BigadaKuru Kaymakçılar Biga, (Hususi ) — Serlavhayı görüp te sakın Biganın kaymakla- rından — bahsedeceğime hüküm vermeyin. Gerçi Dimetoka ismini taşıyan nahiyemizin nefis manda kaymakları — meşhurdur. Lâkin, mebzül olmadığı için ateş bahası- nadır. Bunları alıp yemek her kesenin kârı değildir. Okuyucularıma anlatmak iste- diğim kuru kaymakçılar, şu aralık mevsim hasebile yer yer türeyen ve sayılamıyacak kadar adelleri çoğalan dondurmacılardır. Müba- lagasız diyebilirim ki Türkiyede en fazla dondurmacısı bulunan yer, Bigadır. Her sokakta üç beş tanesi kuru kaymak diye bağırdıkça insan bu tenekeler dolusu soğuk maddenin bir günde satılamıya- cağına hükmeder. Fakat, ikindiye kadar birşey kalmaz. Burada bazı kahvehanelerde çay ve kahve içmek modası hemen hemen kalkmış gibidir. Kahvelerde yarım dondurma yüz paradır. Bura dondurmacıları yaz mev- siminde kar satmayı inhisar altına almışlardır. * Bunun için evindeki suyunu soğutmak için hiç kimse kar satın alamaz. Kendileri de müşteriye verecekleri suyu karla aşlama yapıp soğutmazlar bu onlarca enteresan bir siyasettir. Çünkü müşteri soğuk suya kavu- şursa artık — dondürmiya - iltifat itmez,Şehirde pazar kurulduğu gün- lerde sokaklara yayılan bu sey- yar satıcıların “ hele bak, yede bak. beş kuruşa bir tabak ,, diye tutturdukları nakarat, diğer esnafı bastırmakta ve müşteri hücum ettikçe avazlarını - erbabı bilir - diye uzatıp gitmektedirler. Pazar yerlerinde satılanların çoğu sade limonlu veya vişne rengine boyamp dondurulmuş tatsız. bir maddeden ibarettir. Karı pazarı- nın en kalabalık bir yerine gelişi güzel çömelmiş olan bir dondur- macı, satmıya, tabak yıkamıya yetiştiremez. Dikkat ettim. Bir köylü karısı, beş yaşındaki yavrusana bir yarım dondurma almış — o kalabalıkta yedirmiye çalışıyordu. Bunu bir hamlede midesine indiren küçük * daha isterim , diye tutturdu Gnkü asmarlanan — şey, dişinin ovuğuna bile gitmemişti. Annesi, yeter çocuğum diyor- du; o doyumluk değil '.dl:hkâ Bir Facia Adapazarında Bir Adam Domuz Sanarak Arkada- şım Vurdu Adapazarı ( Hususi) — Su kenarı Yeniköyünden Kara Hasan oğlu Cafer ile yine ayni köyden 15 yaşlarında Nazif oğlu Mustafa geceleyin mısır tarlasında domuz beklerlerken Nazif oğlu Mustafa Caferin haberi olmadan mısır tarlasının içinde gezinmeye baş- lamış ve Cafer de tarlaya domuz Kii"" diye çifte tüfeğini çevirerek ustafayı cansırz yere sermiştir. Cafer tevkif olunmuştur.Müddeiumu milik tahkikata devam etmektedir. Adapazarı Tenezzüh Trenleri Adapazarı (Hususi) — Cuma- dan — itibaren şehrimizden de Istanbula tenezzülh trenleri yapıl- mıya başlamıştır. Halk bu cihetten çok memnundur. Önümüzdeki cuma için daha şimdiden hazır: hklara* başlanmıştır. : Tekirdağında Feci Bir Kaza Tekirdağ ( Hususi) — Yukarı Kılıçlı köyünde feci bir kaza olmuştur. Bu köy halkından olun Feyzi oğlu Mehmet Ef, nin evinin — duvrunda asılı bulunan Çifte tüfeği, ipi kopararak yere düşmek suretile ateş almış ve çıkan