—— Yi S Eğer böyle ise, bizim vatan- İTTİHAT » TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur — Beşinci Kısım No, 35 YüeteenserecerrnenAaA vennencarEE Nasıl Doğdu?.. aa Tn a ae Nasıl Yaşadı?.. 22.B- 984 — Nasıl Ölda? ngiliz Konsolosu İle Abbas Halim Paşa bulamıyor; köylerinin etraflarına Arasında Dikkate Şayan Bir Muhavere daşımız olan rumların Üzerinde bir himaye hakkınız yoktur. Onların bir şikâyeti varsa, (hükümete mü- racaat edebilirler. Yok eğer Yu- nanlılardan bahsetmek İstiyorsa- nız, bunun için de Yunan konsolo- sunun bulunması lâzimgelirdi. Ma- mafih meseleyi asıl alâkadar olan lardan sorahm. Demişti. Konsoloslar, prensin bu sözleri karşısında verecekleri cevabi. şaşırmışlar, - biribirlerinin yüzüne bakakalmışlardı. Bursa ve havalisinde daima ( Fiç Moris ) rolü oynamakla ma'ruf olan İngiliz konsolosu, şaye bu takrir nazarı dikkate alınmazsa, İngiltere h- kümetinin pek müessif teşebbü- Sata kıyam edeceğini söyler söy- lemez, Abbas Halim Paşa derhal ayağa kalkı - Kon:l':ı efendi!.. Siz bu takririnizde — bir — müesseseden bahsediyorsunuz. Ortada mües- sese yoktur. Ancak, daha kapıları bile takılmamış, her tarafı apaçık bir bina vardır. Buraya herkes girebilir. Çünkü bir bususiyet Mevcut değildir. Sonra... Bir tek adamın; öon beş ( Elen )i kırbaçla yaraladığını — İddia Bu da inanılması haylı müşkül bir vaziyettir, Ben ortada ne Hngiliz ve nede Avusturya bayraklarına bir taarruz göremiyorum. Ve böyle bir meseleden dolayıda Ingiliz ve Avusturya filolarının Çanakkaleye geleceklerini zannelmiyorum. Da- yak yiyenlerin içinde şahsen da- yacı olanlar varga, derhal mahke- meye müracâat etsinler. O zaman adaletin ne suretle tezahur ede- teğini daha eyi görürsünüz. Demişti... Kibar ve oldukça Türk dostu olan Avusturya kon- solosu, bu makul ve müskit cevap karşısında derhal ayağa kalkmış; — Ben, sözlerimi — geri al- Yorum, Deye mukabele etmiş.. — bir suda büyük — bir fırtma yaratmak — için füzuli bir gayret gösteren İngiliz konsolosu da bu süretle yalnrız — kalınca, — süküt etmek mecburiyetini hisseylemiş- ti Onun içindir ki bu mesele, gu neticeyi vermiştir. Mahkemeye müracaat eden olmamış.. inşaatı idare etmek — behanesile oraya toplananlar dağılmış.. — hergün, 'den yerlere kadar sab lanan Avusturya ve İngiliz bay- rakları da, artık bir daha asık mamıştı. Fakat buna mukabil, —Alt- parmak — caddesindeki ( Angoş Koti ) gazinosundaki faaliyet art- mışti... Âynı zamanda, Ayvalık avarında sahile çıkan bir çete- nin şimale doğru ilerlediği. rum köylerini dolaşarak — bir takım beyannameler tevzi ettiği ve tali- Matlar verdiği haber alınmıştı. Bu çetenin takip ve derdesti için her taraftan jandarma —müfreze- leri — çıkarılmış — ve hattâ bir kaç müsademe de yapılmış — ise de — ee geçirmek mümkün “lmımışh... Halbuki bu çetenin ursa civarlarına kadar sokularak yerli Rumlar üzerinde pek fena tesir biraktığı — haber almıyor; tenkil edilemediği takdirde mü- Yunan Başvekili Vanizelosun hattı- harpte bulunan