9 İl'nci teşrin VU —— e Musiki Işine Dair Birkaç Söz “ Alaturka , denilen musiki bugünkü mahiyetile tarihe gömü- lürken musikinin ikl şeklini araş- tırmayı faydalı buluyoruz. Bir milli veya mahalli musiki, bir de hudutları aşan ve her ta- rafta hükmünü yürüten — evrensel ( yani cihanşumul ) musiki, Mili musikl her milletin kendi benli- ginden, kendi ruhundan doğmuş- tur. Evrensel musiki ise yüksek bilgiçlerin ilim ve fenne dayana- rak ruh ve can verdiği musikidir. Bugün — Bethofenin senfonileri, Mozarın sanatları, Şu- penin nokturn, vals ve mazurka- ları, Litsin rapsodileri, milli musi- ki hududunun haricinde kalan çok yüksek ilim ve fen eserleri- dir. Bu yüksek eserlerin her birisi, fizik ve riyaziye ilimlerinin belli başlı kaidelerine dayanır. Işte Garp musikisi denilen evrensel musiki, bugünkü yüksek varlığını fizik ve riyaziye ilimlerinden ka- zanmak suretile tamamile teknik bir musiki olmuştur. Bu cihanşu- mul musikiye tatbik edilen tek- nik, sonraları milli musikilere de tatbik edilerek onlar da moder- nize edilmiştir. Şuhalde bugün Türk musikisi dediğimiz zaman aklımıza, Garp musiki tekniğinin tatbiki suretile iptidallikten kurtarılmış ve aerileş- tirilmiş bir musiki gelmelidir. Yoksa doğrudan doğruya cihan- şumul — müsikiyi ahvermekle iş bitmiş ve mesele halledilmiş olmaz. Esasen Gazi Hz. nin yüksek işa- Cihanştmul Garp musiki tekniği- nin Üç mühim ve başlıca vasfı: 1 - Armonizasyon, 2 - orkes- trasyon, 3 - enstrumantasyondur. Diğer milletlerin milli musiki- lerinde bugün — Garp tekniğinin bu üç kaidesi tamamile hâkim- dir. Halbuki bizde gerek alatur« ka musiki, gerek millt Türk mu- sikisi bu kaldelerden mahrumdur. Ve bunun için de basittir. Diğer birgün alaturka musl- kinin niçin kıymetten düşüp tereddi ettiğini tahlil ederiz. Millet Meclisinde Encümenler Seçimi Yapıldı Ankara, 8 — Büyük Millet Mec- lisi bugün (dün) toplanmış, Fran- sa ve Yugoslavya meclislerinden taziye ve teecssür telgraflarına gelen cevaplar okunduktan sonra encümenler — seçimi yapılmıştır. Encümenler pek az farklar ile geçen devrenin aynidir. Encümen reisliklerine şu zatlar seçilmiştir: Adliye encümeni rels- liğine Münir (Çorum) , sıhhiyeye Ahmat Fikri (Erzurum), Nafinya Etem ( Samsun ), Maarife Nafi Atuf (Erzincan) , Divanı Muhase- bata Faik (Niğde) Beyler. Diğer encümenlerin reisleri Cumartesiye seçilecektir. Mahmut Beyin Cenaze Merasimi İçin Pertevniyal lisesi müdürlüğünden: Eski müdür Mahmut Bey mealesof Volat etmiştir. Cenazesi bugün Kızta- şındaki evinden saat 11 de kaldırılarak Damazı Valde camiinde kılınacaktır. Bütün arkadaşların ve talebemizin gel- moleri. Resimli Makale Arkadaş! Hiçbir gey gökten zembille inmez. Hayatta her kazanç müutlaka az vaya çok bir uğraşmanın eseridir. Terail oğul- larına kum çölünde gökten kudret helvası yağdığını hesaba SON TELGRAF HABERLERİ N 3 M Z İ N // İ !. 'İ-ıîığlllı! Z| || katanlar, leş kargularından medet umadursunlar. Ba gibi- ler, hayallerinde yaşattıkları murada eremeden göçüp git- miye mahkümdurlar. Arkadaş ! Durma, çalış ve Ümitsizlenme. Mutlaka kaza- nırsın ve kazanacaksın | - Fransada Buhran Yeni Kabineyi M. Flanden Kuracak (Baştarafı 1 inci yüzde ) vermiştir. Fransız radikal sosya- listleri, Kanunu Esaside tadil de- mek olan fesih meselesinde Âya- nın muvafakat hakkının iskatına muarız oldukları gibi aylık mu- vakkat bütçe usullerine de mua- rızdırlar. Bu noktadan, kendi fırkalarına mensup olup kabinede aza bulu- nan radikal nazırların çekilme- sini muvafık görmüşlerdir. Nazır- Lı: tarafından khlr nevi terkedik vaziyette kalan M. Dumi zi Saile Te İncesaz Şehir Meclisini» Kararı