kurşunlar bir buçuk yaşın ı daki Tasvir isimli kızın ağzına Yabet ederek öldürmüştür. Kemaliyede Bütün Yollarda Sağlık Kemaliye (Hu- Z susi) — Malatya- nın 145 kilomet- re — uzağındaki Kemaliye kazası üç bin evli ve beş mahalleden müteşekkil — iki nahiyesi — olan mamur bir ka- sabadır. Evvelki ismi Eğindir. Kaza halkı öz Türktür. Evleri, sokakları ve çar- şısı çok munta- zamdır. Kazanın su ihtiyacını Ka- digölü namile maruf soğuk ve leziz içimi olan bir su temin et- mektedir. Bu şirin kasaba 3 asırlık bir. tarihe maliktir. 300 sene evvel Voyvadalık olarak ku- rulmaş, bilâhare mütesellimlik ve 68 sene evvel de doğruya doğrudan kaza haline getirilmiştir. Kaza kaymakamı Abdullah Şükrü Bey — vazifeye başladığı sırada- köy yolları hemen hiç yok denecek kadar azdı. Bu sene ilk- baharda çizdiği bir yol progra- mile kazanın her tarafında baş- hyan yol yapma seferberliği mu- cibince neticelenmiş, 136 kilo metre yol tesviyesi yapılmıştır. Bu - yıl kazanın umumi — teftişine gelen Malatya valisi Ibrahim Ethem B. kazanın bütün muamelâtındaki intizam — bulunduğundan — dolayı kaymakam Abdullah Şükrü Beyle nahiye müdürleri Hüsamettin ve Zeki Beyleri takdirname İle taltif etmiştir. Kaza dahilinde nahiyelerde ve beş köyde telefon tesisatı ikmal odüln!ü' Diğer köylerin de tele- Salihlide Hayır Cemiyetlerinin Me- saisi Sitayişe Şayan Görüldü Salihli, (Hususi) — Tayyare, Hilâliahmer ve le!ı:ıyeleılıly’Co— miyetlerinde yolsuzluklar yapıldığı hakkındaki söylenenler asılsızdır. Tayyare cemiyeti merkezi tara- fından buraya bir müfettiş gön- derilmiş, tetkikat ve tahkikat yaptırılmış, neticede bu vadideki şikâyetlerin asılsız olduğu anlar şılmıştır. Hilâliahmer ve Himayei- etfal cemiyetlerinin kendi şube- lerinde yaptırdıkları tetkikat ve tahkikat neticesinde de her iki cemiyetin de faaliyetlerinin ve mesailerinin sitayişe şayan olduğu ve hiçbir. yolsuzluk bulunmadığı neticesine varılmıştır. Hayır ce- miyetleri hakkında yapılan dedi- kodular burada esef ve teesslirle karşılanmıştır. Pire Mehmet Adapazarı, (Hususi) — İstik- lâl mahallesinde Adem oğlu Ali Ağanın evine Gece kuşu namile maruf Pire Mehmet namında bi- risi girmiş ve elbise ve çamaşır sandıklarını boşaltmış, birsmiktar da altın nlarak savuşmuştur. Zabıta — vak'adan haberdar olunca Mehmedi Hendekte elbise ve çamaşırları satarken cürmü- meşhut halinde yakalamıştır. Meh- met Adapazı ağır ceza mahke- kemesinde bir sene hapse mah- küm olmuştur. | Adapazarında Pehlivan Güreşleri Veren Levhalar Vardır fonla techizi bitmek üzeredir, Kazanın bütün köylerinde köy kanunu tamamen tatbik edilmek- tedir. Köy mahkemeleri kurulmuş ve her köyde yapılması icap eden köy odalarının inşaatı bitirilmiş tir. Bötün köylerde birer Cüm- huriyet meydanı yaptırılmıştır. Her köye gidilecek yollarda ve umumi caddelerde yol gösterme tarifeleri asılmıştır. Kırmızı zemin Östüne beyaz yazile yazılı olan bu levhalarda yolun vasıl olduğu köyün ismi yazılıdır. Kazada