iki oşla essif bir hâdisenin zuhur edeceği anlaşılıyordu. O sırada Bursa it- tihat ve Terakki müfettişi olan zat, jandarma kuvvetlerine müza- haret etmek için, eski ve tecrü- beli Türk çetecilerinden mürek- kep bir kuvvet — teşkil etmiş, Yunan propagandası yapan çete- nin takibine göndermişti. Artık Bursadan Karacabey ve Kirmasti havalisine kadar ©o mıntaka bir faaliyet sahası haline girmişti. Kendisini büyük bir maharetle saklamıya muvaffak olan Yunan çetesi, kaçmak için yol arıyor, Ankara Yüksek Ziraat muntazam siperler kazan Rumlar, takip için gelen müfrezeleri, gıra ateşlerile karşılıyordu. Aynı günlerde Mösyö Venize- los, (Garbi Anadoluda Türkler Rumları katliâm ediyor) diye bir feryat yükseltmişti. Halbuki bu feryat, biçbir hakikate istinat etmemekte idi, Bir haftadan fazla süren, bu takiplere ve müsademe- lere, her taraftan koparılan velve- lelere rağmen ne bir Rumun ve ne de bir Türkün burnu bile ka- namamıştı. Atinadan M. Venizelosun fer- yadı yükselir yükselmez, Dahiliye Nazırı Talât Bey de derhal ha- rekete geçmiş Fransız, İngiliz, Alman, — Avusturya — sefaretleri baştercümanlarını nezdine celbe- dereh bizzat kendisi de beraber olmak üzere mahallinde tahkikat icerası teklif edilmişti... Bu heyet, Mudanya iskelesine çıktığı zaman, garip bir hâdise zuhura gelmişti. Marmara sahiline civar Rum köy- lerinin halkı, aldıkları gizli tali- mat mucibince bir anda köylerini terketmişler, ve sahilde içtima eylemişlerdi. Tahkik heyeti, bu hareketi haber alır almaz, derhal sahili dolaşmış; Tirilye, Siyi, Ep- kel limanlarında toplanarak Rum- lar arasında inceden inceye tah- kikat yapmış ise de Türkleri tec- KiLek n "î*d'*'ı'“ıı' m 7 “( Arkam var ) Enstitüsü Rektörlüğünden : 1: Bu sene Yüksek Ziraat Enstitlisünün Baytar, Ziraat ve Orman Fakültelerine meccani leyli ve ücretli leyli ve nihari erkek ve kız talebe alınacaktır. Kayıt ve kabul şartları aşağıda yazıldır: a : Türk tebaasından olmak ( Ecnebiler hususi talimatnamesine göre kabul edilir ). b : Lise bakaloryasını vermiş bulunmak. — — € : Leyli olacak talebenin yaşı 17 den aşağı 25 ten yukarı olmamak. d : Mesleklerinin icap ettirdiği beden kabiliyeti ve ilğlnrmlık- ları hakkında tam teşekküllü hastanelerden Sıhhat raporu getirmek ve aşı şahadetnamesi vermek. e : Belediye veya Polis merkezlerinden hüsnühal — mazbatası getirmek. 2 ; Enstitüye girmek istiyenler yukardaki 'vuikılırlı bîr_l.'ıkle 6 kıt'a fotoğrafı bir istida ile doğruca Ankara'da Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğüne göndermelidirler. 3 : Müracaat zamanı Temmuzun onuncu gününden Eylülün sonuncu gününe kadardır. 4 : Evrakı tam olmuyanlar Enstitüye kabul edilemezler. Mücs- sese kayıt ve kabul edilen talebeyi iki ay zarfında tekrar muayene ettirir, kabiliyeti bedeniyeyi haiz olmıyanların kay dı silinir, 5 : Leyli meccani talebeden staj veya tahsil devresi için de stajını veya Faküllesini bırakanlardan veya cezaen ?knrılınlırdaıı hükümetçe yapılan masrafı ödeyeceklerini daire Enstitünün verece- ği nümyneye göre Noterlikten musaddak kefaletname vereceklerdir. 