* Lavalin Üzerin deDurduğu j ki Nokta Marrilya cinayetinden ötürü Vu- İ lerya e Macaristan aramadeki '_""-lı'lı Uluslar derneğinde konuşu- tken Frinarnın Dış işler Bakanı BL O çarak üzerinde durüb düşünmek ge- f ** olan iki söz ortaya attı. Dedi küı 1 — Bugünkü sınırların taşlarını T;:;ı kmild:tmak istiyenler bik ı.hn:'nkıuhhıı iş. barış için çok yai ” Eğer Ulualar derneği adaleti a getirmezse sonu çok — ağır Bikar, , Biliyoruz ki büyük #aveş sonunda :'u"'lı andlaşmaların değiştirilmesini "-:ıısı (ki bunların başında İtalya ) Sınırlırın yeniden çizilmesini :'"rhı. Fiand vo iyyeğir eli o_ı:' İstöğe hep “karçı” dareşetk bile 4, #ndlaşma'arn bir çizgisinin *dişemiyecegini söylüyorlar. m.-"'" derneğinde Marailya cina- '.—" #uçlüsu aranırken Macar elçisi, Bi Tatanın Üzerine yorulan suçü deği İtti ve bu arada andlaşmalerın Bir _=e-1 gerek olduğunu da şöyle heç Belişi ol-rak söyledi. M. Lavalin ilk #sözü, Macar İlöltlne karşılıktır. Biz u Kargılığın __'_hv- da duyurülmak İstenildiğini j z ti söze gelince M. Laval Urual, e..n.ıı...ı:.. könülük (adalet) yetııı Deha doğrusu, Marsilya cine- __:iı Suçu olan beyliğin (devletin) 4 ana çıkar İmasını diliyor. (_,ş"“" Şöyle Cüşünebilirizz Könülük _t'.'-l)—nı.ım.ıuı. dağıttığı bir vare " Uluslar derneği uluslar aramı du- Tuşmal Eter lar yapacak bir mahkeme midir? Öyle ise söylenecek #öz yoktur "e bu derneğin, suçluyu — meydana âk, ona cezamını vermek içia —'ııılır ve soruşturmalar yapma- ©d beklemek gerektir. Ve eğer Tesevre deraeği bir mahkeme değ'l. İR, Marsi'ya cinayetine benrer bütün '*te el koyup könülüğü yerine ge- 4 % uluakr orası bir mahkemenin ( Lahey adalet S ve hakem mahkemesi ) bu işi D dlğ'maz mı? Bize kalızsa hayır. O .."'-— büyük sıyasal — işlerde eöz Üyecek güç'ü'ükte dğildir, — * ü Bir Hava Faclası b — draraada D1 ÇA, A ) — Sentiyago Eıy ban, hayretle bakınıyordu: u, 1e? Pek İsakar nasıl Cuma, böyle İşti ehice, arkadaşının bayretine v ttmiyordu; ı,,_mbîhı erkendir. Sen, bir 'Onra görürsün. S Fakat Behice, gözlerile etrafını ber YEneder memnun olmamışa Ğ nî’:'d!l: yüzünü arkadaşına ve h_n'; miyecek kadar buruşturdu ;"iîîni çekti: T üfeden birer soğuk gezoz ,“hm' :"al da oturur, ı;iııl:ııiriı. da, Oşlan, hiç sesini çıkarmıyor- dYyaki nüf_'m önünde durarak, Lk_:ıî. “rer gazoz içtiler ve iki dülar, aldılar, biraz öteye otur- Defey, Eehice, hem yorgun yorgun h’— #iyor, hem de terini kuru- rdu: 'kı— Bir bardak birşey içecek a 'emen ter boşanıyor. Yhan, yine gesini çıl < Behice, sordu: z Ne susuyorsun? Dalma yine. yhan, güldü: Dalmadım, yorgunum. N de yorgünum amma, UŞuyYorum. '..'Yhân. iskemlesini, arkada- emlesine yanaştırmıştı: ehice, sana iki sual sora- ine de doğru cevap - - -— Sağım, Edebi M Tefrika Aşık satinAelürü 14 12 /18/ 954 Yugoslavya Memnun Değil Mi? Cenevrede Verilen Karar Ve Belgrad Gazeteleri Cenevre, 11 (A. A.) — Marsilya faclasından — ötürü —Yugoslavya ile Macıris'an arsasndaki anlaşamazmaz- için verilen karar surelini, sristan da dahil olduğu — halde bütün devletler ve ulus'ar derneği konseyi de kabul etmiştir. Uluslar Dorneği ve Avrupa Sulhu Londro, 11 (A. A.) — Niyuz Kros nikl ga 1 “Ulus'ar Derneği Avru- pa sulbunu