8 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

8 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BigadaKuru Kaymakçılar Biga, ( Hususi ) — Serlavhayı görüp te sakın Biganın kaymakla- rından bahsedeceğime — hüküm vermeyin. Gerçi Dimetoka ismini taşıyan nahiyemizin nefis manda kaymakları — meşhurdur. Lâkin, mebzül olmadığı için ateş bahası- nadır. Bunları alıp yemek her kesenin kârı değildir. Okuyucularıma anlatmak iste- diğim kuru kaymakçılar, şu aralık mevsim hasebile yer yer türeyen ve sayılamıyacak kadar adetleri çoğalan dondurmacılardır. Müba- lagasız diyebilirim ki Türkiyede en fazla dondurmacısı bulunan yer, Bigyadır. Her sokakta Üüç beş tanesi kuru kaymak diye bağırdıkça insan bu tenekeler dolusu soğuk maddenin bir günde satılamıya- cağına hükmeder. Fakat, ikindiye kadar birşey kalmaz. Burada bazı kahvehanelerde çay ve kahve içmek modası hemen hemen kalkmış gibidir. Kahvelerde yarım dondurma yüz paradır. Bura dondurmacıları yaz mev- | siminde kar satmayı inhisar altına almışlardır. ' Bunun için evindeki suyunu soğutmak için hiç kimse kar satın alamaz. Kendileri de müşteriye verecekleri suyu karla aşlama yapıp soğutmazlar bu onlarca enteresan bir siyasettir. Çünkü müşteri soğuk suya kavu- şursa artık dondürmiya - iltifat itmez.Şehirde pazar kurulduğu gün- lerde sokaklara yayılan bu sey- yar satıcıların “ hele bak, yede bak. beş kuruşa bir tabak , diye tutturdukları nakarat, diğer esnafı bastırmakta ve müşteri hücum ettikçe avazlarını - erbabı bilir - diye uzatıp gitmektedirler. Pazar yerlerinde satılanların çoğu sade İimonlu veya vişne rengine boyamp dondurulmuş tatsız bir maddeden ibarettir. Karı pazarı- nın en kalabalık bir yerine gelişi güzel çömelmiş olan bir dondur- macı, Batmiya, tabak yıkamıya yetiştiremez, Dikkat ettim. Bir köylü karısı, beş yaşındaki yavrusana bir yarım dondurma almış — o kalabalıkta yedirmiye çalışıyordu. Bunu bir hamlede midesine indiren küçük “ daha isterim ,, diye tutturdu çünkü asmarlanan — şey, dişinin kovuğuna bile gitmemişti. Annesi, yeter çocuğum diyor- du; o doyumluk değil t.iıdıı]ı:ıîhkĞ Bir Facia Adapazarında Bir Adam Domuz Sanarak Arkada- şını Vurdu Adapazarı ( Hususi) — Su kenarı Yeniköyünden Kara Hasan oğlu Cafer ile yine ayni köyden 15 yaşlarında Nazif oğlu Mustafa geceleyin mısır tarlasında domuz beklerlerken Nazif oğlu Mustafa Caferin haberi olmadan mısır tarlasının içinde gezinmeye baş- lamış ve Cafer de tarlaya domuz girdi diye çifte tüfeğini çevirerek Mustafayı cansız yere germiştir. Cafer tevkif olunmuştur.Müddeiumu milik tahkikata devam etmektedir. Adapazarı Tenezzüh Trenleri Adapazarı (Hususi) — Cuma- dan itibaren —şehrimizden de Istanbula tenezzüh trenleri yapıl- mıya başlamıştır. Halk bu cihetten çok memnundur. Önümüzdeki cuma için daha şimdiden hazır- hıklara* başlanmıştır, Tekirdağında Feci Bir Kaza Tekirdağ ( Hususi) — Yukarı Kılıçlı köyünde feci bir kaza olmuştur.. Bu köy halkından olan Feyzi oğlu Mehmet Ef. nin evinin — duvrında asılı bulunan çifte tüfeği, ipi kopararak