Temenni Mahiyetindadir * Istanbul Şehir Meclisinden, ince sazın yasak edilmesine karar verilmesi bir takrir ile istene- ceği — yazılmıştı. — Alâkadarlara göre Şehir Meclisin kararı ancak temenni mahiyetinde olur. Çünkü ince sazı yasak etmek salâhiyeti ancak hükümete aittir. M. Titüleskonun Cazi Hz. ne Telgrafı Ankara, 8 (A.A.) — Romanya Hariciye Nazırı M. Titülesko Türk topraklarını terkederken — Reisl- cumhur Hazretlerine bir telgraf göndererek mazhar olduğu büyük iltifattan dolayı minnettarlıklarını arzetmiş ve Gazi Hazretleri de M. Titülesko'ya bu sevimli telgraf- tan pek mütehassis olduklarını teşekkür ve selâmlarile birlikte bildirmeye Bükreş elçimizi memur | buyurmuşlardır. Dahiliye Müsteşarı Dahi'iye Müsteşarı Vehpi Bey bazı tetkikat için şehrimize gel- miştir. Nobel Mükâfatı Nobel kedebiyat — mükâfatını meşhur İtalyan muharriri Piran- dello kazanmıştır. İSTER İNA Seneler var ki portakallarımızın dışarıya ihracı mese- leni gözetel yetişir; — gazi yığın yığın çürüdüklerinden bahsı geçmişe baksrak gelecekte aynı hatanın tekrarlanmz- çekilmeye karar vermiştir. Bina- enaleyh istifa emrivakidir. Onun yerini tutacak olan bugünkü Hariciye Nazırı M. Laval'in Baş vekâletle Hariciyeyi uhdesine ala- cağı da muhakkak addolunmak- tadır.Kabine umumt! şeklini muha- faza edecek, yalnız milli müdafaa Nazırı Mareşal Petenle ayağından ameliyat olan M. Tardiyö çeki- lecektir. Milli müdafaaya, Mira- lay Fabrinin gelmesi mümkündür. :oıyıllıtıorıı Bir Tıkllg aris, — Bazı 08- Yüti 3 E Gazi Hz. nin Tetkikleri Ankara, 8 — Reisicümhur Hz. dün sergi evini ve Nafıa Vekâ- letinin yeni binasını gezmişler, tetkikler yapmışlardır. Gazi Hz. sergi evinde “Lozandan önce ve Lozandan sonra Türkiye,, salonunu — derin bir alâka ile tetkik buyurarak bu salonun uzun müddet halka ve talebeye açık bulundurulmasını emretmiş- lerdir. Nafıa Vekâletinin yeni binası öğleden sonra merasimle açık mıştır. Uzun Mehmet Türk Kömürünü Keşfeden Kahraman Zonguldak 9 (Hususi) — Türk kömür hazinesini ortaya çıkaran Uzun Mehmet için dün burada Halkevinde —merasim — yapılmış, memlekete ilk defa bu milli ser- weti kazandıran kahraman hâzl- runa tanıtılmıştır. Kaçakçılık Kanunu Hükümetin Millet Meclisine yeni verdiği bir kanun lâyihasına göre, kaçakçılıkla mücadele kanu- nunun — müddeti 1937 senesine kadar uzatılmıştır. —— atma | Telkinini Mi radikal sosyalistler Portakallar wkedilemey'p levsim geçer; reddetmişlerdir. Nihayet İstifa Etti Paris, 8 ( Hususi) — M. Du- merg Cümhur relsine kabinenin müşterek istifasını vermiştir. Radikallere Hücum Paris, 8 ( A.A. ) — M. Du- merg'in iİstifa mektubu, radikal firkasinın benlik davasına karşı şiddetli bir hücüm teşkil etmektedir. M. Löbrön, M. Laval'den yeni kabineyi teşkil etmesini istemiştir. Paris 9(Hususi) —M. Laval ka- bine lıçı'kE lv'.ıı.lfııiııl hl;:l et- AĞ Sölalş YO YA Vaziyet Gergin Arnavutluk Hükümeti Hududu Takviye Ediyor Atina, 9 (Hususi) — Yunanlı- tan - Arnavutluk hududunda vazi- yet çok gergindir. Cenubt Arna- vutluktaki — Yunan akalliyetinin masuniyeti endişeli bir vaziyete girmiştir. Arnavutluk hükümetinin hudut kuvvetlerini takviye — ettiği de haber veriliyor. Türklüğü Tahkir Davası Ünyon Sigorta şirketi umumi müdürü Piyos Efendi aleyhine açılan Türklüğü tahkir davasına dün Üçüncü Ceza mahkemesinde başlanmıştır. Piyos Efendi Türk- lüğe karşı hiçbir fena harekette bulunmadığını söylemiştir. . a Siyasi Bir Cinayet Nevyork, 8 (A.A.) — Nevyork Mirror gazetesine göre, eski Küba Reisi M. Mahado, — zehirlenme yüzünden — ölmek — Üüzeredir. Deyli Telgrafın Nevyork muhabi- rine —göre de Mahado gizli bir Kübalı