asa- yiş çok muntazam ve düzgündür. Hiç vukuat olmamaktadır. Kaza- nin 350 gönüllü korucusu vardır. Ve bun'ar daima işbaşındadır. Kemaliyede şimdiye kadar bek- çi teşkilâtı yoktu. Yeni kayma- kam bekçi başı ve tahsildar ve 10 bekçiden mürekkep olmak üzere 12 kişilik bir kaza merkez bekçi teşkilâtı ve bekçilere yerli kumaşlardan kışlık ve yazlık el- biseler yaptırmış — bütün köy bekçilerine hâki renk yerli ku- maştan resmi elbiselerle munta- zam — ayakkabı tozluk ve fişek- likler yaptırmış- tır. Arazisi dağlık ve dar olan Ke- maliyede ziraat işleri tepraksızlık yüzünden ihtiya- ca kâfi gelme- mektedir. mı zahire ihtiyaç- larını — civardan satın almak sure- tile temin eder- Kemaliyenin Kadı gölü eivarı ve kaymakam Abdullah Şükrü Bey ler. Toprak aarlığı yüzünden Ke- maliyede saha ziyade meyvacıl- ğa fazl. ehemmiyet verilmiştir. Meyvalar içersinde bademler çe- kirdeksiz ve her tarafta şöhret alan “ Eğin dutu ,, başlıca ihra- catını teşkil eder. Kaza dahilinde fazla bulunan sakız ağaçlarile şam fıstığı aşısı tatbik ve tecrübelere girişilmiştir. Üç beş sene gibi kısa bir zaman- da Kemaliyede ehemmiyet veri- len dikim ve ağaç yetiştirme fa- aliyeti kazanın bütün çıplak dağ ve topraklarını badem, fıstık dut, ve ardıç ağaçlarile süslemiş ve zenginleştirmiş olacaktır. Kasabanın her tarafı şirin ve hayat verici mesirelerle doludur, Bilhassa kırk göz ve çınarlık de- ğirmen başı mevkileri ile kasaba- nın yanı başmda ki kadı gölü menbat çok güzel mesirelerdir. Kasaba halkı boş ve bayram gün- lerile ekseri cumaları grup grup bu mesirelerde toplanarak — eğin havası şarkılarını söyliyerek ge- çirirler. Tekirdağlı Hüseyin ve Manisalı Rıfat pehlivanlar güreşiyorlar T Adapazarı ( Husust ) — Genç- ler Birligi spor kulübü tarafından büyük pehlivan güreşleri tertip edilmiştir. Güreşlere Sapancaya tenezzüh maksadile gelen İstane bullulardan ve sair istasyonlar- dan pek çok kalabalık akın etmiş- tir. Güreşler çok alâkalı oldu. Ve hemen beş altı bin kişi gibi bir seyirci kütlesi cemine vesile teşkil etti. Güreşlere eskli pehlivanlar- dan Kara Ali pehlivan ve daha iki üç eski pehlivanların hakem- liği altında başlanmıştır. Deste güreşine 5 çift pehlivan iştirak etti, ve neticede Üütlür den Ahmet oğlu Ömer, Budak- lardan Bekir oğlu Kasım, Kam- dıralı Niyazi, Ortaköylü Ali oğlu İlyas berabere kaldılar. Küçük orta güreşe 9 çift pehlivan iştirak etti ve neticede İzmitli Aşır, So- laklardan Osman, Tersi yerinden Ali oğlu Mustafa, Hacıköylü Rıza berabere kaldılar. Büyük ortaya 3 çift pehlivan İştirak etti ve neticede — Adapazarlı — Yıldırım Bekir pehlivan ile yine Adapazarlı Kâzım pehlivanlar berabere kal- dılar. Baş altına 1 çift pehlivan iştirak etti ve neticede Gönenli Hamdi pehlivan Bartınlı pehlivanı yendi. Başa da | çift hlivan iştirak etti ve Tekirdağlı lüseyin pehlivan Manisalı Rıfat pehlivamı yendi. Racine Tercümesi Nurullah Ata * Dün ve yarın,, tercüme *i taplar serisinde Racine'in iki