yere düşmek suretile ateş almış ve çıkan kurşunlar bir buçuk yaşın- daki Tasvir isimli kızın ağzına Yabet ederek öldürmüştür. emaiyde Büt Sağlık Veren Levhalar Vardır Kemaliye (Hu- | —— susi) — Malatya- ( nın 145 kilomets- re — uzağındaki Kemaliye kazası üç bin evli ve beş mahalleden mütleşekkil — iki nahiyesi olan mamur bir ka- sabadır. Evvelki ismi Eğindir. Kaza halkı öz Türktür. Evleri, sokakları ve çar- şısı çok munta- zamdır. Kazanın su ihtiyacını Ka- digölü namile maruf soğuk ve İeziz içimi olan bir su temin et- mektedir. Bu şirin kasaba 3 asırlık bir. tarihe maliktir. 300 sene evvel Voyvadalık olarak kü- rulmaş, bilâhare mütesellimlik ve 68 sene evvel de doğruya doğrudan kaza haline getirilmiştir. Kaza kaymakamı Abdullah Şükrü Bey vazifeye başladığı sırada- köy yolları hemen hiç yok denecek kadar azdı. Bu sene ilk- baharda çizdiği bir yol progra- mile kazanın her tarafında baş- hyan yol yapma seferberliği mu- cibince neticelenmiş, 136 kilo metre yol tesviyesi yapılmıştır. Bu yıl kazanın umumi teftişine gelen Malatya valisi Ibrahim Ethem B. kazanın bütün muamelâtındaki intizam — bulunduğundan — dolayı kaymakam Abdullah Şükrü Beyle nahiye müdürleri Hüsemettin ve Zeki Beyleri takdirname İle taltif etmiştir. Kaza dahilinde nahiyelerde ve beş köyde telefon tesisatı ikmal edilmiştir. Diğer köylerin de tele- AA LA N Kemaliyenin Kadı gölü civarı ve kaymakam Abdullah Şükrü Bey fonla techizi bitmek üzeredir. Kazanın bütün köylerinde köy kanunu tamamen tatbik edilmek- tedir. Köy mahkemeleri kurulmuş ve her köyde yapılması icap eden köy odalarının inşaatı bitirilmiş- tir. Bütün köylerde birer Cüm- huriyet —meydanı yaptırılmıştır. Her köye gidilecek yollarda ve umumi caddelerde yol gösterme tarifeleri asılmıştır. Kırmızı zemin Üstüne beyaz yazile yazılı olan bu levhalarda yolun vasıl olduğu köyün ismi yazılıdır. Kazada asa- yiş çok muntazam ve düzgündür. Hiç vukuat olmamaktadır. Kaza- nın 350 gönüllü korucusu vardır. Ve bunlar daima işbaşındadır. Kemaliyede şimdiye kadar bek- çi teşkilâtı yoktu. Yeni kayma- kam bekçi başı ve tahsildar ve 10 bekçiden mürekkep olmak üzere 12 kişilik bir kaza merkez bekçi teşkilâtı ve bekçilere yerli kumaşlardan kışlık ve yazlık el- biseler yaptırmış — bütün köy bekçilerine hâki renk yerli ku- maştan resmi elbiselerle munta- ün Yollarda zam — ayakkabı tozluk ve fişek- likler yaptırmış- tır. Arazisi dağlık ve dar olan Ke- maliyede ziraat işleri tepraksızlık yüzünden ihtiya- ca kâfi gelme- mektedir. Bu —sebeple halkın kısmı aza«-< mı zahire ihtiyaç- larını civardan -Batın almak sure- tile temin eder- ler. Toprak aarlığı yüzünden Ke- maliyede aha ziyade meyvacılı- ğa fazlı ehemmiyet verilmiştir. Meyvalar içersinde bademler çe- kirdeksiz ve her tarafta şöhret alan “ Eğin dutu,, başlıca ihra- catını teşkil eder. Kaza dahilinde fazla bulunan sakız ağaçlarile şam fıstığı aşısı tatbik ve tecrübelere girişilmiştir. Üç beş sene gibi kısa bir zaman- da Kemaliyede ehemmiyet veri- len dikim ve ağaç yetiştirme fa- aliyeti kazanın