir. Yumurtanın beyaz ve sarısının çok koyu sarı veyahut açık sarı bulunmasının sebebi de yem meselesine! bağlı olduğundan hastalıkla hiç bir alâkası yoktur. Yumurtavın beyazı su gibi ve bazan da çok yapışkan — olup sarısından ayırmak dahi mümklün olamaz. İşte bu gibi yumurtala- rın gıda dereceleri diğer yumur- talardan daha farklı olduğu an- laşılır. Bu gibi yumurtayı yapan tavuklar fenni şerait altında ba- kılınış eyi gıdalarla beslenilmiş tavukların yumurtalarından başka bir şey değildir. Taze yumurtalar — bazen kırıldıkları zaman — et, balık gibi — kokular neşrederler. Bu da tavuğun — fenalığına — ve ve yumurtanın hastalığına ve ya- hut bayat olduğuna delâlet et- mez. Çünkü bu gibi tavuklar de- nix, göl ve bataklıklar kenarında dolaşarak oralarda pek fazla bu- labildikleri balık ve buna müma- sil yemleri yemelerinden yaptık- ları- yumurtada onun kokusunu neşredecekleri gayet tablidir. Etenköy Bereket Tavuk Çiltliği () Tavük ve Tavukçuluğa ait olan mlişküllerinizi sorunuz, miltehassıe slze <exap yerecektir. -— TAKVİM — ÇARŞAMBA — Kası $1 12 1nci KÂNUN 034 35 Arabi Ruml! $ Ramazan 1259 | 29 20i Teşr'n 119) Yakit | Ezari|Vassti| Vati Güneş (235 |7 15) Akşamlız — | 16 £ Öğle |726 (12 07| Yalaı (3 89 | 18 19 Ycindi |8 47 | 14 26 | İmsak | 12 48) » 20 SON POSTA Veresiyecilik Aldı, Yürüdü Tefeci Sarraflar işi Vere- yre İşler — kesad gidiyor. Bir iki yıl önce malları- nın ateş bahasın- dan yanına yak- laşılamıyan Be- yoğlunun benim diyen en kodamar | mroğezaları — bile ğ taksitle alışverişe başladılar, Bu me gazaların vitrin- lerindeki ( Kat maktudur) yazıları bile hükümden düştü; pek güzel pazarlık ediliyor ve beş aşağı, beş yukarı uyuşuluyor. dünç para veren sarraflar da, bu işleri bağ altına alan yeni kanundan sonra meslek değiştir- diler. Bunlardan kimi işi veres'ye terziliğe döktü; kimi emlâk del- lâllığına; klmi de komisyonculuğa. Piyasada peşin para ile alıcı bulmak güçlüğünü gören bütün ecsnaf, veresiye iş yapıyor. Birçok lokantalarda taks't ve karne usulü yer tuttu. Beş buçuk hralık yemek — karnesini ay soczunda ödenmek Üzere bir ay evvelinden beş liraya, hattâ dört yüz yetmiş beş kuruşa — veren lokantalır yalnız ikinel aınıf semtlerinde kalmıyor Beyoğlunun en tanınmış mücsseseleri do bu usule uydular. Geçen akşam bir arkadaşımla şöylece Beyoğluna kadar uzan- mıştım. — Büyük bir mağazanın önünden geçerken arkadaşım: — Dur, dedi ve bir tanıdığı ile senli benli konuşmıya başladı. — Maşallah, ayın yirmi beşin- de hem de malları bahalı diye tanınan bu müesseseden böyle kollarının altı. tıklımtıklım eşya dolu çıkıyorsun, Mutlaka mirasa kondun, yahut pokerde şansın iyi gitti. Alyanaklı, —iri cüsseli ve galiba Inhisarlarda memur olan | arkadaşımın tanıdığı neş'eli neş'eli cevap verdi: — Ne öyle, ne de böyle bira- der. Cebimde yirmi beş kuruşla girdim. Altmış liralık mal alıp çıkıyorum, ne sihirdir, ne keramet. Sakın — anaforladım, — sanma ha! Fono verdim azizim, bono. Tak- sitle