SON POSTA Büyük Milif Ronan Yazanı Sermet Muhtar - TOMBUL MİRASYEDİ 22 - B -984 Nabı Ef. Cey lan Gibi Sıçrayıverdi.. Artık mırin kırin, kaçamak | yolu yok. Bu diyarda kalıp de- veyi gütmekten başka çare mef- kut. Nabi Ef., köse sakalını avuç- laya avuçlaya yüzü güle güle odaya — girdi. — Yandaki — ke- revetli mindere oturup mutadı veçhile bağdaş kurucağı sâniye, okla vurulmuş bir ceylan çevikli- gile yerinden sıçracı: — Tu, Alla lâyığını öyle bir halt ediyor, kırıyorduk ki kırıkçı . Şahnazar gelse tamirinde hâibühasir ka- lırdi. Aşağıdaki dehliz. kapısı, orta katın camakân kapısı, sofa kapısı ardına kadar açık. Lok- macılar aşağıde.. Bunlar nanüni- met kâfirleri, ne betmaye ve elbilliyetsiz — mahluklar. — Velini- metlerinden bu —kadar mirasa kondular, banker Hristaki ve Zarifi misâl olup çıktılar da merhu- mun hake düştüğünün kırkıncı versin, bir. pot | günü lokması dökülürken ahengü | ve tarpta bülunuyorlar demezler mi? Vallahi bizleri, kakı kapı İstanbul içine ilân ederler; - rezil rüsva eylerler. — Herşeyi geç- | tim. Ben dümbedüdük olurum. Nabil asır dediğimiz bu köse mendebur ne mertebe iz'an ve irfandan bibehreymiş; evin içinde bostan korkuluğu İmiş derler... Hemen odadan fırladı; açık kapıları kapamaya koştu. Vehbi Bey, hasırlının dibin- dekini de mideye boşaltarak, maşrapada yüzünü, boynunu w- latarak üstünden at- mış, Kâtip Raif te peyrev olarak gözlerini açmış Sulu - Sezal ise, avurduna bir buz sokarak, salta durmuş fino — gibi, bakmaya b Nabi Ef. bağdaş kurup yerine yerleşti. — Beyler emrettiğiniz mi var, yoksa doğan babadan ne doğarsa ya mı razısmız? Dedi. Kâtip Raif: — Hazret, bir dakika müsaa- de diyerek — ceketini aramaya koyuldu. Kanepenin arkasından çıkarıp cebinden paketi aldı. Bir cigara yaktıktan sonra paketi dolaştırdı; kibritleri de çaktı. — Beybaba, dedi, artık da- vul çaldık; malüm a hicaza mef- tunlardanız. Makamı bicazdan gi- riş te ne olursa olsun; daha ötesi var mı, kıpti türküsüne razıyız. Avurt zavurdu, sahte vekarı unutmuştu: — Hicazı tuttur da istersen bu makamla' gelmişime, geçmişime söv; sinsileme say.. Nabi Efendi, (estağfurullahi)ı gürleterek, bir ikl tempolu öksü- rüğü müteakip, (Sebuhun aksak şarkısıdır) diyerek girişti: Cihan zülfüne dilbeste Medet ey şühu nevreste Firakınla bu dil hasta Medet ey şühu nevreste Kambur — coştukca coşuyor, ara nağmeleri uzatıp bütün ma- kamatı geziyor, kendiliğinden ga- zeller ilâve ediyor, oradakileri mest-yliyordu. Tombul mirasyedi bu işlerin daha acemisidi; medede, heyheye kulakları daha alışık değildi. Göz- leri etraftakilerin yüzünde, Nabi Ef.nin kendinden geçmiş gibi oku- yuşunu, kâtip Raifin gaşy olmuş inleyişini, sulu Sezainin talimli ymuh gibi dinleyişini gördükçe, Eserin kahramanlarından. Dübâracı Apik okunanın hiç işidilmemiş ve pek mübim bir şey olduğuna kanaat getiriyor, afal afal bakınıyor, kâ- tibe uymak için o da gözlerini kapayarak, kesik kesik: ( Yaşa!.. Var ol!.. sen ölme |) diye mımıl- danıyordu. Nabi Efendi şarkıyı bitirip yine hicazdan Hacı Faik Beyin: Müptelâyı derdi hicrandır gönül Ateşifirkatle süzandır gönül Şarkısına sıra getirir. getirmez, Üstteki odadan da bir ahenk. Aman dağıiar, canım dağlar Hiç senden yarim geçti mi ? Vehbi Beyin valde hanım, saza çok istidatlı ve meraklıydı; ut çalardı. Daima beraber bulunan canciğer kuzu sarması iki ahba- T Davetler Gazetecileri Davet İstanbul matbuat cemiyetin- deni Şehrimizde çıkan türkçe gazete- lerde çalışan muharrir arkadaşların 23 Ağuston 1934 Perşembe günü aat 10,30 da cemiyet merkezini teşriflerini rion ederiz. Bu toplantıda, vazileten şehrimice yelmiş olan, Matbuat Umum müdürlüğü müşavirlerinden Sadri Etem Bey