bütün çıplak dağ ve topraklarını badem, fıstık dut, | ve ardıç ağaçlarile süslemiş ve zenginleştirmiş olacaktır. Kasabanın her tarafı şirin ve hayat verici mesirelerle doludur, Bilhassa kırk göz ve çınarlık de- ğirmen başı mevkileri ile kasaba- nın yanı başında ki kadı gölü menbat çok güzel mesirelerdir. Kasaba halkı boş ve bayram gün- lerile ekseri cumaları grup grup bu mesirelerde toplanarak — eğin havası şarkılarını söyliyerek ge- çirirler. Salihlide Hayır Cemiyetlerinin Me- saisi Sitayişe Şayan Görüldü Salihli, (Hususi) — Tayyare, Hilâliahmer ve Himayeietfal Ce- miyetlerinde yolsuzluklar yapıldığı hakkindaki söylenenler asılsızdır. Tayyare cemiyeti merkezi tara- fından buraya bir müfettiş gön- derilmiş, tetkikat ve tahkikat yaptırılmış, neticede bu vadideki | şikâyetlerin asılsız olduğu anla- şılmıştır. Hilâliahmer ve Himayei- etfal cemiyetlerinin kendi şube- lerinde yaptırdıkları tetkikat ve tahkikat neticesinde de her iki cemiyetin de faaliyetlerinin ve mesailerinin sitayişe şayan olduğu ve hiçbir. yolsuzluk bulunmadığı neticesine varılmıştır. Hayır ce- miyetleri hakkında yapılan dedi- kodular burada esef ve teesstirle karşılanmıştır. Pire Mehmet Adapazarı, (Hususi) — İstik- lâl mahallesinde Adem oğlu Ali Ağanın evine Gece kuşu namile maruf Pire Mehmet namında bi- risi girmiş ve elbise ve çamaşır sandıklarını boşaltmış, birşmiktar da altın alarak savuşmuştur. Zabıta — vak'adan — haberdar olunca Mehmedi Hendekte elbise ve çamaşırları satarken cürmü- meşhut halinde yakalamıştır. Meh- met Adapazı ağır ceza mahke- kemesinde bir sene hapse mah- J küm olmuştur. -Adapazarında Pehlivan Güreşleri # # d Tekirdağlı Hüsegyin ve Manisalı Rıfat pehlivanlar göreşiyorlar Adapazarı ( Hususi ) — Genç- ler Birligi spor kulübü tarafından büyük pehlivan güreşleri tertip edilmiştir. Güreşlere Sapancaya tenezzüh maksadile gelen İstan- bullulardan ve sair istasyonlar- dan pek çok kalabalık akın etmiş- tir. Güreşler çok alâkalı oldu. Ve hemen beş altı bin kişi gibi bir seyirci kütlesi cemine vesile teşkil etti. Güreşlere eski pehlivanlar- dan Kara Ali pehlivan va daha iki üç eski pehlivanların hakem- liği altında başlanmıştır. Deste güreşine 5 çift pehlivan iştirak etti, ve neticede Sükütlü- den Ahmet oğlu Ömer, Budak- lardan Bekir oğlu Kasım, Kan- dıraliı Niyazi, Ortaköylü Ali oğlu İlyas berabere kaldılar. Küçük orta güreşe 9 çift pehlivan iştirak etti ve neticede İzmitli Aşır, So- laklardan Osman, Tersi yerinden Âli oğlu Mustafa, Hacıköylü Rıza berabere kaldılar. Büyük ortaya 3 çift pehlivan İştirak etti ve neticede — Adapazarlı — Yıldırım Bekir pehlivan ile yine Adapazarlı Kâzım pehlivanlar berabere kal- dılar. Baş altına 1 çift pehlivan İştirak etti ve neticede Gönenli Hamdi pehlivan Bartınlı İdris pehlivanı yendi. Başa da İ çift pehlivan iştirak etti ve Tekirdağlı Hüseyin pehlivan Manisalı Rıfat pehlivanı yendi. Tenkit Racine Tercümesi Nurullah Ata “Dün ve yarın,, tercüme kl! taplar serisinde Racine'in iki tra* gediası, “Andromague,, ile “Bri* tannicus,, çıktı. (1) ; bunları ter" cüme eden Ahmet Reşit Bey (H. Nâzım) öbür tragediaları düâ dilimize — çevirmekte — olduğunu haber veriyor. Jean Racine Fransa'nın ılf büyük şairlerinden biridir; geniş" lik, zenginlik, “yeni ürpermelera yaratmak hususunda, meselâ bir Shakespeare'e rakabet edemerzsü de şeklin mükemmelliği hususum" da hiç şüphesiz ki en ileri gitmi$ sanatkârlardandır. On yedinci asıf Fransız klasiklerinin €en titizi olan Racine dilinin ancak birkaç yüz kelimesini şiire girmeğe lâyık görmüş, fakat buna rağmen ba" zan üç beş kelime ile, hattâ ba* zen sadece mısrain edası ile ihti" rasların en ince, en karışık tesir* lerini söyliyebilmiştir. Onun eseri,; fikirlerini, müşahedelerini dilleri" nin darlığı yüzünden ifade ede“ mediklerini iddia edip bir dilin mütemadiyen yeni sözlerle doF| masını istiyenlere en güzel ce* vaptır. Racine, derin ve esasli şeyler söylemek için sesi yükselt- menin İlüzumsuzluğunu da ispat etmiştir. Fakat bütün bu mezi- yetlerinin neticesi olarak hiçbir zaman büyük kitleyi alâkadar edememiş, eserini ancak bir züm”| reye sevdirebilmiştir. Racine dün“| yanın belki en aristokrat şairidir; bu — hususta — Goethe'den de, üstündür, hem bunun İçin, mese“- lâ on dokuzuncu asır sonu şair* lerinin kapalı, Üzentili ifade tar- zına tenezzül etmemiştir; onda | aristokrat sanatkârlık — gayetle | tabil bir vasıftır, bundan âdetâ kendisinin haberi yoktur. Türkçeye — şimdiye — kadar - benim bildiğim - Racine'nin iki tragediası —tercüme — edilmişti! “ İphigönie ,, ile “Britannicus,, * bunları Akil Koyuncu Bey man* zum olarak tercüme etmişti; ikin" cisi basılmadı, onu bilmiyorum; fakat birincisi Racine fislübunut tam zıddı idi. Halit Fahri Bey de ikinci tragediayı — “Neronş ismi ile kendi — romantik göre adapte etti. Reşit Beyin tercü” mesi aslın bütün güzelliğini tattı” rabilmekten çok uzaktır, fakat çok sadıkane — yapılmış olduğu için hiç olmazsa fransızcayı af bilenlere, asıl metni takip içit büyük yardımı olur. Edebiyatıi cedidenin nazariyatçılarından olali Reşit Beyin lisamı, bütün arka” daşlarınınki — gibi, “süslü,, dür Racine'inki öyle değildir. demi' yorum, fakat onun süsü, edebi'| yatıcedidecilerinkinin aksine olarak, tamamile gizlidir. Keli* melerin hnadirliğinden değil, ter” tibinden doğar. Fenelon: “ Mima* ride hiçbir şey süs olarak kom” mamalı, fakat her şey süs gi gözükmelidir,, der, klassik sanatif şiiri de böyledir, — sadece sül olarak konan — şeylerden kaçar: Bu bakımdan edebiyatı cedid? zihniyeti klasik zihniyetin, bil* hassa Fransız klasikleri zihniye* tinin tam zıddıdır, kelimenif fikri manasile (Yunani) değil Asyalı) dır. : Bun)u Reşit Beyin tercümesiül yermek için söylemiyorum; Raci' | ne'in metni ile Reşit Beyinu* arasında bu farkın bulunma*? zaruri İidi. Fakat bu istismt edilince Reşit — Beyin kitabi hemen hemen kusursuzdur, Vei Paşanın Moliöre — tercümelerit soluna konulmağa İlayıktır. Ge lerimiz bu kitabı okumalıdır. ) Taine'in — Racine hakkınd tenkidi ile beraber 269 sayfa, 75 -

Bu sayıdan diğer sayfalar: