ir rakenaeleü a - Resimli Büyük Millt Roman üA *SON"OS' lt TOMBUL MİRASYED No: 27 KüplüKadıUsturup Tilkilikte ne derece yekta olsa nihayetünnihaye cahilin biri. Za- vahirden içyüzü anlamaktaki ka- biliyetine bel bağlana bilir mi? Pejmürde halli, palâspareler içinde öyleleri vardır ki kirli çıkı- dir; altın. babasıdır. Kaziyenin aksi mucibince öyle kılık kıyafeti düzgünler de mevcuttur ki açlık- tan nefesleri kokar; ceplerinde metelikleri bulunmaz. Bu sebeple kadı efendi, cerri nukut edilecek kimseyi daha pa- ralıca gördü mü, fazlasını sızdır- mak varken moksanına eyvallah demez, allem eder, kallem eder, kira borcu diye fıslanan miktarın, hemen daima iki Üç mislini ko- parırdı. Öbür davalar kaç para eder? Davanın sunturlusu Fravn kadının davası. Bu mühim mürafaa şu veçhile cereyan ederdi: Miadı gelince muhzır, davacı- ları huzuru hâkime çıkarır, şu şartla ki parmak oynatacak zatı, ister müddei, ister müddelaleyh olsun, behemehal sağda bulundu- rurdu. Yanlışlıkla sola geçmiş olsa yerini değiştirir, vaziyet yeri- ne getirirdi. Kadı efendi, sarığı yıkmış, Buratı asmış, yüzünden — düşen bin parça. Öyle hiddetli, celâllı bir halde ki sözüm ona nemrut. Tarafeynin İsmini, — şöhretini, tevellüdünü, memleketini, baba- Bsını, danasını sordüktan ve kar- şısındakileri — tepeden — tırnaga dikkatle süzdükten sonra birden- bire, adeta falakaya yıkacak asesbaşı gibi, Muhzıra gürlerdi: — Haç yadigâri ödağacı tes- bihimin noksanları hâlâ tamam- lanmadı mı be adam? Altı — tanesini efendim. Bu altı rakkamı parola. Altı aylık hane kirasından kapı açık- dığının işareti. Köylü kadı, sağdaki. adama gözlerini devire devire baktık- tan sonra bir de görüyor ki yüklülerden. Vakıa başındaki abani sarığın cicığı çıkmış, sırtındaki — elbise yirmi yerinden — yamalı; kuşak şahrem şahrem amma herif bir saniye rahat duramıyor. Farkında ilmadan, mütemadiyen elini beline gölürüyor; eteklerinin kenarlarını yokluyor. Belinde lira dolu kemer bulunduğu, caketin astarınin içine beşl biraradalar diktiği muhak- kak, Fravun kadı © anda köpürdü: — Allahli celle celâle, sabır Ihsan et, yoksa — belaya girece- giml.. Dündenberi kırk kerre tekrarlıyorum; — tesbihimin 23 adedi, evet tam tamamına 23 ade- di noksan diyorum, yine lâf anla- tamıyorum. Bula bula altı tane- sini mi buldun? İnnallahemaassabi- rin, ne gafillere, ne nâdanlara, ne taş kafalı marsuvanlara çattık!. Veli bilkatte isek sabrı Eyyuba malik değiliz a... Vallahi ya deli olacağım, ya da hiddetimden sa- bırtaşı gibi çatlıyacağım, Sağdaki hazret bu kökreyişe almmadı, bu ağızlardan bir şey çak- madı değil mi, kadı efendi hedefi kelâmı değiştirirdi. Hem tehdit, hem de maksadı fzah, yani bir taşla iki kuş vur- mak için, ona hitap ederdi: — Demin sen ne diyordun?. * anladık, burada doğmuşsun, buldum Yazan: Sermet Muhtar )'b'. y . K | heyi . davet ediyorsun... Ben de zikrettiğin mahallede sakinim. 