kurtarmıştır, — başlığı al- tında yazdığı bir yezıda diyor kiz “Eğer — Uluslar Derneği olmasaydı, Yugoslarya - Macaristan davasının hali yo'unda her tür'ü uzlaşma ihti- mali ortadan kılkacaktı Deyii Herald gazetesi de, o kadar çok alay edi'en mil'etler cemiyetin'n, her türlü barb tehlikesinin veya biç değiler tehlikeli bir Avrupa bulranı- n Önüne geçtiğini yaz yor. Yugoslavyaya Gelince Belgrad, 11 (ALA.) — Cenevre müzakereleri, Macaristanın mahküm o'macını beklemekte olan gazete'erle eİkârı umuümiyode #endişe uyandır- mıştır. Gözeteler M. Lavalin senasında bulunduktan s#onra u'uzlar deraeğinin adaleti hâkim kılmak için vücuda g miş olduğunu ve teahhütlesini yerine getirmesi Vâzım gelmekte bu- luaduğunu hatırlatmaktadır. Cenevre, 11 (ALA.) — Macaristan- Yugoslavya davasının kökünden halli için M. Leval terafından verilen mul- tıra Uluslar derneğinde memnun'yetle kabul edilerek M. Laval tebrik - edil- miştir. Muhtırada, zorbalık mahiyetin! halz bü'ün cinayet, suikssd teşakkül ve tenkili için akdedilen 1929 anlaş- mul a mülhem bir mukavelo imzalanması ilerl sürülmektedir. Mukavele — müerimlerin — tadesini tanzim ve sahte pasaport İşlerini ta. kib edecek ve zorbalık hazırlıklarına dair malümat verilmesini de meckburi kılacaktır. Beş hak'mden mürekkeb uluslar arası bir mabkeme kurularak SON POSTA |M. Henderson Barış Mü- kâfatını Aldıktan Sonra.. Diyor Ki: “Silâhları Bırakma Konfe- ransı Henüz Ölmemiştir, Sağdır.,, Os'o, 11 (ALA.) — Nobel komite- sinin verdiği bir ziyefette, silâhları bırakma konferansı relsi M. Hender- son şu beyanstta bulunmuşturı * — Silâhları brrakma konferansı akamete uğramamalıdır. Uğradığı tak- dirde bütün dünya yese düşecektir. Bze düşen beşlıca vazife, yeni bir zihniyet yaratmaktır. Bu yolda ise şimdiye kadar ehemmiyetli net'celer kaydolunmuştur. Koafer: ns hi dır, Onun en soön gayesi barış niyeti sağlamakdır. Bir konferzns İ- silesinln ilki 6'an bu konferansta, bir başlangıç andlaşmasının busulü ge- rektir. , Morning Post yazetesi diyor kiz * M. Henderson Cenevredeki ma- kamını boş bırakmamış, hem de dak- ma konferana masasının etrafında kalabalık Bu undurmuştur. « ( Son Posta: M. Hendersona bu yılın Nobal Suh mükâfatı verlldi.) — 0 — F K ae T “a>- M. Henderson Romada Fransız -İtalyan Dostluk Tezahüratı Roma, 11 (ALA.) — Meşhur Fran- sız edibi Şatobriyan a dikilen heykelin açılma mer, inde M. Mu- sol.ni ile beraber bütün hükümet erkânı, elçiler ve büyük bir halk küt'eri bulunmuş, merasimde bir İtal- nez — beyetini temsil eden bsriciye encömeni reisi bir mutuk - söyleyerek hareketleri muhake.ne edecektir. Af bakka gednbimcan galllekler , oemiyeti seyine ail '“-Bıı hususta toplantıda söz alan Romanya dış bakanı M. Titülesko, Mocaratanın bu işte suçlu olduğunu, Macar — mümesal inin, — andlağmacarı değiştirmek yolunda bir Istek ortaya atmak hakkını nereden bulduğunu ve böyle Isteklerin küçük itilâf tarafın- dan şimdiye kudar o uğu g.bi bundan böyle de kat'i bir “hayır, ile karşıla nacağını söy'emiştir. Frınııı—İtılyı yakınlığından hararetle bahsetmiştir. Cenova, 11 (ALA.) — Fransa bah- riye bakanı M. Piyetri buraya gelmiş- tir. Fransız bakan Cenovada tertib edilen bazı merssimde