cemiyetin vermiş olduğu talimata tevfikan aşçısı tarafından zehirlenmiştir. ——— iSTER İNANMA! ması için alınacak kararları, yapılacak nizam ve esasları tekrar tekrar yazarlar. Senelerce evvel Rusya ile yaptı- gimiz ticaret anlaşmamızın bir hayli vesile verdiği bu nevi neşriyat bugün de hâlâs Bu gidişle, biz, bu keşmekeşin daha birçok zaman de- yam edeceğine İnanıyoruz. ; levam edip gidiyor. en de ey okuyucu; İSTER İNAN İSTER'İNANMA! S eat BAA vi e Hayır, Gazeteleri Korumak Değil Dost Bilmek Lâzım! A E. Büyük muharebe eanasında “ san- sür Çüm ne olduğunu tanımıyan tek memleket İngiltere oldu, İngiliz gaze- tecileri Si — cereyanlarla birlikte harp hâdiselerini de işittikleri ve bil. dikleri gibl yazdılar, her birinin üze- rinde tenkit yaptılar, mutalea yürüt- tüler, tavsiyede bulundular, sulh za- manında olduğu kadar serbesttiler. Pek iyi hatırlarım, içlerinde “Tekojerak,, muharebesinin ferdasında: — İngilh filosundan beklenen, buneticeyi almak değildi, diyecek kadar ileri gidenler de oldu. Fakat — İngiliz — gazetelerinin hiçbirinde düşman hesabına “Ha- ber,, teşkil edecek tek kelime görülmedi. x İstiklâl mücadelesi esnasında, Anadoluda yurdu kurtarmak için çarpıştığımız zaman İstanbulda ulusal hareketin sansürü tabiatile yoktu. İtilâf devletlerinin sansörü ise Anadoluya ait haberleri bilakis yazmaklığımızı isterdi. O zaman Türk gözetecilerinin arasında — İstânbuldan nadoluya cephane kaçırmak için çalışanlar oldu, gizli teşkilâtın içinde uğraşanlar oldu, slyasi cereyanları günü gününe takip edenler oldu. Fakat Türk gazetelerinin hiçbirlade düşman hesabına “haber,, teşkil ede- cek tek kelime görülmedi. * Gazete — üzerine — vazedilebilecek (Sansür) ün en kuvvetlisi gazetecinin kendisine bırakılanıdır. O zaman ka- lemini hokkasına batıran yazıcı kaf, sından doğan mütal maklederken bir defi bir defa daha muhakeme eder. x Bazan dostlar arasında bir mesele konuşulurken sık sık İşidirdim: — Ya- zamazsınız, derler, hakiki veya muhay- yel bir korkunun elimizi tuttuğunu sanırlar. Fırsat buldukça anlatırım: — Gazetelerin Üzerinde — sansür yoktur, dülerine kilit vurulmuş ta de- gildir, bununla beraber Inlalâp zama- nında çıkan gazetenin devletin yüksek mfaatlerini göz önünde bulundurup kendikendilerini sanilir etmeleri lâ- zıml! derim. * Bugün vaziyet budur, fakat vazi- yetin böyle oluşu devletin yüksek menfaatlerini idare edenlere mühim bir vazife yükletir, bu vazife bhalka umuml! cereyanları anlatmak - vaziye- tinde Olan gazeteleri tenvir etmek, bunun harieinde ilmi tenkit yapma- Jarına müsnade vermek, yapılan ten- kidi do hüsnü telâkki etmektir. Vaktile Başvekil Paşanın haftada bir gün gazötecilerle kargı karşıya birer bardak çay içtiğini işitmiştim. Şahsen bu çayın rengini görmemiş olmama rağmen toplantı pek hoşuma giderdi, zannederim sonraları unutuldu ulmamak lâzım ki bugün ga- ritlerö düşülüyorsa bunun bir sebebi de bu tenvirlerin noksanlığıdır. Bir meslekdaşım, Yunan ve Bul. gar gazetelerinin bizimkilere nazaran daha fazla okunduklarına bakarak ve matbuatın ehemmiyeti Ürerinde du- rarak — gazetelerin korunması İlüzu- mundan bahsetmiş, ben kendi hesa- bıma doat bilinmelerile, itimada lâyık görülmelerile, ve kendilerinden sor- best mütalea yapmalarının istenmsile iktifa edeceğim. Üzt tarafını temin edocek olan, okuyup yazma bilenlerin artması, hareketin görülmesi, okunacak şeyin bulunmasıdır. Esasen bu şartlardan birkısmının olmamasına rağmen ziya- delik şimdiden görülmektedir. Unut- anıyalım, caki harflerle okunan gaze- telerin sayısı İstanbulda 46,000 iken bugün — 64000 1 geçmiştir.. Bu da mühim bir terakkidir. p -