23 aydır, evet eksiği noksanı yok tam 23 aydır, çeşmenin karşısın- daki hanede ikamet ediyorum, Esnayı mürur ve ubürda birkere bile sana tesadüf etmedim... Tövbe yarabbi!..Insanın, Halekallahül ba- kar fisuretilbeşer diyeceği geliyor! Artık adamcağızın kafasına dank der, davayı çatallandırmamak, biran evvel lehe halletmek için çarnd- çar 23 aylığın mukabili olan 46 | | | ; l 11 - 9 - 084 lu HyükümVerirdi. Şundaki debdebe ve İhtişama bakın buralı İmişsin fakat yerin yurdun neresi? Mevkiini kekeliyor, şüp- lirayı gözden çıkarır ve. cevabı dayardı: — 23 aydanberi çeşmenin kar- şisındaki hanede İkamet buyur- duğunuz — malümum; — diyeceğim yok, kabulüm efendim. Bana tesa- düf buyurmadığımızın sebebi ise öbür sokaktan gidip gelir, hane- min arka kapısından girip çıkarım. Bu gibi manevralar, firavun kadı'nın yerini yadırgadığı zaman- lar, ancak beş altı ay, tatbik eylediği şekillerdi. (Arkazı var) ( Baştarafı 1 incl sayfada ) men çanak çanak yemekleri silip süpürüşünü ve nihayet bir kilo ekmeği de yutuşunu hayretler lçindı[ seyretmişlerdir. Bu sakallı adamın yemek işinde hiç şaka götürmiyen müthiş bir yeyici olduğuna hükme- dilmiştir. İhtiyar adamın müthiş iştiha- sını hayretle görüp merak eden lokantacılardanbiri nihayet daya- namıyarak esrarengiz adama yak- ve: — Affedersin arkadaş ! ben (10-415) senedir. aşçıyım. Sen yüşta, senin gibi yemek yiyen bir müşteri görmedim! Demiştir. Esrarengiz adam bu sözler Üzerine gülmüş ve sakalını sıvayıp karnının kemerini geniş- lettikten sonra şu cevabı — ver- sen her İnsanı in? Ben umumi harptenberi, yani (20) senedir üç günde bir yemek — yemeğe alışmışım: Bu gözlerile etrafında büsbü- tün hayret uyandıran esrarengiz müşteri umuml! harpte Galiçya- dan Sibiryaya gittiğini, Sibirya- dan geleli birkaç gün olduğunu ve orada ancak günde bir buçuk saat gündüz olan memleketlerde (18 ) sene yaşadığını ve Kutup denizlerinde ( 15 - 20 ) metre ka- hınlığında buz tabakalarının bazan çatlıyarak bu çatlaklardan çı- kan büyük balıkların kötü ko- kulu yağlarını yemiye alıştığını ıl tâ © vakiltenberi Üç günde ir yemek yadiğini söyliyerek hayreti büsbütün ımırııııytııy. Fa- kat esrarengiz müşteri, kendi Bir Oburluk Hikâyesi Üç Günde Bir Yemek Yiyen Adam AAA kendisine çektiği müthiş ziyafetin hesap sırası gelince lokantacıya şöyle bir sual sormuştur: — Arkadaş! 18 sene balık- yağı yemiş bir adam acıkır da bir lokantaya dalar, iyi bir ye- mek yerse ve parasını vermezse sizde böyle bir müşteriye ne ya- parlar, ne yapmak âdettir? işi sezer gibi olan iyi yürekli lokantacı İse: — Âdet müdet ne olacak? Cevabini — vermiştir. Sırtına bir tekme vurur kapıdışarı ederiz! Bu cevap üzerine garip müş- teri hemen bastonunu almış, bü- yük bir ciddiyotle şu sözleri söy- lemiştir: — Hadi âdetinizi yapın!.. Çünkü ben hemen gideceğim, vaktim yok !! İhtiyar adamın bu hareketi iyi yürekli Tokantacının okadar hoşuna gitmiştir ki üç gündenberi aç olduğunu anladığı müşterisini güle güle selâmetlemiştir. Sonradan bu esrarengiz müşte- rinin hakikaten Sibiryadan gelmekte olan Pirzinli İbrahim Efendi isminde bir mülteci olduğu ve Adaya sey- yahların motörlerile beraber gel- diği, bu