ve bu srada Melye kupası fiçin yapılacak İtalyan- Franaız esktim maçında hazır buluna- ektr. Amerika Vapur Satıyor Nevyork (ALA.) — Amerika bat- larından başka bütün hatlarda çalışan Amerika şirketlerinin vapurları satı- lacaktır. Çünkü bu girketler hariçte çalışmak istemiyorlar. Sarda Asayiş Lahey, 11 (A.A.) — Hükümet Sar da plebisit (arayı umumiye) esnasında ssayişi muh faza için bir Holanda kuvveti göndermeyi kararlaştırmıştır. Okuyucularıma Cevaplarım.. (Mektubuna imza atmıya korkan bir mekteb talebesi bana hiç sevme- diğim bir hikâye anlatıyor:) — “Bu genç, mektepte ken- disile ayni sırada oturan bir kızı sevmekte, ondan da mukabele görmektedir. Fakat son günlerde kızın vaziyetini değiştirdiğ'ine dik- kat etmiştir, sebebini merak etmektedir.,, Bu sene mutada nazaran da- ha sıkı yapılan bakalorya imtihan- Terinin net'cesinde talebenin ya- rısından fazlası muvaffalaıyetsiz- likle — karşılaştılar, — gazetelerde t6'ebl araştırıldı, Üüzerinde bir- çok mütalealar yörütüldü, mesele soyraları tavsadı, unutulur gibl oldu. Bu mektup gösteriyor ki, hocaların dikkat edecekleri aile- lerin üzerinde çok hasas darana- cakları bir mevzu daha vardır. * (Sultanahmet) ten mektup gönderen kadın okuyucuma; Gazete sütununda vereceğim cevap — nazarıdikkati — celbeder, belki anlaşmamazlığın artmasına sebep olur, isterseniz hususl ad- resenizi gönderiniz oraya yaza- yım. Fakat şimdiden — şurasını biliniz: Vaziyet tehlikeli değildir, lIııl îdılebl.lı Meyus olmamak dizam L 4 B. P. Mersin imzalı bir mektab 1 hibi soruyor : — “İki senedenberi sevişiyo- ruz, aramızda evlenmenin müm- kün olamıyacağını da biliyoruz, ne yapalım ?,, Sualin cevabı basittir. Iki şık- tan biri, ya böylece devam edip gidersiniz, yahuut ta yekdigerinizo samimi birer allahaısmarladık, dedikten sonra ayrılır, hakikt yollarınıza saparsınız ! TEYZE Sovyet Rusyada Sulkasd Tahkikatı Moskova, 11 (AA) — Soryet memurlarına kargı zorbalık suçundan 37 beyaz rus daha Yüksek Askeri Şüraya verilmiştir. Leningrad'da öldü- rüen Kiref'un ölümü — tahkikatı da merkezi — lcra komitesinin — isteğile tazatılm ştır. bu mukave'enin — hitâfında yapılacak L e S Sevmediğine Peki, söz? — Evde, bana, l mü çe- kiyorsun? Diye ıo'rm Eunun hiç bir sebebi yok mü? Kendili- ğisden mi aklına gelivermişti? Behice, çantasından bir sigara çıkarıp yaktı: — İkinci sualini de sor. Beyhan elini azatmıştı: — Bir sigara da bana ver. Ve sigarasını Behicenin siga- rasından yaktıktan sonra düma- mını havaya üfledi: — İkiaci sualim de... Burada, gen birini arayorsun? Kimi? Behice, sigarasının dumanla- rına dalan gözlerini Beyhana çe- işti : "m_. Açık mı konuşacağız? — Tabii! — O halde konuşalım. Harun Şinasi Bey meselesinden haberim var. Beyhan, tahmin ediyordum! der g.bi gözlerini yumdu: — Amma, ne vesile ve ne betle? BUT O tebilkk udede. b l vereceksinl! Amma, söz mü? ir parti, doğrusu.. hulieylnııuı İtiraz etmes'ne mâni dd': Dur, efendim, sen, biraz naza çekiyormuşsun. Bu hareke- UAŞ LA A y 1 KP SRRUN SKF S EÇLANAR tini çok beğendim ! Bîyhın,î'.