gediası, “Andromague,, ile “ tannicus,, çıktı. (1) ; bunları ter" cüme eden Ahmet Reşit Bef (H. Nâzm) öbür tragediaları dâ dilimize — çevirmekte — oldu; haber veriyor. Jean Racine Fransa'nın büyük şairlerinden biridir; g lik, zenginlik, “yeni ürpermelera yaratmak hususunda, meselâ bir Shakespeare'e rakabet edemerst de şeklin mükemmelliği hususue" da hiç şüphesiz ki en ileri gitmif sanatkârlardandır. On yedinci asıf| Fransız — klasiklerinin — en ü olan Racine dilinin ancak birkaf yüz kelimesini şiire girmeğe lâyık görmüş, fakat buna rağmen ba* zan üç beş kelime ile, hattâ bar zen sadece mısramn edası ile ihti" rasların en ince, en karışık tesir* lerini söyliyebilmiştir. Onun eseri, fikirlerini, müşahedelerini dilleri" nin darlığı yüzünden ifade ede“ mediklerini iddia edip bir dilis mütemadiyen yeni sözlerle dok Masını istiyenlere en güzel ce' vaptır. Racine, derin ve esasli şeyler söylemek için sesi yükselt- menin lüzumsuzluğunu da ispat etmiştir. Fakat bütün bu mezi- yetlerinin neticesi olarak hiçbif zaman büyük — kitleyi alâkadar edememiş, eserini ancak bir züm“ reye sevdirebilmiştir. Racine dün” yanın belki en aristokrat şairidir; bu — hususta — Göethe'den de| üstündür, hem bunun İçin, mese“ lâ on dokuzuncu asır sonüu - şair“ lerinin kapalı, Üzentili ifade tar-| zına tenezzül etmemiştir; oıdı' aristokrat —sanatkârlık — gayetle| tabil bir vasıftır, bundan âdeta kendisinin haberi yoktur. Türkçeye — şimdiye — kadar * benim bildiğim - Racine'nin iki tragediası — tercüme — edilmişti: * İphigönle ,, ile “Britannicus,, bunları Akil Koyuncu Bey man” zum olarak tercüme etmişti; ikin" cisi basılmadı, onu bilmiyorum; fakat birincisi Racine üslübunum tam zıddı idi. Halit Fahri Bey, de ikinci tragediayı — “Nerona ismi ile kendi —romantik göre adapte etti. Reşit Beyin tercü” mesi aslm bütün güzelliğini tattr| rabilmekten çok uzaktır, fakat k sadıkane — yapılmış olduğu için hiç olmazsa fransızcayı af bilenlere, asıl metni takip içisi büyük yardımı olur. Edebiyati cedidenin nazariyatçılarından olafi Reşit Beyin lisanı, bütün arkar daşlarınınki — gibi, “süslü,, dürt Racine'inki öyle değildir. demi” yorum, fakat onun süsü, edebi* yatıcedidecilerinkinin Taksint olarak, tamamile gizlidir. Keli* melerin nadirliğinden değil, ter* tibinden doğar. Fenclon: “ Mima* ride hiçbir şey süs olarak kom mamalı, fakat her şey süs gîu gözükmelidir,, der, klassik sanatiff şiiri de böyledir, — sadece süf olarak konan zihniyeti klasik zihniyetin, hassa Fransız klasikleri zihniye' tinin tam zıddıdır, — kelimeni! fikri manasile — (Yunani) değili (Asyalı) dır. Bunu Reşit Beyin tercümesinl yermek için söylemiyorum; Racit ne'in metni ile Reşit Beyh” arasında bu farkın bulunmüf zarurt İdi, Fakat bu ististf edilince Reşit —Beyin kitabi hemen hemen kusursuzdur, Vefik Paşanın Molifre — tercümeleri: soluna konulmağa layıktır. Gent lerimiz bu kitabı okumalıdır. () Taine'in — Racine hakkın tenkidi ile beraber 259 sayfa, 75 -