meccani ziyafetten sonra da eski bir akrabasını görmek üzere Pendik tarikile İzmite git- tiği anlaşılmıştır. — İ. M. Kolleksiyon Ciltlendirilecektir İstanbul Matbuat cemiyetinden: Cemiyetin gazete kolleksiyonlarına vilt yaptırılacaktır. Kolleksiyonlar yüz cildi geçecek miktardadır. Ciltler bez kaplı kartondan olacaktır. Alâkadarların cilt buşına teklif edecekleri fiatı bir hafta içinde cemiyet merkezine bildire meleri rica olunur. Umumi Bir Hulâsa: Spor İşleri Tasfiyeye Muhtaçtır ( Baştarafı 1 incl sayfada ) Fakat bu suallere falân veya filân zat, yahut filân veya falan makam cevap vermelidir, demedik. Bunu söyliyemezdik. Çünkü bugünkü teşkilât o kadar girift vaziyette- ki kime hitap edeceğimizi kes- tirmek mümkün olmuyor. Bu se- beple, daha aşkın bir hüsnüniyet gösle.m ş ve hissiyatımıza kapıl- madığımızı anlatmış olmak - için ithamlarımızda — ve — suallerimiz- de tamamile afaki davrandık. Fakat şimdi söyliyelim ki atletizm Federasyonu, bu işte daha yakın- dan alâkadar olduğu için ona da tevap vermek düşerdi. Ne yapa- hm.. vermedi, vermiyor ve hâlâ susuyor. Zagrep — hezimeti bardağı taşıran damla olmuştur. Biz sa- dece bu damladan bahsetmedik. Belki bu damladan ilham alarak senelerin arkasında kalan ihmal- lerden, çalışmamazlıklardan, sporu — ticarete bunun gibi daha nice nice aykırı işlerden ve hele (26 ) bin lira antrenör maarafına karşı ( 26 ) paralık netice elde edilememesin- den sikâyet ettik. Atletizm Federasyonu, atlet- leri Zagrep müsabakaları - için hazırlamış. Peki amma eğer atletler hazırlandılarsa Zagrepte niçin sapır sapır yenildiler? Diğer taraftan şu da var ki atletizm — federasyonu, Zagrebe gidilmenin facia olacağını alâka- dar makamlara - evvelce haber vermekle de mesuliyetten kurtul- muş sayılamaz. Çünkü atletlerin hazırlanması Üç aylık, beş aylık bir iş değildir. Zagrep müsaba- kalarının tarihl daha bir sene evvelinden belli idi. Bu bir sene içinde — atletizm federasyonu atletleri kuvvetlendirmek, form- larına sokmak için ne yapmıştır? Kaç müsabaka tertip etmiştir, Yumurta kapıya geldikten sonra hazırlanmanın ne faydası vardır? Asıl hazırlık bir sene evvelinden başlıyacaktı, müsabakalara üç ay kala da hakiki antrenmanlara girişilecekti. Sonra aklımızın er- mediği şey de filân müsabaka için hanırlanmak, sözüdür. Filân müsabaka için dağil fakat her zaman İçin hazırlıklı bulunmak mecburiyetindeyiz. Nitekim kendisine harp ilân edilen bir devlet — hazırlanmak için mühlet istemiyeceği — gibi, ordu her zaman İçin müdafaaya hazır olmazsa kaç para eder?, işte biz vaziyeti bu suretle muhakeme ediyorurz. Esasen baş- ka türlü düşünmek te imkânsız- dır. Tekrar'edelim: Spor İşi, çok ciddi bir memleket meselesidir ve bu meselenin kökünden halle- dilmesi lânm ve zarurldir. Bu arada ortada millete karşı savru- lan bir itham da var: Spor ru- huna malik değilmişiz ! Bu ithamı bir lâhza İçin kabul ederek soralım: — Spor teşekkülleri millete Yarın akşam : UNITED ARTİST'in a ASRi aheserllâ yenl mevsimi açıyor. lmde; sıçrıyarak, kavga