alış veriş, ayda on lira vereceğim. Allah bereket verin; benim de, hatunun da kışlık ihti- yacı çıktı. Merak ediyorsan, yahut senin | de ihtiyacın varsa şersiti sayayım: Bu mağazanın veresiye da'resi, başlı başıma koca bir dairedir. sayısız adamları var. Bu adan- lardan biri çalıştığın müesseseye gelir; senedini yazar, vade altı aydır. Bir arkadaşın kefil olur. Akşama buraya gelirsin. Senedini bone ile değiştirirler. Sen de, İstanbulda, iğneden ipliğe kadar veresiye olarak tedarik etmek mümkündür mağazanın İstediğin kısmında İs- tediğin eşyayı - hem de pazarlıkla çekişe çekişe - alır ve gişeye para yerine bonayu verirsin. İşte o Ü kadar!. Arkadaşım, takildı : — Ya ay başları | Öteki, şakaya bozdu : — İşte o zaman, khldul toplayamazsa mağazadaki olek- trikler de söner! x Galatada, büyük hanlardan biririn ikinci katındayız. Pos bıyıkl şişman gövdeli Karamanlı Rum sarraf, burada iİki oda tutmuş. E'ris'nin, rafları kumaşla dolu. Ötekinde bir terzi, bir de Işçı kız. çalış yor, Karamanlı anlatıyor: — Bu zenaate neden eskiden başlamamışım, yanıyorum şimdi. Temiz iş buna derler. Eski müş- teriler, ödünç para istemiye deği!, elbise ısmarlamıya — geliyorlar. Yirmi liralık mala beş lira zam yapıyorum. Kimse duymasın, allı Ayı göze alıyorum, amma senedi üÜç aç vadeli diyo yazıyoruz. Es- kisinden çok İyk. İcra da'relerin- de verdiğim parayı geriye ulaca- ğım, diye uğraşıp duruyordum. Koridordan geçen biri sordu: — Çoktan uğradığın yok. — Avukatçığın lüzim kal- ÇöNLDELENTERAEYENSEN veseseyere, | % Beki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan ve resimlerin bütün bııı’ı::: gahluz ve gezetemize aittir. ABONE FiATLARI Abone bedeli peşindir. Adres değişlrmek 28 kurüştur. oeemmr Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kı £ pul ilâvurlâıımdır. KM Terziliğe Döktüler mıyor. İyi kötü tahsilât yapıyoruz. Burayı açalı iki ay oldu, şikâ- yet edecek halim yok, Avukat cevab verdi: — İnşallah hep böyle gider; sakın İpin ucunu — kaçırma ha; | battığın gündür yoksa.. — Yahu, se- nin kaç tane kos- tömün var, Alla- hını seversen. Her hafta bir kostüm değiştiriyorsun ! Beyoğlunda bir lokantada ya- nımızdaki masa- da oturan iki ar- kadaşın konuşma- sına kulak misa- firi olduk. Ermeni oldu- ğu şivesinden an- laşılan muhatab gülümsedi: — Ha, dedi, bu benim sır- rımdır. — Allah aşkına, söyle şunu. — Dayanamam ki senin bu yalvarmana.. Kimseye açmazsan söylerim. — Faizciliği — bıraktım, çarşıda bir elbiseci dükkânı açtım. Balolara, çaylara — kiralık elbise veriyorum, Ben de her hafta bir elbisze ş(yiyorun, sonra Üütületip yerine oyuyorum, Benim gibi yapan birkaç müşterim de var. Haftada iki liraya... İstersen sen de gell,. * Bizim ev sahibinin Galatada lokantası var. Geçen ayın - ilk günü kirayı götürdüm; yoktu. Ayın ikinci, üÜçüncü günleri de bulamadım. Onu ancak ayın dör« dünde bulmak münkün oldu: — Ayol, kaç gündür nereler- desin? — Sorma kardeşim, bir iştir oldu, başladım. Şimdi İşin