6 : Vaktinde tam evraklâ müracaat etmişler '""“_da_" k'î’“ı edilecek talebe diploma derecesine ve müracaat tarihine göre tefrik edilecektir. 7 * Ziraat, Baytar, Orman Fakültelerine alınacak - talebeler, Tibbi ilimler Fakültesinin 1, 2, 3 üncü sömestrlerinde mevcut ders- Feri de takibe mecburdurlar. 8 » Zirsat Fakültesine almacak talebe Ankara'da Gazi Orman Çiftliğinde on ay staj göreceklerdir. Talebeye bu staj müddetince yemek ve elbise masrafları karşılığı olarak 30 lira aylık verilir. Harcırah verilmez. 9 : Ücretli İeyli talebenir. ücreti üç taksitte ödenmek üzere 275 liradır. 10 : Ücretli leyli talebe tercih olunur. Kabul şartlarını haiz olan nihari talebe için miktar tahdit edilmemiştir. (3704) L e ee Ege (Baştarafı 1 inci sayfada ) lerini almışlardı. — Fakat netice böyle olmadı. Birkaç meşhur fir- manın manevrası yüzünden, köylü hesapsız derecede zarar etti. Yeni mahsul incir, — iki gün evvel gelip çattı. Aydından, Na- zilliden, sdeıııl;teu ve Germen- cikten binlerce — çuval turfanda İncir İzmir piyasasına geldi. Ge- len mahsulün nefaseti, müşterile- rimizin — iştihasmı — celbedecek kadar barizdir. İncir alıcı ve satıcıları borsa- da toplanarak mevcudu — tesbit ettiler. Eski bir teamüle uyularak piyasanın temizlenmesi ve gelen malin satılması — icap ediyordu. Ticaret Odası Reisi Baltı Zade Hakkı Bey, incir satıcılarını temsilen konuşuyordu. Piyasa: ya inen mal için 4800 çuvaldır, denildi. Ve alıcıların — tesbitine başlandı. Komedinin ilk sahnesi başla- mıştı. bile... Ortaya yalnız iki alıcı çıkıyordu. Diğer alıcılar: — Biz ayni zamanda satıcıyız! Diyorlardı. Işte yaranın da en büyüğü bu değil midir?, Alıcısını ve satıcısını ayırmayan bir piya- sadan hayır beklemek, salim bir gidiş takibini istemek nasıl hak- kımız olur? Borsa reisi Cevahirci zade Şükrü Bey vaziyeti Idare etmek için çırpınıp duruyordu. Şükrü bey, piyasadan kaçınmanın se- beplerine işaret etmek istedi: — Efendim, ben alıcılarla te- mas ettim. Ahcıların söyledikle- rine göre, piyasaya gelen mallar işlenmeğe salih değilmiş... Bu sözler salonda bir bomba tesiri yapmıştı. Aydınlı İzzet bey s#öylüyordu: — Gelen mal geçen seneler mahsulünün fevkindedir. Müstah- sili bütün bütün ezmek, nefes vermemek istiyorlar. Boğulamayız. Incir işi bir alıcı satıcı meselesi olarak kabul edilmelidir, 3 Şerif Remzi Bey: — Piyasa kaça temizlenir... Bunu tesbit etmek ve mala lâyık olduğu haddi vermek lâzımdır. Satıcılar namına, Ticaret odası reisi Balcı zade Hakkı Bey şu teklifi ortaya atıyordu: — Eyi mal on kuruş... Kara yaprak sekiz kuruş... Balcı zade Hakkı Beyin teklifi, senelerdenberi daima tatbik edi- len bir şekildi ve bu şekil icabı olarak piyasadaki malın tamamı- nın alıcılar tarafından kapatılması icap ediyordu.. Bu teklif uzun münakaşalara yol açtı. Öyle mü- nakaşalar oldu ki, piyasa müza- kerelerinin duracağı tehditleri bile salonda işidiliyordu. Görüşme mevzuunu toplamak Iüzumunu hisseden porsa reisi, Şükrü Bey, ileri sürülen fikirleri şu üç noktada topladı: t — İncir satışını serbest bırakmak... (Bu şekilde incir fiatı beş kuruştan yirmi kuruşa kadar yükselecekti )... 2 — İnciri iki cinse ayırıp satmak... (Bu, Balcı zade Hakkı Beyin yukarda izah edilen tekli- fidir ) ... 3 — İncir satışı için bir cins kabul etmek... (Bu hesaba göre inciri muayene etmek ve seçmek yoktur. Yirmi beş kuruşluk inciri alan, arada boeş kuruşluk inciri de ayni fiata alacaktır. Ancak bu bir cinsin fiatı çok mühimleniyordu)... Çok dağılan görüşme mevzu- Köylüsünü Bir Yqı__ı;ruk İndirildi ! ları sabahın on birinden akşamın altısına kadar davam etti, bir ıneüce alnamadığı için piyasa açılamadı. * Ertesi günü muayyen zamanda tekrar toplanıldı. Türkolis mü- dürü Âkil Emrullah Bey, dış tica- *retimizi yakından alâkadar eden bu ihracat emteamızı dedikodu * mevzuu olmaktan kurtarmak için teşebbüse girişti. —Alıcı « satıcı müzakerelerinden —evvel, satıcı- larla temaslar — yaptı. Onlar dan bir nokta için söz aldı. Sonra alıcılarla temaslarına devam etti. Arada bir fikir birliği hasıi olmuştu. Ne tuhaftır ki alıcılarla satır cılar aynı salonda - karşılaştıkları zaman, sanki . aralarında hiç bir anlaşma olmamış gibi hareket ettiler. Türkofis müdürünün ta- vassutu, salondaki — yörüşmel r esnasında bir müşahit salâhi, - tinden daha ileri gitmiyordu. Mü- nakaşalar yine eskisi gibi başladı. Hüsnüniyetle söz söyliyenler, bazı kimselerin istihzalarına yer bıra- kıyordu, Nazillili Al Haydar Bey na- mına Mustafa Bey konuşuyordu; — Rica ediyorum, efendiler.. Ben bir alıcıyım. Alacağım malı Avrupaya satacağım. Vaziyeti ters göstermiye çalışmayın. Ben pahalı alıp pahalı satmak — İstiyorum, incir bakla değildir. Incir satışla- rinın serbest olması daha faydal: olacak... Piyasayı yedi-sekiz kuruç Üzerinden değil; on beş, on sekiz kuruştan Aaçalım.. Göreceksini: malımız Avrupada itibar bulacak. Hüsnüniyetle söylenen bu söz- ler, gürültülü münakaşalar ara- sında boğuldu. — Nihayet piyasa sekiz kuruş otuz. paracan açıldı. Ancak alıcı istediği inciri alacak, beğenmediği malı birakacaktır. Bu fiati müstahsil lehine kabul etmek doğru olamaz. Müstahsil bu işte — kaybetmiştir. — Piyasa, birkaç kişinin — arzusuna, — yan! yemiş çarşısmın isteğine boyun eğmiştir. Eğer hükümet, müstah- sili muhteris ellerden kurtarırsa minnet kazanacaktır. Memleketin iktısadi kalkınması namına bu, lâzım ve zaruridir. göLK YRerserararan Son Posta Yevmi, elyasl, Havadis ve Halk gatetesi Beki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 |— İSTANBUL i Gazetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün hakları Mmahfuz ve gazetemize aittir. ABONE FiATLARI Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kurüştur. —a Gelen evrak geri verilmez. iHânlardan mes'uliyot alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk :| pul ilâvesi lâzıcadır. n 741 İstanbul Posta kutusu: Telgraf :Sonposta 'Telefon :20203