&uğu yerde sızlandı: — Naza çekmek değil. Behice, onun — söylemesine t bırakmıyordu: bi Ne nlzrn olsun, elbette, senin bir Gdüşündüğün vardır. Bunu geçelim. Evvelki gün şir- ketten çıkıyordum, Türkina rast- geldim, elinde ateşi sarı gülerden enfes bir buket vardı, bayıldım. Aman, Türkân, bu enfes güller, hangi has bahçenin? Türkân; senin içini Be,bana bir arkadaşı gönderimiş.. O da, bana verdi dedi. Gözlerini hayret va açmıştı : — O dakikada, sana öyle kızdım ki Beyhan! Büyle bir he- diye reddedilir miydi hiç? Haki- katen cins gül'er, o'duğu belliydi. Ne de güzel kokayorlardı. Tür- kâna. verirsin ha? Kıskanmadım, desem yalan! Ne ise, Türkânla güle konuşa yörüyorduk. Yan sokaktan önümüze biri çıktı; baktı, depo ikinci şefi Harun Şi« nasi! selâmlaşmamıza vakit kal- madı, zavallı bize bakarken, Türkânın elindeki gül demetini görmüştü. Öyle bozuldu, öyle bozuldu, öyle afelladı ki, anlata- mam, Şapkası elinden düşecek ibi oldu, adımları — birbirne olaştı, sendeledi. Türkân da farkına vardı. mi, bilmiyorum, fakat ben, sana buketi gönderen arkadaşın kim olduğunu anla- esefle — Bilmem, yanılıyor mıyım? Beyhan, kollarını iki yana açmıştı: — Hayır, yanılmıyorsun.. —O gündenberi Türkânı görmedin mi? Sana, birşey söy- lemedi mi! — Gördüm amma, söylemedi. Behice, lâkayd bir iç çekme ile göğüs geçirdi. — Harun — Şinesiye acıdım, gönderdiği gülleri, Türkâma elin- de görünce, pek fena bozuldu. Beyhaaın penbe yanağına bir fiske vurdu: Yaramaz, seni... Çiçeği reddedersin ha? Sende ne açmarz- lar varmış ta biz farkında de gilmişiz.. Beyhan, yavaş yavaş sinirle- niyordu: B — Hayır,.. Bildiğin, tâhmin ve tasavvur ettiğin gibi değil... Çi- çeği gönderdiği zaman karşısın- da olsaydım, kafasına atardım! Behice kahkaha ile gülüyordu; — Yok bu kadarı fazla... Başlangıcı iyi idare ettin. Artık fazlasıva gitme... Harun Şinasi benim iyi ahbabımdır. Aranızı bıılıBr:;. an yüzü mosmor olm nefesi tıkanarak ayağa kılkını= — Aşkolsun, Behicel.. Türkân, yetişmiyormuş gibi şimdi bir de sen mi çıktın? Muhakkak bana eza elmeyi mi kurdunuz? Behice, arkadaşının birdenbi- re taşıp köpürü vermesi karşısıl — Ne oluyorsun, Beyhan? Plâjda, solda gülen şakalaşan erkeklerle ikı kadın, sağdaki ya- hudi ailesi; baktıklarını hissettire memek İstiyor gibi değil, ndeta dik dik ve merakla onlara bakı- yorlardı. Behice, kısık sesle: — Beyhan, otur, herkes bize bakıyor. Rezalet, dedi., Eu ant hiddetinden Beyhan da utanmıştı, başı göğsüne düştü, tekrar yerine oturdu: — Görüyor. musun, elimde değil... Bu adamın kendi de, lâfı da sinirime dokunuyor... Ondan babsedilmesini istemiyorum. Behice,;bir cıgara daha yak- mışlı: başka —O halde, seviyorsun ! — Hayır! Kimseyl sevmiyorum. Tuhaf şey! Muhakkak birini sev- mek mi lâzım? İşte bunu anlıya- miyorum. Behice, iskemlesinde yarı dön- birini müş, arkasını yarı — çevirmişti, cıgarasını derin neleslerle çeki- yordu: — Öyle ya... Olabilir... Beyhan, arkadaşının tavrından bir şey anlamadı. Behice, hiddete lenmiş mi idi, yoksa alay mı ediyordu? Piajda sağ ve solunda kum- larla oynyan, denize girip çıkan kadın'ar, erkekler, tekrar kendi alemlerine dalmış'ardı. Behice, arkası yarı dönük, gıgarasını içiyordu. Beyhan, hiç sesini çıkarmyor, da ne yapacası>: “>wağini | dalgın dalgın denize bakıyordu. Şaşırmıştı: (Arkası var) - 5 e Pa e SA T A MA