için- den çıkamiyorum. Üç gündür kapı kapı alacak tahsili peşinde dolaştım. Bak allahını seversen nafis yemek yapıyoruz, beş bu- çuk liralık karneleri müşteri'ere beş İiraya, hattâ iyi tanıdık olur- sa dört yüz vetmiş beş kuruşa veriyoruz. —Yiyiyorlar, içiyorlar, ı(y)k sonu geldi mi, çoğu meydanda Bir ay bekledik, olmadı, iki av bekledik olmadı. Çaresiz, peş- berno düşmek icabetti, Kiml on lira yemiş, bir lira verir, kimi, bafta içinde uğrarım, der. Yan- dım, kül oldum birader. Evsahibi, bu sırada yanımdan ok gibi bir fırlayış firladı: — Tevfik, sana ne oldu? hiç uğramaz oldun. Vazgeçtik. Eski hesabı yavaş yavaş verirsin. Bari müşteriden de olmayalım. Köşedeki lokantaya gideceğine gel de, burada ye, nasıl olsa ora- ya peşin veriyorsun. — Yok vallahi, orada da ve- res'ye de... Ev sahibirni dona kalmıstı. * l150 kuruşa Birinci kânon | ! Kari Mektupları Haksız Bir Muamele Gümrük Muhafaza — Me larındanım, Kandillide çalışıyo Geöçen gün Beşiktaşa gidip mek için bilet aldım. Iskele muürü vapurun Beşiktaşa uğ cağını söyledi. Eindim. F vapur Beşiktaşa uğramadı. D ru köprüye gitli. Bunun Üz! vapurdaki memurlar da bend Beşiktaş bileti ile köprüye gi ğgim için fazla ve cezalı b parası aldılar. Ben iskele m runun bana yanlış sağlık ve: yüzünden hem İşime geç kalı ve Beşiktaşa köprüden tramvâl binmek suretile gittim, hem fazla para verdim, yani zı sokuldum. Bu doğru muduf Yolumdan alıkoyduğu — için şirketin bana tazminat verüi lâzımgelirken benden zorla türüldüğüm köprü yolu İçin p alınması doğru mudur. Muhafaza memuru: Eyüp Si Gelmesi Yasak Edilen Bir | Benim annem hasta, Sel vitel denilen maden suyu tuzund fayda görüyor. Bu seli evv 55 kuruşa alıyorduk. Burâ sun't olarak yapılabildiği Sıhhat Vekâleti girmesini yı etmiş. Bu yüzden 150 kurü | çıktı. Yine aldım. Fakat da — bulamıyoru! Burada ayni terkiblerle yapıli | mümasili ilâçlar ayni faydayı tesiri vermiyor. Hepsini tecrü ettik. Annem Sel dövitel kul nınca rahat ediyor, diğerlerind fayda görmüyor. Acaba Saği Bakanlığı bu ilâcır mahdud © darda getirlilmesine İzin v mi ? Topkapı yokuşu! 52 numarda Hal Bigada Kemik Ve Boynuz - Sergisi Şehrimlzde kesilen hayvat rın etleri kasab dükkânların satıldığı kadar satılır.Satılmayıp artan atlerden dahi sucuk yap Sucuk yapılırken etleri bıçal kazınan kemiklerde oldum o! kasab dükkânlarının arka tarafı atılır. Bu çok eski bir adettir. ? adeti kaldırmak, göz önünde oli bu yerleri temiz tutmak lâzımd Biga: Şevket e. Covaplarımız Ankaradan S. Güç İmzusile tup gönderen okuyucumuza: — Tavzih mektubunuzu | zasız ve adressiz olduğu neşredemedik. İmzasız ve adı siz mektubların bizce hük! yoktur. Buna göre ikinci mektubunuzu — gönderebül. cfeıdi_n_ı_. A ILÂN FIATLARI Üva Gazetenin esas garısile bir sütanun ikl satırı bir (santim) sayıtır. ee Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: yla 1 400 Kış. 3eBir şantimde — vasali. (8) kelime — vardır. 4 İnce ve kalın yazılar tultacakları — yere eanlimle ölçülür.