öd. — dökenlerden ve . SARAY güzel ve büyük filmi ve meşhur yıldız DOUGLAS FAİRBANKS'ın temsili muhteşemi ROBENSON Genç, cevval ve müstehzi DOUGLAS, bü ve nihayet muzafför olarak Robenson'u? Reri macerasını yaşatıyor. İlâveten : Z E V C E M Münessilleri : Seanılar : 3 - Fiyatlarda mühim tenzilât : 30 ve 5O, Lüks spor ruhu aşılamak için bugüne kadar ne yapmışlardır? Ve cevabını. yine kendimiz verelim : — Hiç, hiçbir şey. Esasen bu itham yerinde değildir. ve millette #por ruhu vardır. Ancak hakikat şudur ki bu ruh, spor teşekküllerinin aykırı ve ihmalkâr hareketlerile yavaş yavaş söndürülmüştür. En basit bir delil olarak se- yirci wdedini ele alabiliriz. Eski senelerde yapılan mübim maçlara gelen — seyirci adedile — bu- günkü seyirci adedini mukayese edersek buglin #spor seyirci ve meraklılarının yarı yarıya azaldı- ğını görürüz. Bu da — milletteki spor aşkının, — spor - İşlerimizin bozuk gitmesl yüzünden sönmekte olduğunu iİsbat eder. Eyi teşkilât, —eyi çalışmak, bıkmadan uğraşmak ve durma- dan teşvik... ve bütün bunların başında, her memlekette olduğu 'lıl| hükümetin sıkı bir. müraka- esİ. Bunlar — olmadıkça — sporda Heri gitmemiz mümkün değildir. Bilâkis daha fena geriliyeceği- mize İnanmamız İâzımdır. Dünkü Sağnak ( Baştarâfı 1 incl sayfada ) sine indirilmiş barometre bu sa- bah saat Tde 758,5; derecei hararet saat 7 de 17; azami de- recei hararet 24,5; asgari dere- cel hararet 15 ti. Rürgâr batı ve Todostan “em miştir. Azami sürati 8& metreye çıkmıştır. Bugün öğle üzeri yağan yağmur 3,5 milimetredir. * Dün öğleden sonra yağan şiddetli yağmurdan Beşiktaşta Köyiçinde — 20 — Fındıklıda $ evi, Topane, Kasımpaşa , Aksaray ve diğer — semtlerde birçok evleri su basmıştır. İtfaiye grupları saatlerce uğraşarak bu evlerin suların buşılt_-ı!ludıı. İs. 2nci İflâs m Feriköyünde otur latada kunduracılıkla makta olan Mikatl Zıpçıyan — iflâsı 8/9/934 tarihinde açılıp tasfiyenin adi şekilde yapılmasına karar verilmiş olduğundan : 1 — Müfliste alacağı olanların ve istihlâk iddiasında bulunanların ala- caklarını ve istihkaklarını llândan bir ay içinde 2nel İflân dairesine gelerek kaydettirmeleri ve delillerini (senet ve defter hulâuaları ve aaire) asıl veya musaddak süretlerini tevdi eyleme- leri. (") $ — Hilâfına hareket cezai mes- uliyeti müstelzim olmak üzere müfli- sin borçlarının ayni müddet içinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri. 3 — Müflisin mallarını her ne sıfatla olursa olsun ellörinde bulundu- ranların © mallar üzerindeki hakları mahfuz kalmak şartile bunları ayal müddet içinde dalre emrine tevdi etmeleri ve etmerlerse makbul maze- retleri bulunmadıkça cezai mesuliyete uğrayacakları ve ruçhan haklarından mahrum kalacakları. 4 — 1İ5/9 934 tarihine müsadif Cu- martesi günü aat 15,30 ta — alacaklı- ların İlk içtiman gelmeleri ve müflle ile müşterek borçlu olanlar vö kefilk lerinin ve borcunu tekeffül eden salf kimselerin — toplanmada — bulunma; hakları olduğu İlân olunur. — ( (Eski Glorya ) slneması LAUREL ve HARDY 5-7 ve 9 da, 70