mesleğo wit işler hakkında arka- daşlarla müsahabeler yapacaktır. hiye merkezi Ağustosun yirmi üçüncü Perşembe günü ve. akşam: Caddebos- tanında, Sayfiye Bahçesinde bir sünnet düğünü tertip etmiştir. Müsamerenit parlak ve nerih geçmesi için her ted- bire başvurulmuştur. Gidenlerin temiz ve neşeli bir gece geçirecekleri yüp: hesizdir. * Hilâliahmer cemiyetl Fatih şubesi tarafından yarın akşam, Cibali mektebi bahçesinde şehit, yetim ve yoksul ço- cukları için bir sünnet düğünü tertip edilmiştir. MiT Türk Talebe Birliğinin Tenezzühü Millif Türk Talebe Birliği, memle- keti tanıtmak üyere tertip hatlerden birine daha, Pazar günü Edirmey decektir. Birlik, olanların isimlerini yaz- dıtmak üzere Birlik merkezine müraca- atlarını rica etmektedir. Spor Kongresi Altınordu. kulübü - reieliğin- don: Altınordu fevkalüde kongresi 14 Ağnatos 1934 Cuma günü içtima ede- oeğinden azanış zamanında gelmeleri rica olunur. & I akseden şarkıya katıldı: Kuzum sana bir sualim var bile otururken, orta kattakl ahen- gi duymuş, onlar da utu, kanunu tefl almışlar, ahenge koyulmuş- lardı. Nabi Efendi derhal şarkıyı kesti; ( müptelâyiderdi hicran ) 1 yuttu. — Müsademel efkârdan bari- kai hakikat çıkar amma müsademei nagamattan çorba husule gelir... Hemşirei muhterememizle rüfekası havatin de — şaşıracaklar. Niye kendi havalarında — gidiyorlar? Bizlere iltihak etmiyorlar diye üstelik rencidei hatır da olacaklar! dedi ve var kuvvetile, yukarıdan Hiç senden yarim geçti mi? Artık aşağılı, yukarılı coşu- muş, veryansın — edilmişti. odada iki saz, bir tef ve gevrek kadın sesleri çın çın çınlıyor, alt odada Nabi Efendi tiz perdeden meyanlar çıkıyor, ötekiler de ka- rışarak, inceli kalınlı, hep birden | alıyorlardı. Şarkıyı bilen de söylüyordu, bilmiyen de.. Vehbi Beyle Sulu Sezai, bayram — arabalarındaki çocuklar gibi, avazı basıyorlardı. Kâtip Raif, ne düşündüyse dü- şündü. Elinde izmarit kalmış olan sigarayı bir fiske ile fırlattı. Pantolonunun düğmelerine uzana- rak kapıya doğru yürüdü. Sezai, — maksadını Vehbi — Beyin — yanına ağzını kulağına yapıştırdı : —Ayıp olucak, aldıratım. sezmişti. koştu; — Ne sayıklayorsun?.. aldıralım be hırbo? — Neyl olacak — anzorotu!.. Farkında değil misin, kâtip ağa- beyi içinden çektiler. (Arkası var) Balkan Oyunlarına Gidecek Atletler Atletizm Federasyonundan: Beşinci Balkan oyununa iştirak için Zagrebe gitmek Üzere seçilmiş olan aşağıda lsimleri yazılı 17 atletin #şofman — ve. miüsabaka — takımlarını Milit Spor mağazasından bizzat ala- rak Ağustosun 29 inci çarşamba gü nü akşamüstü sast 8 de Sizkecl istasyonu' bekleme — salonunda — eşya- ları ile birlikte hazır bulunmaları teb- liğ olunur. Atletlerin isimleri: Mehmet Alı, Beslim, Haydar, Aslan Haydar, Fethi, Selim, Tıohııldl. llar rakaş, Pulyos, Sedat, Raşit Veyei, İrfan, Tevfik, Raif, Mufahham, Cihat Beyler. At Yarışı Tstanbul yarış ve islah - encümeni tarafından Veliefendide tertip edilen at yarışlarının, bu Cuma 5 inolsine de- vam edilecektir. Bu cuma yarışların daha heyecanlı ve güzel olacağı tahmin edilmektedir. -— TAKVİM —— Gün ÇARŞAMBA Hımır $i — 22 Ağustos 934 109 — Arabi Ruml V. Aluılu 1856 Hll" 130 2038 cuıu 10 Cemevel 1383 Vaklt Akşam Yatsı Yaklt | Esan! Vazat' Güseş Öğle İktadi 10135 181 Hıl .. Neyi | I Bugünün Meselelerinden ı Savaş Ka vEş Düzümü ( Baş tarafı 1 incl sayfada ) Medeniyiz çünkü, döğüşmesini türlü söyliyeyim: Döğüşebilmenin | biliyoruz. Döğüşmesini bilen yaşar icapları vardır: Bunların başında; cibilliyet, onur, terbiye, anane gelir. Fakat hepsi bu değildir. Herşey bu değildir. Biraz önce saydılım manevi hasletlerin kuk- lanacağı vasıtalar vardır. Bunlar: Silâhtır, toptur, süngüdür,. bomba- dır, mitralyozdur. Tayyaredir. Ve bütün bunlar gibi savaş busat- larıdır. Biz bunların da, bizde yapıl- masını istiyoruz. Bunu savaş diü- zümü yapacaktır. Biz zamanında, bu işi her milletten iyi yaptık, onun verimlerini her milletten iyi kullanmak kabiliyetini gösterdik.. Hâlâ hikâye halinde anlatılan vak'alar vardır. Vaktile sefer açıldığında Yeniçeriler Saraçhane- başına giderlermiş.. Çıplak bir asker, bütün busatlarını (techi- zatı) orada ikmal eder yola kayulurmuş. Bugün de © vaziyeti istiyoruz. Savaş düzümü memleketimizde daha birçok düzümlerin inkişafına yardım edecektir. Meselâ merminin; baruta, çe- liğe.. kapçığın;! bakıra.. - silâhın; kılıcın; ağaça, çeliğe, kemiğe.. el- bisenin; yüne, pamuğa.. eğerin; deriye, demire.. ilâh ilâh ihtiyacı vardır. * Biz aklın alamıyacağı yoksul- luk, yoksulluklar içinde döğüşme- sini bilen, öğreten bir milletiz. Geçmiştek! kabiliyetimiz. bugün eksilmiş değil, fazlalaşmıştır. Mazi, ( kanije ) sile öğünebilir. Bu, onun hakkıdır. Lâkin halin (Sakarya ) w önünde, yakın geç- mişin ( Çanakkalesi ) karşısında yalnız (kanije) değil, fakat bütün dünya tarihi: (Benim!) diyebilir mi? Bence diyemez. Belki diyemi- yacektir del! * C. H. Fırkasıniın düzüm proğ- ramı, - sanayileştirme — proğramı demiyelim - gün geçtikçe İsmet Paşa hükümetinin elinde inkişaf ediyor. Şeker - fabrikalarını, kır maş fabrikaları, bunları da şişe, cıı. kâğıt, yarımkok fabrikaları takip etti, takip ediyor. Demir- yolları gittikçe uzanıyor. Biz bütün bunların başında savaş düzümünü de görmek isteyo- ruz. top, silâh, mermi, inkişaf etmiş tayyare, Torpil fabrikaları... Mo- tör fabrikaları.. iİlh. | ve yaşatır. Medeniyet, yaşamak ve yaşatmaktır. Fakat döğüşme kabiliyetimiz savaş dürümünden kuvvet alacak- tır. Savaş düzümünü ihmal ede- meyiz. Çünkü döğüşme kabiliye- timize ve medeniyete İhanet ha- tırmızdan geçmez. »4 Biz bu ağır işleri nasıl başa- rırız? Buhran — varl. diyecekler bulunabilir!. Evet dünyayı kasıp kavuran bir buhran var.. Fakat biz. omilletiz ki bugünkünün oa kat, yüz kat ıztıraplarına katlanıe rız. Ceketimizi satar, pabuçsuz gezeriz, fakat şerefimizi herşeyin üstünde tutarız. Bırakınız ki - ceket — satmuıya, pabuçsuz kalmıya lüzum görlülme- den bunlar başarılacaktır. Fakat günün birinde tarih, çeketlerini, pabuçlarını sattılar amma şeref- lerini korudular diyecek olduktan sonra katlanılmıyacak — acı var mı dır? Biz hürriyetin ıztıraplarını, eslr zenginliğin — kâşanelerine, bütün saadetlerine bin kere Üstün gör: müş bir nesiliz.. Bütün işleri ba- şarmak İçin icabederse yalınayak kalabiliriz, ne çıkar? Uzun yollar bizim çıplak ayak- larımızı — yıpratamaz. Kendileri aşınır. ve tükenir, sonra gün gelir; taçlar, tahtlar çıplak — ayaklar altında kalırlar ve çiğnenirler! * Lâfin kısası Dünya dişinden tırnağına ka- dar — silâhlanıyor. Neden? Içyüzü şudur: İstilâyı yaşatmak yeni yeni lanmıyacağız; başta ayağa silâh olacağız. len ? İstilâ için değil; — yaşamak, yaşatmak, medeniyeti beklemek Türk şairi Baki; Viyanayı kuşatan Türk asker- lerine:(demir kuşaklı cihan pehlivanları diyordu. Yirminci asır Türklerinin adı da, sanı da, özü de silâh olsa ne çıkar? Savaş düzümlerinin kortuluş günlerini; Dumlupınar galiplerini — ellerinde — çiçeklerle, davul zurnalarla, zeybek oyunla rile, yaşa çok yaşalarla beklemiş, görmüş, alkışlamış olanlarla kimi bekliyoruz? Gözlerimiz yollarda. Vapurda Çıkan Yangın Evvelki gece saat ona doğru Sirkeci rihtımında bağlı düran İnönü vapr runda bir yangın çıkmış, vapurun yan kamarası ve e! bealye kadar pamuk yanmıştı. Yangın tahkikatı devam etmektedir. Resmimiz yangından sonra balyelerla perişan manzarasını gösteriyor. Â