SON POSTA A. R. Muharriri: Mesınaya Şövalye, A No.: 110 12- 12 - 934 Hareket.. ntuvana: “Bu Mektubu A Al Dogru Mesinaya Götür!.. Yerine Teslim Et# Dedi.. Şövalye, yu meklubıı bitirip te | Iınlkmıq.. Orada, küçük masanın elindeki kaz tüyünü henliz masa- nın üstüne birakmıştı ki, usullacık kapı açıldı. Antuvan, evvelâ ka- pınım aralığından başını sokarak merak ve taaecüple salonun her tarafına baktı. Sonra, kapıdan girerek Şövalyeye doğru yaklaştı. Burnunu yukarı kaldırarak, hassas bir kedi gibi her tarafı koklamıya başladı. Eğer Şövalye, Antuvanın bu hareketini görmüş olsaydı, şüp- hesiz ki sebebini soracaktı. Fakat Antuvan, böyle bir suale lüzüum #örmeden mırıldandı: — Atları ahıra bağlayıpta önlerine saman dökerken o ihti- yar babalık bana uzun uzun bir hastadan bahsetti. Benim bildiğim hasta evlerinde günlük ile kâfurl kokar... Fakat bu şatoda, insanın çini bayıltan ağır bir tefarik levantasından başka bir koku duymuyorum. Herhalde bu Italyan kiba ıılaıı. şatolarına hasta kokusu ek istemiyorlar demektir... ki aziz Şövalyem; şu söz- I lüzumsuz bir gevezelik telül.ki ederler. Filhakika, böyle olmak ihtimali de mevcud İsede.. Buzları söylemekten maksadım, muhterem — Şövalyemi biraz da üzüntüden kurtarmak... — Antuvanil... — Emrediniz, Şövalyem... Aztavanın — gözleri, ağzında kaltışjtı. Şövalyeye büsbütün yak- laşmrış.. İki ellerinin tersile masa- va dayanmış.. sabit bir nmazarla, valyenin gözlerinin içine bak- Şi — Antuvan!... — Emir buyurmanızı rlca et- miştim, Şövalyem... — Derhal hareket edeceksin çu mehtubu Mesinaya — götüre- ceksin. Antuvan, hafifce titredi. Fakat Sunu belli etmemek için dimdik doğrularak, sol kulağının meme- vini iki parmağının arasında eze eze cevab verdi: — Derhal harekete harzırım, Şövalyem... Mesinaya, değil mi?.. Ne olacak.. on bir, on iki günde gitmek., okadar günde de dön- mek.. bir iki gün de orada kal- mak.. eh, şöyle böyle yirmi beş, otuz günlük bir yolculuk.. Yalnız müsaade buyurursanız, bir ricada Lulunacağım, muhterem Şövalyem. — Söyle... Malümuasllânenizdir - ki, yirmi beş gündenberi devam eden | yolculuktan dolayı zavallı hayva- nımın tabütüvanı kesildi. Kurada- ktan yana, tıbkı bendenize ben- zedi. Vakıa, bu mübarek hayvanla ilk karşılaştığımız. gün kulağına oğilerek: — Aziz dostum!.. Bundan sonra, çu dünyanın mihnet ve meşakkatini seninle taksim ede- ceğiz. Demiştim amma.. insafı da elden bırakmamıya söz vermiştim. Tabitdir ki bu zavallı hayvana verdiğim sözün ehemmiyeti ola- maz. Ancak, karnı pek aç. Hiç olmazsa şu önüne koyduğum yulaf samanını olsun yemesine müsaade buyurmaz mısınız?.. Şövalye, adeta derin bir uy- kudan uyaniyormuş gibi silkinerek Üstündeki gümüş tepsinin içinde duran sucuklara, soğuk — etlere, kaz butlarına, küçük çavdar ek- meklerine, tozları henüz üstünde duran eskl şarab şişelerine karşı boynunu büken Antuvana bak- mıştı. Antuvanın gözleri, parıl parıl parlıyor.. Fakat çehresi, her türlü riyazet ve perhizkârlığa alışkın olan çilekeş rabiblerin sfmasını andırıyordu. Şövalye ancak, Antu- vanın bu halini gördükten sonra, verdiği emrin farkına varmıştı. — O kadar aceleye İüzum yok, Antuvan... Hayvanının kar- nını güzelce doyurabilirsin, Sen de, mükemmelen yer, içersin. Bu ge- ce de rahat edersin. Yarın erken- den yola çıkarsın. Zannederim ki lütufkâr şato sahibesinin verdiği emirlere binaen Baba Karlo bize karşı izzet ve ikramda kusur etmiyecektir. — Ooo.. Allah için söylüyo- rum, aziz Şövalyem.. Şu şarab şişelerinin — Üstündeki — tozlar da şahitdir ki, bunda hiç şüphem yok... Şu kahvealtı tepsisindeki nefis taamlar, sizin nazarınızda pek değersiz ve kıymetsiz şeyler olmakla beraber eminimki bu şatoda mısafirlere karşı gös- terilen nezaket ve — cömertliği Ihsas ediyor, Şu fani cihanda hiç bir kiymetim olmadığı için ken- dimden bahsetmek istemem. Fa- kat benden daha talihli olmasına dalma dua ettiğim zavallı hayva- nımı düşündüğünüz için, size bil- hassa arzı teşekkür ederim, Muh- terem Şövalyem... Musaade buyu- rursanız, şu şarab şişelerinizden birini açmak suretile vazifemi ifa edeyim, — İyi edersin, Antuvan.. Hat- tâ bir şişe şarab kâli geleceği için, ötekini de, sen alıb götüre- biliraln. x Gece sükünet içinde geçmişti, Şövalye, — mazinin — yüzlerce hatıratına sahne olan eski odasına çekilmiş.. Müselsel bir rüya gibi birbirini takib eden hislerin ağır- lığı altında ezile ezile sersemle- miş.. Yorgunluğun ve içtiği şara- bın tesiri de bunlara inzimam ede- rek geceyi derin Bir uyku içinde geçirmişti. ( Arkası var ) V 10: Türkce |Bilmecemiz Dünkü Bilmece 23450758 Bugünkü Bilmece Boş dört köşeleri aşağıda ya- zıli manalara gelen öz Türkçe kelimelerle doldurunuz. Bu sa- yede hem vakit geçirmiş, hem de öz Türkçe kelimeleri öğren- miş olursunuz ! SUU A YNM Soldnıı sağat 1 — Zehir - dünya 2 — Beyazın zıddı 3 — Bir nota - dem 4 — Ancahtar $ — Hafif secs 6 — Abdal 7 — Sonuna bir N getir!'ince kı- hean kabı - ezrmek masda- rından izm'fail 8 — Şaşrmış gibi Yukarıdan aşağı l 1 — Gözündea yış akmak 2 — Küşıd 3 — Hamur yapılın beyaz toz - bal yapan böcek Zayıf Beygir - ilâva — Mazinıki müfreat köpok 7 — Müddet - genişlik 8 — Büyük #nne - hamur yapılan beyez toz z < Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri 1 Kuracöy Köorüyaşı Tel. 42362 — Sirkeel Mühürdarıade Han Tel, 22740 . ., aa Ayvalık Yolu NİLÜFER vapuru 12 Birinci Kânun ÇARŞAMBA günü ak- şamı saat 19 da Ayvalığa ka- dar. “8436,, Karadeniz Yolu CUMHURİYET vapuru 13 Birinci Kânun - PERŞEMBE günü saat 20 de Hopa'ya kadar. “8452,, AEK SS ÖT AE LAT K” ND Dr. NİŞANYAN Beyoğlu Tokatlıyan Oteli yanında Mektep sokük No, 35 4 Türk Maarif Cemiyetinin Büyük Eşya Piyangosu Çekiş tarihi 14 Kânunuevvel 1934 bir bilet 1 Lira iKRAMİYE KIYMETİ 23 0 ©0 LİRADIR. liralık 1 adet 3000 2000 1000 750 500 200 adet lirahk 20 S0 100 1000 4700 100 50 20 10 5 1 ” Blletler her yerde satılmaktadır. İstanbul Belediyesi İlânları Numerotaj işlerinde çalışmak üzere adlarını yazdırmış olanların İ yarınki Perşembe günü Belediye Harita Şabesine müracaatları, “8466,, | | | 1 | | | cak bir Birind kânun 12 —3 bporumuz llerlemıyor Fudbolcu Zeki Rıza, Bunun Sebeble- rini Bir Bır Anlatmaktadır ( Baştarafı 1 inel yüzde ) bizim memlekelte mahdud genç- lere munhasr kalmıştır. Hevesliler, istenilen yükselme devresine he- nüz girememiştir ve mağlübiyetleri- |mizde bu sebebtendir. Futbolümüze işte asıl üzerinde durula- mevzü. Çünkü futbol, nedense, bizim en çok rağbet ettiğimiz. bir spordur. Futbolü- müz son (20-25) senedenberi memleketimizde tatbik — ediliyor ve son (10) sene içinde hüküme- tin yardımı ve halkın müzahere- tile azami rağbeltini görmüşlür. Fakat buna rağmen hiçbir yük- seliş yoktur. Ben bunun sebebini gelince, son senelerde âdeta idaresizlikte yahut idare edilememesinde bu- luyorum. Eğer fikirlerimi — tasrih etmek İâzımsa şu iki sebebi izah etmem icabeder. Bir kere oyuncuları heyeslem- direcek ve binnetice de - çalıştı- racak bir şekle sokamıyoruz. Ve itiraf etmeli ki, bugünkü oyuncular şevk ve hevesle çalışmıyorlar, Sonra antrenorsuzluk, Avrupanın kuvvetli takımlarile temas yapı- ması, görgüsüzlük bu — sporu, lakişafa müstalit iken, çok gerl bırakmıştır.,, Zeki Rıza, bu meyanda mem- leketin her tarafındakt sahasızlı- ğa da İşaret ettikten sonra en canlı noktaya bastı: — Bizim #porun ıslaha çok ihtiyacı var, Evvelâ nizamname ihtiyaca — kâfi değildir. ve bir nevi kırtasiyecilik İle devam et- | mektedir. Spor vizamnamesi bilâ: üçüncü | şahıs Jâhikası - tavgşan tutan kis sporun ilerlemesine mani ola- cak şekildedir. Bunu bir an evvel pratik ve spor için faydalı bir hale sokmalı, Idare çok basitleş- meli, mesuliyetler tahdid edilmeli yahud.. — Yahud Italyanın Pozzo'su gibi bir diktatör getirmeli. — Okadar değil, yahut ona benzer, birşey... tek başla idare. Sonra spor hayatımızın çok ha- yarlı inkişafı için, bilhassa mek- teplerimize sporu sokmak lâzım- dır. Hiç olmazsa, bu işe liseler den başlayalım. Her mektebe terbiyel bedeniye hocası yanma bir spor muallimi koymalı, spor-s ların tatbikına mühim zaman ayır- | malı, spor sahaları vücuda getir- meli. makla — Sporun ne dersiniz? — Bakın, bu mes'eleyi mt- himsemek lâzımdır. Bizim futbo- lümüz amatör bir teşekküldür. Bu teşekküle makul bir profesyone- lik zihniyeti girmemiştir. Fakat bu zihniyet, daha müfrit, daha aykırı bir şekilde, bütün futbol teşekküllerimizin içinde yaşamak- tadır. Meselâ kulüplerimiz arasın- da birçok defalar buna tesa- düf edilir.. Oyuncular, paradan başlıyan muhtelif vasıtalarla çe- kilir. Bizde profesyonellik oyuncuya iş bulmak, yardım et- Başka ne diyeyim. Say- bitmez ki. profesyonelliğine | mek ve sıkıntılarına ortak olmakla | devam etmektedir. Profesyonelliği kim istemez? Çünkü — profesyonellik — futbolde tekâmülü —gösterir. Avrupa ve Balkan futbolcüleri profesyonellik eazibesinden kurtulamadıkları gi- bi, biz de bir gün bu usule baş vuracağız. Ancak imkânın ne za- man doğacağını tahmin edemem. Fakat profesyonelliği her zaman İsterim. Zeki Rıza, ve devam etti: bir lâhza durdu — Eğer memleketimizde fut- bolün yükselmesini, çok yüksek mesini ve Avrupa seviyesine gek mesini istiyorsak, yurdun mühim merkezlerinde, meselâ, İzmir, Am” kara ve Istanbulda kuvvetli üçer dörder kulüplerin birinci futbol takımlarını, hükümetin müzaharet ve yardımlarile profesyonel yap- malıyız. Bu suretle çok İyi neticeler alacağımıza, futbolümüzün Avrupa seviyesine yükseleceğine, halkıl da spora karşı bu rağbeti artaca- ğına eminim, Buiş ancak maballi belediyelerin, hükümetin yardım ve muzaharetine bağlıdır. Kurtu- luş yolu budur. Sporumuz bu sa- yede çok çabuk ve çok hızlı bir terfi gösterecektir. Düşüncelerim- de haklı değil miyim?. — X4 BİR DEMET CİLDİN ,;.TARAVETINI A LA ve çil lekelerini izale eder. Itriyatın — istihzar — edildiği mahalleri ziyaret ederken ve- ya ekseriya yağmura, güneşe veya Tüzgüra maruz kalmak ıztırarında bulunan her yaş- taki kadınların ciltlerinin ta- zeliğine ve güzelliğine hay- ran oldum, Sebebini sordu- ğumda öğrendim ki, onlar çi- gek koparırken, çiçeklerin ke- islerinde mevcut balmumu, cil- di şayanı hayren bir suretre be- yazlatıp yumuşatma hassamına malik olduğunu keşfetmişlör- dir, Her gün muntazaman isti- malinde tenin bütün buruşuk- luklarını izale eder ve yüze yu- muşaklık ve gençlik taravati- ni verir. Bu #sihrengiz çiçek balınarmu — eczanelerde —" Cir ,'hıptiuı » Bamile satılmakta- dır. Akşamları yatmazdan evvel kullanıldıkta, cildin, sert akaa- mim yumuşatır. ve — lekeleri izale eder. Sabah kalkınca bek- lenmiyen beyaz, ter ve taze bir cilt meydana çıkar. Bugüne kadar bu derece basit ve şa- yanı hayret bir surette müessir bir tedbir bulunmamıştır. Hemen bu akşamdan “Cir Aseptine ,,i kullanınız ve cazip tesirinden — hayrette — kalıniz, Ben de şimdi boynum, kolla- nn ve ellerim için " Cir Asep- tine ,, kullanıyorum ve son de- rece memnun kalıyorum. ZAYi Uzudköprü noterinden tas- dikli dört yüz liralık bir sened ile yüzer İiralık tasdiksiz iki sened, askeri vesika ve nüfus kâğıdı. kaybolmuştur. — Bulup aşağıdaki adrese getirene on Hra verilecektir. Eminönü Valde hanı oda- başısı Osman ve Ebuzor